Yerinde yapılan bir sukût, insana huzur verir, vakar bahşeder, kalbî derinlik kazandırır ve kurtuluşa erdirir.

Sukût ve tefekkur, en fazla muhtac olduğumuz hasletlerdir. ÎmÂnımızın kuvvet kazanması, amellerimizin istikÂmet bulması ve hayÂtımızın huzûra kavuşması, bu guzel vasıfları lÂyıkıyla yaşamamıza bağlıdır. Zîr tefekkur, insanı tahkîkî îmÂna erdirerek yaratılış maksadına yonlendirir.

ŞÃ‚ir ne guzel soyler:

Bir kitÂbullÂh-ı Âzamdır serÂser kÂinÂt,
Hangi harfi yoklasan mÂnÂsı hep Allah cıkar…

“KÂinat baştan başa AllÂh’ın en buyuk kitabıdır. Bu buyuk kitabın hangi harfini okusan, mÂnÂsının hep Allah olduğunu gorursun. KÂinÂtın hangi zerresi uzerinde tefekkur etsen, seni AllÂh’a ulaştırır.”

“SUSAN KURTULDU”

Yerinde yapılan bir sukût, insana huzur verir, vakar bahşeder, kalbî derinlik kazandırır ve kurtuluşa erdirir. Nitekim Peygamber Efendimiz -aleyhissalÂtu vesselÂm-:

“Susan kurtuldu.” buyurmuştur. (Tirmizî, KıyÂmet, 50/2501; DÂrimî, RikÂk, 5)

VelhÂsıl, sukût ve tefekkurun faydaları saymakla bitmez. O hÂlde, hakîkati istiÂb husûsunda en geniş imkÂna sÂhip olan sukûta avdet ederek sozu onun sonsuzluğunda noktalamaktan başka cÂre yoktur!


Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları

__________________