-Ya Rabbi, hangi namaz sana daha yakındır?..
-O namaz ki, icinde benden başkasının kalmadığı, kılanın icinde kaybolduğu!.."
Namaz, esas itibariyle uce ayrılır;
Mulk aleminin namazı.
Melekut aleminin namazı.
Ceberut alemindekinin namazı.
Namaz, kılınmaz; ikame edilir!..
Namaz nedir?..
Once, namazın ne olduğunu anlamak gerekir.
Namaz , yoneliştir!.. Yonelişin neticesi olarak istek, duadır!.. Ama oyle bir dua ki, edenin icinde yok olduğu bir dua!..
Namaz , vehmi benlikle başlar, secdedeki " yokluk "la tamam olur.
Once bildiğimiz klasik namazdan sozedelim;
Bu namaza duran kişi, Allah 'a kulluk gayesiyle, "Allahu Ekber" diyerek başladığı zaman, once bu kelimenin manasını duşunerek konsantre olmaya calışır.
" Allahu Ekber" demek, Allah "buyuktur" ya da "en buyuktur" gibi bir anlama alınmaz. Cunku Allah "buyukluk" kavramından munezzehtir!..
Allah 'ın, misli, dengi, benzeri, makro ya da mikro planda bir ikincisi yoktur ki, "ondan buyukluğu" bahis konusu edilsin!..
"Ekber" kelimesini, "Allah" ismi yanında gorduğumuz zaman, asla normal bicimde, herhangi bir şeyden buyukluk olarak anlıyamayız. Cunku, az once de soylediğim gibi, O'nun daha buyuk olduğu, ikinci bir varlıktan sozetmek mumkun değildir.
Oyle ise, "Ekber" kelimesini "Allah" ismiyle butunleşmiş olarak gorduğumuzde nasıl yorumlayacağız..?
"Allahu Ekber" kelimesinin Turkce anlamını, duşunebildiğimiz kadarıyla şoyle yorumlayabiliriz;
Sonsuz - sınırsız olması sebebiyle, tum varlıkta kendinden başka bir vucud sahibi olması mumkun olmayan buyukluk!.. Evet, bir şeyden buyuk değil, "buyukluk" sahibi!.
İşte bu "buyukluğu" şayet hissedersek ve bu şekild e "Allahu Ekber" diyerek namaza başlarsak; daha sonra okuyacağımız ayetler ve ruku ve secdeler ile namazı "ikame" etmeye calışmış oluruz.. Gucumuz yettiğince, ilmimiz elverdiğince...
Bu ikame sırasında, kişi kendini yaratan varlığa, hamdeder, şukreder, isteklerini arzeder ve ondan kendisine icabet etmesini bekler. Bu şekilde bir fiil ortaya koyması istendiği; emredildiği icin; bu emri yerine getirmek uzere bu namazı eda eder!..
İşte bu, avamın namazıdır .Beden boyutunun namazıdır!..
Melekut aleminin, arifinin namazı ise muşahedelerin etkisinde olarak ikame edilir.
Mana boyutunun bu namazında kişi, faili hakikiyi ve varlıklar uzerinde tasarruf eden, onları her an yaratan ve yok eden, onları heran dilediği şekle sokan " Rabbul alemin "i seyreder.
Bu manadaki namazda, bir kişi hem beden boyutundaki namazını eda eder; hem de Hakk'ın fiillerini muşahede halindedir.
Tum varlıkta tasarruf edenin; hem de her an ve her zerrede tasarruf etmekte olanın Allah olduğunun ayn-el yakin muşahedesi halindedir.
Ancak butun bunlara rağmen de, "fetih" gelmemiş olduğu icin, Hakk-el yakin hasıl olmadığı icin; vehim kalkmamış; kendisi olarak Hakk'ı seyretme hali devam etmektedir. Yani, "ikilik" ortadan kalkmamıştır!..
Kendisini muşahede eder, şuuri bir birim olarak kendini gormekte devam eder; ancak bununla beraber, kendisi de dahil olmak uzere, mevcudatta tek bir mutasarrıfın hukum, irade, kudret ve kuvvetinin gecerli olduğunu da devamlı olarak seyir halindedir. Ki onun bu seyir hali, "melekut aleminin seyri namazı" hukmundedir.
Bu namaz hali icindeki kişi, tum varlıklardan cıkan fiillerin tamamiyle hikmet olduğunu idrak ederek, kimseyi ve hic bir varlığı, yersiz ya da yanlış iş yapmakla itham etmez veya suclamaz...
Eğer, bu namazda biraz daha kemal sahibi olursa, varlığın her zerresinde O'nun varlığını muşahede ettiği icin; o zerrede, daha doğrusu zerre gorduğu şeyde, O'nun dışında bir şey olmadığını farkederek; artık her surette O'nu seyretmeğe başlar.
Ve bu hal, o kişide AŞK halini meydana getirir. Her birime karşı buyuk bir sevgiyle dolup taşar.
Ne ak kalmıştır onun gozunde, ne de kara!..
Tum varlığa hizmet, yardım, onun en buyuk gayesi olur. "Yetmişiki milleti bir gozle gormeye başlar"; Yunus Emre 'nin dediği gibi!..Cunku, onun nazarında yetmişiki millet değil, TEK varlık vardır!..
Arifin bu namazı "orta namaz" dır!.. "Salatı vusta " dır. Ve bunun hukumlerine gore karşılığına ulaşır!..
Ceberut aleminin namazına gelince...
Arifi billah 'ın namazı dır bu!.. "Namaz mu'minin mi'racıdır" şeklindeki Hazreti Rasulullah Aleyhisselam'ın işaret ettiği namazdır bu namaz!..
"Ka'bı kavseyn" boyutuna uruc ettiği zaman Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem mi'rac 'da, nakledilir ki, kendisine;
"Dur!.. Rabbin namazdadır!.." denilmişti.
Rububiyet mertebesinin namazından sozedilmektedir burada.
" Rabbin namazı ", Rabb-ul alemiyn'in rububiyet hukumlerinin ef'al aleminde yururlukte olmasıdır.
Rabbin hukumlerinin, Rabbani kudretiyle tahakkukundan "Rabbin namazı" diye sozedilmektedir.
Rabb, esmanın manaları uzere mahlukatı varedip yonlendirendir!.. Bu tasarruf, "terbiye" diye anılır.
Bu mertebe, boyutsal bir mertebedir ve "şuur sıcraması" diye adlandırdığımız bir tur mi'rac ile hasıl olur. Şuurda oluşur!..
"Şuur" kendisini "ceberut" boyutunda tanıdığı zaman, kendi vehmi benliği, birimsel benliği kalkmış olur; ve kendisinde Hakkani vasıflar ile Rabb zuhur eder.
İ şte bu namaz, bir manada "Rabbın namazı" denilerek, Rabb'e izafe edilir. Ki gercekte Rabbin tasarrufu dışında kalan hic bir şey yoktur.
Esasen, Rabbani seyr, kendi esması uzerinedir. Ef'al ise esmanın tabii neticesi olarak meydana gelir.
Hazreti Rasulullah Aleyhisselam, Allahu Teala'nın ikramı olarak mi'rac 'a cıktığı zaman, ceberut aleminde, Rabb-ul alemin'in tum mevcudat uzerinde esma yollu mutlak tasarrufunu muşahede etti, "Ka'be kavseyn" noktasında.
"Ev edna" . Hatta bunun da otesinde, Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem ismi altında, "goren gozu, işiten kulağı, soyleyen dili, tutan eli ve yuruyen ayağı olarak"; "Şehadet etti ki Allah, kendisinin dışında, otesinde bir TANRI mevcut değildir"!..
Ve sonra Rabbı ile mukaleme etti Rasulullah Aleyhisselam!..
Ve sonra Rabbının emirlerini hamil olarak tekrar insanların arasına dondu Muhammed Mustafa adıyla, RASULULLAH!..
Acaba, bu cumleler bize Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huviyeti, eniyyeti ve kişiliği hakkında bazı ipucları verebiliyor mu?..
Birincisi insanlara emrolunan, farz olunan bildiğimiz namazdı.
İkincisi, "orta namaz" diye bahsedilen.
Ucuncusu ise, "Daimi namaz" diye anlatılmak istenen.
Esasen, ikinci tur de vakitle kaim olmayarak devamlı ikame edilen bir tur "daimi namaz" olmasına rağmen; gercek "daimi namaz" bu ucuncu namazdır.
İşte, en makbul namaz, "kılanın icinde olmadığı" olarak belirtilen bu ucuncu namazdır.
Ahmed Hulusi
__________________
En Makbul Namaz...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- En Makbul Namaz...