

İnsanların coğu, dunyadaki yaşamlarının eğer isteyip uğraşırlarsa, mukemmel ve kendilerini gercekten tatmin edecek kadar eksiksiz olabileceğini zannederler. Bunun da yeterli maddi imkanların elde edilmesiyle sağlanabileceğini duşunurler. Boylece mutlu bir aileye daha rahat kavuşacak, insanların gozunde itibar kazanacak, huzur icinde yaşamlarını surdureceklerdir. Oysa tum omurlerini sadece bunları elde etmek ve kaybetmemek icin tuketen insanlar aslında buyuk bir hataya duşmektedirler. Cunku hayatlarını yalnızca dunyadaki huzurlarını ve rahatlarını duşunerek gecirmişler, gercek ve sonsuz hayatın ahiret olduğunu tamamen unutmuşlardır. En onemli gorevleri Allah'a kulluk etmek olduğu halde, dunyaya aldanmış, sahip oldukları tum zenginlikleri kendilerine veren ve onları yaratan Allah'a şukretmeleri gerekirken, Allah'ı unutmuş ve insanların rızasını kazanmak icin didinip durmuşlardır.
Dunyayı Ahiretten Ustun Tutanlar...
Gecmişte kralların, hukumdarların, firavunların pek coğu elde ettikleri zenginliğin kendilerini olumsuz kılacağını sanmışlar hatta mallarının bir kısmını da kendileriyle beraber mezara gomdurmuşlerdir. Zenginliğin ustunde bir değer olabileceğine hic ihtimal vermemişlerdir. Bunları goren diğer insanlar da doğru yolun bu olduğunu duşunmuş ve bu insanları karda zannetmişlerdir. Oysa dunyada zevk ve sefa icinde yaşıyormuş gibi gorunen bu insanların sonu hic de umdukları gibi olmamıştır.
Ancak bu kişiler hicbir zaman unutmamaları gereken birşeyi goz ardı etmiştir. Tum zenginlik ve "değer" verilen herşey yalnızca Allah'a aittir. Mulkun gercek sahibi olan Allah dilediği kişiye istediği miktarda mulkunden pay verir. Verdiklerinin karşılığında insanların Kendisine şukretmesini ve gereği gibi kulluk etmesini ister. Nitekim Allah'ın zenginlik verdiği birisinin mulkunu yine Allah'tan başka kimse kısamaz ve elindekileri aldığı kişiye de kimse hicbir yardımda bulunamaz. Bunların hepsi Allah'ın dunyada yarattığı deneme ortamının birer parcasıdır. Aklı ve şuuru acık olan mumin bunu bilir. Kendisini yaratan Allah'ı ve O'na hesap vereceğini unutan kişi ise bundan tamamen gafildir.
Dunyadaki Zenginlik ve İtibar Gercekten Onemli mi?
Pek cok insan dunyada eksiksiz bir yaşantı kurarak, son derece mukemmel bir hayat surdurebileceğini zanneder. Buna gore, hayal ettiği zenginliğe sahip olduktan sonra mutlu olacak, istediği itibarı kazanacak, bu durum hayatının sonuna kadar da boyle devam edecektir. Oysa Allah'ı ve ahireti unutan bir insanın hicbir zaman tam istediği, hayalini kurduğu gibi bir hayatı olamaz. Cunku istediği ilk şeye kavuştuğunda daha da iyisini ve fazlasını istediğini anlar. Parası olur, yetinmez cok daha fazlasını kazanmak icin calışır. Evi olur, beğenmez; muhakkak daha hoşuna giden bir ev gorup, onu almak icin caba harcamaya başlar. Her sene değişen zevklerinden dolayı evinin icini de, kendi kıyafetlerini de beğenmez, surekli olarak daha guzel mobilyaların ve giysilerin hayalini kurar.
Şuurlu bir insanın duşunmesi gereken şudur; en fazla evi olan, en pahalı arabaları satın alan, en cok kıyafeti olan kısacası en zengin olan insanın da, oturabileceği ev, kullanacağı araba, yiyeceği yemek, yatacağı yatak, giyeceği kıyafet sınırlıdır. Dunyanın en buyuk sarayında oturan bir insan aynı anda kac odada birden oturabilir? Veya en guzel kıyafetlere sahip insan bir seferde bu kıyafetlerin kacını ustuste giyebilir? Bu insanların hayatlarına baktığımızda goruruz ki, onlarca odadan oluşan malikanelere sahip olsalar dahi, aynı anda butun odaları kullanamayacakları icin evlerinin en fazla bir odasında oturabilirler. Dolaplar dolusu kıyafetleri olsa da aynı anda sadece tek bir kıyafeti giyebilirler. Allah'ın yarattığı binlerce ceşit yiyeceğe sahip olabilseler bile, en fazla 2-3 tabak yemek yiyebilirler; daha fazlasını yemeye kalksalar bu, onlar icin bir işkence haline donuşur…
Tum Zenginliğin Sahibi Allah’tır
Oysa Allah'ın tum zenginliğin sahibi olduğunu, dunyadaki malın ve itibarın yine orada kalacağını bilen insanlar hicbir zaman dunyanın peşine duşmezler. Bu insanlar sahip oldukları bir zenginlikten dolayı şımarmazlar, Rabbimizi unutmazlar, verilen butun nimetlere şukrederek calışırlar, kendilerine verilenle yetinirler. Allah dunyadaki değerlere hırsla bağlanmayan bu insanlara da zaten onurlu ve rahat bir yaşantı vaat etmiştir. Allah'ı gereği gibi takdir eden ve O'na guvenen bu insanlar, dunyanın geciciliğinin, mal ve mevkinin dunyada ancak kısa bir fayda ve cıkar sağladığının, ahiretteki sonsuz yaşantının yanında da cok az bir değeri olduğunun farkındadırlar. Boyle duşunen bir insan mal sahibi olur, ancak bunu haksızlık yapmak ve insanları ezmek icin kullanmaz. Zenginlik onu daha da cok dunyaya bağlamaz, aksine Allah'a olan yakınlığını ve şukrediciliğini artırır. Kimsenin hakkını yemez, Allah'ın ona verdikleriyle hep iyi iş yapmaya calışır. İtibarın ve asıl ovgunun Allah katında olduğunu bilir, bundan dolayı dunyada zenginlik peşinde koşmaktansa kendisini ahirette asıl zenginliğe kavuşturacak olan seckin bir ahlakın peşinde olur ve onu yaşar. Nitekim bu konuda bizim icin en guzel ornek Hz. Suleyman'ın tavrıdır. Cok buyuk bir zenginliğe ve mulke sahip olan Hz. Suleyman, bu zenginliği ne amacla talep ettiğini "gercekten ben, mal sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim" (Sad Suresi, 32) sozleriyle en acık bicimde ifade etmiştir.
Boyle bir kavrayışa sahip olmayan insanlar ise dunyada kazandıklarının bir anlamı olmadığını, kendilerine aslında tum bunların az bir kazanc sağladığını, en onemlisi de bu kazancı en fazla 60-70 sene kullanabildiklerini duşunmezler. Sahip oldukları mallarını, cocuklarını, evlerini, arabalarını, tum servetlerini bir gun gelip dunyada bırakarak mezara konacakları gerceğini unutur, bitmek bilmeyen ve asla ulaşamayacakları bir zenginlik hasretiyle omurlerini gecirirler.
Gercek zenginlik ise; Allah'a iman eden ve dunyanın gecip gitmekte olan suslerine gereğinden fazla onem vermeyen, herşeyin yalnızca Allah'tan geldiğini bilen muminlere aittir. Ortalama 50-60 yıllık dunya hayatı yerine Allah'ın sonsuza kadar sureceğini bildirdiği ahiret hayatını secen bu insanlar gercek zenginlerdir. Mumin dunya hayatı karşılığında ahireti satın aldığı icin zaten en karlı alışverişi yapmış, gecici değil sonsuz zenginliği secmiştir.
__________________