Mide, bedenimizin havuzu gibidir. Butun organların ihtiyacı olan besin maddeleri ve vitaminlerin hazırlandığı mutfaktır mide. Midede oluşan yeme ve aclık hissi; butun isteklerin başıdır. Tok olan insan, en başta cinsel arzulara iştah duyar. Ardından o tokluğu surekli kılmak icin mala, cok kazanmaya yonelecektir. Cok kazanmanın yolu ise makam sahiplerine yakın olmak, mevki sahipleri ile iyi gecinmek ya da o mevkileri elde tutmakla mumkundur. Bu da mala-şohrete olan tamahı artırır. Tamah, arzuları kamcılayacak, kişi konumunu korumak icin belki de insan onuru ile bağdaşmayacak birtakım haram yollara başvurmak durumunda kalacaktır. Gazap-hiddet-duşmanlık-kin-one atılma hırsı vb. şeytani sıfatlar insana eş olmaya başlayacaktır. Bunların doğal sonucu ise; azaba doğru suruklenmektir.
Bu ince ve basit tahlilden de anlaşılacağı uzere “Butun gunahların başı mideye teslim olmak, onun emrine girmektir.” dersek, sanırız abartmış olmayız.
"Dil" derken kastımız nasıl ki onun biyolojik işlevleri değil ise, mideden kastımız da onun nasıl calıştığı, sindirim işlevleri değil, mideden doğan arzuların insanı nerelere cektiği, nasıl yuceltip alcaltacağı olacaktır. Bu cercevede, az yemenin faziletleri ve cok yemenin getirdiği zararlar uzerinde duracağız:
Rasulullah,Sahabe ve Sırra Erenlerin Az Yemek Hakkında Sozleri
"Az yemek ve az icmek suretiyle nefsinizle cihat ediniz. Az yeme ve az icmenin sevabı tıpkı duşmanlarla cihat etme sevabı gibidir. Allah katında bundan daha makbul bir sevap yoktur.”
“Midesini yemekle dolduranın gok melekûtuna (sırlar Âlemine) yukselmesine izin verilmez.”
“Allah katında en sevimlileriniz; cok duşunen ve az yemek yiyenlerdir. En sevimsiz olanlar ise; cok yiyenler, cok gulenler ve cok uyuyanlardır.”
“Cok yemek ve icmekle kalbinizi oldurmeyiniz. Kalp ekin gibidir, fazla sulanan ekin curur.”
“İnsanın doldurduğu en kotu kap; karnıdır.”
“Karnınızın ucte birini yemeğe, ucte birini suya, ucte birini teneffus etmeye ayırın (yani boş bırakın ki daralmayasınız).”
“Karnınızı tam doldurmayasınız ki ibadet ve zikre gucunuz olsun.”
“Şeytan insan vucudunda kan gibi dolaşır. Az yiyiniz ki, şeytanın yolları tıkansın.”
“Kalbiniz Allah’ı gorsun, dilerseniz midenizi ac ve susuz bırakınız” (Hz. İsa)
“Cennetin kapısını aclık ve susuzlukla calınız. Mutlaka cevap gelir.” (Hz. Aişe)
“Kendine yetecek kadar gıdası olan ve kimseye muhtac olmadan sabahlayan kişi, dunyanın en bahtiyar insanıdır.”(Malik bin Dinar)
Az Yemenin Faydaları:
1. Kalbi Parlatır- Aydınlatır: Az yemek kalbî fonksiyonların artışına vesile olacaktır. Cok yemek ise zekÂyı koreltir.
“Kalp, az yemekle saf ve ince olur.”
“Az yemeye devam edenler, zeki-akıllı ve fikren kuvvetli olurlar.”
“Yemeği doyasıya yemeyiniz ki; kalbinizde marifet ateşi sonmesin. Marifet cennet yolu, az yemek de marifetin kapısıdır.”
2. Kalp İnceliği ve Fikir Artar. Bu da Zikir ve Duadan Lezzet Almayı Sağlar. Cok yemek, kızgınlık-ofke ve uyku verir. Cok yiyen, ibadete cesaret ve kuvvet bulamaz. İbadet etse, zikir yapsa dahi bu dilde kalır, kalbe, gonle inmez, lezzeti ruhuna işlemez.
“Sofra Allah ile sizin aranıza perdedir. Sofraya duşkun olanın duadan, zikirden haz alması imkansızdır.” (Cuneyd-i Bağdadi)
3. Az Yemek Acizlik ve Kırıklık Verir. Cok yemek başkaldırıcı, isyankÂr nefsi koruklemektir. Az yiyen mutevazı, kırık ve aciz olur. Kul kendi acziyetini gormedikce, Allah onunde gercek anlamda secde etmiş olmaz. Acziyetini hissetmenin bir yolu da az yemektir. Az yiyen, Allah’ın nimetlerine şukretmeyi, O’nun onunde yalvarmayı daha fazla başaracaktır.
Yeryuzunun hazineleri Resulullah (asm)’a sunulunca şoyle buyurdu:
“İstemem!..Bir gun oruclu olup, bir gun iftar etmeyi daha fazla severim. Cunku orucken sabreder, iftar edince şukrederim.”
4. Aclık; Ac Olanları Hatırlatır, Şefkat ve Merhamet Artar. Aclık cehennem ehlinin sıkıntısını, susuzluk mahşer yerinin kızgınlığını hatıra getirir. Aclık cekmeyen kişi, akşamdan sabaha yiyecek lokması olmayan fakir ve miskinlerin halini hic anlayamaz. Az yiyen, zaman zaman oruc tutan kimse; fakirlerin halini daha iyi anlar. Bu da merhamet-şefkat duygularının canlanmasına; sadaka-zekÂtın ve yardımlaşmanın artışına vesile olur. Merhamet ve şefkat, cennetin anahtarlarındandır.
Hz.Yunus (as)’a: “Sen yeryuzu hazinelerine sahipsin, neden ac durursun?” diye sordular. “Tok olursam acların halini unuturum.” diye cevap verdi.
5. Cok Yemek Nefsi Azdırır.
Nefsin azması ise;kişinin başta şehvet olmak uzere, tum hayvanî duygu ve durtulere teslim olması, onların emrine girmesi demektir. Nefis, en iyi aclıkla terbiye edilir. Doyasıya yemek; gunahlara kendi eliyle davetiye cıkarmak demektir.
6. Az Yemek Yiyen, Az Uyur.
Cok yemek uyku ve gafleti cağırmaktır. Bu ise tembelliği, calışmaya, ibadete karşı isteksizliği beraberinde getirir. Bunlar, insanın felaketine neden olurlar. Tembel kişi gerek zihinsel gerekse fiili calışmalarda kendine gereken enerjiyi bedeninde bulamayacaktır.
7. Az Yiyenin Zamanı Cok Olur.
Yemeğe az vakit ayıran kişi, ilim tahsili-okuma-calışma-dinleme-ders gibi yararlı işlere daha fazla vakit bulacaktır. En basit ifade ile yemeği hazırlamak, satın almak, taşımak gibi zahmetlere ayıracağı vakit kendine kalacaktır.
8. Az Yiyen Hastalıktan-İlactan, Doktorlardan Kurtulur. Hastalıkların temelinde abur-cubur yeme vardır. Butun doktorların baş tedavi unsurunun perhiz olduğunu duşunursek, az yemenin başka bir faydalı yonu kendiliğinden anlaşılacaktır.
“Oruc tutunuz ki, sağlık bulasınız.”
hadisinin ne derece anlamlı olduğunu modern tıp tasdik etmiştir.
9. Az Yiyenin Masrafı Az Olur.
Cok yiyen kişi mala, servete ihtiyac duyar. Az yiyen ise zaten kanaatkar olacaktır. Bu sebeple harcamaları, masrafı az olur.
İbrahim Edhem pazarda gezerken, bir malın pahalı olduğundan şikÂyetlenen birine şoyle dedi:
“O malı ucuzlatmak ister misin?” Adam,
“Evet!..” dedi. İbrahim Edhem şoyle dedi:
“Malı ucuza almanın en kolay yolu, onu satın almamaktır.”
10. Az Yiyen Sadaka-Sabır ve Kanaate Guc Bulur.
İsraf etmeden yiyen kişi, sadakaya da ayıracak mal ve imkÂnı kendinde bulabilecek, sabrı ve kanaati herkesten daha fazla kavrayacaktır.
Resulullah (asm), gobekli bir sahabenin karnına dokunarak şoyle buyurdu:
“Buraya koyduğunu başka yere koysa idin senin icin faydalı olurdu.”
Sırra erenler şoyle dediler:
“Mideye doldurulan yemek; tuvalete yatırım olur. Sadaka verilen ise cennete sermayedir.”
Mideyi fazlaca doldurmanın da israf olduğunu biliyoruz. Cok yemenin zararları bugun tıp tarafından da tescil edilmiştir. İstatistik rakamlarının Turkiye’de bir yılda israf edilen ekmekle ikinci bir yıl insanların doyabileceğini gostermesi acıdır. Fakirlik ceken insanlar varken, ekmek ve yemeği israf etmemizin bedelini bedenen hastalık cekmek, manen de bereketsizlik icinde yaşamak şeklinde cok pahalı oduyoruz. Ulkemizde ekonomik dengelerin bozuk olması, enflasyonun yuksek cıkmasının altında dahi mideye olan duşkunluk ve bunun getirdiği israf vardır! Burada yıllar evvel devlet kademelerinde gorev yapan yaşlı bir amirden dinlediklerimi aktarmak isterim:
Ellili yılların ortalarında Menderes Hukumeti ulkeyi kalkındırmak icin bir dizi programlar hazırlar. İkinci Dunya Savaşından cıktığı halde gozle gorulur bir atılım yapan Almanya ornek alınacaktır. Alman ekonomi bakanı Turkiye’ye cağrılır. Bizim ekonomi planlamacılarına bir konferans verecek olan bakan, luks bir otelde yemeğe goturulur. Âdet olduğu uzere corba ile başlanır. Bakan corbasını bitirirken bizim burokratlar iki kaşık alıp iade ederler. Bizimkilerin anlayışında tabağı bitirmek gorgusuzluktur. Az bir şey de olsa bırakılmalıdır. Peşinden gelen yemekte de bizimkiler aynı davranırken bakan yine bitirir. En son pilav yenilirken bizimkiler yine iki kaşık iade edecekken Alman Bakan “Durun!” diye cıkışır. “Herkes tabağındaki pirinc tanelerini saysın!” der tercuman aracılığı ile. Burokrat ve politikacılar şaşkın vaziyette misafirin dediğini yaparlar. “Cıkan rakamları toplayın ve Turkiye nufusunun yarısı ile carpın.” der. Rakamlar carpılır ve tonlarca pirinci israf ettiğimiz anlaşılır. Bunun ekonomik maliyeti ise korkunc buyuklukte rakamlardır. Alman Bakan topluluğa doner ve şoyle der:
“Turk Milleti her yıl bu kadar urunu israf ediyorsa, benim size verebileceğim hicbir ders yok beyler! Biz Almanlar mucize yaratmadık, sadece kaynaklarımızı iyi kullandık ve israf etmedik!”
Mideye doldurulacak olanlar, bedene ve sonucta tuvalete yatırım olup, manevi hicbir kazanc getirmezler. Mideden kısıp insanlara vermek, olculu yiyip-icmek, arada bir oruc tutup hem bedenin sıhhatine katkıda bulunmak hem de sevap kazanmak en kÂrlı yatırım olacaktır.
Beyni mideye endeksli olanlar, hicbir zaman manevi ve fikri calışmalarda başarılı olamazlar. Mideye sadece işlevini yerine getiren, beyne enerji sağlayan bir depo olarak yaklaşırsak, verimli calışmalar ortaya koymamız mumkundur.
Gecmişte sırra ermeye cabalayanların RİYAZAT adlı calışmalarla aclık-susuzluk deneyimleri cekerek Hakk’a erdiklerini, resul ve nebilerin doyasıya yemediklerini, bizim Resulumuz Hz.Muhammed (asm)’in arpa ekmeğine doyamadığını, bazı gunler bir hurma ve bir bardak su ile iftar ettiğini de unutmayalım.
* * *
Yemek Yemede Olcu Ne Omalıdır?
"Şişmanlık" bilhassa gelişmiş ulkelerde dikkat cekecek olcude yaygınlaşmış bir hastalık olduğundan, tedavisi gunumuz tıbbının onemli araştırma alanlarından birini teşkil ediyor. İslÂmiyet ise, insanı ilgilendiren her konuda dunden bugune, bugunden yarına eskimeyen prensipler vÂzetmiş, yollar gostermiştir. İslÂm’ın şişmanlığı engellemek icin tavsiye ettiği hususlar da koruyucu tıbbın bugun ulaşmaya calıştığı hedeflerdendir.
Şişmanlığın Onlenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Gunumuz tıbbı, şişmanlığa yol acan sebepleri, temel olarak yiyeceklerin muhtevası, miktarı, oğunler arasında bırakılan zaman boşluğu, tokluk hissi ve bir oğunde yeme suresi gibi başlıklar altında toplamaktadır.
Yiyeceklerin Muhtevası
Yağ, şeker, protein, vitamin ve mineraller vucudumuza temel maddeler olarak alınır. Bunlardan yağ ve protein ağırlıklı beslenmeler once damar sistemini sonra ilgili organın dokularını bozar. Ulkemizde bu konudaki istatistikî calışmalar yetersiz olduğu icin, sağlıklı bir bilgi sahibi olmadığımız aterosklerozdan (damar ic duvarını yağlı maddelerin kaplamasıyla meydana gelen damar sertliği) olum oranı, ABD ve gelişmiş ulkelerde % 50'dir. Rakamın bu kadar yuksek olması az yağlı diyetlere yonelimi artırmaktadır.
Aşırı karbonhidrat alındığında, ihtiyac fazlası glikoz karaciğerdeki metabolizmaya bağlı olarak dokularda yağa donuşur. Diyette dokuların kullanabileceğinden fazla protein varsa yine yağ olarak depolanır. Yağ, şeker ve proteinlerin fazlasının vucutta yağ olarak depolanması "yiyeceklerin muhtevasını" onemli kılmaktadır. Efendimiz (asm):
"Mide vucudun havuzudur, damarlar mideye gelirler. Mide sağlıklı ise damarlar sağlıklı, mide sağlıksız ise damarlar sağlıksız olarak cıkarlar." buyurmuştur.
Netice itibariyle mideye giren yiyeceklerin muhtevası cok onemlidir. Yağ, karbonhidrat ve protein gibi yuksek kalorili maddelerle mide doldurulursa, 40-60 yaşlar arasında ateroskloroza yakalanma ihtimali aileden gelen genetik ve fizyolojik programa bağlı olarak artar.
Yiyeceklerin Miktarı
Mide ve bağırsaklar esneyen ve buzulen organlardır. Midenin normal hacmi esnemeden once 1.000-1.500 mililitre iken, ince bağırsakların uzunluğu kasılmış hÂlde 5 metredir. Alınan besinler midede yumuşatılıp bulamac haline getirildikten sonra ince bağırsak sistemine (ilk once onikiparmak bağırsağına) gonderilir. Fakat bu, midede bulamac haline donuşen her besinin doğrudan ince bağırsak sistemine boşalacağı mÂnÂsına gelmez. Cunku mide ile bağırsak arasına yerleştirilen otomatik sistem vasıtasıyla, yiyeceklerin kimyevî ozelliği ve miktarı kontrol edilir; Yaratıcı'nın koymuş olduğu sistem uygun bulmazsa gecmesine izin verilmez. Protein yıkım urunlerinin ve mide muhtevasının fazla, yiyeceklerin yağlı, mide sıvısının da hipertonik veya hipotonik olduğu durumlarda midedeki muhteva onikiparmak bağırsağına gecmez. Muhtevanın bu ozelliği midenin cıkış kapısının refleks yoluyla kontrol edilmesinde kullanılır. O halde mideye ne kadar yiyecek alalım? Peygamber Efendimiz (asm) yemek miktarını şu iki hadîste şoyle buyurmuştur:
"İnsanoğlu, midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultması icin birkac lokma kÂfidir. Mutlaka yemesi gerekiyorsa, ucte birini yemeğe, ucte birini suya, ucte birini de nefes alıp vermeye bırakmalıdır."(Tirmizi, MÂce Et’ime, Musned)
"Mide vucudun havuzudur, damarlar mideye gelirler, mide sağlıklı ise damarlar sağlıklı, mide sağlıksızsa damarlar sağlıksız olarak cıkarlar." (K. Hafa, Bağdadî, Kayyim, Ummal Zevaid)
"Mu'min bir kimse bir bağırsağı doluncaya kadar yer, kÂfir ise yedi bağırsağı doluncaya kadar yer." (Buhari, Et’ime; Muslim; Tirmizi; ibn Mace)
• Allah'a en sevgili olanınız, az yiyenleriniz, vucud bakımından da hafif olanlarınızdır. (Munavi, Feyzu'l-Kadir, 1/175)
• Ben sizin hakkınızda ancak mideleriniz ve tenasul uzuvlarınız konusundaki aşırılıktan ve nefsani sapıklıklardan korkarım.
• Peygamberlerden sonra bu ummete arız olacak ilk bela, cok yemek ve tokluktur. Milletin karnı doyduğu zaman bedenleri yağlanır, fakat buna mukabil kalblerine zaaf arız olur, şehevi duyguları ise gemi azıya alır.
• Efendimiz (asm) Medine ahalisi icin buyurmuştur:
"Buranın sakinleri karınları acıkmadıkca yemek yemezler. Yedikleri kadar yiyecekken doymadan sofradan kalkarlar. Bu yuzden de hasta olmazlar."
"Mide hastalıkların evidir; perhiz ise, tedavinin (ilÂcların) başıdır. Her vucuda alışık olduğu şeyleri veriniz." (el Medhal, K. Hafa)
Midenin toplam kapasitesi 1.000-1.500 mililitre kabul edilirse, hadîslere gore bir oğunde alınması gereken yemek miktarı anatomik yapıya gore 333-500 mlt'dir. Kaba bir olcumle mide hacmi buyuk olan bir kişi yaklaşık 2,5 su bardağını gecmeyecek kadar yemek yemelidir (Ekmek, yemek, corba, meyve ve 1/3 su ilave edilirse, icilen su ile birlikte 666-1.000 cc arasında bir miktar bir oğunde yenilecek miktardır). Bu da, capı 4-5 santimetre, uzunluğu 20-25 santimetre olan ve "duedonum" denilen onikiparmak bağırsağının hacmine (700-1570 cm3) yaklaşık olarak eşittir. Efendimiz (asm):
"Mu'min bir kimse bir bağırsağı doluncaya kadar yer, kÂfir ise yedi bağırsağı doluncaya kadar yer."
hadîsiyle ideal miktarın azlığını ifade etmiştir. Sistem yaratılırken organlara esneme ozelliği verilmiş, ince bağırsağın orta kısmı (jejenum) 4 litre hacimde, fakat 10 litreye kadar esneme kapasitesinde yaratılmıştır. Bu yuzden, insan aşırı yese bile, Yaratıcı kerem ve merhametiyle bağırsak sistemine bunu tolere edebilme istidadı vermiştir. Aşırı yemeyle organların devamlı gerildiği ve şişmanlık komplikasyonlarının ortaya cıktığı goz onune alındığında, Efendimiz'in (asm) en ideal yeme olcusunu koyduğu gorulur.
Oğunler Arası Zaman
İnsan, fizyolojik ve psikolojik olmak uzere iki turlu aclık hisseder. Fizyolojik aclıkta, vucudun gıda ihtiyacından dolayı midede aclık krampları gorulurken, psikolojik aclıkta şartlanma soz konusudur. Aclık krampları 12-24 saatlik aralıklarla gelir. Alınan son besini takiben başlayan bu kramplar yemekle susturulmazsa, 3-4 gun icinde en şiddetli seviyeye ulaşır ve ilerleyen gunlerde yemek yenmese bile kramplar giderek azalır.
Psikolojik aclıkta ise, on iki saatten daha kısa surelerde yemek saatleri belirlense ve riayet edilse, 5-7 gun sonra vucut buna şartlanır ve saati gelince insan acıktığını hisseder. İş yerlerinde genellikle saat 1200-1300 arası yemek molası verildiğinden, sabah 08.00'de evde kahvaltı yapılsa bile, dort saat sonraya yemek icin şartlanıldığından, saat 12.00-13.00 olunca acıkma hissedilir. Ramazan ayı başlayıp birkac gun gectikten sonra oğle yemeği unutulur, saat 12.00'de acıkılmaz. İşte bu, psikolojik aclığın yeni bir şartlanmayla bastırılmasıdır. Fizyolojik aclık ise, sabah saat 08.00'de kahvaltı yapılırsa, akşam 20.00'de aclık krampları ile hissedilen aclıktır. Dolayısıyla, şeker hastalığı vb gibi istisnaî durumlar dışında, fıtrî olan, fizyolojik aclığa uygun olarak, gunde iki oğun yemektir.
Tokluk Hissi ve Bir Oğunde Yemek Yeme Suresi
Yemek yerken oğun suresinin uzunluğu cok onemlidir. Yemek, midenin kapıcısı olan ağızda cok ciğnenmeli ve oğutulmelidir. Ciğneme suresi ve salgılar ne kadar cok olursa tokluk hissi de o olcude olur. Tokluk hissinin oluşması yemeğin miktarı ile değil de ağızda ciğneme suresiyle alÂkalıdır. Bunu teyid eden deneyler yapılmıştır. Hayvanlarda yemek borusundan fistul acılarak yedikleri yiyecekler mideye değil de, dışarıya verilmiştir. Hayvanlar yemi yedikten 20-40 dakika sonra, onlerine konan yeni yemeğe karşı isteksiz davranmışlar ve yememişlerdir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, tokluk hissi icin yemeğin miktarı ve muhtevası yanında, ağızda ciğneme suresi de onemlidir. Ozellikle diyet yapanların bu ozellikleri dikkate alarak, duşuk kalorili yiyecekleri ağızda en az 20 dakika ciğnemesi ve tokluk hissi oluşturması gerekir.
Diyette Gıda Secimi
Kişi hasta değilse ve fazla kiloları varsa, yediği yemeğin kalori miktarını bilmelidir. MeselÂ, bir oğunde 300-500 cc'nin hepsi unlu mamul olsa 1.050-1.750 kalori, salam olsa 1.420-2.545 kalori alınır. Oysa aynı miktar ıspanak yenirse, bu sadece 50-80 civarında kaloriye karşılık gelir. Normal bir insanın gunluk ihtiyacı, işine gore 1.800-3.500 kalori arasındadır. 350 gram salam yiyen bir kişinin kilo almamak icin 24 saat başka bir şey yememesi gerekir. Gunluk oğunlerden ziyade, yenilen yemeğin miktarıyla birlikte muhtevası da onemlidir. Efendimiz (asm), Medine ahalisi icin:
"Buranın sakinleri karınları acıkmadıkca yemek yemezler, daha yiyebilecekleri halde doymadan sofradan kalkarlar. Bu yuzden hasta olmazlar." buyurmuştur.
Aşırı yiyerek sofradan tok kalkmak mideyi genişletir. Buna, lezzet ve kalorisi fazla et ve yağlı şeyler de ilÂve edilince, şişmanlık hastalığı ortaya cıkar. Efendimiz'in (asm) olculerinden hareketle şunları diyebiliriz:
1) Her oğun 350-500 cc yenmelidir.
2) Oğunler arası 8-12 saat olmalıdır.
3) Yiyecekler 20 dakikada yenmelidir.
Bugun bilhassa, gelişmiş toplumlarda şişmanlık ve buna bağlı hastalıkların gorulme sıklığı cok ciddi boyutlara ulaşmıştır. İslÂm ise, şişmanlık hastalığına bile bile bulaşılmaması icin, yiyeceğin miktarı, muhtevası, ağızda ciğnenme suresi, oğunler arası zaman gibi hususlarda insan fıtratına uygun yollar gostermiştir.
__________________
Az yeme ve icmenin faydaları nedir? Yemek yemede olcu ne olmalıdır?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Az yeme ve icmenin faydaları nedir? Yemek yemede olcu ne olmalıdır?