Bilim adamı olarak adlandırılan insanlar ilmi metodlar kullanarak bir serî kontrollu deneyler yaparlar ve deney sonuclarını kaydedip sonuca giderler.
Bilimsel metodun yegÂne kriter olarak kabul edilmesinin, sebebi nedir, hic duşundunuz mu? Gerceği keşfetmede ve anlamada nicin birden fazla guvenilir sistem olmasın ve bunlar birbiriyle mezcedilmesin?

16. asırdan Once dunyada hakim goruş organikdi. Bu goruşe gore nesneler farklıydı, ama birbiriyle ilişkiliydi. Atomun nizamı, yıldızların nizamıyla, canlıların hayatı, galaksilerin hareketiyle bağlantılıydı. Daha sonra İsaac Newton ve Rene Descartes'in fikirleri kuvvetli bir fırtına gibi Avrupa'nın bu kulturunu aldı goturdu. Newton, Dunya'yı aynı zerrelerden yapılmış ve cekim kanunuyla birarada tutulan makine olarak gordu. Ona gore eşyalar arasındaki fark, onların yapısında değil nasıl organize olduğundaydı. Descartes mekanik goruşe sahipti. O; insanı akıl ve beden olarak ikiye boldu. Butun bilim kesin ve acık bilgiden ibarettir goruşunu ortaya attı.

Bu goruşu benimseyen Batı aydını ve bilimi sadece, inanılan şeylerle ve temel kabullenmelerle izah edilebilen ve oldukca iyi bilinen kulli bilgiyi (vahye dayalı bilgiyi) reddetti. Diğer deyişle modern bilimin mÂnevi boyuttan yoksun dar sınırlı kurallarıyla olculemiyen, anlaşılıp gosterilemeyen bilgi toplama vasıtalarının tumu rafa kaldırıldı. Son bir asırdır zihinlerimizi hasta eden zaman zaman cıldırmamıza sebeb olan bilimin tek bir delikten (sadece modern bilimin metodlarıyla) olayları inceleyen felsefî goruşu topluma hakim oldu.

Gercekten modern bilimin metodları antidemokratikdir. Kendisi dışındaki metodlarla elde edilen bilgileri kabul etmez. Bugunku bilim otoriterdir ve yaygın etkili bir guce sahiptir; Ortacağ'da kilisenin sahip olduğu gibi. O gunlerde kilise ve devlet arasında bir fark yoktu. Bugun de bilim ile devlet arasında fark yok. Sonuc eşit şekilde antidemokratik. Bilim bugun bağımsız değil devletin kontrolunde onun istekleri doğrultusunda daha cok yeni silahlar uretmede kullanılıyor. Mesela 1988 yılında Amerika, bilimsel araştırma ve geliştirme butcesinin % 70'den fazlasını savunma sanayine ayırdı. İngiltere de bu butcenin %57'sini askeri araştırmalarda kullanacak. Acıkca her iki ulke bilim adamlarını insanları oldurmenin daha iyi yollarını bulmada istihdam ediyor.

Biz hayatımızın her safhasında bilimin kurallarını kabul etmeye zorlandık. Cocuklarımıza okullarda sanki bilginin diğer formları yokmuşcasına sadece modern bilimin metodlarıyla bilgi edinme oğretildi. Şu anda bircok eğitimci; ailelere, cocuklarına en azından' dunyayı yorumlamada kullanabilecekleri bir alternatif bilgi toplama modeli daha oğretmelerini tavsiye etmektedir. Yoksa giderek bilimden başka birşeye inanmıyan, bağnaz ve yobaz toplumlar haline geleceğiz. Bugun bizim bilime yaklaşım tarzımızın değişmesini istememizin başka sebebleri de var.

Newton'un mekanistik dunya modeli eldiven gibi kapitalist ideolojiye uygunluk gosterir. Kapitalizm bizim, makinanın civataları gibi (insan gibi duşunmemizi ve calışmamızı değil) calışmamızı İstemiş ve bunu Batı'da yıllarca tatbik etmiştir.

Gercekte ne kadar az insan olursa o kadar iyi olur. Fiat arabalarının reklamı bunun guzel bir misalidir. "Komputurle plÂnlanmış, lazerle parcaları hazırlanmış robotla yapılmış arabalar. Teknolojinin rahatını Fiatla yaşayın.."

İşci bu calışma duzenine nerede katılır? Marks ve Engels bilimdeki gelişmelerin bizzat işcilerin kazanclarıyla olduğuna inanmışlardı. Fakat zaman icerisinde bilim kendisinin işci duşmanı olduğunu isbat etti.

Buyume, gelişme, sağlık ve işcilerin tabii haklan sozkonusu olduğunda, sağlık ve işcilerin hakları alt sıralarda yeralır. Onemli olan buyume ve gelişmedir. İşcilerin sağlığı ve rahatı uğruna buyume ve gelişmeden fedakÂrlık edilemez. Farmakologlar kanserin tedavisini bulmak icin yarışırlar. Fakat bu araştırıcılar bilimsel araştırma ve geliştirme butcelerinin ne kadarının kansere sebeb olan nukleer guce, asbesti ve toksik cozeltileri bulma ve geliştirmeye ayrıldığını duşunmezler ve bilmezler.

Bu cılgınca, sınırsız ve sorumsuz buyume- gelişme duşuncesi bircok bilim filozofuna gore insanların afyonu (uyuşturucusu) haline gelmiştir. Bu cılgınca buyumenin sonucu; 1 gram plutonyumun milyonda biri sizi kanser yapmak icin yeterlidir. Bilinen bu gerceğe rağmen sadece bir ticari nukleer reaktor, her yıl bu oldurucu maddeden 200-250 kg. uretir. İnsanın yeryuzunde bulunduğu tarihden daha uzun sure bu zehir tabiatta tesirini korur. Şu an icin onu arzımızdan uzaklaştırmada kullanabileceğimiz emniyetli hicbir yol yoktur. Bu kucuk gercekler bizi onu uretmekten belki de vazgecirmeyecek. Ama umit ediyoruz kî, bu gercekler toplumda bir şuurlanmaya vesile olacaktır. Bircok bilim adamına gore belki de bu problemler artık ve zararlı maddeleri toplamakla gorevli kişilerin işi; bilim adamlarının değil.

Mikrobiyolog Lynn Margalis ve biyokimyager James Lovelock'un, araştırmalarının neticesinde, Batı'da yeni bir alternatif bilim goruşu gelişiyordu.

Biyosfer havanın kimyevi bileşimini, Arz yuzeyindeki sıcaklığı ve Arz'daki pekcok şeyi duzenler. Bu hÂdiseleri anlamanın tek yolu butun Arz'ı tek bir canlı sistem olarak duşunmektir. Hatta bu acıdan biyolojiyi inceleyen, anlatan Biyoloji ders kitapları (New Biology) vardır. Bu yaklaşım tabiatı atomlara, atomları daha alt parcacıklara bolerek anlamaya calışmaktan cok daha insancıl ve doğru bir yaklaşımdır.

Biz entellektuel bağnazlığımızı bırakıp diğer kulturlerin ve medeniyetlerin bilimlerini de Oğrenip kullanmaya başlamalıyız. Mesel Akupunktur binlerce yıldır Doğu'da kullanılan bir metoddu. Hastalıkları iyileştirmede Batı bilimi onu ancak son yıllarda ciddiye almaya başladı. Batı'da akupunkturla tedavi yeni yeni yayılmaktadır. Bugun Japonya'da Batı tıbbından onemli derecede uzaklaşma buna karşılık Doğu tıbbına (ozellikle Cin—Orta Asya tıbbına) donuş vardır. Doğu tıbbında hem hasta hem de doktor tarafından subjektif hukumleri, gercekleri kabul etme vardır. Bu tıp anlayışı Batı bilimindeki sert hiyerarşiyi kabul etmez. Hastalıkları tedavi ederken insanın mÂnevi boyutunu da dikkate alır.

Kendi kulturune ve insanına uygun ilmi metodlar kurup geliştirme ve araştırma yapma yerine, herşeyi Batı'dan bekleyen ve onu izleme becerisi dahî gosteremeyen Ucuncu dunyanın bilim adamlarının kulakları cınlasın.

__________________