Seyyid Ahmed b. Ali el-Bedevî


Kunyesi, “cok guzel ata binen” anlamında olan “Ebû’l-FityĂ‚n”, ve bundan bozma[1] “Ebû’l-Abbas”[2] olan Ahmed el-Bedevî’nin soyunun, Zeynu’l-Abidin b. El-Huseyn b. Ali b. Ebi TĂ‚lib’ten[3] geldiği rivayet edilir[4]. Arabistan’da vukubulan karışıklıklardan dolayı, yĂ‚ni, Emevi HĂ‚nedanının, hatta bir muddet Mekke’de halifeliğini ilĂ‚n eden Abdullah b. Zubeyr’in, Ehl-i Beyt’e karşı takındıkları menfi tavırdan, ve ozellikle “Zalim HaccĂ‚c” diye bilinen HaccĂ‚c b. Yusuf’un[5] Hz. Ali soyundan gelenlere uyguladığı zulumden kacarak, Hicri 73(MilĂ‚di 692) senesinde[6] Fas’a gitmişler, ve orada yerleşmişlerdi[7].


Fas Sultanı onları cok iyi karşılamış, ve kızını bunlardan Şerif Muhammed el-CevĂ‚d’la evlendirmiştir[8]. Bunların uc oğlu ile iki kızları dunyaya geldi. Boylece coğaldılar, mal mulk edinerek Fas şehrine yerleştiler. Bunlardan Ahmed el-Bedevî’nin atası olan eş-Şerif İbrahim, Sultan’ın kardeşinin kızıyla evlenmiş, ve ondan Ali isminde bir cocuk dunyaya gelmiştir ki, o da buyuyunce, Fas şehrinde itibarlı bir ailenin kızı olan Fatima binti Muhammed’le evlenmiştir. Fatima’nın altı tane oğlu oldu ki, altıncı olan sonuncuları işte bizim biyografisini cizmeye calıştığımız Ahmed’tir[9].

Mağrib’de, yĂ‚ni bizim Fas dediğimiz ulkede, Muvahhidin ve Murabitin devletleri arasında ic savaşlar başlayınca, ailenin buyuğu olan Ali b. İbrahim, Hac yapmak gayesiyle, daha doğrusu Haccı bahane ederek Mekke’ye gitti. Bazı kaynaklar, Ali b. İbrahim’in, Hac yolunda Mısır’dan gectiğini ve Mısır’da beş sene kadar kaldığını, ve bu kalışın, Eyyubi Sultanı el-Meliku’l-Âdil, yĂ‚ni Selahaddin Eyyubi’nin kardeşinin saltanatı donemine rastladığını rivĂ‚yet ederler[10]. Bu sıralarda Ahmed yedi yaşlarındaymış[11]. Mısır’daki bu ikĂ‚metten sonra aile Mekke’ye gidip orada yerleşti. Ahmed 13 yaşlarına gelince, babası Mekke’de vefat etti, ve orada defnedildi.


Ahmed’in babasının vefatı, onun hayatında Ă‚detĂ‚ bir devrim yaptı. Nitekim o, artık kendini dine ve ilme verdi. Fazlaca ibĂ‚det ediyor, insanlardan kacıyordu.

Mekke’deki bu ikĂ‚metleri sırasında Ahmed, “Kıraat-ı Seb’a”, yĂ‚ni yedi kıraat uzerine Kur’an okudu, ayrıca Şafii fıkhı da tahsil etti. Takvası yanında ilmi de artan Ahmed, birdenbire kultur ve ilim cevrelerinde parlamış, Mekke’de herkes tarafından tanınan bir şahsiyet hĂ‚lini almıştı.


Fakat her ne hikmetse, bir ara, herkesten ilişkisini keserek munzevî bir hayat yaşamaya başlamış; hatta ağabeyi Hasan’ın belirttiğine gore[12], insanlarla konuşmadan, sadece işaretlerle anlaşıp gununu gecirir olmuş. Bu şekildeki yaşantısından dolayı, kendisine yapılan evlenme tekliflerini reddetmiş[13], ve Berlin’deki bir yazma eserde[14], belirtildiği gibi, “Cennet hurilerinden birisinden başka hicbir kadınla evlenmem” demiştir[15]. Ve bu garip hĂ‚llerinden dolayı kendisine “Bedevi” lakabı verilmiştir.

İşte bu hĂ‚l icerisindeyken gorduğu bir ruya uzerine, Ahmed Hicri 634 (milĂ‚di 1236) senesinde, buyuk kardeşi Hasan’la birlikte[16], Batı’ya, yĂ‚ni Mekke’ye gore Şam ve Irak taraflarına hicret etti ki, Siirt/Halenze Bedevileri, onun bu kardeşinin, yĂ‚ni Hasan’ın torunlarıdırlar.

Ahmed el-Bedevi, Irak bolgesinde bulunan, ve Muslumanlar tarafından itibar goren Abdulkadir GeylĂ‚ni[17], Ahmed er-Rufa’î[18], Hakkarili ‘Adî b. MusĂ‚fir[19] gibi zatların turbelerini ziyaret ettikten[20] sonra, kardeşi Hasan’dan ayrılarak, Mısır’a gitmiş, ve oranın eski yerleşim birimlerinden olan Tanta şehrine yerleşmiştir. Bu ayrılıştan sonra artık kardeşler hicbir zaman birbirlerini goremediler.


Biri, yĂ‚ni Ahmed Tanta’ya yerleşti. Ailesiyle birlikte Irak’ta kalan Hasan ise, Orta Doğu’da cıkan hadiselerden dolayı yoreden yoreye hicret etmek zorunda kaldı ki, Siirt Halenze’ye gelip yerleşen Bedevi ailesi de onun torunlarındandır.

Ahmed el-Bedevi, Tanta’ya gelince, once Ruknu’l-Yedeyn adındaki tuccarın evine misafir olmuş. Ev sahibi onu cok sevdiğinden, olunceye kadar onu yanından ayırmamıştır. Ruknu’l-Yedeyn olunce, Ahmed el-Bedevi başka bir eve taşındı, ve olunceye kadar orada kaldı[21]. Ahmed el-Bedevi’nin, Mısır’da kalmakta karar kılmasının nedenlerinden birisi de, onun Mısır’a gelişine tesaduf eden Hicri 7.(MilĂ‚di 13.) yuzyılda tasavvufun zirvede oluşu[22], ve Eyyubi Sultanlarının bu akıma sıcak bakmalarından kaynaklanıyordu.

Tanta’ya yerleşmesinden dolayı da Ahmed el-Bedevi’ye “Tantavî” lakabı da verilmiştir. İslĂ‚m Dunyasının değişik yerlerinden Muslumanlar, garip hĂ‚lleri dilden dile anlatılan bu zatı ziyarete giderlermiş[23]. Ve bu gelenek gunumuze kadar devam etmiştir. Her sene Ekim ayının başında Tanta’da Ă‚deta bayram olur, ve binlerce Musluman Ahmed el-Bedevi’ni turbesine giderek onu ziyaret ederler. Yuzunu ortup kimseye gostermemesi, yırtılıncaya kadar elbiselerini değiştirmemesi gibi garip hĂ‚lleri de kitaplarda uzun uzun anlatılmaktadır.


Ahmed el-Bedevi, her ne maksada mebniyse bilinmez, kendisine gelen butun evlilik tekliflerini reddetmiştir. Ozellikle guzelliği ile nam salmış bir kızın evlenme teklifini reddetmesi kitaplarda hayretle anlatılır[24]. Gunumuzde Seyyid Ahmed el-Bedevî olarak bilinen bu zat, Hicrî 675(milĂ‚di 1276) tarihinde Tanta’da vefat etmiş, ve oraya defnedilmiştir. Turbesinin yanında, muridleri ve diğer Muslumanlar onun adına bir de buyuk bir cami yapmışlardır ki bu cami gunumuzde de ibĂ‚dete acıktır.

Ahmed el-Bedevi, Irak’taki Rufai tarikatının lideri Ahmed er’Rufa’î’nin yaptığı gibi evinin damında otururmuş. RivĂ‚yetlere gore Ahmed er’RufĂ‚’î, konuştuklarından komşuları da istifĂ‚de etsinler diye evinin damında oturur, oyle konuşurmuş. Bundan dolayıdır ki, onun bu adetini taklid ettiğinden dolayı, Ahmed el-Bedevi tarikatının bir adı da, “damda oturanların tarikatı” şeklinde tercume edebileceğimiz “es-Sutuhiyye”dir[25].

Gunumuzde bile Mısır’da en cok ziyaret edilen yerlerden birisi olan, ruhuna fatihalar okunan bir ziyaretgĂ‚h konumunda olan turbesi ve camisi, Ă‚deta dolup taşmaktadır.

Ahmed el-Bedevi’nin bazı eserleri gunumuze kadar gelmiştir ki, “SalavĂ‚t”, “EvrĂ‚d”, “VasĂ‚yĂ‚” ve “el-Hizb” kitapları bunlardandır.

Seyyid Ahmed el-Bedevi’nin bir cok muridi olmuş, kendisine bağlananlar Ahmedî tarikatını surdurmuşlerdir.

Seyyid Ahmed el-Bedevi’nin bircok hĂ‚lleri ve kerametleri kitaplarda zikredilmiştir ki, bu konu alanımız dışında olduğu icin ayrıntılarına girmiyoruz[26]. MeselĂ‚ turbesinde bir muddet turbedĂ‚rlık yapmış olan Abdussamad Zeynuddin(olumu:1619)’in, “el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye” adlı kitabı bu konuda zikredilmesi gereken kaynaklardan bir tanesidir[27].

Tanta’da, Seyyid Ahmed el-Bedevi tarikatının yanı sıra başka bircok tarikat daha vardır. İslĂ‚m dunyasının diğer bolgelerine nazaran Mısır’da tasavvuf cok daha yaygındır.


[1] Bk. İslam Ansiklopedisi, (Milli Eğitim Bakanlığı ), Ahmed Bedevî maddesi.

[2] Şemsuddin SĂ‚mi, KĂ‚musu’l-A’lĂ‚m, İstanbul, 1889, II, 1257.

[3] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, el-Meclisu’l-A’lĂ‚ li’şuuni’l-İslĂ‚miyye, el-KĂ‚hire, 1976, II, 301.

[4] İslam Ansiklopedisi, Ahmed Bedevî maddesi.

[5] Bk. el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 10.

[6] el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 10.

[7] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 301.

[8] el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 10.

[9] Diğer ayrıntılar icin bk. el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 10.

[10] Bk. SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 301.

[11] İslam Ansiklopedisi, Ahmed Bedevî maddesi.

[12] el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s.12.

[13] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 302; el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s.12.

[14] K. Vollers’den naklen, Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi, Ahmed Bedevî maddesi.

[15] Ayrıca bk. el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s.12.

[16] Bk. SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 302.

[17] Kadiri tarikatının kurucusu.

[18] Rufa’î tarikatının kurucusu. Bu konunu ayrıntıları icin bk. el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 32-33.

[19] Yezidiler, ‘Adi b. MusĂ‚fir’i buyuk bir zat kabul eder, hatta Yezidiliğin kurucusu olarak gorurler(Ayrıntılar icin bk. İslam Ansiklopedisi, Yezidiler mad.).

[20] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 302.

[21] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 302.

[22] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 303.

[23] Şemsuddin SĂ‚mi, KĂ‚musu’l-A’lĂ‚m, İstanbul, 1889, II, 1257.

[24] Bk. el-CevĂ‚hiru’s-Seniyye fi’l-kerĂ‚mĂ‚ti ve’n_Nesebi’l-Ahmediyye, s. 34 vd.

[25] SuĂ‚d MĂ‚hir Muhammed, MesĂ‚cidu Mısr ve EvliyĂ‚uha’s-SĂ‚lihûn, II, 303.

[26] Bu konuda bk. El-CevĂ‚hiru’s-Senniye, s.57 vd.

[27] Bu konudaki ayrıntılı bilgiler icin bk. İslam Ansiklopedisi, Ahmed Bedevî maddesi.

istek uzerine

saygilar!!!!
__________________