ElhamdulillÂh, CenÂb-ı Hak bizi meccÂnen en buyuk Peygamber’in ummeti, en buyuk Kitab’ın muhÂtabı (kıldı)… CenÂb-ı Hakk’ın lûtfu, buyuk ikramı…

Dunyaya Âhiret icin geldik. Bize iki tane, CenÂb-ı Hak mÂnevî mevsim veriyor. Bu iki mÂnevî mevsimin arkasından da bir şehÂdetnÂme veriyor. Bu şehÂdetnÂme, bayramlar.

Birincisi RamazÂn-ı Şerîf bayramı. Efendimiz iki ay evvelden îkaz ediyor:

اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَانَ

(“AllÂhʼım! Receb ve ŞÃ‚ban aylarını bize mubÂrek eyle ve bizi Ramazanʼa ulaştır!” [TaberÂnî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259])

RamazÂn-ı Şerîf; ibadetler, muÂmelÂt, ahlÂk zirveleşecek, son gunlerinde bin aydan hayırlı bir gece nasip olacak, bir takv mevsimi olacak, takv mevsiminin sonunda bir Ramazan bayramı şehÂdetnÂmesi gelecek. Tabi bu herkesin seviyesine gore olmuş oluyor bu şehÂdetnÂme…

İkinci bayram ise idrÂk ettiğimiz “Kurban bayramı”. Ona da CenÂb-ı Hak daha evvelden bir îkaz oluyor:

وَالْفَجْرِ (“Fecre andolsun!” [el-Fecr, 1])

وَلَيَالٍ عَشْرٍ

“On geceye andolsun.” (el-Fecr, 2) buyruluyor. Yani bu kurban bayramına girmeden evvel “on geceye andolsun” buyruluyor. CenÂb-ı Hak yine bir îkaz hÂlinde burada.

Kurban bayramı ilÂhî emirlere itaat yolunda gosterilen fedakÂrlıklarla CenÂb-ı Hakk’a yaklaşma mevsimi. Bir fedakÂrlık şehÂdetnÂmesi. CenÂb-ı Hak’la dost olabilme bayramı.

Bu bayramda CenÂb-ı Hak bize İbrahim -aleyhisselÂm-’ı misal olarak veriyor. Dostluk, fedakÂrlık ister. Bu bayram bize İbrahim -aleyhisselÂm-’ı hatırlatıyor.

İbrahim -aleyhisselÂm- putperest kavmine karşı hic yılmadan tevhidi buyuk bir fedakÂrlıkla tebliğ etti. Maldan fedakÂrlık, candan fedakÂrlık, evlÂttan fedakÂrlık neticesinde CenÂb-ı Hak’la dost oldu, “Halîlullah” oldu.

Candan imtihan oldu, fedÂ-yı cÂn ederek tevekkul ve rız hÂlinde ateşe atıldı. Teslîmiyet ve sadÂkat, ateşi sondurdu. Fizikî Âlemde su sondurur; demek ki burada bir muhabbet ve sadÂkat, Nemrut’un bir dağ gibi yaptığı ateşi bir anda gulzÂra cevirdi. Yani can verdi, gercek canı buldu. Tevekkul ve teslîmiyetle ateşi sondurdu.

Diğeri; mal imtihanından gecti. Comertlik, verebilmek, bir lezzet hÂline geldi. Her verdikce bir huzur buldu. “Halil İbrahim bereketi” oldu. O nesilden nesle bir ikram karşısında dÂim halk arasında; “Allah sana Halil İbrahim bereketi versin.” derler.

Mal kime Âit? Kalp bunun idrÂki icinde oldu.

En zor, evlÂt imtihanıydı. İbrahim -aleyhisselÂm-’ın devam eden bir parcasıydı. Bu ucuncu taht kalbindeki, dunyaya ait, CenÂb-ı Hak teslîmiyet ve muhabbet imtihanında bir kurban indirdi.

Kurban, fedakÂrlığın bir semboludur. Kurban denince İbrahim -aleyhisselÂm-’ın o fedakÂrlığı hatıra gelir. İsmail -aleyhisselÂm-’ın o teslîmiyeti hatıra gelir.

Boylece fÂnî taht, uc tane taht yıkıldı; kalp, ilÂhî nazarların, ilÂhî tecellîlerin mazharı oldu. Ve “Halil” oldu, “dost” oldu. Malıyla dost oldu, canıyla dost oldu ve evlÂdıyla dost oldu ve “Halîlullah” oldu.

Okunan Âyet-i kerîmeler… İlk Tevbe Sûresi’nden okundu. CenÂb-ı Hak dostluk icin bizden ne istiyor, bir test:

“Canlarıyla, mallarıyla Cennet’i satın aldılar.” buyuruyor. (Bkz. et-Tevbe, 111)

Bir pazardayız. Âhiret icin dunyaya geldik. Dunya bir imtihan salonu.

“Canlarıyla, mallarıyla Cennet’i satın aldılar.” On yerde benzer Âyet-i kerîmeler geciyor. İki yerde de “imtihan olunmaktasınız” geciyor.

VelhÂsıl 12 yerde CenÂb-ı Hak bir îkaz hÂlinde. Malı nasıl kullanacağız, canı nasıl kullanacağız, evlÂtlarımızı nasıl yetiştireceğiz?

Yûnus Sûresi’nde de CenÂb-ı Hak’la olan dostluğun neticesini, CenÂb-ı Hak ikramını bildiriyor. Zor gunler gececek başımızdan. En zor, KıyÂmet gunu…

لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

“…Onlar mahzun olmayacaklardır, uzulmeyeceklerdir.” (Yûnus, 62) buyuruyor.

CenÂb-ı Hak dunyadayken Rabbine dost olanlara CenÂb-ı Hak dunyada da Âhirette de o dostluğun mukÂbilini vereceğini bildiriyor.

SÂffÂt Sûresi’nde de bu İbrahim -aleyhisselÂm- ile İsmail -aleyhisselÂm-’ın durumunu bildiriyor okunan Âyet-i kerîmede:

“Her ikisi de teslim olup (CenÂb-ı Hakk’a teslim olup) alnı uzere yatırılınca (İsmÂil -aleyhisselÂm-); «Ey İbrahim! Ruyanı gercekleştirdin. (Cunku akitte bulunmuştu. Uc gun ruya gordu.) Biz sÂlihleri boyle mukÂfatlandırırız. Bu gercekten cok cok acık ve zor bir imtihandır.»” (es-SÂffÂt, 103-106) buyuruyor CenÂb-ı Hak.

Yani evlÂdını… SÂlih bir baba, salih bir evlÂdını kurban edecek.

“Biz, oğluna bedel olarak bir kurban verdik.” buyuruyor. (es-SÂffÂt, 107)

“Geride kalanlar arasında da (İbrahim’e) iyi bir nam verdik.” (es-SÂffÂt, 108)

O nÂm, devam ediyor. Tahiyyat’tan sonra İbrahim -aleyhisselÂm-’a da salevÂt-ı şerîfe gonderiyoruz. Ve; “İbrahim’e selÂm!” (es-SÂffÂt, 109) diyor CenÂb-ı Hak. Yani kÂinÂtın HÂlık’ı, kuluna “selÂm” diyor, o dostluğu takdir ediyor.

“Biz sÂlihleri boyle mukÂfatlandırırız. Cunku o Biz’im mu’min kullarımızdandır.” (es-SÂffÂt, 110-111) buyuruyor. Bu cok muhim; “Biz’im mu’min kullarımızdandır.” (es-SÂffÂt, 111) Demek ki mu’min olmanın şartı, CenÂb-ı Hak’la dost olabilmek…

Cennet’ten bir koc geliyor. CebrÂil; “AllÂhu ekber, AllÂhu ekber!” diyor, bu dehşet karşısında. İbrahim -aleyhisselÂm- da; “LÂ ilÂhe illÂllÂhu vallÂhu ekber!” diyor. İsmail -aleyhisselÂm- da; “AllÂhu ekber ve lillÂhi’l-hamd!” diyor.

İşte bu Arefe gununden başlayarak dorduncu gun ikindi vaktine kadar devam edecek “Teşrik Tekbirleri” bu şekilde meydana gelmiş oluyor. Hep ummet-i Muhammed bu fedakÂrlığı hatırlıyor. CenÂb-ı Hakk’ın nasıl bir dostluğa karşı mukÂfatını…

DÂim bu, kendimizi bir sorguya cekeceğiz: Allah Rasûlu’ne olan muhabbetimiz ne kadar? Dîni yaşayabilme ve yaşattırabilmeye karşı fedakÂrlığımız ne kadar? Malımızdan ne kadar fedakÂrlık hÂlindeyiz? Canımızı, enerjimizi, zamanımızı, imkÂnlarımızı Allah yolunda, O’nun dînine hizmette ne kadar sarf ediyoruz? Muhabbetimiz ne kadar?..” Bizim icin buyuk bir ayna olmuş oluyor.

MevlÂn Hazretleri buyuruyor ki -bayramın hakîkatine girmemizi arzu ediyor- onun icin buyuruyor ki:

“Kurbanın hakîkatine er diyor, onu kasaplık gunleri, et bayramı zannetme!” diyor.

Demek ki kurban nedir o zaman? Malı-canı, evlÂdı, Allah ne verdiyse hepsini, butun nîmetleri O’nun dostluğuna vÂsıta kılabilmek. Kurban kesmekten maksat da AllÂh’a teslîmiyet, fedakÂrlık, bu temsili hatırlayarak bu kurbanı kesebilmek. Ve CenÂb-ı Hakk’a bir şukran hÂlinde bulunabilmek. Nasıl Cebrail, İbrahim -aleyhisselÂm-, İsmail -aleyhisselÂm- tekbir getirdi, biz de bu İbrahim -aleyhisselÂm-’ın, onun dostluğu neticesinde CenÂb-ı Hakk’ın mukÂbelesini hatırlayabilmek…

Demek ki Hazret-i İbrahim’e inen koc, Allah’ın bize yağdırdığı nîmetler ve ikramları tefekkur ettirmelidir. CenÂb-ı Hak CÂsiye Sûresi’nin 13. Âyetinde:

“Goklerde ve yerde ne varsa ÂmÂde kıldık…” buyuruyor. Her şey ÂmÂde. Atmosfer ÂmÂde, Guneş ÂmÂde, Ay ÂmÂde, toprak ÂmÂde. Her şey insana ÂmÂde. “…Duşunen bir toplum icin.” buyruluyor.

Etiyle, sutuyle, derisiyle bize hizmet eden butun mahlûkat, yeryuzunde tasarrufumuza verilmiş. Bitkiler, ağaclar, sular, nehirler, dağlar vs… Butun bunlar bizim hizmetimize sunulmuş durumda.

Bir bardak su ikram edene bir teşekkur mecburiyetindeyiz vicdanen. Demek ki CenÂb-ı Hakk’ın bu kadar ikramına karşı biz ne kadar bir teşekkur hÂlindeyiz? İşte kurban, bu fedakÂrlığı bize hatırlatmakta.

İşte biz de bu iki bayramın hulÂsası; Ramazan bayramı ve Kurban bayramının fedakÂrlık ve takv hÂli icinde hayatımızı surdurebilirsek, bizim icin daha buyuk bir bayram gelecek. Bu da son nefes bayramı. O da bir sefere mahsus, tekrarı da yok. Takv ve zuhd ve fedakÂrlık neticesinde gelen bir bayram oluyor son nefes bayramı.

CenÂb-ı Hak:

يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

“Ey îmÂn edenler, AllÂh’ın buyukluğune (sonsuzluğuna, AllÂhu ekber diyoruz, hudut yok! O’na) yaraşır şekilde takv sahibi olun, ancak Muslumanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrÂn, 102) buyuruyor.

ElhamdulillÂh, musluman olarak dunyaya geldik. “HÂdî” sıfatının tecellîsi olarak dunyaya geldik. Musluman bir beldedeyiz -elhamdulillÂh-. Fakat CenÂb-ı Hak bir son nefes, yani butun şu hayatın gayesi, son nefesi kurtarabilmek. Ne kadar, hepimiz bir takvimle geliyoruz. İnsan takvimle meydana geliyor, hayvanat takvimle geliyor, nebÂtat takvimle geliyor. Hic kimse de takvimde ne kadar yaprak var, onu bilmiyor. Her an bir hazırlık icinde olunacak ve son nefes bayramına erişilecek. Ve bu, fırtınalar, girdaplarla, med-cezirlerle dolu bu hayatta insanın sÂhil-i selÂmete cıkabilmesi ve bir son nefes bahtiyarlığına erişebilmesi…

Ubeydullah Ahrar Hazretleri anlatıyor:

Bir aziz zÂt diyor, vefÂt ettikten sonra Nakşibend Hazretleri’ni ruyasında gordu, ona:

“–Ebedî kurtuluşumuz icin ne tavsiye edersiniz?” diye sordu. O da:

“–Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa, onunla meşgul olun.” Yani son nefeste nasıl ki tamamen kendi hÂlimizi, kurtulduk mu kurtulmadık mı; îmanlı mı gidiyoruz, îmansız mı gidiyoruz, nasıl bunun endişesi icindeysek, hayat boyu da bu endişe icinde olabilmek…

İşte bu iki mevsim, RamazÂn-ı Şerîf bayramı, Kurban bayramı; demek ki bu mevsimin yaşanan hÂlini devam ettirebilmemiz hayatımızda…

Ondan sonra da bayramlar gelecek. Bir şefaat bayramı olacak. Daha arka arkaya bayramlar gelecek.

CenÂb-ı Hak yine bu kurban bayramı hakkında, Hac Sûresi’nde:

“Onların ne etleri ne de kanları AllÂh’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvÂnız ulaşır…” (el-Hac, 37)

Yine MevlÂn Hazretleri de buyuruyor ki:

“Kecinin golgesini kurban etmeye kalkma!” diyor. Yani kurban edilen hayvanın eti, kemiği, onlar golge varlıktır diyor. Aslolan, onun ifade ettiği mÂnÂdır. Gonlun bu mÂnÂnın farkında olmalıdır. CenÂb-ı Hak niye bu kurbanı indirdi? CenÂb-ı Hak hep hatırlatıyor her sene…

Hac da Hazret-i İbrahim -aleyhisselÂm-’ın hÂtırası. Yine onun tevekkul, teslimiyet…

MevlÂn Hazretleri yine buyuruyor ki:

“Hacca gidenler orada evin/beytin sahibini arasınlar buyuruyor. KÂbe’nin sahibini arasınlar diyor. Eğer diyor, KÂbe’nin sahibini bulabilirlerse, her yerde KÂbe’yi bulabilirler.” buyuruyor.

Yani CenÂb-ı Hak’la beraber olabilmek.

اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ

(“…Kalpler ancak AllÂh’ın zikriyle huzur bulur.” [er-Ra‘d, 28])

Kalbin CenÂb-ı Hak’la huzur bulabilmesi.


Osman Nuri Topbaş Sohbetlerinden

__________________