Eşlerimiz Elbisemizdir Aslında..

RABBİMİZ, Kur’Ân-ı Kerim’de eşleri “birbirlerinin elbisesi” olarak tarif eder.

Bizim fıtratımızı bizden iyi bilen Rabbimizin eşleri “elbiseler” diye tarif etmesi, hic şuphesiz, sonsuz manalar iceriyor olmalı. “Elbise”nin anlamı ve cağrıştırdıkları uzerinden eşimizi anlamaya calışabilir miyiz?:

Başkalarına elbisenizle gorunursunuz. Elbisenizin temizliği, sağlamlığı, rengi ve şıklığı dışarıya verdiğiniz mesajdır. Elbisenizin guzelliği ile kendinizi onemsediğinizi ve onemli olduğunuzu ifade edersiniz. Kirli, pejmurde, dağınık, sokuk, yırtık bir elbise kendinize değer vermediğiniz anlamına gelir. Şu halde, “Elbisemden bana ne?” deme hakkınız yoktur. Kendinizi elbisenizle tanıtırsınız; o kimliğiniz olur, kişiliğinizi ortaya koyar. Elbisenizde olabilecek her turlu kusur, size mal edilir; kişiliğinizden kaybettir.
Eşiniz de sizin başkalarına gorunduğunuz kimliğinizdir. Onu yıpratırsanız, bakımını ihmal ederseniz, perişan hÂle getirirseniz, once kendinize zarar vermiş olursunuz. Kişiliğini kaybeden, ozguvenini yitiren, değer verilmeyen bir eş, sizin kendinizi boyle bir eşle yaşamaya mahkûm ettiğinizin gostergesidir. Bu da sadece eşinizi değil, kendinizi de onemsemediğiniz anlamına gelir.

Elbiseniz ayıplarınızı orter. Cıplak gezmek kadar utandırıcı bir şey yoktur herhalde… Şukur ki elbise sizi hem guzelleştirir, hem de bedeninizin saklamanız gereken kısımlarını orter. Bir bakıma sırdaşınızdır elbiseniz; en gizli saklı yerinize dokunur ama başkasına gostermez. İc yuzu cıplaklığınızı gorur ama dış yuzunde bunu kimseye belli etmez. Hic ummadığınız bir zamanda sokuluveren yahut icindekini gosteren bir elbise ayıplarınızı sergiler, sizi mahcup eder.

Eşler de birbirlerinin kusurlarını ortmek icin vardır. Eşlerin kusur ve ayıpları, hata ve zaafları birbirine acıktır. Eşiniz, sizin hakkınızda başka kimsenin bilmediklerini bilir, sizde başka kimsenin gormediklerini gorur. Elbette, bir “elbise” yahut “ortu” olarak, bu ayıpları ayıplamak icin değil, ortmek, saklamak, ortadan kaldırmak icin yanınızdadır. Eşinizin hata ve kusurlarını kucultup saklamak yerine, daha da buyutup ortaya cıkarmaya calışıyorsanız, siz “elbise” değilsiniz. Bu yuzden eşinizi kimseyle kıyaslamayın; cunku başkalarını sadece elbiseleri uzerinden gorursunuz; başkalarının elbiselerinin bildiğini bilemezsiniz.
Elbiseye siz değer katarsınız. İcine bir insan girdiğinde değer kazanır elbiseler. Hicbir elbise paketinde kalsın diye dikilmez. Onu değerli kılan, bir insan bedenine uygun olması, bir insan tarafından giyilebilir olmasıdır. Bir başka deyişle, insan elbiseyi giyindiğinde, elbise de insanı giyinir. İcinde insan olan bir elbise adeta konuşur, işitir, gorur, duşunur. Kendisinde kişilik olmayan bir insanı cok guzel bir elbise kişilik sahibi etmez. Elbise uzerinden sarkar, her haliyle o insana fazla geldiğini soyler.

Coğunlukla “iyi” ve “ideal” bir eş ararız. Bu arayış kendimizin bu “iyi” ya da “ideal” eşe, “iyi” ya da “ideal” bir eş olup olamayacağımız detayını gozden kacırtır. İyi bir elbiseyi giyinince, adam olunmayacağı gibi, iyi bir eş bulununca da, iyi bir evlilik garantisi yoktur. Oncelikle bu “iyi” eşe, “iyi” eş olmanız gerekir. Sonra da iki “iyi” eş olarak “iyi” bir ilişkiyi surdurmenin ve geliştirmenin yollarını aramanız gerekir. Eşler birbirlerinin elbisesidir; yani birbirlerini giyinirler. Aralarındaki uyum onların ilişkilerinin şıklığı icin vazgecilmezdir. Eşiniz de elbiseniz olduğuna gore, sadece onu giyinmekle değer kazanacağınızı duşunmeyin. Elbiseye sizin de katacağınız bir şeyler vardır. Ona gore yurumesini, ona gore durmasını, ona gore davranmasını bilmeniz gerekir.
Elbise sizi korur. Elbisenin ortme fonksiyonuna ek olarak koruma fonksiyonu da vardır. Elbise soğuktan, aşırı sıcaktan, kir ve tozdan vs. korur. Canınızı ve teninizi tehdit eden şeyler karşısında, elbisenize daha sıkı burunmeniz gerekir. Aksini yapıp boylesi tehditlerden elbisenizi sorumlu tutmanız haksızlık ve akılsızlık olur.
Selam Ve Dua lar ile...
Hatice Başkan
__________________