Tecvid, Kur’Ân-ı Kerîm’in kurallarına uygun bicimde okunmasını konu alan bilim dalı ve bu dalda yazılan eserlerin ortak adıdır.
Sozlukte “bir şeyi guzel ve sağlam yapmak, onu suslemek” anlamındaki tecvîd kelimesi icin:
- İfrat ve tefrite kacmadan sıfatlarına uygun şekilde harfleri mahreclerinden cıkarmak,
- Kur’an harflerinin mahrec ve sıfatlarının konu edildiği ilim,
- Kur’Ân-ı Kerîm’i harflerin mahrec ve sıfatlarına riayet edip vakıf, vasıl, sekte vb. tilÂvet kurallarına uyarak guzel ve hatasız okumayı oğreten ilim
gibi tanımlar yapılmıştır.
Tecvid nazarî bilgilere dayanmakla birlikte pratik ve sanat yonu on plana cıkar. Nitekim Birgivî tecvidi tarif ederken harflerin mahrec ve sıfatlarını hakkıyla telaffuz etme melekesinden soz etmiş, Keşfu’z-zunûn’da tecvid mûsikiye benzetilip sadece bilginin yeterli sayılmadığı ve uzerinde alıştırmalar yapılarak kazanılacak bir meleke olduğu ifade edilmiş, tecvidin amelî yonunun ehlinden (fem-i muhsin) oğrenilmesi gerektiği uzerinde durulmuştur.
Kur’Ân-ı Kerîm’de tecvid kelimesi bulunmamakla birlikte “Kur’an’ı yavaş yavaş, tane tane, duşunerek okuma” anlamında “tertîl” gecmektedir. (Furkān 25/32; Muzzemmil 73/4)
Kur’an’da ayrıca “kıraat” (A‘rÂf 7/204; Nahl 16/98; İsr 17/106; KıyÂme 75/18; İnşikāk 84/21) ve “tilÂvet” (Bakara 2/252; Neml 27/92; FÂtır 35/29; Beyyine 98/2) kelimeleri yer almaktadır.
Hadislerde de Kur’an’ın okunmasıyla ilgili “tertîl, tahsîn, tezyîn, kıraat, tilÂvet” vb. kelimeler gecmektedir (Wensinck, el-Mu’cem, “rtl”, “ķre”, “tlv” mddeleri)
Cevap 2:
Tecvidin konusunu genel anlamda telaffuzu yonunden Kur’Ân-ı Kerîm harflerinin teşkil ettiğini soylemek mumkunse de bu ilimde incelenen başlıca konular arasında:
- harflerin mahrec ve sıfatları,
- lÂm-ı ta‘rîf, tenvin, sÂkin nûn ve sÂkin “mîm”in okunuşuyla ilgili kurallar
- idgam, med ve hukumleri,
- “r”nın okunuşuna dair kurallar,
- kalkale,
- zamir,
- lafzatullahın okunuşu,
- sekte,
- Kur’an okurken ortaya cıkabilecek hatalar (lahn),
- vakıf ve ibtidÂ, vaslın kuralları,
- Kur’an lafızlarının ifade ettiği mÂnaya uygun bicimde sesin yukseltilip alcaltılması
ve tilÂvet ÂdÂbı gibi hususlar yer alır.
Tecvidin gayesi Kur’Ân-ı Kerîm’in tertîl ile ve hatasız şekilde okunmasını sağlamaktır. “Kur’an’ı tertîl ile oku” (Muzzemmil 73/4); “Onu tertîl uzere okuduk” (Furkān 25/32) meÂlindeki Âyetler tecvidin gerekliliğine bir işaret kabul edilmiştir.
Nitekim Hz. Ali, Âyetlerde gecen tertîli Kur’an harflerinin mahrec ve sıfatlarına uygun bicimde telaffuz edilmesi ve durulacak yerlerin bilinmesi diye acıklamıştır. (İbnu’l-Cezerî, en-Neşr, I, 209)
Burada, harfleri en guzel şekilde telaffuz etmenin luzumuna ve okuma sırasında nerede durulup nereden başlanacağının bilinmesine temas edilmiştir. Bu da Kur’an kıraatinde ses ve cumle bilgisiyle anlam bilgisinin onemini gosterir.
Cevap 3:
Peygamber Efendimizin (asm) hanımı Ummu Seleme’ye onun kıraati sorulduğunda, “Resûlullah kıraatini ayırırdı (tane tane, dura dura okurdu)” cevabını vermiştir. (Tirmizî, Fezailu’l-KurÂn, 23; Ebû DÂvûd, Vitir, 20)
Enes b. MÂlik de, “Resûlullah’ın kıraati medli idi” dedikten sonra besmeleyi ornek olarak zikretmiş ve Hz. Peygamber’in “bismillÂh”ı, “er-rahmÂn”ı ve “er-rahîm”i uzattığını soylemiştir. (BuhÂrî, Fezailu’l-Kur’Ân, 29)
Abdullah b. Mes‘ûd, Ebû Mûs el-Eş‘arî ve Ebû Huzeyfe’nin Âzatlısı SÂlim gibi bazı sahÂbîler Kur’an’ı guzel sesle ve tecvidle okudukları icin Resûl-i Ekrem’in ovgusunu kazanmışlardır. (BuhÂrî, Fezailu’l-Kur’Ân, 31; Muslim, SalÂtu’l-musÂfirîn, 236)
Cevap 4:
Kur’an lafzı ve mÂnasıyla birlikte indirildiğine gore onun lafzının orijinal şekliyle korunması icin tecvidin oğrenilmesi farz-ı kifÂyedir.
Buna gore, tecvid kurallarını bazı Muslumanların bilmesi yeterlidir. Bilenler sevabını alır ama bilmeyenler gunahkar olmazlar.
Ancak, Kur’an okurken, ozellikle namazda okduğumuz ayetlerdeki harflerin zat ve sıfÂt-ı lÂzımelerinin bozulmasıyla ortaya cıkan lahn-ı celîden sakınacak bicimde tecvid kurallarına uyulması farz-ı ayın veya vÂcip kabul edilmiştir.
“Hatalı okumak, hatalı konuşmak, i‘rab ve tecvidde hata etmek” anlamında kullanılan lahn başlıca iki kısımda incelenir.
a) Lahn-i celî (acık yanlış). Harflerin yapısında ve ozelliklerinde (zat ve sıfÂt-ı lÂzimelerinde) yapılan hata olup bu tur hataları Arapca’yı ve Kur’an okumasını bilen kişiler fark edebilir.
Bu hatalar bir harfi başka bir harfle değiştirmek, harf ilÂve etmek, mevcut bir harfi terk etmek veya bir harfin harekesini değiştirmek, harekeli harfi sÂkin kılmak, sÂkin bir harfe hareke vermek şeklinde olabilir.
Kur’an okurken bu tur hatalardan -mÂnanın bozulmaması durumunda bile- sakınılması gerektiği ifade edilmiştir. (Ali el-Karî, s. 28)
b) Lahn-i hafî (gizli yanlış). Harflerin sıfÂt-ı Ârızalarında meydana gelen hatalar olup bunlar ehil olmayan kimseler tarafından anlaşılamaz. Lahn-i hafîde harfin zatı (yapısı) değişmez, mÂna bozulmaz. İhfÂ, iklÂb, izhar, idgam gibi uygulamaları terk etmek yahut bunları yanlış yerde yapmak; vÂcip medleri eksik, tabii medleri fazla uzatmak; r harfindeki tekrîr yahut mîm ve nûn harflerindeki gunneler belirtilirken ifrat veya tefritte bulunmak gibi hatalar lahn-i hafî olup Kur’an tilÂveti sırasında gorulen bu tur hataların yapılması mekruh gorulmuştur.
Cevap 5:
Tecvid kaidelerine uygun şekilde Kur’an oğretimi sem ve arz yoluyla yapılır.
Sem “işitmek, dinlemek” anlamındadır; bununla Kur’an’ı bir hocanın okuması ve oğrencinin onu dinlemesi kastedilir.
Arz ise “sunum, oğrencinin hocaya okuması” demektir.
Bu sebeple once oğrencinin hocasını dinlemesi ve ardından işittiklerini, oğrendiklerini hocasına sunması esastır. Bu iki yontemin birlikte uygulanmasına “ed” adı verilmiş, kıraati ed yontemiyle oğrenip oğrencilerine aynı yontemle oğreten Âlimlere de “ehl-i ed” denilmiştir.
“Kendi icinizden size Âyetlerimizi okuyan, sizi kotuluklerden arındıran, kitabı ve hikmeti tÂlim edip bilmediklerinizi oğreten bir resul gonderdik” meÂlindeki Âyette belirtildiği uzere (Bakara 2/151) Resûlullah kendisine gelen vahiyleri hem ezberliyor hem ashabına okuyarak tebliğ ediyordu.
CebrÂil vahiy getirince Resûl-i Ekrem onu dinlerdi; CebrÂil gidince getirdiği Âyetleri o nasıl okumuşsa kendisi de oyle okur. (Muslim, SalÂt, 148), daha sonra ashabına oğretirdi. Bu da Kur’an oğretiminin başlangıctan itibaren sem ve arz yoluyla gercekleştiğini gostermektedir.
TÂbiîler Kur’an’ı kaidelerine uygun bicimde okumayı sahÂbîlerden oğrenmiş ve kendilerinden sonraki nesillere oğretmiştir. Aralarında Hz. Omer ile Zeyd b. SÂbit’in de bulunduğu bircok kişi tarafından soylenen, “Kıraat sunnettir (takip edilmesi gereken bir yoldur); sonra gelen once gelenden alır; size oğretildiği gibi okuyunuz” sozu (İbn MucÂhid, s. 49-52) bunu ifade etmektedir.
Kur’an okuyuşunun orijinal şekliyle korunmuş olmasında şifahî naklin buyuk onemi vardır.
__________________
Tevcid ve Mahrec Uzere Kur'an Okumanın Hukmu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Tevcid ve Mahrec Uzere Kur'an Okumanın Hukmu