Genel KonularHemen her gun gazetelerde tesaduf ederiz. Seksen sabıkalı hırsız, on beş defa hapse girmiş, ıslah olmamış, serseri diye yazarlar. Bir sohbet esnasında yakın bir dostum nakletti:

Bundan otuz yıl evvel, Ankara'nın ilk gunlerinde kendi mesleğine uygun iş yapmak uzere sicilli sabıkalı, İstanbul piyasasında şohret yapmış ipsizin biri şehre du şer. Burada da rahat durmaz. Her vukuat işleyişinde mahkemeye verilir, vaktin kanunlarına gore para cezasını oder, yeniden rezalete başlarmış.


Tekrar yakalanır, bir gun hapis yatar, ertesi gun cıkar. Meyhanelere girer, otekine-berikine tecavuz eder, cam-cerceve kırar, İstanbul'a kacar. Birkac gun kendini unutturur, tekrar Ankara'ya doner. Zaten hafif olan para cezasını oduyor, hapishaneler de bu gibi “l yuflihûn ” (iflah olmazlar) guruhu icin otel vazifesi goruyor. Polis ne yapacağını şaşırmış...

Gunun birinde, yeni bir vukuatla o vaktin polis muduru olan DilÂver Bey'in huzuruna gelmiş. Islah kabul etmeyen bu serseriyi ıslah etmek ve Ankara muhitinden uzaklaştırmak icin DilÂver Bey care duşunup dururken, aklına cidden dahiyane denecek bir fikir gelmiş...

İstanbul'a tımarhaneye sevki icab eden bir zırdeli, polisteki hucrelerden birine kapatılmış yatıyormu ş. Malum ya, her deli tımarhaneye gonderilmez. Tımarhanelikler, zırdelilerle hınzırdelilerdir .

Mudur Bey: “Alın şu edepsizi, kapatın delinin yanına!” emrini vermiş. O gece hucreye kapatılan edepsizden delinin perisi hoşlanmamış ve olanca kuvvetiyle uzerine saldırmış. Daracık hucrenin icinde sabahlara kadar alt alta, ust uste bir boğuşmadır gitmi ş. Serseri: “İmdaat, can kurtaran yok mu?” diye avaz avaz bağırdıkca, deli busbutun coşup ustune atılır; burnunu, kulağını, elini ayağını lime lime ısırır. Deli bu, ferman dinler mi? Serserinin pestilini cıkarır. Sabahleyin hucrenin kapısı acılınca can havli ile kendini dışarıya atan serseri, bir daha ortalıkta gorunmemek uzere sır olur gider, polis de rahat eder.

Sucluları ıslah icin ulema ciltler dolusu nazariyeler doktururler. Emeklerine yazık! En pratiği yerli usul : Dinsizin hakkından imansız gelirmiş.



A. Ragıp Akyavaş , Tarih Meşheri (Ankara 2002), 2/55.

__________________