
Mehmet Işık / Semerkand Dergisi
Bayram, sevinilecek bir şey varsa yapılır. Biz Ramazan ayı biter bitmez bayram yapıyoruz. Acaba bizi sevindiren Ramazan ayının bitmesi midir? Ayların sultanı bilip başımızın ustunde tuttuğumuz Ramazan ayı bitti diye mi seviniyoruz, yoksa işin icinde başka şeyler mi var?
Bayramdır, sevinelim.
Bayramdır, eğlenelim.
Bayramdır, eşi dostu, akrabayı, konu komşuyu ziyaret edelim. Gonul alalım. Sevincimizi, sevgimizi paylaşalım. Değer verelim, ikramlarda bulunalım. Guler yuzle, sıcak gonulle karşılayalım ve karşılaşalım. Ama haramlardan sakınarak...
Bayram boyle bir şey işte... Hem seviniyoruz eğleniyoruz, hem de sevap alıyoruz. Bayramlarda sevinip eğlenmek, sevindirmek, gonul almak sunnettir, hepsi birer ibadettir. Sevinerek, eğlenerek sevap kazanmak ne hoş...
İLK BAYRAM VE MUSLUMAN BAYRAMLARI
Peygamber s.a.v. Efendimiz ve Mekke'deki ilk muslumanlar Medine'ye hicret edinceye kadar bayram nedir, bilmediler. Cunku bayram edebilecek rahatlık bulamadılar; sevinclerini birbirleriyle paylaşabilecek fırsatları hic olmadı. O sıralarda Mekke'de musluman olmak demek, itilmek, kakılmak, horlanmak, eziyet cekmek, işkence gormek demekti. Hayat imkanı bile tanınmayan bir insan bayramı nasıl duşunsun?
Nihayet Medine-i Munevvere'ye hicret başladı. Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz de Medine'ye ulaştı. Medine'nin yaşadığı en buyuk bayram da o gun gercekleşti. Sevinclerin en buyuğunu Medine o gun yaşadı.
Boyle bir sevinc, boyle bir bayram, sadece bu mubarek şehre ve orada yaşayanlara nasip oldu. Bu bayram, dunyada bir kere gercekleşti.
Gunler gecmeye, aylar birbirini kovalamaya başladı. Medine-i Munevvere'de, Allah'ın Peygamberi s.a.v.'in şekillendirdiği bir hayat kuruluyordu. Dolu dolu, canlı, dunya ve ahiretin bir arada, bir dengede yaşandığı bir hayat... Guzel ve iyi olan gelenekler devam ediyordu, eksikleri olanlar tamamlanıyor, yanlış adetler, alışkanlıklar ise iyi olanlarla değiştiriliyordu.
Medine ahalisinin İran kulturunden etkilenerek uzun zamandan beri yapageldikleri iki bayramları vardı. Rasulullah s.a.v. bu bayramların yapılmış olduğunu duyunca bundan hoşlanmadı ve onların yerine Ramazan sonunda ve hac ibadetinin bitiminde bayram yapılmasını ilÂn buyurdu. (Ebu Davud, SalÂt 246). O gunden sonra Medine-i Munevvere'de bayramlar, Ramazan ve hac ibadetinin sonunda buyuk bir sevinc ve neşe icinde kutlandı.
HAYRA ERMENİN SEVİNCİ
Bayramlar toplumların sevinc gunleridir. Rasulullah s.a.v. Efendimiz de her toplumda bulunan bu geleneği musluman icin anlamlı bir hale getirip, tamamen İslÂm'ın değerleri ve sevincleri uzerine inşa etti.
Ramazan ayı ozel olarak Allah tarafından secilmiş bir aydır. Allah TealÂ'nın ezelî ve ebedî sozleri demek olan Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. İnsan ve insanlık icin hayat olcusu olsun, hayat onunla kıymet bulsun diye lutuşarın en buyuğu olarak gonderilmiştir.
Yuce Mevl icinde Kur'an-ı Kerimi indirdiği Ramazan ayını ayların en bereketlisi kılmış; ozellikle onu indirdiği geceyi de bin aydan hayırlı eylemiştir. Ramazan ayında guzelce orucunu tutan ve gecelerini elinden geldiğince değerlendiren kulunun kalbine takva hassasiyetini yerleştireceğini de mujdelemiştir.
fiimdi bir insan Kur'an'ı hayatına uygular, onun gereğince bir hayat yaşamaya calışırsa binlerce insandan daha hayırlı olmaz mı? Boyle bir musluman Ramazan ayına ulaşmış, guzelce orucunu tutmuş ve gecelerini değerlendirmeye calışmışsa, doyasıya bayram etmeye hak kazanmaz mı? İşte bu, bayram edilecek cok buyuk bir nimettir.
O halde Ramazan bayramı icin şunu da soyleyebiliriz: Bu bayram bir musluman icin takvayı elde etme ve bin aydan daha hayırlı olan bir gecenin bereketinden faydalanmış olma bayramıdır.
HURRİYETİN, HUZURUN, KARDEŞLİĞİN BAYRAMI
Esirler bayram yapamazlar. Cunku onlar bir yokluk ve yoksunluk hali yaşamakta, iradeleri başkalarınca kontrol edilmektedir. Bayram ise ancak ozgur irade sahiplerine ait bir haldir. Musluman da Yaratıcısı'nın emrini dinleyip insanı esir yapan tesirlere karşı koymuş ve nefsin ve şeytanın zulmunden diğer musluman kardeşleriyle birlikte ozgurluğe kavuşmuştur. Kul olma ozgurluğuyle ibadetlerini yerine getirebilmiş olma nimetine karşı şukredip bayram yapmaktadır.
Nefsine ve şeytana karşı sabrederek hayır cercevesinde kalabildiği icin bir sabır bayramı yaşamakta, onların tahakkumunden kurtulmanın sevincini kutlamaktadır.
Oruc ibadeti ve diğer hayırlı işlerin daha yoğun yaşandığı bu ayda butun gunahlara ve hatalara daha cok tevbe etmek de, Peygamber s.a.v. Efendimiz'in tavsiyelerindendir. Ramazan ayının sonuna ulaşan bir muslumanın kalbi, ibadetler ve tevbe ile iyice yumuşamış, yanlışlardan ve gunahlardan nefret etmeye başlamıştır. Bayram sabahına bu duygularla ulaşan bir musluman icin bu bayram, aynı zamanda gunahlardan ve yanlışlardan kurtulma bayramıdır.
Ayrıca, sosyal hayatta en ciddi hastalıklardan biri kabul edilen dargınlıkları kuskunlukleri sona erdirme imkanı sunduğu icin, her bayram bir sosyal huzur bayramıdır aynı zamanda.
Hayatın yoğunluğu icinde insan goruşme fırsatı bulamadığı akrabalarıyla, dostuyla, arkadaşıyla bu mubarek ayın sonunda, bayram vesilesiyle bir araya gelmekte, sevincini paylaşabilmektedir. Farz olan sıla-i rahim bu vesile ile gercekleşmektedir. Bu acıdan bakıldığında bayram, fertler arası bağların guclendiği bir sıla-i rahim bayramıdır bir taraftan da.
Butun bunlar bir araya gelince, bayram edilmez de ne yapılır? Muslumana da boyle bayramlar yakışır. İşte Ramazan ve Kurban bayramları musluman bayramı. Sevinmenin, eğlenmenin, izzet ikram etmenin ibadet olduğu bayramlar...
Kutlu olsun, mubarek olsun.
__________________