İstanbul'da meydana gelen 4.7 ve 5.8 buyukluğundeki iki depremin ardından, Turkiye'nin bircok yerinde de farklı buyukluklerde depremler oluştu. Deprem korku ve panik yaratırken, akıllarda "beklenen buyuk İstanbul depremi" var.
İstanbul Universitesi Jeoloji Muhendisliği Bolum Başkanı Prof. Dr. Timur Ustaomer ve İTU Jeofizik Muhendisliği Bolumu emekli oğretim uyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan yaşanan son depremleri ve Turkiye'nin uzerinde bulunduğu fay hatlarını Haberturk'e değerlendirdi.
[h=3]"EN BUYUK RİSK KUMBURGAZ SEGMENTİ"[/h] İstanbul Universitesi Jeoloji Muhendisliği Bolum Başkanı Prof. Dr. Timur Ustaomer, İstanbul'daki depremlerin, diğer bolgeleri tetikleyip tetiklemediği konusunda, "Şubat 2019 ve Eylul 2019 tarihlerinde meydana gelmiş depremlerin dağılımında da goruleceği gibi farklı bolgelerde gozlenen depremler Silivri acıklarında meydana gelen depremlerden once de olagelmektedir. Bunun nedeni Turkiye'nin aktif fay ağıyla kat edilmesidir. Bu fayların aktif fay olarak sınıflanmaları zaten uzerlerinde surekli bir sismik aktivitenin gozlenmesindendir" dedi.
Kumburgaz segmentinin İstanbul icin en riskli hat olduğunu soyleyen Ustaomer, yerbilimcilerin ortak fikrinin de bu segment olduğunu soyledi.
[h=3]"SADECE İSTANBUL'U ETKİLEYEMECEK"[/h] İTU Jeofizik Muhendisliği Bolumu emekli oğretim uyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, ise "Buyuk deprem İstanbul'da olmayacak. O İstanbul dahil Marmara Denizi cevresindeki tum illeri ve yerleşimleri etkileyecek ve afete donuşecek bir deprem olacak. 7,4 buyukluğundeki 17 Ağustos 1999 Golcuk depremi nasıl ki 100 km otedeki Avcılar'da buyuk kayıplara neden olduysa, işte o İstanbul icin beklenen deprem de benzer uzaklıklarda onemli kayıp ve hasarlara neden olacak" dedi.
"Marmara'da beklenen buyuk deprem icin bugune kadar yapılan ve halen surdurulen cok sayıda bilimsel araştırmalar bize tehlikenin buyuk olduğunu gosteriyor" diyen Prof. Eyidoğan "Marmara Denizi'ni boydan boya gecen Kuzey Marmara Fayı bircok kurum ve bilim insanı tarafından gozlem altında. Butun bu inceleme, araştırma ve elde edilen verilerden cıkan sonuc ne? Son 2000 yıldır buyukluğu 7.0 ve daha buyuk 40 civarında depremin yatağı olmuş Marmara Bolgesi ve cevresindeki şehirler buyuk bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya" ifadelerini kullandı.
[h=3]"ONUMUZDEKİ 30 YILDA GERCEKLEŞME OLASILIĞI YUZDE 65"[/h] "Onumuzdeki 30 yılda buyukluğu 7.0 ve daha fazla olabilecek bir depremin olma olasılığı yuzde 65. Bu olasılık her yıl yuzde 2.5 artıyor" diyen Prof. Dr. Eyidoğan şunları soyledi:
"Buyuk deprem olacak mı?' sorusu yerine 'Buyuk depremlere ne kadar hazırız?', 'Şehirlerimizin afet risklerini azalttık mı?', 'şehirlerimizin imar planlarını risk azaltma oncelikli yapıyor muyuz?', 'Uluslararası afet politikalarının neresindeyiz?', 'Yapı muteahhitliği yasası neden cıkmıyor?' ve 'Yapı denetim nasıl işliyor ve ne tur sorunları var?' vb. soruların saatlerce tartışıldığını goremiyoruz. Deprem afeti sorununu depremin kendisine indirgeyen ama asıl risk azaltma konularını ıskalatan alışkanlıkları bırakmamız gerekir."
Eyidoğan, 1900 yılından 2019 yılına kadar Marmara Bolgesi'nde 8 bin 733 depremin meydana geldiğini belirtirken, buyukluğu 4,0 ve daha fazla olan toplam deprem sayısı 8 bin 733'tur. Bunların 25'i 7,0 ve daha buyuk, 108'i de 6,0 ile 6,9 buyukluğu arasında olduğunu sozlerine ekledi.
[h=3]"GUNUMUZDE AZALMA VAR"[/h] Prof. Eyidoğan şunları soyledi:
"Sismik enerji değişimi incelendiğinde 1900-1960 yılları arasında Turkiye ve yakın cevresinde sismik enerji cıkışının oldukca yoğun olduğu gozlenmekte. Bu donemde buyukluğu 7,0 ve daha buyuk 19 deprem sayıyoruz. 1960 sonrası deprem enerji cıkışı sistematik olarak azalmakta. 1975-1980 yılları arasında sismik enerji hafif yukselmiş, sonra tekrar duşuk seviyede seyretmiş ve 1990'larda hafif bir artış donemine girmiş. 1999 Golcuk ve Duzce depremleri ile Van depremiyle sismik enerji cıkışı yukselme eğilimi gostermekle beraber gunumuze kadar hafif bir azalma eğilimi soz konusu" dedi.
"Son 120 yılda Turkiye'de sismik enerji değişimi 1970 oncesine kıyaslandığında azalma eğilimi gostermekte" diyen Prof. Haluk Eyidoğan, "Alp-Himalaya gibi yuksek etkinliği olan bir deprem kuşağı uzerindeki ulkemizde sismik enerji cıkışının boylesine değişimi buyuk depremler olma olasılığının yuksek olduğuna işaret ediyor olabilir" dedi.