EHLİ KİTAP İLE AMENTU'DE İTTİFAKIMIZ YOKTUR
Bazıları ısrar ile ehl-i kitĂ‚b ile Ă‚mentu’de ittifakımızın olduğunu ileri suruyorlar. Bu bağlamda diyorlar ki;
“İslam’a gore ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son Peygamber Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır! Allah’a iman, peygamberlik muessesesi ve ahiret inancı hepsinde vardır!..” Evet, bunlar semavi dinlerin hepsinde de değişmez doğrulardır. Bir bakıma ehli kitabın değişmeyen amentuleridir. Bizler de bu amentude muttefikiz. “Ehli kitapla Amentude ittifakımız var.” derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım gecmişteki bir yazımda. Cunku biz de Allah’a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa duştuklerini de goruyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma gorevi de yine bize duşuyor. Uzaktan seyirci kalma yerine, yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun icin de diyaloga, konuşmaya ihtiyac oluyor.” (A. Şahin Zaman Gazetesi 15 Mart 05)
Fakat dikkat olunsun. Bu ifadelerin gerisinde gozlerden saklanmağa calışılmış, uzaktan bakıldığında karaltıda kalıp fark edilmeyen, ortuyu şurasından burasından hafifce kaldırıp baktığımızda ise hemen ortaya cıkacak olan bir gercek.
O gercek nedir?
Ehl-i kitabın bugun uzerinde oldukları milletin, rasûllerinin getirdikleri İbrĂ‚him milleti olmadığı gerceğidir.
Yani ne yehûd’un Hz Musa’nın milleti uzere, ne de nasĂ‚rĂ‚nın Hz İsĂ‚ milleti uzere olduğu gerceği.
Hz İsĂ‚ ve Hz MûsĂ‚ aleyhisselĂ‚mlar, millet-i İbrĂ‚him uzere idiler, bizim peygamberimiz Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem de, millet-i İbrĂ‚him uzeredir. Yani hem MûsĂ‚ hem İsĂ‚ aleyhimesselĂ‚m hem de Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem şuphesiz Ă‚mentu’de ittifak hĂ‚linde idiler. VelĂ‚kin ummet-i MûsĂ‚, Uzeyr a.s icin, ummet-i İsĂ‚ da Meryem’in oğlu İsĂ‚ a.s icin AllĂ‚h’ın oğludur diyerek İbrĂ‚him milletinden, yani rasûllerinin uzerinde olduğu milletten ayrıldılar.
Ayrılmaları bununla da kalmadı. Yehûd, ahbĂ‚rını, nasĂ‚rĂ‚ da ruhbanını Allah’ın dûnundĂ‚n rabbler edindiler. Bunları bize Tevbe sûresinin 30 ve 31inci Ă‚yetleri acıkca bildiriyor.(1) Demek ki Hz MûsĂ‚ ve Hz İsĂ‚ ile olan Ă‚mentu ittifakımız artık onların yolundan ayrılmış olan şu iki ummet, yehûd ve nasĂ‚ra ile yoktur. Başka bir ifĂ‚de ile ehl-i kitaptaki imĂ‚n, artık Hz MûsĂ‚’daki, Hz İsĂ‚’daki imĂ‚n değildir.
Bunun icin onlara Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem ile yapılan cağrı, aramızda ortak olan bir kelimeye yani lĂ‚ ilĂ‚he illallĂ‚h’a oluyor (bk Âl-i İmrĂ‚n 64). Eğer onlar rasûlleri ile aramızda ortak olan o kelime ile olsa idiler onlara aramızda ortak olan bir kelimeye gelin denilmez, onlara boyle bir cağrı yapılmaz idi.
Onlar bu cağrıya icĂ‚bet edecekler mi?
Etmeyecekler. Bakara 120 ve 145 buna yeter delildir. Cunku Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem onların milletine tĂ‚bi olmadıkca ondan rĂ‚zı olmayacakları haber veriliyor ki Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellemin uzerinde olduğu millet şuphesiz millet-i İbrahim yani tevhiddir. Demek ki onlar tevhide gelmeyecekler. Peygamberimiz onlara hangi Ă‚yeti getirirse getirsin kıblesine de tĂ‚bi olmayacak olduklarına gore demek İslĂ‚m’a da gelmeyecekler.
Oyle ise neden cağrılıyorlar?
İlĂ‚hi beyana gore nĂ‚sın bir tek ummet olma durumu olmadığı halde yine de her fert nasıl İslĂ‚m’a cağrılıyor ise ehl-i kitĂ‚b da gelmeyecek olsa bile yine de İslĂ‚m’a cağrılmaları gerektiği icin cağrılıyorlar.
Her nefse cağrı var, velĂ‚kin yapılan o cağrıya her nefis icin icĂ‚bet etmek yok. Cunku cennet yani Allah’ın rahmeti nasıl hak ise cehennem yani Allah’ın azĂ‚bı da oylece hak, ikisine de ehil bulunacak. Bu sebepten herkes hidĂ‚yet olunmamıştır. Allah dilediğine mağfiret eder dilediğine de azĂ‚b. Burada bunun nicinini sorgulamağa gerek yok. Cunku bu sır burada değil Ă‚hirette cozulecektir. Kur’Ă‚n okuyanlar bilirler ki ehl-i nĂ‚r, nĂ‚rda kendi nefislerini ayıplamaktan başkasını işlemiyorlar. Cehenemdeki nefislerden o gun levvĂ‚me olmamış, kendini kınamamış hicbir nefis yoktur. Diyorlar ki, ‘Rabbimiz bizi geri cevir de iman edip sĂ‚lihat işleyenlerden olalım.’ Demek o gun onlarda hĂ‚sıl olan bilinc onlara dunya hayatlarında iken icĂ‚betin yolunun kapalı olmadığı bilincidir. ‘Oysa dondurulse idiler işlediklerinden başkasını işleyecek değildiler’ buyruluyor. Dediğimiz gibi bu kader meselesi olup bunun sırrı bu dunyada değil Ă‚hirette cozulecektir.
Ehl-i kitÂb ile Âmentu meselesine doner isek.
Yazar bizde de Allah’a peygamberlere meleklere ve Ă‚hirete iman var, ehl-i kitapta da var diyor. Âmentude ittifaktan bunu kastettiğini ileri suruyor.
Ne var ki insana doğru gibi gelen bu yaklaşım aldatıcı bir goruntuden ibĂ‚rettir. Cunku ehl-i kitĂ‚bda Allah’a îman yoktur. Hemen nasıl olur denilmesin. Yoktur. Cunku Allah’a îman AllĂ‚h vardır demekten ibĂ‚ret bir îman değildir. Bazı şartları vardır. EvvelĂ‚ Allah’a îman O’nun birliğinde olmalıdır, yani AllĂ‚h’a lĂ‚ ilĂ‚he illallĂ‚h kelimesi ile îman edilmiş olmalıdır. Bunun gayrinde ona nasıl îman edilmiş olunur ise olunsun AllĂ‚h’a îman edilmiş olmaz. Cunku Allah birdir.
Sonra onun rasûllerinin hepsine aralarını ayırmadan îman edilmelidir. Cunku onlardan birini tanımayan Allah’ın risĂ‚letini ve ba’s ettiğine indirdiği Ă‚yetleri tanımamıştır. Bu da onu kufre sokmuştur. Cunku Allah’a îmanın olduğu yerde O’nun Ă‚yetlerine de îman vardır. Onun Ă‚yetlerine, velev onlardan bir kısmına olsun îmanın olmadığı yerde AllĂ‚h’a îman da yoktur.
Sonra Allah’a îman etmiş olmak icin onun indirdiği kitapların hepsine de îman edilmesi lĂ‚zımdır. TĂ‚ suhuflara kadar kitapların tamamına îman edilmeden yine AllĂ‚h’a îman edilmiş olmaz.
Meleklerine îman ile kazĂ‚ ve kadere îman da bunlara eklenince şart, bildiğimiz beşe bĂ‚liğ olur. Demek ki Kitabımızda bahsi gecen Allah’a îman bu beş şartın bir icmĂ‚lidir. Kur’Ă‚n bu icmĂ‚li bir cok Ă‚yetinde tefsir ile tafsil etmiştir. Kimse “AllĂ‚h’a îman” lafzının icini bu tafsilden sarfı nazĂ‚r ederek keyfince dolduramaz. Doldurur ise o dolgu reddolunur.
İmdi ehl-i kitabda Allah’a îman O’nun vahdetinde değildir. Bu cihet, Kur’Ă‚nın Tevbe 30 ve 31inci Ă‚yetleri ile sĂ‚bit bulunuyor. Aksi ileri surulemez. Sonra rasûllerine îman yoktur. Cunku yehûd, Hz İsĂ‚ ve Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme îman etmeyerek, nasĂ‚rĂ‚ da Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve selleme îman etmeyerek, AllĂ‚h’ın rasullerinin arasını ayırıyorlar. Oysa butun rasûllerin hepsi bir tek ummettirler (Mu’minun 23/52). Hepsine îman yok ise hicbirine îman yoktur. Hz MûsĂ‚ hem Hz İsĂ‚’yı hem de Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi kavmine haber vermiş iken bu ikiye îman etmemiş yehûd icin nasıl denilebilir ki Hz MûsĂ‚’ya îman etmiştir. KezĂ‚ Hz İsĂ‚ Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellemi haber vermiş iken nasıl denilebilir ki ona îman etmemiş nasĂ‚rĂ‚ Hz İsĂ‚’ya îman etmiştir.
Îmanın altıncı şartı Ă‚hir gune îmandır. Kişi eğer Allah’a, birliğinde îman etmemiş ise onda Ă‚hiret inancı da yoktur. Cunku Ă‚hiret demek hesap demektir. Bu da ancak ilĂ‚hı birleyenlerin inancında soz konusu olur. Cunku ilĂ‚h iki olsa sorgu da iki olur, bu da kul icin iki cezĂ‚ demek ve binĂ‚enaleyh iki Ă‚hiret demek olur. Bu ikiden biri diğerini iptal edeceğinden Allah’a inancı O’nun birliğinde olmayanda, Ă‚hiret inancı sahihen vucut bulamaz.
Nitekim Tevbe 29 ehl-i kitabı “Allah’a ve Ă‚hir gune îman etmeyenler“ olarak niteliyor.
Goruluyor ki Hz Musa ve Hz İsĂ‚ ile olan Ă‚mentu ittifakımız onların yolunda olduklarını ileri suren ehl-i kitĂ‚b ile yoktur.
Ehl-i kitĂ‚b ile Ă‚mentu ittifakımızın olduğunu ileri surenler bu kavilleri ile ehl-i kitĂ‚bın bize olan nikmetini izĂ‚h sadedinde gelmiş şu Ă‚yete acıkca teĂ‚ruz etmiş olduklarını gormuyor veya goruyor iseler bundan urkmuyorlar mı?
“De ki ey ehl-i kitĂ‚b! Siz bizden ancak bizim inanmamız var diye hoşlanmıyorsunuz Allah’a ve bize indirilenlere ve onceden indirilenlere. Ve coğunuz fasıklarsınız (yani terk-i itĂ‚at etmiş, yoldan cıkmış kimselersiniz, boyle olup gideceksiniz) (Maide 59)
“Ve coğunuz fĂ‚sıklĂ‚rsınız” denilir iken bunun ile onlara, hic şuphesiz onların o gun uzerinde oldukları ile olup gidecekleri yani Hz Muhammed sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem ile yapılan İslĂ‚m olun cağrısına iclerinden bir azınlık hĂ‚ric icĂ‚bet etmeyecekleri, bunun onceden bilindiği ve onlardan İslĂ‚m icin bundan başkasının beklenmediği ve beklenmeyeceği iş’Ă‚r edilmiş oluyor.
İmdi cĂ‚y-i suĂ‚ldir (yani sormanın yeri); fasıklar ile bizim, Ă‚mentu’de nasıl ittifakımız olabilir? Oyle fasıklar ile ki bizden nikmetleri (yani hoşlanmamaları) sırf, bizim Allah’a ve bize indirilenlere ve onceden indirilenlere inanmamız var diyedir.
İslĂ‚m kavi bir dindir, kimse onu yerinden oynatamaz. O kimsenin kaleminin veya dilinin ucunda bir fırıldak değildir. Kimse onu istediği yone cekip goturemez. Kimse onun vaatlerinin onunu kesemez, onun aziz ettiğini kimse hakarete duşuremez. Bir fitne ve istidracdır yaşanan, bunda ehl-i kitĂ‚bı gĂ‚lib sanan ve izzeti onların katında gorup onların muhabbetini ve rızĂ‚sını arayanlar yaman bir aldanış ile aldanıyorlar.
1- “Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sozlerdir. Daha once inkĂ‚ra sapmış olanların sozlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hicbir ilĂ‚h yoktur. O, muşriklerin ortak koştuğu şeylerden de munezzehtir.”(Tevbe 30-31)
Celaleddin Alioğlu - ilkadimdergisi
__________________
Ehlİ Kİtap İle AmentU'de İttİfakimiz Yoktur
Dini Bilgiler0 Mesaj
●12 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eđitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Ehlİ Kİtap İle AmentU'de İttİfakimiz Yoktur