Her şeye taşıdığı değer kadar itibar edilmelidir. Gecici olanın sevgisi de gecicidir. Allah ise Hayy (diri), Kayyûm (her şeyi gorup gozeten) ve l yemût (olumsuz)dur. Gozu ve gonlu BÂki olana cevirmek, hep O’nun rızasını gozetmek en akıllı iştir. Kalıcı olanın peşinde koşmak yorgunluk ve pişmanlık getirmez.
Hayatta herkesin ulaşmak istediği hedefler vardır. Zaten hayatı anlamlı ve yaşanmaya değer kılan şeyler de hedef ve gayelerdir. Gayesiz ve hedefsiz bir hayatın ne tadı ne de anlamı vardır. Hayatı sağlıklı, varlıklı ve huzurlu gecirmek ortak hedeflerdendir. Rahat ve huzurlu bir hayat surmek herkesin hedefi olmakla beraber sadece gecici dunya hayatına yonelik gaye, hedef ve gayretler nihai manada huzur ve mutluluk sağlayamaz. Zira duşunen insanın ebediyete yonelik de bir ufku ve hedefi vardır.
Yuzu ve yonu ebediyete yonelik olanların yanıp sonen, doğup batan, acıp solan, kaybolan şeylerle tatmin olması mumkun değildir. Hz. İbrahim’in Babillileri ilzam icin yıldızı, ayı ve guneşi gorup “Bunlar mı benim rabbim” deyip, battıklarını gorunce de; “Ben batanları sevmem” demesi, insan ruhunun ancak kalıcı gerceklerle tatmin olacağına işaret etmektedir.
İnsanın en temel arzusu yok olmamaktır. Normalde olumsuzluk herkesin ortak emelidir. Butun mucadeleler var olma mucadelesidir. İnsan fıtratı yalan soylemez ve olmayacak şeyi istemez. Ruhun olumsuzluk isteği olumsuzluğun en acık ispatıdır. Yunusumuz ne guzel soylemiş: “Olurse tenler olur / Ruhlar olesi değil.” Madem ki fani hayatın otesinde bÂki bir hayat ve alem var. Oyle ise insanın asıl hedefi o bÂkî hayat ve Âlemi kazanmaya yonelik olmalıdır. Filozof Maorri’nin dediği gibi; akıllı insan, sonu yokluk olan varlıklara aldanmaz. Er veya gec seni bırakan veya senin bırakmak zorunda olduğun şeyler daimi mutluluk kaynağı olamazlar. Ustelik bu gecici varlıkları kaybetmenin uzuntusu, sahip olmanın sevincinden daha fazladır.
BAKİ KALACAK SALİH AMELLER
Gerek ve zaruret olmadıkca kaybedildiğinde uzuntu sebebi olacak şeylerin peşine duşmemek gerekir. Bu aynı zamanda zaman ve emek israfıdır. İnsan kaybetmek icin kazanmaz, fakat istemezse de pek cok şeyi kaybeder. Kaybedilmeyecek şeylerde vardır. “Mal ve cocuklar dunya hayatının susudur. Baki kalacak salih ameller ise Rabbinin katında hem sevap bakımından, hem de umit bakımından daha hayırlıdır.” (Kehf, 46)
Elde etmek icin kavga ettiğimiz, cinayet işlediğimiz nice varlıklar biz bu dunyadan goctuğumuzde arkamızdan bir damla gozyaşı bile dokmezler. Sahip olmak icin cırpındığımız, peşlerinde koştuğumuz eşya ve mallar arkamızdan uzulmek şoyle dursun, olduğumuzu bile hissetmezler. Bizi tanımayan, ancak dunyada bize yarar sağlayan şeyler sade bir vasıtadan ibarettirler. Onların gaye haline getirilmesi abestir. Koleye kole olunmaz. Butun dunyevi imkanlar dunya ve ahiret saadetine vesile oldukları nispette değerlidirler. Yerinde kullanılmadığı takdirde felakete donuşurler.
Her şeye taşıdığı değer kadar itibar edilmelidir. Gecici olanın sevgisi de gecicidir. Allah ise Hayy (diri), Kayyûm (her şeyi gorup gozeten) ve l yemût (olumsuz)dur. Gozu ve gonlu BÂki olana cevirmek, hep O’nun rızasını gozetmek en akıllı iştir. Kalıcı olanın peşinde koşmak yorgunluk ve pişmanlık getirmez. Sadece yolunda olmak bile sevinc kaynağıdır. Asıl kazanc MevlÂ’nın rızasını kazanmaktır. “Ey iman edenler! Acı verecek bir azaptan kurtaracak bir ticareti size gostereyim mi? Allah’a ve peygamberine inanırsınız. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edersiniz. Eğer bilirseniz bu sizin icin daha hayırlıdır. Boyle yaparsanız, Allah gunahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Adn cennetlerindeki guzel meskenlere yerleştirir. İşte buyuk kurtuluş budur.” (Saff, 10-12)
“Allah’ın kitabını okuyanlar, namazını kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve aşikar olarak Allah yolunda harcayanlar asla zarar etmeyecek bir ticaret umarlar. Cunku Allah onların mukafatlarını tam olarak verecek ve kendi lutfundan onlara fazlasını da ihsan edecektir.” (FÂtır, 29-30)
NİYET DUZGUN OLMAZSA KAZANCLAR KAYBA DONUŞUR
Ebedi hayatı kazanmaya yonelik her gayret semerelidir. Patron işcisine haksızlık edebilir fakat Allah, kuluna asla haksızlık etmez. Mevla Âdildir, comerttir, fazlasıyla verir. O’nun yolunda zarar soz konusu değildir. Dunyada fani ve batıl şeyler peşinde omur tuketen, ter dokup sac ağartan niceleri vardır ki emekleri boşa gitmiştir. “O gun bir takım yuzler vardır ki, rezillikten alcalmışlardır. Onlar kızgın bir ateşe gireceklerdir.” (Ğaşiye, 1-4) Calışmak, yanılmak ve sonunda kızgın ateşe girmek ne korkunc felakettir. Sanki ateşe girmek icin calışmak ve yanılmak.. İnsan kazanmak icin calışır ve yorulur. Fakat hedef doğru tayin edilmez, niyet duzgun olmazsa kazanclar cok defa kayba donuşur, emekler boşa gider, gayretler husranla sonuclanır.
MevlÂna, anlamsız gayeler peşinde koşmayı, ucan kuşun yerdeki golgesini avlamak icin koşmaya benzetir. Boyle bir koşmanın neticesi kuru bir yorgunluktan ibarettir. “İnkar edenlerin amelleri engin bir coldeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder. Nihayet ona geldiği zaman hicbir şey bulamaz.” (Nûr, 39)
Allah’ın mulkunde O’nun verdiği imkanları kullanarak O’nun rızasına aykırı işler peşinde koşanların emekleri hebadır. “Rablerini inkar edenlerin amellerinin hali, fırtınalı bir gunde ruzgarın şiddetle savurduğu bir kul gibidir. Onlar kazandıklarından hicbir şey elde edemezler. İşte bu, haktan uzak bir sapıklıktır.” (İbrahim, 18)
Peygamberler, onların izini takip eden buyuk insanlar hep buyuk gaye ve hedef peşinde olmuşlardır. Sahip olduğumuz butun guzellikler onlar vasıtasıyla bize ulaşmıştır. Kalıcı eserler onların eserleridir. Gayeleri şehvet, şohret ve servet olanlar ise bu suflî gayelerine ulaşmak icin her turlu şenaat ve denaeti irtikap etmişler. Geride hatıra olarak sadece yıkım, kan ve gozyaşı bırakmışlardır.
ASİL DAVA VE İDEALLER PEŞİNDE OLMAK HAYATI YUCELTİR
Hayatı sadece yemek-icmek, zevk ve sefa, şan ve şohret, luks ve servetten ibaret gorenler asaletten ve her turlu insani hasletten mahrum sefil mahluklardır. Asil dava ve idealler peşinde olmak hayatı yuceltir ve anlamlı kılar. Buyuk fizikci Albert Einstein (Aynştayn) bu hususta şunları soyluyor: Herkesin bazı ulkuleri var. Her insan, bu ulkulerinin ardına duşmuş, koşup gidiyor. Benim ulkulerim şunlardır: İyilik, guzellik, doğruluk. Beni hicbir zaman konfor ve refah ulkuleri saramadı. Konfor ve refaha ulaşmak isteyen bir ulku ve sistem bana daima sığır cobanına yaraşan bir şey gibi gorunmuştur. Sanat ve ilim aramalarında, en derin, en uzanılmayacak yerler ardından koşmak olmasa hayat bence bomboştur. Cocukluğumda dahi insan ihtirasının muptezelleri ustunde dolaşmayı bir zul bulurdum. Mal ve mulk, luks hayat, şohret sahibi olma, bunları ben hic ozlemedim. Oteden beri mutevazi hayata gonul vermişimdir. Bunun hem bedene, hem ruha faydalı olduğuna kaniyim.” (R. Balaban, İlim, Ahlak, İman, s. 92)
İnsanların değeri yaptıkları işlerin değerleriyle olculur. Kendini aşamayan, geleceğin inşasında en ufak bir katkısı olmayan kimselerin ne değeri olabilir? Gelecek nesiller icin yatırım yapanlar, faydalı eserler ortaya koyanlar daima hayır ve rahmetle anılmakta, hak ve adalet yolunun rehberleri olarak gorulmektedirler.
Eskimez, solmaz ve porsumez değerlerin peşinde olmak, boylece hayatı anlamlı ve değerli kılmak, bu hayat yolculuğunun sonunda MevlÂ’nın rızasına ve ebedî saadete erişmek.. İşte butun mesele.
Asıl mesele ve gaye bu olması gerekirken insanların coğu oyuncaklarla oyalanan cocuklar gibi değersiz şeylerin peşinde omur tuketiyorlar. Merhum Seyyid Kutub, tefsirinin mukaddimesinde bu durumu şoyle ifade ediyor; “Kur’anın golgesinde, yer ehlinin onem verdiği kucuk ve değersiz şeyleri seyrederek yaşadım. Bir buyuğun cocuklarının davranışlarını, kırık dokuk konuşmalarını seyrettiği gibi, ellerindeki oyuncaklara nasıl değer verdiklerini, onlarla nasıl sevindiklerini seyrede ede yaşadım.”
Neticede oyun biter, akşam olur, eve donme vakti gelir. El boş, kese boş olarak donmenin uzuntusuyle baş başa kalmak ne buyuk uzuntudur. “Bilin ki, dunya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir sus, aramızda bir ovunme, mal ve evlat coğaltmada bir yarışmadan ibarettir. Bu, bir yağmur gibidir ki, bitirdiği bitki ciftcilerin hoşuna gider sonra kurur da sen onu sapsarı bir halde gorursun. Sonra da cercop olur. Ahirette ise şiddetli bir azap da vardır, Allah’ın rızası ve bağışlaması da vardır. Dunya hayatı bir gecimlikten ibarettir. Siz Rabbiniz tarafından bağışlanmaya genişliği yerle goğun genişliği gibi olan cennete koşun. (Hadid, 20-21) Gecici şeylerin peşinden koşmak yorgunluk, hasret ve nedametten ibarettir.
Kaynak: Ali Rıza Temel, Altınoluk Dergisi, 172. Sayı
__________________
Neyin Peşindeyiz ?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Neyin Peşindeyiz ?