Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Yeni gune her hayrın anahtarı olan bu sozlerle merhaba diyen mumin, gununun hayırlı ve bereketli gecmesini diler Rahman olan Allah’tan. Ağzına ilk lokmayı koyarken, elbisesini giyerken, evinden ayrılıp aracına binerken; belki bir sınava, toplantıya veya ameliyata girerken, Rabbinin huzuruna durup O’na kulluğunu arz ederken hep bu sozler dokulur dudaklarından. Cunku en sıradan işlerden en onemli vazifelere kadar yaptığı her işin O’nun rahmetiyle noksansız, dosdoğru ve sağlam olmasını arzu eder. Gunun her anında bir rahmet arayışı icerisindedir Âdeta. Kendisine merhametiyle muamele etmesi, rahmetini asla esirgememesi icin Rabbine gizli ve aşikÂr dua eder. O’nun kÂinatı kuşatan sonsuz rahmetinden biraz daha pay alabilmek icin kendisine vesileler arar. Rasulullah Efendimiz’in aktardığı bir kutsi hadiste, Yuce Rabbimiz, bu vesilelerden birini şoyle acıklar:
“Ben Rahman’ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden tureyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi surdurenle ben de ilişkimi surdurur, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.”
(Ebu Davud, ZekÂt, 45.)
Allah’ın sonsuz rahmet sahibi olduğunu ifade eden “Rahman” ve “Rahîm” isimleri gibi rahim kelimesi de, “merhamet, esirgeme, severek ve acıyarak koruma” gibi manaları icinde barındıran rahmet kokunden turemiştir. Rabbimiz, insanların birbirlerine soy bakımından bağlanmalarını sağlayan biyolojik yapıya “rahim” adını vererek onu hem bireyler arası sevgi ve merhameti guclendirecek hem de kendi rahmetinin yayılmasına vesile olacak bir bağ kılmıştır. Dolayısıyla akrabalık ilişkilerini surdurmek manasındaki “sıla-i rahim”, ilahî bir emir, ayet ve hadislerde onemi uzerinde ısrarla vurgulanan salih bir amel olmanın yanı sıra Rabbimizle olan ilişkimiz bağlamında hayati onem taşıyan bir davranış bicimidir.
Sıla-i rahim, kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını canlı tutmayı, en yakınından en uzağına kadar tum akrabalarla iyi ilişkiler icerisinde olmayı ifade eder. Dolayısıyla başta akrabalık haklarına riayet etmek (İsra, 17/26.) olmak uzere tatlı bir tebessumden selamlaşmaya, telefonla hatır sormaktan ev ziyaretlerine, hayır dua etmekten maddi ve manevi yardımlaşmaya kadar onlarla irtibatın devamını sağlayan ve samimiyetin gostergesi olan her turlu tutum ve davranış sıla-i rahmin yerine getirilmesini sağlar. Hadis-i şerifte belirtildiği uzere sıla-i rahmin yerine getirilmesi de rahmet-i Rahman’ın mumine ulaşmasını mumkun kılar. Bu rahmet sayesinde sıla-i rahimde bulunan kimsenin rızkı bollaşır, omru bereketlenir. (Muslim, Birr ve Sıla, 20.) Dinimizin ovduğu ve inananlara tavsiye ettiği butun iyilikler, sıla-i rahimle birleşince daha da kıymetlenerek mizana eklenir. Yoksul birine verilen sadaka “bir”, yoksul akrabaya yapılan maddi yardım ise hem sadaka hem de sıla-i rahim olmak uzere “iki” sadaka kabul edilir. (Tirmizi, ZekÂt, 26.)
Sıla-i rahmi terk ederek akrabalık bağlarını koparmak ise “kat’ı rahim” şeklinde ifade edilir.
“… onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.”
(Ebu Davud, ZekÂt, 45.)
buyuran Rabbimizin belirttiği uzere kat’ı rahim, yalnızca akrabalarla değil Rabbimizle olan irtibatı da sona erdirmek, O’nun rahmetinden uzaklaşmak demektir. Oysaki kÂinatın işleyişi bu rahmet uzere kurulmuş, butun Âlem onunla hayat bulmuştur. Kış mevsiminde olu bir toprağa donuşen yeryuzunun yemyeşil giysileriyle baharı karşılaması (Rum, 30/50.), gecenin dinlenmeye elverişli kapkaranlık bir ortu olup, yaşamın tum renklerini yansıtan gunduzun tum canlılığıyla hayata yepyeni sayfa acması (Kasas, 28/73.) ve daha niceleri Rahman’ın rahmetinin eserlerindendir. Yarattığı her şeyin rızkını ustlenmiştir Yuce Mevla ve O’nun rahmeti gazabını gecmiştir. Boylesine engin bir rahmetten mahrum bırakılmak inanan bir insan icin oldukca ağır bir ceza olsa gerektir ki bu da sıla-i rahmin Rabbimizin nezdinde ne kadar değerli olduğunu gosterir.
“Ya Rasulallah!
Benim yakınlarım var!
Ben onlarla irtibatımı surduruyorum, onlar benimle alakayı kesiyorlar!
Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kotuluk ediyorlar!
Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar!”
diyerek Allah Rasulu’ne şikayette bulunan kimsenin durumu gibi sıla-i rahimde bulunulan akrabaların bazen kıskanclıktan bazen unutkanlıktan bazen kin ve nefretten ya da sadece tembellikten kaynaklanan ilgisiz hatta yıkıcı tavırları olabilir. Fakat bunların hicbiri, hatta akrabaların farklı inanclara mensup olmaları dahi, sıla-i rahme son vermek, akrabalık bağlarını tamamen koparmak (kat’ı rahim) icin gecerli bir mazeret olarak gorulmemiştir.
“Sıla-i rahim yapan, akrabasından gorduğu iyiliğe iyilikle karşılık veren kimse değil, akrabası kendisine iyiliği kestiğinde dahi onlara iyilik yapandır.”
(Buhari, Edeb, 15.)
buyuran Rasulullah Efendimiz, kendisine bu şikÂyetle gelen kimseye akrabalarının davranışlarına aldırmadan sıla-i rahme devam etmesini, boylece Allah’ın O’na yardımda bulunacağını ifade etmiştir. (Muslim, Birr ve Sıla, 22.)
Bireyin dinî ve dunyevi yaşantısına huzur ve esenlik getiren sıla-i rahim, Rahman’ın rahmetine acılan bir kapıdır. Bu kapıdan yayılan ilahî rahmet, toplumun tamamına nufuz ederek birlik ve beraberliği guclendirir, parcalanıp bolunmekten uzak olan toplum ise ilahî rahmetin yansımasına acık hÂle gelir.
Diyanet Aylık Dergi / Mayıs 2014
__________________
Rahman’ın Rahmetine Acılan Kapı: Sıla-i rahim
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Rahman’ın Rahmetine Acılan Kapı: Sıla-i rahim