SALÂT

“SalÂt” sozcuğu yapı olarak gorunuş itibariyle “saly” ve “salv” koklerinden turemiş olabilir. Dilbilgisi kurallarına gore her ikisi de olabilir. Zira her iki sozcuk de “nÂkıs”tır. Yani son harfleri harfi illettir. Dikkat ceken bir husus da “salv” kokunden olan kalıpların cekimlerinin bir coğunun “galb” neticesi “ya” ya donuşmesidir. Ki, uzerinde ciddi bir araştırma yapılmazsa bu bir cok karışıklığa neden olabilmektedir.

Biz Arapca’daki bu mastarlar uzerinden tahlil ve anlamını acıklayalım.

Birincisi:
Saly: Ateşe atmak-ateşe girmek anlamına gelir. Bu mÂnÂda el Hakka suresi 31. Âyette kullanılmıştır:

“Sonra cahime (cehennem) sallayın onu (sallûh&#251.”
Bu kokten turemiş olarak ve bu anlamda Kur’Ân’da “islavhÂ, yeslÂ, veseyeslavne, seuslîhi, lÂyeslÂh” gibi farklı kalıplar ile bir cok kez yer alır.
Turkce’deki sallamak ve yaslamak sozcukleri de Arapca’daki “Saly” sozcuğunden gelmiştir.

İkincisi:
Salv: İsim olarak uyluk, fiil olarak “uyluklamak” yani uylukla alttan yandan destek vermek demektir. Ki kişi herhangi birisinin sırtındaki yuke veya herhangi bir hayvana yuklenmiş ağır yuke destek vermek isterse uyluğun (bacağın diz ile kalca arasındaki bolumunu) birini kaldırır, uyluğu yatay haline getirip yukun altına uzatır, destek sağlar.

“SalÂt” sozcuğunun aslı “salvet”tir. Kelime nÂkıs (sonu harfi illetli) olduğundan genel dilbilgisi kuralları gereği “salÂt” şekline donuşmuştur. Bize gore “salÂt” sozcuğunun koku kesinlikle “salv” dır “saly” değildir. Zira kelimenin coğulunda kelimenin asıl harfi olan “vav” acıkca ortaya cıkmakta; coğulu “salavÂt” olarak gelmektedir. Bunun bir cok orneği daha vardır. Mesel “gazÂ/savaştı” sozcuğu aynı konumuz olan “sall” (mastarı salÂt’tır) sozcuğune benzer. Onun mastarı “gazve”, Gazve’nin coğulu “gazevÂt” olarak gelir. Diğer fiil cekimlerinde de “gaz”nın “vav”ı, ya “ya”ya kalb olur yahut da duşer yok olur.
“Saly” sozcuğunun anlamı ile “Namaz, dua yakarış, caba, gayret, destek” anlamları arasında herhangi bir anlam ilişkisi kurmaya da imkanı yoktur.
Eğer “salÂt” sozcuğunun kokunun “saly” olduğunu varsayarsak cok enteresandır ki Kevser suresindeki “salli” emrinden “onu ateşe at” ve Ahzab suresi 56. ayetteki “sallû aleyhi” den de Muhammed’i ateşe sallayın, atın” anlamı cıkarmamız gerekir.

Doğal olarak sozcukler yan anlamlara kayarlar. Ama hep ana eksen etrafında olur bunlar. Kesinlikle ana eksen kaybolmaz. Ki orneklerini “Nahr, Ebter” sozcuklerinin tahlillerinde gorebilirsiniz.

Tamam boyledir ama yine de bu cok ciddi meselede her insanın zihninde bir “acaba” mutlaka kalır. İşte o istifhamı Kur’Ân zihnimizden ceker alır. Zira “Salv, SallÂ, salÂt” sozcuğunun acık anlamı 75/Kıyamet suresinin 31, 32. Âyetlerinde cok bariz olarak acıklanmıştır. Ki orada bu sozcuklerin karşıt anlamları da verilmiştir. Şoyle ki: “Fel saddaqa vel Sall velÂkin kezzebe ve tevell = O, ne tasdik etti ne de caba harcadı/destekledi. Ama yalanladı ve geri durdu.” Âyette dort eylem yer almış, ikisi diğer ikisinin karşıt anlamı olarak gosterilmiştir. Âyette “saddaka”nın karşıtı “kezzebe” Yani “tasdik etmenin” karşıtı “tekzib etme”; “sall” fiilinin karşıt anlamı olarak da “tevell = surekli geri durmak, surekli yuz donmek, lakayt kalmak, ilgisizlik, pasiflik, ve yapılmakta olan girişimleri kosteklemek ” fiili gosterilmiştir. “Tevell” sozcuğu kalıbı itibariyle sureklilik anlamını taşır. Buradan hareket edersek “sall”, “tevell”’nın karşıtıdır. Yani anlam olarak “destek olmak, seyirci kalmamak” anlamındadır.

Asr suresinde de “Sall” fiilinin anlamını “iman etmek, salihÂt işemek (yanlışların, cirkinliklerin ortadan kalkması icin calışmak” olarak goruyoruz.
Bu anlam pratikte “du” olarak yer etti, meşhurlaştı. Bunun nedeni yine İsrailiyattır. Zira İbranice’de de “salÂt” sozcuğu vardır. “Saluta” fiilinden gelir. “Salutatıon” selamlama, selÂm durmak demektir. Bu sozcuk, İbranilerden Araplara, onlardan da Endulus yoluyla batı dillerine girmiştir. Gorunen o ki İbranice anlamı Arapca anlamını bastırmış, bundan da bizler ile Kur’Ân arasına yuce dağlar girmiştir. Bu İbranice “saluta” sozcuğunun turevlerinden olan “salavÂt” sozcuğu İbranice anlamıyla (manastırlar) Hacc suresi Âyet 40 da yer alır.

Unlu bilgin Ragıb el İsfehÂnî Mufredat’ında “salÂt” sozcuğunu incelememiş yuzeysel olarak geciştirmiştir. “GÂle kesirun min ehlil luğati: Hiye ed Dua vettebrik vettemcid/ luğat ehlinin coğu “salat, dua, tebrik ve temcidir demiştir.” deyip geciştirivermiştir.

Namazın ozu de toplumsal destek icerdiğinden ve eylemli bir ibadet olduğundan “es-salÂt” ozel ismi ile isimlendirildi. Bu durumda “es salÂt”, du anlamınadır ama bu, lafla yapılan du değil, eylemle yapılan, cabayla yapılan, gayretle yapılan bir du demektir; fiilî duÂ!

Namaz anlamına gelen lÂm-ı tarifli “Es salÂt”ın icrası yani yapılması (“namaz kıl” veya “namaz kılınız” emirleri, veya namaz kılmakla ilgili haber cumleleri “salli” şeklinde değil “ekım-ıs salÂte, ekımu-s salÂte vs. şeklinde “ikame” fiiliyle cumle oluştururlar. Ve bu tertip Kur’Ân’da 67 kez yer alır. “Salli, yusalli” kalıbıyla gelenler ise sozcuk anlamlarında değerlendirilmelidir.

__________________