Ey Allah’ın kulları! Sizlere ve kendi nefsime her şeyi bilen ve her şeyin sahibi olan Allah’tan hakkıyla korkmayı tavsiye ederim. Cunku O’ndan hakkıyla korkmak kopmayan bir bağdır, kalpleri ve anlayışları aydınlatan bir meşaledir:

“Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının.”

Nisa 1

Ey muslumanlar! Toplumun mutluluğunun gercekleşmesinde ve istikrarının garantisinde gecerli en buyuk kaide, ummetin uygarlığını ve soyluluğunu bina etmedeki en yuce temel; Rabbi’ne imanından ve akidesinden sonra toplumsal bağlarında gizlidir. Ortak sevgi, ictenlik ve surekli diyalog gibi duyguları kin, nefret ve duşmanlıklardan uzak bir şekilde duzenleyen değerler manzumesinde gizlidir.

Muhterem muslumanlar! İslami toplumların bircoğundaki sosyal durumu inceleyen onun, sosyal değişimler denizinde, materyalist hayatın ve cıkar catışmalarının girdabında bir takım davranış bicimlerinin ve tehlikeli turlerin ortaya cıktığını gorur ki; bunların ummetin sosyal duzenini bozmasından, globalleşme ahtapotunun bu davranışların ateşini yukseltmesinden ve bu olumsuzlukların fitilini tutuşturmasından korkulur. Bu durum da; ummetin inanc esaslarına, uygarlık değerlerine ve sosyal ahlakına sarılmasının onemini vurgulamaktadır.

Değişen olayların ummet icinde ortaya cıkardığı sorunların belki de en tehlikelisi sosyal konularla ilgili olanlardır. Bu alanda yeni yeni kendini gosteren olumsuz goruntuler neredeyse aileyi kokunden yıkmakta ve sosyal dayanışmayı tehdit etmektedir. Cocukların anne-babaya karşı saygısızlığı ve babaların da ihmalkÂrlığı artmıştır. Ailenin gorev alanı daralmış ve kotulukler coğalmıştır.

Boşanma oranı ve sosyal sorunların sayısı yukselmiş; suc nedenleri, intihar olayları, aile ici şiddet ve eşler arası sorunlar artmıştır. Bağların bircoğu incelmiş ve akrabalar arası ilişkiler zayıflamıştır. İlgisizlik ve duyarsızlık diyaloğun ve samimiyetin yerini almıştır. Kardeşlik ve sevgi bağları zayıflamış, toplumsal değerlerin yerine bencillik yayılmıştır. İşte bu durum sosyal bir krizin fitilini tutuştuğunu haber vermektedir ki onu sondurmek icin cabuk davranmak ve sosyal sorunlarımıza gereken ozeni gostererek mutlaka bu krizin ustesinden gelmek gerekmektedir.

Ey akide kardeşleri! Burada, ailevi sorunların en tehlikelilerinden biri uzerinde birazcık duracağız. Fert ve aile uzerinde, toplum ve ummet uzerinde olumsuz etkileri bulunan sosyal sorunların ortaya cıkardığı bir olguyu teşhis edeceğiz. Bu olgu, bugun bircok toplumun yaşadığı sosyal kopukluk ve ailevi parcalanma olgusudur. Bu olgu; toplumların varlığını tehdit eden, temellerini sarsan, uygarlık binasında ve sosyal duzeninde catlaklar oluşturan toplumun alt yapısını tehdit eden, kokunu kazıyan ve yok oluşunu bildiren yakın bir tehlikeyi haber vermektedir.

İman kardeşleri! Ailevi bağlar ve sosyal dayanışma yuce şeriatımızın onemli ozelliklerinden biridir. İslam toplumlarından bircoğu uzerinde cağdaşlaşma ve modernleşme kasırgaları estiği gun kanatları altında taşıdığı ailevi barış ve sosyal mutabakat gibi ozelliklerin yokluğunu hissettiği bir geciş donemi yaşamıştır ki bu durum; topluma yabancı bir tarzda yaşayan bir nesil ortaya cıkarmıştır. Ve bu nesil bazı İslam toplumlarına da bulaşan ve ahlaki ve sosyal değerlerini kasırga gibi kokunden soken cağdaş uygarlığın hastalıklarından oluşan bir bataklıkta dibe doğru batmaktadır.

İslam ummeti! Batılı toplumların yaşantısını dikkatle inceleyen, bugun bu toplumların cektiği en buyuk sorunun ailevi parcalanma ve ferdiyetcilik olduğunu daha iyi anlar. Ferdiyetcilik kalplerini daralttıktan sonra evlerini de onlara dar etmiştir. Mahalle sakinlerinin, kimsenin haberi olmadan olen ve curumeye başladıktan sonra kokusu ortalığa yayılan bir ihtiyarın olusunu kaldırması icin guvenlik guclerini cağırmasında şaşılacak bir şey yoktur.

Ey Allah’ın kulları! Maddiyatcılık ahlaki değerlerin uzerine cıkarsa işte durum boyle olur. Bundan daha kotusu ve daha acısı, bu hastalığın bazı İslam toplumlarına da bulaşmasıdır. Oysa Batılılar, aile yapısının nasıl tamamen yok olmak uzere olduğunu kendi gozleriyle gormektedirler. Bazı toplumlarda ne cok ailevi parcalanma ve anne-babaya karşı saygısızlık orneği işitiriz.

Bir baba ihtiyarlamış, kemikleri zayıflamış ve cocuklarına muhtac hale gelmiştir. Huzurevine bırakılmaktan başka bir karşılık bulamaz. Lisan-ı haliyle sanki daha once aynı konuda yaralı olanın soylediği şu sozleri soylemektedir:

“Bebekken doyurdum seni, cocukken baktım”

“Senin icin devşirdiğimden yedin ve ictin.”

“Gece seni hastalıklarla karşılayınca”

“Hastalığınla uyuyamayıp kıvrandım durdum.”

“Sen ise senden bir şeyler beklediğim o yaşa ulaşınca”

“Sanki sen lutuf ve ihsanda bulunmuş gibi”

“Katılık ve kabalıkla karşılık verdin.”

“Babalık hakkımı gormesen bile keşke”

“Komşunun komşuya yaptığını yapsaydın.”

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurur:

“Sen de, malın da babanınsınız.”

Bir başkası yaşca ilerlemiştir, hastaneye girer. Hasta yatağında mahrumiyyet acısı cekmektedir. Şoyle der: “Bir aydan beri buradayım; vallahi, cocuklarımdan ve akrabalarımdan hic kimse ziyaretime gelmedi!” Hatta olay bundan daha cirkin bir boyuta gelmiştir.

Bir başka ahmak kişi, annesi yaşlanınca ondan bıkar ve hizmetcisine emrederek onu kapının onune koydurur. Zavallı kadın ertesi gun komşular gorup sahip cıkana kadar kapının eşiğinde geceler. Bir başkası ise bir tartışma nedeniyle babasını vurur ve oldurur.

Allah icin; bu saygısızlar kendilerine en yakın ve en değerli insanlara karşı ne buyuk bir suc işlemektedirler!? Bu yaptıkları nedeniyle onlara yazıklar olsun! Kalpleri sanki taştan ve sert kayadan koparılmıştır! Allah yardımcımız olsun!

Hayret verici gelişmelerin yaşandığı bu zamanda anne-babaya saygısızlık ve akrabalık ilişkilerini koparma ornekleri cokca gorulmektedir. Boylelerinde acıma duygusu ve din nerede? Daha da otesi kişilik ve insanlık nerede? Anne-baba karşısında boyle davranırlarsa akrabalara karşı nasıl olurlar dersiniz? “Geri donerseniz, yeryuzunde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye donmuş olmaz mısınız? İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağır kıldığı ve gozlerini kor ettiği kimselerdir.”

Muhammed 22, 23

Bazı insanlar icin durum oyle bir hale gelmiştir ki; kalbi akrabalarına karşı kin ve nefretle doludur. İlişkilerini keser, daha da otesi onlara duşmanlık eder. Bir avuc dunya malı, bir dil surcmesi ya da cocukların kavgası gibi basit bir nedenle onların olmesini diler. Aylar-yıllar gelip gecer, kalbi icten ice yanan volkan gibi duşmanlıkla kaynamaktadır.

Ancak ofke ile kopurduğunde, eziyet ettiğinde ve bozup dağıttığında, kusurlarını ve kotu gorduğu yonlerini ortaya dokup yaydığında rahat eder. Bu; fitne cıkarmaktan başka bir şeyden zevk almayan ve kargaşa cıkarmadan rahat edemeyen insanların adiliğinin, aşağılığının ve kişiliksizliğinin işaretlerindendir.

Şeyhulislam İbni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh) şoyle der:

“Mu’min ısrarcı, azarlayıcı ve kavgacı olmaz.” Toplumdaki ozellikle de aile fertleri ve akrabalar arasındaki akrabalık bağlarını koparma salgını, şahsi hedeflerin ve kişisel cıkarların azması oldurucu birer hastalıktır. Ummetin bunyesine yerleşince onu bitkin duşurur. Bu hastalıklar her turlu belanın kaynağı ve her turlu duşmanlığın sebebidir.

Daha da otesi, şeytanın kalplere karşı cektiği keskin kılıctır. Şeytani bir calkantı ve heyecan icinde kalpleri ayırır ve ilişkileri koparır. Dizginleri serbest bırakılırsa ummetin bugununu ve yarınını mahveder. Kalplerin sevgisi dağılınca diyalog cerceveleri kırılır ve kotuluk nefislere işler. İnsanlar azgın kurtlara ve vahşi hayvanlara donerler: “Allah’ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryuzunde fesat cıkaranlar; işte lanet onlar icindir. Ve kotu yurt (cehennem) onlarındır.”

Ra’d 25

İslam ummeti! Bircoklarının kalplerinde dindarlık duygusunun zayıfladığı, şeriatı bilmemenin arttığı ve maddeciliğin azdığı gun diyalog bağları zayıflamış ve ilişkileri koparma goruntuleri coğalmıştır. Değilse, akrabalık bağlarını gozetmek iman ehlinin ozelliklerindendir. “Onlar, Allah’ın gozetilmesini emrettiği şeyleri gozeten, Rablerinden sakınan ve kotu hesaptan korkan kimselerdir.”

Ra’d 21

Akrabalık bağlarını gozetmek Allah’a ve Ahiret gunune imanın meyvelerindendir. Buhari ve Muslim, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) kanalıyla, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şoyle buyurduğunu rivayet eder:

“Kim Allah’a ve ahiret gunune iman ediyorsa akrabası ile bağ kursun.” Akrabalık bağlarını gozetmek, aynı zamanda rızıkta ve omurde bereketin nedenidir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurur:

“Kim rızkının genişletilmesini ve ecelinin geciktirilmesini isterse akrabası ile bağ kursun.” Bu hadisi, Buhari ve Muslim, Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) kanalıyla rivayet eder. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şoyle buyurduğunu rivayet eder:

“Yuce Allah yaratacağı mahlûkların ne hal uzere bulunacaklarını takdir edip onlara ait kazayı tamamladığı zaman akrabalık ayağa kalkıp “Ya Rabb! Burası akrabalık ilişkilerini kesmekten sana sığınanların makamıdır” der. Allah da, “Evet oyledir. Sen; seninle bağlarını koruyanlarla benim de bağımı korumama, seninle bağlarını koparanlarla benim de bağımı koparmama razı olmaz mısın?” buyurur. Akrabalık da “Olurum ya Rabb!” der ve Allah “Bu hukum sana aittir” buyurur.”

Cubeyr bin Mut’im (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şoyle buyurduğunu rivayet eder:

“Akrabalık bağlarını koparan cennete giremez.”

Buhari ve Muslim

Akrabalık bağlarını koparan her bir kimsenin, bu tehditler kulağında cınlarken, vakit gec olmadan akrabaları ile yeniden bağ kurması gerekir. Cağdaş iletişim araclarının sağladığı hizmetlerden sonra kimsenin bu konuda ozurlu kabul edileceğini sanmıyorum. Kendisi ile ilişkiyi kesseler bile akrabaları ile ilişkisini kesmeyen, kendisine karşı soğuk davransalar bile onları surekli ziyaret eden ve onlara hediye goturen kişiye Allah rahmet etsin. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurur:

“Akrabalık bağlarını gozeten aynısı ile karşılık veren değildir. Bilakis akrabalık bağlarını gozeten, akrabaları onunla bağlarını koparınca onlarla bağ kurandır.”

Buhari

Ozru kabul ederek ve affederek, ufak-tefek hataları gormezden gelerek akrabalık ilişkilerinin kurulmasına yardımcı olana bu yaptığı kutlu olsun! O, iyilik yaparsa başa kalkmaz. Sovme nedir bilmez ve cokca azarlamaz. Cunku sevgi ve azarlama birlikte devam etmez. Tartışmaktan ve cekişmekten uzak durur. Guzel ve etkili soz soyler. Akrabalarının uzuntu ve acılarına ortak olur, sevinclerini paylaşır. Her hayrın anahtarıdır ve her turlu kotuluğu engeller. Oğut verir, rezil etmez. Kusurunu orter, ayıplamaz. İşte bunda zikredenler icin bir uyarı ve ibret alanlar icin bir ibret vardır. Allah’tan, halimizi ıslah etmesini ve gelecekte bizleri mutlu etmesini dileriz. Şuphesiz O, cokca veren ve bağışlayandır.

Ey Allah’ın kulları!.. “Allah’tan hakkıyla korkun! Allah’a donduruleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir gunden sakının.”

Bakara 281

Bilin ki sozlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yoludur. Amellerin en kotusu sonradan uydurulan bid’atlardır ve her bid’at sapıklıktır.

Ey kardeşler!.. İlişkileri koparma ve toplumsal ayrışma olgusu ile ilgili hastalığı teşhis ettikten sonra sıra ilacını tanımlamaya ve bu tehlikeli toplumsal soruna karşı koruyucu onlemleri almaya gelmektedir. Belki de cozum aşamalarının ilki; Allah’tan korkarak ve O’nun gozetimini hissederek bu konudaki emir ve yasaklarına saygı duyarak nefisleri ıslah etmektir. Nefisleri; dayanışma ve iyilik yapma uzere eğitmektir. Soylentiler karşısında dili korumak ve gerceği araştırmaktır. Ofkeden sakınmak ve ofkeyi tutmaktır. Sabırla ve tahammulle, bağışlama ve guzellikle ıslaha calışmaktır. Ummetin gucunun, mensuplarının birbirine bağlılığında ve kaynaşmasında gizli olduğuna inanmaktır.

Sevgili dostlar!.. Ummet hayır ve bereket ayının kapısında iken bu konuyu hatırlatmak umarız ki nefislerin ve toplumun ıslahı icin adım atılmasına yol acacak en buyuk etkenlerden biri olur. İslam ummeti bu değerli ayı bu şekilde karşılamalıdır. Bununla birlikte uzmanların bu ve benzeri olguları ciddi şekilde incelemelerine, sağlıklı ve uygulanabilir cozumler ortaya koymalarına da aşırı ihtiyac vardır.

Ey muslumanlar! Ey mubarek Ramazan ayına ulaşma aşkıyla coşanlar! Onu karşılamak icin ne hazırladınız? Cennetleri kazanmak istemiyor muydunuz? Kazanc gunleri yaklaştı; azığınız ve hazırlığınız nerede? Mevsimlerin en değerlisi icin hazırlığınız nerede? Kurnaz ve samimi kimse yarış ve rekabet icin hazırlanır, bu mubarek ay başlar başlamaz sağa-sola bakmadan harekete gecer. Zirveye ulaşmak icin azmi yuksektir. Gayesi, gozlerinin onundedir. Şevki onu, vaat edileni kazanıncaya kadar yarış alanında ciddiyetle yarışa devam etmeye sevkeder. İnsanlar hoşlarına giden yiyecek ve icecekleri satın almak icin dunya carşılarına inerken o, kazanclı bir alışveriş icin cennet carşılarına iner.

İslam ummetine bu ayları kutlu olsun. Genel bir tevbe ile ceşitli alanlardaki hatalarından samimi ve kapsamlı bir donuş ile onu guzel bir şekilde karşılamak icin hazırlansın. Problemlerini cozeceği, soylem birliği sağlayacağı ve Allah’ın izniyle duşmanlarına karşı zafer kazanacağı daha iyi bir geleceğin muhasebesini yapmak uzere bir sayfa acsın.

Sonra secilmiş nebiye Allah (Azze ve Celle)’nin emrettiği gibi salÂt ve selamda bulunun.

Allah TeÂl şoyle buyurur:

“Muhakkak ki Allah ve melekleri nebiye salÂt ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salÂt ve cokca selam eyleyin.”

AhzÂb 56


Saygi Değer Kabe Imamimiz

Şeyh Abdurrahman es-Sudeys
__________________