EFENDİMİZ “GUNAH İŞLEYEREK BENİM YUZUMU KARA CIKARTMAYIN” BUYURUYOR.

Muhterem kardeşlerimiz!

Dunyanın yaratılış gayesi… İlĂ‚hî bir dershĂ‚ne, insan ve cin bu dershĂ‚nede imtihan gorecek.

Herkes bir takvimle geliyor, takviminin kac sayfa olduğunu kimse bilmiyor kendi takviminin. Butun mahlûkat takvimle geliyor; insan, hayvan, cin, melek vs…

Son nefese kadar kulluğumuz devam edecek. Son nefesten sonra bir Ă‚leme gececeğiz; kabir Ă‚lemine.

Ondan sonra dunyadaki durumumuza gore bu kabir Ă‚lemi tecellî edecek. Kabir Ă‚leminden de butun insanlar, butun mahlûkat bir Ă‚hiret Ă‚lemine gececek.

Dunyadaki her hÂlimiz, son nefesten sonraki Âlemimize bir sermÂye olacak.
CenĂ‚b-ı Hak rahmetiyle, insanları irşĂ‚d etmesi icin muallimler gonderiyor.

Bunlar, peygamberler. Peygamberler en buyuk insan terbiyecileri.

CenĂ‚b-ı Hak bizden ne istiyor?
“لِيَعْبُدُونِ” kendisine kul olabilmemizi. (Bkz. ez-ZĂ‚riyĂ‚t, 56) Ve Cennet’le mukĂ‚fatlanmamızı arzu ediyor. “لِيَعْبُدُونِ…”

“لِيَعْرِفُونِ”; AllĂ‚h’ı kalpte tanıyabilmek. Yani nefsĂ‚nî arzuları bertaraf etmek, rûhĂ‚nî istîdatları inkişĂ‚f ettirmek, ilĂ‚hî azamet karşısında kalpte, ilĂ‚hî azametin bir şuur hĂ‚line gelebilmesi.

Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- Ubey bin Ka‘b’a soruyor:

“–TakvĂ‚ nedir?” diyor.

(250 kusur yerde geciyor takvĂ‚ Kur’Ă‚n-ı Kerîm’de.)

“–Sen, Omer, diyor, dikenli yolda yurudun mu?” diyor.

“–Yurudum.” diyor.

“–Ne yaptın?” diyor.

“–Dikenlerin şerrinden kendimi korudum.” diyor.

“–İşte takvĂ‚ budur.” diyor.

Yani butun gunahlardan, kerĂ‚hatlerden, AllĂ‚h’ı unutturacak/AllĂ‚h’tan uzaklaştıracak her şeyden kalbimizi koruyabilmek.

CenĂ‚b-ı Hak buyuruyor:
“Biz, gokleri, yeri ve bunlar arasındakileri, oyun ve eğlence olarak yaratmadık.” (ed-DuhĂ‚n, 38) buyuruyor.

“Gercek bir sebeple yarattık…” (ed-DuhĂ‚n, 39) buyuruyor.

Bu ilĂ‚hî dershanenin talebeleri; insanlar ve cinler. Ders/dersimiz; kul olabilmek, mĂ‚rifetullah’tan bir nasip alabilmek. Kazanılan şeyin diploması, saĂ‚det-i dĂ‚reyn. Hem dunyada kalbin huzuru, hem de ilĂ‚hî bir saĂ‚det ve Cennet.

Muvaffak olanlara CenĂ‚b-ı Hak:
“…Kulları icinde ancak Ă‚limler Allah’tan gereği gibi korkar (takvĂ‚ sahibi olur).” (FĂ‚tır, 28) buyuruyor.

Kazanamayanlar, kaybedenler… O da Cuma Sûresi’nde:
“…Kitap yuklu merkepler gibidir…” (el-Cumua, 5) buyruluyor. Yani îman kalpte tecellî etmemiş, kalbe inmemiş, zihinde kalmış, bilgiler de zihinde kalmış, davranışlara gecmemiş…

CenĂ‚b-ı Hak, irşad uzere 124 bin, diğer rivĂ‚yete gore daha, 200 kusur bin peygamber gonderiyor. Her peygamber bir kavme Ă‚it. Yalnız Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz butun Ă‚lemlere.

وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ
((Rasûlum!) Biz Senʼi Ă‚lemlere ancak rahmet olarak gonderdik.” [el-EnbiyĂ‚, 107]) Butun Ă‚lemlere rahmet olarak gonderiliyor.

CenĂ‚b-ı Hak muhtelif Ă‚yetlerde bize Rasûlullah Efendimiz’in kendi yanındaki yuceliğini bize bildiriyor:

“…Allah ve melekler salĂ‚t eder… Siz de tam bir teslîmiyetle selĂ‚m verin.” (Bkz. el-AhzĂ‚b, 56) buyuruyor.

Yine AllĂ‚h’a ve Ă‚hirete kavuşmayı umanlar icin Rasûlullah Efendimiz bir usve-i hasene/ornek şahsiyet.

Zengin-fakir, kimsesiz, garip, yalnız, kim varsa; ne mevkî, ne makamdaysa, kıyĂ‚mete kadar gelecek butun insanlara, butun beşeriyete usve-i hasene, ornek şahsiyet, ornek karakter. O’nun 23 senelik peygamberlik hayatı, butun insanlığa bir misal.

Bir insanın başından ne hĂ‚dise gecse, bir benzeri o 23 senelik peygamberlik devrinde Efendimiz’in ve ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın başından gecmiştir. Efendimiz, cok buyuk bizim icin bir nîmet. CenĂ‚b-ı Hak:

لَقَدْ مَنَّ اللّٰهُ
(“Yemin olsun, Allah muʼminlere bol ihsanda bulundu…” [Âl-i İmrĂ‚n, 164]) buyuruyor. En buyuk nîmet.

Kur’Ă‚n-ı Kerîm:
اَلرَّحْمٰنُ عَلَّمَ الْقُرْاٰنَ خَلَقَ الْاِنْسَانَ عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
(“RahmĂ‚n KurʼĂ‚nʼı oğretti. İnsanı yarattı. Ona acıklamayı oğretti.” [er-RahmĂ‚n, 1-4]) buyruluyor.

“Rahman Kur’Ă‚n’ı oğretti.” (er-RahmĂ‚n, 1)
CenĂ‚b-ı Hak burada merhamet sıfatını bildiriyor.

“Ve insanı yarattı. İnsana beyĂ‚nı oğretti.” (er-RahmĂ‚n, 3-4)

CenĂ‚b-ı Hak insana Kur’Ă‚n-ı Kerîm ile, insan buyuk bir keyfiyet kazanıyor.
Kur’Ă‚n-ı Kerîm’i Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’e CebrĂ‚il indirdi; o, meleklerin en faziletlisi oldu.

Kur’Ă‚n-ı Kerîm, gonullerimizin sultĂ‚nı Rasûlullah Efendimiz’e indi. O, butun rasûllerin, gecmiş butun peygamberlerin seyyidi oldu. “رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ” (Ă‚lemlere rahmet) oldu.

Kur’Ă‚n-ı Kerîm, ummet-i Muhammed’e geldi, bize geldi. Bu ummet, ummet-i Muhammed, ummetlerin en hayırlısı oldu. Ummet-i merhûme oldu, rahmet ummeti oldu.

Kur’Ă‚n-ı Kerîm, RamazĂ‚n-ı Şerîf’te indi. RamazĂ‚n-ı Şerîf ayların en hayırlısı oldu. Af ve mağrifet mevsimi oldu.

Kur’Ă‚n-ı Kerîm, Kadir Gecesi’nde indi. O gece butun gecelerin en hayırlısı… “مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ” (el-Kadr, 3) Bin aydan oteye, seksen kusur senenin fazîletini, CenĂ‚b-ı Hak ne kadar ummet-i Muhammed’e merhametli, bin aydan daha hayırlı oldu. Bu Kadir Gecesi yalnız Rasûlullah Efendimiz’e Ă‚it, diğer peygamberlerde yok.

Dolayısıyla eğer Kur’Ă‚n-ı Kerîm bir mu’minin kalbine ve hayatına tesir ederse, o mu’min, insanların en hayırlısı olur. KĂ‚inat kitabının sayfalarını okur. İlĂ‚hî azamet, ilĂ‚hî kudret akışlarına, ilĂ‚hî nakışlara Ă‚şinĂ‚ olur.

RamazĂ‚n-ı Şerîf bizim icin buyuk bir rahmet, buyuk bir bereket ayı. Affın tuğyĂ‚n ettiği bir ay olmuş oluyor.

Selef-i sĂ‚lihîn, RamazĂ‚n-ı Şerîf gelmeden altı ay evvel, RamazĂ‚n-ı Şerîf’e mulĂ‚kî olmak icin duĂ‚ ederlerdi. RamazĂ‚n-ı Şerîf bittikten sonra da bir ay kabûlu icin duĂ‚ ederlerdi.

Gecen sene bircok akrabamız vardı, kardeşlerimiz vardı. Onların bir kısmı bu sene RamazĂ‚n-ı Şerîf’e erişemediler. Onun icin bizim de belki bu Ramazan, son RamazĂ‚n-ı Şerîf’imiz olabilir. CenĂ‚b-ı Hakk’ın buyuk bir rahmet mevsimi.

CenĂ‚b-ı Hak cumlemize -inşĂ‚allah- bu RamazĂ‚n-ı Şerîf’i idrĂ‚k etmeyi, mûcibince amel etmeyi, rahmetin tuğyĂ‚n ettiği bu aydan mustefîd olmayı, CenĂ‚b-ı Hak nasîb eder -inşĂ‚allah-.
Efendimiz minbere cıktılar. Uc sefer “Ă‚mîn, Ă‚mîn, Ă‚mîn” buyurdular.

SahĂ‚bî dediler ki:
“–Bir muhĂ‚tap yok yĂ‚ RasûlĂ‚llah, nicin Ă‚mîn dediniz, neye Ă‚mîn dediniz?”
Efendimiz buyurdu ki:

“–CebrĂ‚il geldi, uc hususta îkaz etti. Birinci hususta, anne-baba ihtiyarlar, yaşlanır, evlĂ‚tları onlara bîgĂ‚ne kalır, o, rahmetten uzak olsun dedi.

İkincisi; yĂ‚ RasûlĂ‚llah Sen’in ismin gecer, Sana bîgĂ‚ne kalır. AllĂ‚h’ın bu rahmetine bîgĂ‚ne kalmak, Sen’in ismin gecer yĂ‚ RasûlĂ‚llah, salevĂ‚t-ı şerîfe getirmez, bîgĂ‚ne kalır, o da rahmetten uzak olsun dedi. Âmîn dedim.” buyuruyor.

Hep bunlar bize Rasûlullah Efendimiz’in CenĂ‚b-ı Hak indindeki bir ehemmiyetini bildiriyor. Âyetlerle bildiriyor. CebrĂ‚il’i vĂ‚sıta kılarak bildiriyor.
“Ucuncusu; kul RamazĂ‚n-ı Şerîf’e girer, affın tuğyan hĂ‚linde olduğu bir ay. Affolmadan cıkar. Ramazan’ı gaflet icinde gecirir. O da rahmetten uzak olsun.” buyurdu. (Bkz. HĂ‚kim, Mustedrek, IV, 170)

VelhĂ‚sıl -elhamdulillĂ‚h- bu; anne-babalarımız, onlara hizmet etmek bir rahmet. CenĂ‚b-ı Hak; قَوْلًا كَرِيمًا buyuruyor. Onlar yaşlanır, hĂ‚lden duşer. Sen onlara guzel sozler, ikramkĂ‚r sozler soyle. Onlara merhamet kanatlarını ac, onlara duĂ‚ et buyuruyor. (Bkz. el-İsrĂ‚, 23)

Efendimiz bize nîmetlerin zirvesinin zirvesi.
“…Ben kabrimde kıyĂ‚mete kadar «ummetî, ummetî» diyeceğim.” buyuruyor. (Bkz. Ali el-Muttakî, Kenzu’l-UmmĂ‚l, XIV, 414)

“…Sizin guzel amelleriniz bana gelir, hoşnut olurum (buyuruyor). Menfî amelleriniz gelir, sizin icin mağfiret dilerim.” buyuruyor. (Heysemî, IX, 24)

Bir de bize bir tembihĂ‚tı var Efendimiz’in VedĂ‚ Hutbesi’nde:
“Aman gunah işleyerek benim yuzumu kara cıkartmayın.” buyuruyor. (Bkz. Muslim, Hac, 147; Ebû DĂ‚vûd, MenĂ‚sik, 56)

CenĂ‚b-ı Hak hepimize, tabi bu kalbî merhaleler neticesi, Efendimiz’in hakîkatinden CenĂ‚b-ı Hak nasipler ihsĂ‚n eylesin.

AshĂ‚b-ı kirĂ‚ma o nasip geldi. Butun ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın gĂ‚yesi, O’nun gibi yaşayabilmekti. O’nun hayatının zeminine vasıl olabilmekti. Onlar O’nu o kadar hakîkatini yakından tanıdı ki O’nun en ufak bir arzusuna:
“–Emret yĂ‚ RasûlĂ‚llah! Canım, malım, her şeyim Sana fedĂ‚ olsun.” dedi.
CenĂ‚b-ı Hak bizim cumlemize de -inşĂ‚allah- boyle bir gonul nasîb eylesin.


Osman Nuri Topbaş

__________________