Resûl-i Ekrem (sallallÂhu aleyhi ve sellem) Efendimiz:

“Mu’minin niyeti amelinden hayırlıdır” buyurmuşlardır. Zira amelin sonu var, niyetin ise sonu yoktur.

Mu'minin omru kısa da olsa Musluman olarak olduğunde cennette ebedî kalır, cehenneme girse bile ebedî kalmaz.

KÂfir ise omru ne kadar kısa olsa da cehennemde ebedî kalır.

Eğer mucÂzÂt yani Âhirette verilen karşılık, işledikleri amele gore olsaydı bu iki sınıftan her biri; yani mumin cennette, kÂfir cehennemde ebedî olarak kalmazlardı. LÂkin cennet yahut cehennemde ebedî kalmak niyetlerine goredir.

Zira Muslumanın niyeti ebedî olarak Musluman kalmaktır. Kez kÂfirin niyeti de ebedî olarak kufurden donmemektir.

Ebedî nimet yahut ebedî azÂb, ebedî niyetlerine karşılıktır. (Zehretu'r-RiyÂz)

DORT DEFA HAMDEDERİM

AllÂhu TeÂlÂ'ya her halde, yani nimette (hamdedildiği gibi) dunyaya ait bir musibette de AllÂh'a hamd etmelidir.

Hz. Omer'in (r.a.) Kûfe'ye kÂdı tayin ettiği TÂbiîn'in buyuklerinden KÂdı Şureyh (r.a.) dedi ki:

“Başıma dunya nimetleri ile alÂkalı bir musibet geldiği zaman AllÂhu TeÂlÂ'ya dort defa hamdederim.

1- Gelen musibet daha buyuk olmadığı icin hamdederim.

2- O musibete sabır nimetiyle beni rızıklandırdığı icin hamdederim.

3- Sevab umarak o musibetten dolayı “İnn lillÂhi ve inn ileyhi rÂciûn” (MeÂli: Biz herhalde AllÂh'ın kullarıyız ve nihÂyet ve behemehal ona donup varacağız) demeye muvaffak kıldığı icin hamdederim.

4- O musibet dînimle alÂkalı bir şey olmadığı icin hamdederim.” (Şuabu'l-ÎmÂn)
__________________