İlÂhi Ferman haber veriyor: “Sizi, bir imtihan olarak, şer ve hayırla deneyeceğiz. Hepiniz de nihayet bize donduruleceksiniz.” (Enbiya Sûresi, 35)
Buna gore dunya bir imtihan meydanıdır. Bir hadis-i şerifte de, dunya “ahiretin tarlası” olarak takdim edilir.
Bu dunya, rahat yeri değil, imtihan meydanı ve ahiretin tarlası olarak yaratılmış. Bu imtihan salonunda, insanlar surekli caba gosterir, ter dokerler. Ve bu tarlada, ahiretleri namına her gun bir bağ derleyip yorgun argın bitirirler gunlerini.
Tarlada calışan bir insan, dort beş ceşit yemek yerine, ekmek ve yoğurtla yetinir; doşek yerine toprakta veya cimende uzanır; oylece dinlenir. Bunları garip karşılamaz ve bundan fazla rahatsız da olmaz. Bir sure sonra koye doneceğinin ve asıl rahat ve huzuru orada bulacağının şuurundadır.
Allah Resulu (asm.) haber veriyor: “Dunyada rahat yoktur.”
Gece ve gunduzun birbirini kovaladığı, hastalıklarla sıhhatin nobetleşe insanı yokladığı, zorluklarla kolaylıkların yine art arda insanı sardığı, fırtınayla sukunetin insan ruhunda nobetleşe hukmettiği bu garip dunyada, rahat ve huzur bulmak ne mumkun!
Dunyada rahat yoktur, ama mumin icin saadet vardır. İnsan bu dunyada imanı tatmış ve salih amelin yolunu tutmuşsa, acı-tatlı her hÂdiseden ahireti namına bir takım faydalar edinir. Ve en onemlisi, bu dunyanın rahat yeri olmadığını bilmenin verdiği rahatı tadar ve huzursuzluktan kurtulur.
Cevremiz, bu hadîs-i şerifi surekli tefsir eden olaylarla adeta kaynaşmaktadır.
Bir yanda, insanı perişan etmek icin aralıksız calışan inanc katilleri, iffet duşmanları, en kısa ifadesiyle şer odakları... Zehir pazarlayan meyhaneler, pis havalı kumarhaneler, haya duşmanı moda odakları, korpe dimağları rezalete ozendiren romanlar, hikÂyeler... Ve dunyanın her tarafından ekranlara hucum ederek ruhu kemiren mustehcen sahneler. Umitsizlik aşılamakla kalbi perişan eden acı haberler. Bitmek bilmeyen boğuşmalar. Cinayetler, trafik kazaları... Siyaset sahnesinden hic eksik olmayan iftira camurları, karalamalar, yalanlar, gıybetler.
Beride, hurmet-muhabbet munasebetini yitirmiş virane aileler. Gorenek belÂsı, desinler tutkusu yahut demesinler korkusu yuzunden, israf ile kabaran masraf rakamları. Uyku kacıran taksitler...
Dunyanın, coğu zaman insanların eliyle icra edilen ve insanı insana Âdet bel eden bu kadar maddî ve manevî sıkıntısı karşısında Âciz, fakir ve fÂni insan...
Bu tablo, kalbin dunya ile tatmin olamayacağının en berrak bir gostergesi ve insanın nazarını bir başka diyara ceviren bir hidayet oncusudur.
Gercekten de dunyada rahat yoktur. Zira şu imtihan Âleminin yapısı buna musait değildir. İmtihanda rahat olmaz. Dış alemde olduğu gibi insanın ic dunyasında da, surekli bir bahar gozleyemezsiniz. Onun da kışı, yazı, sonbaharı vardır.
Havası daima sakin değildir; şimşeği, fırtınası, kasırgası vardır. Onu da hep aydınlık goremezsiniz; karanlığı, golgesi, bulutu vardır. Onda da mahsuller bir cinsten değildir; ciceği, meyvesi, dikeni vardır. Sahası da engebesiz değildir; dağı, ucurumu, deresi vardır.
Bunun boyle olduğunu kalbimize iyice sindirdiğimiz takdirde, hÂdiselere bakış acımız değişecek, yersiz kederlerden, heyecanlardan, karamsarlıklardan buyuk olcude kurtulmuş olacağız.
Ve butun bunlar dunyada rahat olmadığının birer şahididir.
Şu var ki, rahatla saadeti karıştırmamak gerekir. Dunyada rahat yoktur, ama huzur ve saadet vardır. Bu kavramlar, bedene değil ruha bakarlar. Ruh ise iman, salih amel, takva ve guzel ahlÂk ile hem dunyada hem de ahirette huzur bulur ve mesut olur.
Her duygusunu ve hissini rıza dairesinde ve istikamet cizgisinde kullanan insanlar dunyada da bir nevi cennet hayatı yaşarlar.
__________________
''Dunyada rahat yoktur.'' hadisi şerifini nasıl değerlendirmeliyiz?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- ''Dunyada rahat yoktur.'' hadisi şerifini nasıl değerlendirmeliyiz?