Sualtı turizmi icin golf gibi buyuk yatırımlar gerekmiyor.
Son yıllarda buyuk bir ivme kazandığı soylenen turizm, bu yıl yine sıkıntı icerisinde. Televizyonda dolu gormeye alıştığımız plajlardaki şezlonglar muşterilerini bekliyor. Neden boyle oldu, sorusunu herkes birbirine soruyor. Elbette cevaplar arasında olası Irak Savaşı, kuş gribi, Almanya'daki futbol şampiyonası, teror gibi nedenler sıralanabilir.
Ben kırk yaşma geldim. Kendimi bildim bileli her yıl şu turizm sezonu oncesi bircok sorunlar patlak verir. Otel rezervasyonları iptal olur, sonra duşuk fiyata oda satmalar başlar, yerli turiste ağırlık başlar, vs. Otelciler sezonda para kazanamaz. Bacasız sanayinin beslediği beraberindeki 30 kadar sanayi kolu da (gıda, temizlik, boya) satmayı bekler durur.
Oysa bugun boş olan sahiller ya da otellere değil de, dolu olan yerlere bakmak gerek. Hatta dunbircok yerde olan teror gibi sorunlara karşı, halen dolu olan yerlere bakmak gerek. Eğer turizme bu acıdan bakacak olursak, Antalya'da golf, tenis ya da futbol sahaları ile doluluğu sağlayan onlarca otel olduğu gozlenmekte. Sadece iyi tesis yaparak onu satmak artık yeterli değil.
Her fırsatta kullandığımız "uc tarafımız denizlerle cevrili" sozunu sık, sık kullanmamıza rağmen ulke genelinde onun icin ne yaptığımıza ya da ondan nasıl faydalandığımıza hic bakmadık. Oysa denizlerimizi ve sualtımızı satmayı yıllar once bireysel beceriler ile Turkiye keşfetti. Bugun dunyada sualtı turizmi adıyla yapılan yuzlerce zengin, para harcayan dalıcıyı ulkemize cekmek icin kişisel cabaların dışmca acaba ne yaptık.
Sualtı turizminin alternatif turizmin alanında golften sonra dunyada ilk sıralan aldığını yıllarca yazdım, soyledim. Ustelik Avrupa'da sayılan 25 milyona varan dalıcılan ulkemize cekmek icin golf gibi buyuk yatırımlar gerekmeksizin sadece tanıtımın gerektiğini belki de yaklaşık 20 yıldır yazdım, soyledim. O gunlerde ne soylediysem maalesef bugunlere gelindiğinde bu konuda pek değişen bir şey yok. Aradan gecen yıllar icinde yine deniz sever, dalıcı arkadaşlarımızın sayesinde kısmen de olsa sualtı turizmi gelişti. Kıyılarımızda yaklaşık 300 kadar dalış merkezi acıldı. Hemen, hemen her otelde bir dalış merkezi var. Ancak ulke olarak hicbir zaman dalıcı turist, yani sertifikalı dalıcı getiremedik. Sokaktan geceni birkac gunde dalıcı yapıp, ulkesine yolladık. Yani adam bir gun dağlarda jeep ile gezdi, birkac gun daldı. Bugunlere gelindiğinde sahillerimizde denize cıkmayı bekleyen dalış tekneleri boş. Unutmadan.
Bu işten kimi para kazanıyor? Ulkemizin guzelliklerini bizden once keşfedenler..
Ulkemizde acılan yabancı dalış firmaları. Cunku onlar ulkelerinde Turkiye'nin muhteşem sualtını tanıtıyorlar, dalıcılarını kendi otel ya da teknelerine getiriyorlar. Parayı yurt dışında alıyorlar. Fethiye deki bir dalış merkezinin gectiğimiz yıllarda İngiltere de Avrupa' in en iyi dalış merkezi odulunu aldığını biliyor muydunuz? Bu bizler icin ebette gurur vericidir.
Kıbrıs ise sualtı turizminde bizden daha iddialı. Bugunun başbakan yardımcısı, zamanın turizm bakanı Serdar Denktaş, bir dalıcı olarak Avrupa'daki bu potansiyeli bilen ve bu konuda Avrupa'da sıkı bir tanıtım programını Turizm ve ekonomi bakanlığı genelinde takip etmekte.
Elbette her şeyi devletten beklememeliyiz. Bizler de birey olarak uzerimize duşeni yapmalıyız. Ama kişisel becerilerle bir yere kadar gelebiliyoruz. Ben 2001 yılında yayınlanan "Diving Guide of Turkey" kitabım ile bu sektorun gelişmesi icin bir şeyler yapmaya calıştım. Halen de elimden geleni yapmak icin calışmaktayım.
Her gun internette satılık bir dalış okulu veya teknesi var. Hepsi bir ağızdan bağırıyorlar tanıtım, tanıtım diye... Lutfen! Avrupa'daki 25 milyonun uzerindeki dalıcı turisti bu ulkeye cekmek isteyenlere kulak verin.
__________________
Sualtı Turizmi tanıtım bekliyor
Turizm ve Tatil0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Turizm ve Tatil
- Sualtı Turizmi tanıtım bekliyor