Başkalarının kusur, eksiklik, utanılacak şey, suc, curum, şeref ve haysiyete aykırı davranış, nezaket ve terbiye dışı, fena, kotu, utanc verici şey cinsinden yaptığı işlerin duyulmasını, gorulmesini onlemek, yayılmasına mani olmak. Toplumu ve insanları kotuluklerden korumak icin işlenen ayıpları ortmek ahlÂkî faziletlerin başında gelir. Boylece İslÂm'ın ovduğu, muslumanlarda bulunmasını istediği faziletlerden birisi de başkalarının ayıp ve kusurlarını ortmek ve gizlemektir. Buna karşılık; bir muslumanı kucuk duşurmek, şahsiyetini lekelemek ve onu rezil etmek icin ayıplarını araştırmak ve başkalarına anlatıp acıklamak ise buyuk bir ahlÂksızlık olup, İslÂm tarafından yasaklanmıştır. CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:

"Muslumanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın..." (el-HucurÂt, 49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin ozel ve mahrem hayatını araştırmayın" (Muslim, Birr ve Sıla, 30) diye buyurmaktadır.

Resulullah (s.a.s.) başka bir hadislerinde şoyle buyurmaktadır:

"Her kim bir musluman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin gormediği ve gormesini istemediği şeylerini orterse, Allah'u TeÂl da kıyamet gununde onun ayıplarını orter. Her kim musluman kardeşinin meydana cıkmasını istemediği birşeyini ortaya cıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana cıkarır. Bu suretle kendi evi icinde de olsa onu rezil eder. Musluman kardeşinin ayıplarını orten, bir oluyu diriltmiş gibidir. " (BuhÂrî, MezÂlim, 3; Muslim, Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85)

Muslumanın ayıp araştırması değil, bilÂkis gorduğu ayıp ve kusurları ortmesi gerekir. Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir muslumanın ayıbını dilerse Allah da kıyamet gununde onun ayıbını orter. " (Ebû DÂvud, Edeb, 39), Kim bir ayıp gorur de orterse sanki kabrine diri gomulmuş bir yavruya can vermiş gibi olur. " (Ebû DÂvud, Edeb, 38) buyurulmuştur.

İnsan başkalarının ayıp ve kusurunu değil, kendi ayıp ve kusurunu gormeye calışmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): Kendi ayıbı, insanların ayıbını gormekten alıkoyan kimseye mujdeler olsun. " (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46) buyurmuştur.

Ayıpların araştırılıp ortaya dokulmesi; insanları birbirine duşurmekten, aralarında kin ve duşmanlık tohumları ekmekten, fenalıkların yayılmasından başka bir şeye yaramaz. İnsanların gizli kalmış kusurlarını acıklamak, herkese duyurmak onların utanma duygularının yok olmasına, sosyal kontrolun azalmasına ve boylece ahlÂksızlığın suratle yayılmasına da sebep olur. Resulullah: Muslumanların ayıplarını, gizli hallerini araştırmağa kalkışırsan, onları ifsad eder (ahlÂklarını bozar) veya ifsada yaklaştırmış olursun, " (Riyazu's-SÂlihin, III,154) buyurmuştur.

Peygamberimiz ve ashabı, kimsenin ayıplarını araştırmamış ve araştıranları da şiddetle kınamıştır. Peygamberimiz'in: "Din kardeşini bir sucundan dolayı ayıplayan kimse, o sucu (gunahı) kendisi de işlemedikce olmez. " (Tirmizî, KıyÂme, 53) uyarısını da hic bir zaman unutmamak gerekir.

Bir gun Hz. Omer'in yanına bir adam geldi ve ona şoyle dedi: "Benim bir kızım var, cahiliye devrinde onu diri diri toprağa gommuş, sonra da olmeden cıkarmıştık. İslÂmiyet geldikten sonra ben de kızım da musluman olduk. Fakat kızım Allah'ın yasakladığı bir şeyi yaptı ve had vurulması icab etti. Bunun uzerine, bizim bulunmadığımız bir yerde bıcakla kendisini kesmek istemiş. Biz durumu haber alır almaz koştuk, fakat boyun damarlarından birini kesmişti. Hemen tedavî ettik, iyileşti. Yaptığına pişman oldu. Tovbe ederek bir daha boyle bir şey yapmamaya karar verdi. Bir kabileden dunur geldi. Ben de olanları olduğu gibi anlattım." Hz. Omer, adamın bu sozlerine kızarak:

"-Allah'u TeÂlÂ'nın gizlediğini acığa mı vuruyorsun? Vallahi eğer kızın başından gecenleri başka birine daha anlatırsan herkesten once cezanı ben veririm. Git, kızı diğer musluman, temiz kızlar gibi evlendir dedi." (Y. KÂndehlevî, Hadislerle Muslumanlık, III, 1021).

Muslumanların başkalarının gunah ve kusurlarını, işledikleri ayıpları ortmeye calışmaları nasıl onemli bir ahlÂkî gorevleri ise; aynı şekilde kendi gunah ve kusurlarını da ifşÃ‚ etmemeleri gerekir. Aşağıdaki hadîs-i şerif bize bu konuda da titiz davranmamız gerektiğini gostermektedir. Resulullah (s.a.s.) şoyle buyuruyor:

"Fenalıklarını acığa vuranlardan başka butun ummetim, halkın dilinden ve elinden salimdir. "

"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da CenÂb-ı Hak onu ortmuş iken:

"Ey filÂnca ben dun gere Şoyle şoyle yaptım demesi, sucunu ilÂn ve teşhirdir. Halbuki o, geceyi Allah'ın setrine mazhar olarak gecirmişti. Allah'ın orttuğu bu sucu sabahleyin teşhir etmiş, acıklamış bulunuyor. " (Riyazu's-Salihîn, I, 282).

Rabîatu'l-Adeviyye: "Kul Allah'ın sevgisini tattığı zaman, Allah onu kendi kusurlarına muttali kılar, boylece başkalarının kusurunu gormez olur" der.

Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler, toplum icinde yardımlaşmak, birlikte iyi gecinmek, yapılan fenalıkları ve ayıpları orterek arkadaşlığı, dostluğu kuvvetlendirmek, dostca yaşamayı isteklendirmek ayıp ve gunahları teşhir etmeden onlemek gibi insanî ve İslÂmî faziletlerimizi belirtmektedir.

ALLAH`IN SELAMI UZERİNİZE OLSUN...
__________________