Gecen haftadan okuyanlar hatırlayacak “Ucu apacık gorulen, 2006 yılı krizi, en azından bizim nerden, nereye ve nasıl geldiğimizi, bize hatırlatma, hesaplaşma fırsatını yaratmalıdır.” diyerek bir arzumu belirtmiştim. Sektorden daha cevap gelmesini beklemeden, “hesaplaşma” yazılarına devem etmeye karar verdim.
Bu haftaki hesaplaşma alanını, Turkiye turizminin yurt dışında ilk duyulan bir bolgesi ile başlatmak istiyorum; Kuşadası. Yıllarca Akdeniz’deki haftalık tur gemilerinin uğrak yeri olan, gemi personelinin yolcularına bile, Yunanistan’a mı, yoksa Turkiye’ye mi ait olduğunu pek acıklama gereği gormediği, Efes , Meryem Ana evi, Didim, Milet ve Priene ile ozdeşleşmiştir, Kuşadası.
İlk Fransız Tatil Koyunun, o guzelim doğa parcasını bozmadan yapılmasını hep Kuşadası turizmine ornek olur diye hayal etmiştik. Evet, sadece oyle hayal ettik. Yapılaşma, bu guzel orneğin tam tersine, betonlaşarak yayıldı. Kıyı katliamı ve deniz kirliliği, alt yapı eksikliği ile birleşti. Kuşadası, 800 metre uzunluğunda 5 metre genişliğindeki Kadınlar Plajına hapis edildi. Coğrafi konumunun tam tersine, Kuşadası’nın turizme acılması gereken Davutlar Bolgesi ne yazık ki 2. konut, kooperatiflere kaptırıldı. Eğer bu hata yapılmamış ve Kuşadası en az bir golf sahasına bile sahip olsaydı, bugun Belek’den bile daha unlu olurdu diye duşunurum. Davutlar’daki kooperatifler mutaahitleri populer etmiştir ama Kuşadası’nı betonla unlendiremiştir. Dağ- taş betona gomulmuş Kuşadası’nda Okuz Mehmet Paşa Kervansarayı da taştır ama taşa verilen tarihte en guzel estetik bir ornektir.
Turizm, hatayı affetmez. Devletin sahip cıkmadığı ve yore insanının genel duyarsızlığı, kultur turlarının olduğu gibi, neredeyse gemilerin bile ayağını kesti. Alış veriş sektorunun mu turizme endeksli, yoksa turizmin mi alış veriş (shopping ) sektorune endeksli olduğunu o yıllarda kavrayamadık. Hatalar ardı arkasına geldi.
Plansızlık dun neyse bugun de aynı. Kultur ve Turizm Bakanının secim bolgesi olması nedeniyle umitleri dorukta olan Kuşadası’ndaki son gelişmeleri birlikte okuyalım;

Kuşadası Ticaret Odası Başkanı Serdar Akdoğan, Kuşadası'nın kaderini, halkın
sectiği kişilerin belirlemesi gerektiğini soyledi. Akdoğan, 30 katlı gokdelenlerin ilcenin goruntusunu bozacağını iddia etti . Kuşadası Ticaret Odası'nın Mart ayı olağan meclis toplantısında, Club Med olarak bilinen eski Fransız Tatil Koyu'nun bulunduğu alanda yapılmak istenen gokdelenler ile pazar yerleri ele alındı. Akdoğan, Sami Ofer-Mehmet Kutman tarafından Emekli Sandığı'ndan satın alınan Kadınlar Denizi Arslanburnu mevkiindeki arazi uzerinde yapılacak, 30 katlı gokdelenlerin, Turkiye'nin ilk tatil koylerinden biri olan Fransız Tatil Koyu'ne uygun olmayacağını ifade etti. Akdoğan, Arslanburnu mevkiinin dunyanın ender guzellikteki koylarından biri olduğuna dikkat cekerek, ''Burası yeşil ortusu, koruluğu, plajları ve doğal guzelliklerle bir dunya harikası. Buranın kesinlikle turistik tesis olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Buraya gokdelen dikmek ve konut yapmak Kuşadası'na ihanettir. Ayrıca, buranın imar durumuyla ilgili nihai kararın da ikili ilişkilerle Ankara'dan değil, Kuşadası Belediye Meclisi tarafından verilmesi gerekiyor. Kuşadası'nın kaderini, Kuşadası halkının sectiği kişiler belirlemelidir. Arslanburnu Koyu, gokdelenlere ve gunubirlik rantlara heba edilmeyecek kadar değerli ve onemli bir yerdir'' dedi.

Şimdi, Kuşadası kendinle hesaplaşmalıdır. Yarın yoksa daha da gec olacak...

__________________