Sual: Bir reformcu, (Bana mezhepsiz diyorlar. Dort mezhebin birisinde olmadığım doğrudur, ama en ustun mezhep varken, niye başka mezhebe gireyim? Benim mezhebim butun mezheplerin ustunu olan Muhammed Mustafa’nın mezhebidir) diyor. Biz hic boyle bir mezhep duymadık. Dinimizde boyle bir mezhep var mıdır?
CEVAP
Mezhepsizler, reformcular, dini icten yıkmak isteyenler genelde boyle soyluyorlar. BÂtıl da olsa, sapık da olsa boyle bir mezhep yoktur. Asr-ı saadetten bugune kadar gelen hicbir Âlim, 72 sapık fırkada dÂhil, (Ben Peygamber mezhebindenim) dememiştir. Hepsinin hak veya bÂtıl bir mezhebi vardı. Mesela Abdulkadir-i Geylani, Hanbelî idi. Ebu Bekr-i Şibli MÂlikî, İmam-ı Rabbani Hanefî idi. İmam-ı Gazali ŞÃ‚fiî mezhebinde idi. Dort hak mezhep mensuplarından birkac ornek verelim:
Hanefî mezhebinde olan bazı Âlimlerin isimleri şoyledir:
İmam-ı a’zam Ebu Hanife, İmam-ı Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed Şeybani, İmam-ı Zufer bin Huzeyl, İmam-ı Hasan bin Ziyad, Abdullah ibni Mubarek, İmam-ı Maturidi, Ebû Muhammed Cerîrî Taberî, İmam-ı Birgivi, Seyyid Şerif Curcani, Seyyid Ahmed Tahtavi, Seyyid Şemseddin Hanefî, Davud-i Tai, Fahr-ul-islam Ali bin Muhammed Pezdevi, İbrahim Halebi, Şems-ul-eimme Hulvani, İbni Abidin gibi zatlar, yuzlerce alimden birkacıdır.
ŞÃ‚fiî mezhebinde olan bazı Âlimlerin isimleri şoyledir:
İmam-ı Muhammed bin İdris ŞÃ‚fiî, İmam-ı Rafii, İmam-ı Nevevi, İmam-ı Buhari, İmam-ı Muslim, İmam-ı Beydavi, Seyyid Ahmed Rifai, Ebul Hasan Eşari, İmam-ı Subki, İbni Hacer-i Askalani, İbni Hacer-i Mekki, İmam-ı Şa’ranî, Mevlana Halid-i Bağdadi, İbni Ebi-d-dunya, İbni Hibban, İmam-ı Munavi, Ali Curcani, İmam-ı Begavi, İmam-ı Beyheki, Ebu İshak Şirazi, İmam-ı Fahreddin-i Razi, İmam-ı Maverdi, İmam-ı Taberi, İmam-ı Muzeni, Ahmed bin Ahmed Şihabuddin-i Remli, Ebu Nuaym İsfehani gibi zatlar, yuzlerce Âlimden birkacıdır.
MÂlikî mezhebinde olan bazı Âlimlerin isimleri şoyledir:
İmam-ı Malik bin Enes, İmam-ı Kurtubi, Ebu Bekr-i Şibli, İbnisserrac, Ebul Abbas-ı Mursi, İbni Merzuk, Suleyman bin Musa Kilai, Ahmed-i Zerruk, İbrahim Lakani, Ebul-Hasan-i Şazili, Ebu Talib-i Mekki, Echuri Ali, Şeyh Halil, İbni Abdilberr, İbni Battal, Abdulhak İşbili, Şihab-uddin Ahmed bin İdris Karafi, Zerkani, Zuvavi İsa, Allame Ahmed Savi MÂlikî gibi zatlar, yuzlerce Âlimden birkacıdır.
Hanbelî mezhebinde olan bazı Âlimlerin isimleri şoyledir:
İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Abdullah-i Ensari, Abdurrahman Cevzi, Muhammed Ali bin İbrahim Husri, Osman bin Merzuk, Zeyn-ud-din Ali bin Ahmed Ermevi, Abdulkadir-i Geylani, İbni Kayyım-i Cevziyye, Meri bin Yusuf Mukaddisi, Hafız Ebu Davud Suleyman bin Eşas Sicstani, Abdurrahman ibni Recep gibi zatlar, yuzlerce Âlimden birkacıdır.
Onceleri Hanbelî mezhebinde olan İbni Teymiye bile, Hanbelî mezhebinde olduğunu soylerdi. Yani sapık da olsa mezhepsizim demezdi. Şimdi İbni Teymiye’ye bağlanan sapıklar bile, bir mezhebe bağlı kalmayı aşağılık olarak biliyorlar. (Ben bir mezhebe tÂbi olmam, mezhebin hukumlerini incelerim, doğrularına uyarım) gibi sanki mezhebin icinde yanlış ictihadlar varmış gibi bir intiba bırakmaya calışıyorlar. Bugun icin dort mezhepten birinde olduğunu soyleyemeyenler mezhepsizdir.
En buyuk iki hadis Âlimi İmam-ı Buhari ve İmam-ı Muslim de ŞÃ‚fiî mezhebindeydi. Abdulkadir-i Geylani hazretleri, ŞÃ‚fiî iken, Hanbelî mezhebinin unutulmaya yuz tuttuğunu gorunce, Hanbeli oldu. Bu olay, farklı mezheplerin bulunmasının rahmet olduğuna ve mezhepsizliğin felaket olduğuna bir delildir.
Başka bir mezhepsiz de, (Hocamız, cok buyuktur. Buyuk Âlimlerin mezhebi olmaz. Abduh, Mevdudi gibi buyuk Âlimlerin nasıl mezhebi yoksa, hocamızın da mezhebi yoktur. Onların mezhebi Peygamber mezhebidir. Hocamız herhangi bir Âlimden değil, bizzat Resulullah'tan ders almıştır) demişti. Bu, cok cirkin bir itiraftır.
Atalarımız, (Zırva tevil goturmez) ve (Şeyh ucmaz, murid ucurur) gibi sozleri sanki boyleleri icin soylemişler.
Binlerce İslam Âlimi geldi, hepsinin bir mezhebi ve bir hocası vardı. Mezhepsiz olan yoktu. Hicbiri, benim mezhebim Peygamberin mezhebi demedi. Her hocanın bir hocası vardı, bu silsile Resulullah'a kadar ulaşırdı. Hicbiri, benim hocam Resulullah’tır, ben ondan ders aldım gibi sozler soylememiştir. Şimdikilerin eski Âlimlere zıt şeyleri soylemeleri sapıklığın daniskasıdır.
Felsefecinin mezhebi
Sual: Bircok kitap yazan felsefeci şoyle diyor

Felsefeci, (Ben mezhepsizim) mi demek istiyor?
CEVAP
Demek istemiyor, acıkca oyle soyluyor. Her maddeye kısaca cevap verelim:
1- Hristiyanlar, Muslumanlığı hak din kabul etmedikleri icin, (Muslumanlar Muhammedîdir. İslamiyet, onun uydurduğu dindir) derler. Bir Musluman, (Ben Muslumanım) der, (Muhammedîyim) demez. (Muhammed’in dinindenim) de demez. Sadece (Ben Muslumanım) der. Bunları demediğine gore, felsefecinin Muslumanlardan farklı bir yolda olduğu pek acıktır.
2- Butun mezhepsizler, bir mezhebe tÂbi olmadıkları icin (Şu mezhepteyim) demezler. Hicbir İslam Âlimi de, (Ben Muhammedî mezhebindeyim) dememiştir. Boyle bir mezhep yoktur. Mezhepsizler, kendilerini kamufle etmek icin boyle diyorlar.
3- Kimseye tÂbi olmamak tamamen felsefeciliktir, mezhepsizliktir. Allahu teÂlÂ, (Resulume tÂbi olun!) buyuruyor. Resulu de, (Âlimlere tÂbi olun!) buyuruyor. Âlimlere, yani bir mezhebe tÂbi olmamak, Resulullah'ın “sallallahu aleyhi ve sellem” emrine uymamak olur. Hani (Muhammedîyim) diyordu. Niye (Âlimlere tÂbi olun!) emrine uymuyor? Sapıklığını gizlemek icin boyle dediği pek acıktır.
4- Kur’anın doğru tefsirini Resulullah yapmıştır. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: Kur’an-ı kerimin tefsiri, ancak Resulullah'tan “sallallahu aleyhi ve sellem” işitildiği gibi yapılabilir. (Kur’an-ı kerimi, kendi goruşune, anlayışına gore tefsir eden kÂfir olur) hadis-i şerifi bunu bildirmektedir. (1/234)
Felsefeci, hem (Muhammedîyim) diyor, hem de Resulullah’ın Kur’andan anladığına değil, kendi anladığına tÂbi oluyor. Muhammedîyim demesi nerede kaldı? Diğer mezhepsizler (Kitap Sunnet) diyor. Bu, sunneti de kabul etmiyor, ama yine de, mezhepsiz demesinler diye, (Muhammed’in mezhebindenim) diyor. Tek delil Kur’an değildir. Âlimler icin delil dorttur: Bunlar, Kitap, Sunnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha’dır. Birini inkÂr eden mezhepsiz olur.
5- Mezhep imamlarımızın, buyuk Âlimlerimizin verdiği fetvalar ve cıkardıkları hukumler icin (Bizi bağlamaz) diyor. HÂlbuki Peygamber efendimiz, (Âlimlere, muctehidlere tÂbi olun!) buyuruyor. Hatt muctehid hata etse bile, kendisine sevab verileceğini, ona uyanlara gunah olmadığını, aksine sevab kazandıklarını bildiriyor. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Muctehid, ictihadında hata ederse bir, isabet ederse, iki sevab alır.) [Buharî]
Bir buyuğe tÂbi olmak buyuk şereftir. Eshab-ı kiramın hepsi mutlak muctehid olduğu hÂlde, Peygamber efendimize tÂbi oldukları icin peygamberlerden sonra en yuksek makama kavuşmuşlardır. Tabiîn, Eshab-ı kirama tÂbi oldukları, onları taklit ettikleri icin yuksek bir şerefe kavuşmuşlardır. Onlardan sonra gelenler de onlara tÂbi oldukları icin Tebe-i tabiîn olma şerefine yukselmişlerdir. Bir Âyet-i kerime meali:
([Eshabdan] Muhacir ve Ensar’la iyilikte onların izinden gidenlerden, [onlara uyanlardan] Allah razıdır. Onlar da, Allah’tan razıdır. Allah, onlara Cenneti hazırladı.) [Tevbe 100]
Bu Âyet-i kerimede, Eshab-ı kirama ve onların izinden giden TÂbiîne uymak gerektiği bildiriliyor. Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(İnsanların en hayırlısı asrımdaki Muslumanlardır yani Eshab-ı kiramdır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir, yani TÂbiîn’dir. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir, yani Tebe-i tÂbiîn’dir. Artık bunlardan sonra yalanlar yayılır. Bunların sozlerine ve işlerine inanmayın!) [Buharî]
Gorulduğu gibi TÂbiîne tÂbi olmamak felakettir, mezhepsizliktir. İmam-ı a’zam hazretleri, TÂbiîndendir, diğer mezhep imamları da Tebe-i tÂbiîndendir. Yani Âyet-i kerime ve hadis-i şerifte kendilerine tÂbi olunması bildirilen ve ovulen zatlardır. Bu zatlara uymamak Allahu teÂlÂya ve Resulune karşı gelmek olur.
Kaynak: dinimizislam.com
__________________