Besmele ile soylediklerimiz
Umit Şimşek
BismillÂhirrahmÂnirrahîm.
(RahmÂn ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.)
Fatiha Sûresi, 1:1

KUR’ÂN-I KERİMİN ve butun sûrelerin başlangıcı olan Besmele, aynı zamanda, Kur’Ân’ın ve kÂinat kitabının muşterek bir Âyetidir. Bir tarafta Kur’Ân ve onun butun sûreleri Besmele ile başlarken, diğer tarafta kÂinat da butun varlıkları ve butun hadiseleri ile her an bu mubarek Âyeti okur. Nasıl Allah’ın kelÂmı olan Kur’Ân Allah’ın adıyla okunursa, Allah’ın eseri olan kÂinatta da herşey Allah’ın adıyla yapılır.

Dunyamız ise, bu Âyeti hem Kur’Ân’dan, hem kÂinattan okur. Her an bu gezegenin uzerinde sayısız canlılar Allah’ın adıyla hayata gozunu acar; her an burada Allah’ın adıyla sayısız mucizeler yaşanır. Ve her an, bu gezegenin uzerinde, milyonlarca insan, ya Kur’Ân okurken veya bir işe başlarken bu mubarek Âyeti okur. Sadece bir saniye icinde şu gezegenimizden hal ve kal dilleriyle soylenen Besmeleleri bir arada dinleyebilseydik, bu dunya elbette gozumuze cok daha farklı bir şekilde gorunurdu. Ama yuce Âlemlerde bu manzaraların butun ihtişamıyla seyredildiğinde hic kuşku yoktur. Ne mutlu bize ki, cekilen bu filmlerde, dilimizden ve davranışlarımızdan dokulen Besmelelerle biz de kareye girebiliyor, bu muhteşem tablonun bir parcası olabiliyoruz.

Besmele uzerinde bugune kadar cok şey yazılmış, cok şey soylenmiştir. Fakat Besmelenin esrarı, yazmakla da, yaşanmakla da tukenecek bir hazine değildir. Besmele hakkında yazılanlar arasında, Bediuzzaman’ın On Dorduncu Lem’asını ozellikle saymak gerekir. Orijinal ve kapsamlı bir bakış acısıyla varlık Âlemini ve Besmeleyi bir arada inceleyen bu ozlu risalenin kendisi de uzerinde nice calışmalar yapılmaya lÂyık bir eserdir.

Bu eserinde, Bediuzzaman, dikkatlerimizi Besmeledeki iki onemli kavrama yoneltiyor.

Birincisi: Allah’ın herşeyi kuşatan kudret ve rububiyeti ki, Yuce Allah’ın zÂtına ait olan Allah ismi bunu ifade eder.

İkincisi: Herşeyi kuşatan ve butun kÂinatı şenlendiren İlÂhî rahmet ki, RahmÂn ve Rahîm isimleri de buna işaret eder.

Allah’ın adını anan bir kimse, butun varlık Âlemine hukmeden bir kudret sahibinin adını anmış, Ona mensubiyetini ve Ona teslimiyetini ilÂn etmiştir. O, artık ister goklerde, ister yerde, ister dunyada, ister başka Âlemlerde olsun, Âşin bir ulkededir. Girdiği her yerde, bilir ki, kendisinin Rabbi, orada barınan kim varsa, hepsinin de Rabbidir; orada Ondan izinsiz birşey olmaz.

Herşeyi kuşatan kudretin sahibi, aynı zamanda, herşeyi kuşatan rahmetin de sahibidir. Butun merhametler, şefkatler, sevgiler, muhabbetler, rızıklar, ikramlar Ondan gelir. Besmeledeki RahmÂn ismi, Yuce Allah’ın butun varlık Âlemini kaplayan rahmetine işaret etmektedir.

Ancak herşeyi kuşatan bir kudretin ve rahmetin karşısında, kucuk ve Âciz bir insanın ne onemi olabilir? Bu dunya uzerinde bir kısacık Ân icinde gelip geciveren bir insanın sesini koca kÂinatta kim dinler?

Bu soruyu da, Besmeledeki Rahîm ismi ve onun dile getirdiği ehadiyet hakikati cevaplandırıyor ve acıkca gosteriyor ki, butun kÂinatın yuzunu gulduren İlÂhî rahmetin, tum kÂinata teveccuhu olduğu gibi, ondaki herbir varlığa ozel bir teveccuhu, Allah’ın herbir kuluna yonelik ozel bir merhamet ve şefkati vardır—tıpkı butun bir denizin yuzunu aydınlatan guneşin, deniz yuzeyindeki herbir damla uzerinde ayrı ayrı parlayışı gibi. O rahmet, butun Âlemi nimetlerle doldurduğu gibi, tek bir kulun en gizli bir niyazına da en şirin nimet ve lutuflarıyla cevap verir. Bu ise Ona hic zor gelmez; cunku O, aynı zamanda sonsuz kudretin de sahibidir.

İşte, Besmele oyle bir anahtar, adeta oyle bir şifredir ki, insan onun vasıtasıyla arkasında sonsuz bir kudreti bulur ve onunla sonsuz rahmet hazinelerinin kapısını acar.

Yine o anahtarla insan, bu Âlemde girdiği her yerin kapısını acar. Nereye adımını atsa kendisini bir dost meclisinde bulur. Yerin altı veya ustu, dunya veya Âhiret fark etmez; bunların hepsi de Rabbinin mulkudur ve hepsinde de butun kapıları acacak olan şifre, dilinden dokulen o mubarek Âyettedir.

Bu soz, aynı zamanda, insanın hesabına bir şukur ve bir kadirşinaslıktır ifadesidir ki, onu soyleyen insan, bu dunyada eriştiği sayısız lutuf ve nimetlerin Rabbinden geldiğini ilÂn eder; butun varlık Âlemini kuşatan rahmet eserlerinin ve herşeyi hukmune boyun eğdiren kudretin sahibi olarak Rabbini tanıdığını hurmet ve muhabbetle bildirmiş olur.

Gerci insanın eriştiği nimetler, bir sozle değil, butun bir omrun şukruyle bile odemeyecek kadar buyuktur.

Fakat o muazzam borcu bir tılsımlı soz ile odenmiş saymak da o sonsuz rahmetin tecellîlerinden bir muhteşem tecellîdir.
__________________