Gunluk hayatımızda, ahiretin varlığı hakkında derinliğine nufuz edilmeyince zorlandığımız sorularla karşılaşırız. Bunlar "Gormediğime inanmam" safsatasının arkasına sığınan materyalistlerin bir iman vadisini daha inkar icin kullandıkları, devrini coktan kapamış hezeyanlardır.
Evet, insan akıl ve mantığının bir hadiseyi halihazır icin kabullenip de onu istikbal icin inkar etmesinden daha korkunc bir tezat duşunulemez. Yani aslında ahiretin varlığına delil olarak icinde yaşadığımız hayat kafidir. İkinci bir hayatın varlığını inkar edenler, icinde yaşadıkları hayatı inkar edebilirler mi? Edemezler.
Cunku; bir kumandanın hic yoktan bir orduyu toplayıp emri altına alması mı daha kolaydır, yoksa vazifesini oğrenmiş birbiriyle tanışmış ve istirahat icin dağılmış bir orduyu teşkil eden askerleri tekrar boru sesiyle bir araya getirmesi mi daha kolaydır? Hangisi? Elbette ikincisi. Bu misal gibi, Rabbimiz bizi yokluk karanlıklarından cıkarıp pırıl pırıl bir alemde hayat dediğimiz nimeti vermiş olduğuna gore, olunce aynı işin bir kere daha tekrarlanması nasıl imkansız olabilir. Ustelik birincisine gore daha kolay değil midir?
Hem bir yerden veya bir şeyden haber vermek icin o yere gitmek veya o şeyi mutlaka gozumuzle gormek mi gerekir? Astronomi ilmi bize yıldızlardan, galaksilerden, bahsetmektedir. Uzayda hala ışığı bize ulaşamayan nice yıldızlar vardır. Peki buralara kim gidip kim gelmiştir?
Bu konu ile alakalı olarak bir İslam buyuğu "Perde-i gayb icindeki alem-i ahirete ait menzilleri dunya gozumuzle gormek ve gostermek icin, ya kainatı kucultup iki vilayet derecesine getirmeli, veyahut gozumuzu buyutup yıldızlar gibi gozlerimiz olmalı ki, yerlerini gorup, tayin edelim. Ahiret alemine ait menziller bu dunyevi gozumuzle gorulmez" der.
Bu dunyanın olculerine gore calışan insan aklı, her ne kadar mahiyet ve olculeri başka olan bir alemi hakkiyle idrakten aciz ise de, varlığı hakkında hadsiz deliller olup ispat edildiği icin ahireti mumkun gormektedir. Aklen mumkun olan bir şeyin varlığı da haber yoluyla tahakkuk eder. Butun peygamberler ve kitaplar ahiretin varlığını haber vermiş ve insanın oldukten sonra tekrar dirilerek, bu dunya hayatında yaptıklarından hesaba cekileceğini ihbar etmişlerdir. Hele mukaddes kitabımızda da ahiret hayatı, dunya hayatından bazı misaller, bir takım teşbihler getirilerek en mukemmel bir tarzda anlatılmıştır. Bu da ahiretin, Cennet ve Cehennem menzillerinin dunyaya benzediğinden değil, başka turlu tam manasıyla bu hakikati anlamamız mumkun olmadığındandır.
Ustelik Efendimiz (s.a.v.) de, Mirac Gecesi'nde gidip gormuş ve gelip haber vermiştir. Şimdi varlığı hakkında bu kadar sağlam deliller sıraladıktan sonra inkar edenlere soruyoruz. Siz nereye gidip baktınız da goremediğinizden dolayı yokluğuna hukmediyorsunuz? Deliliniz nedir? Madem inkar ediyorsunuz, inkarınıza delil getirmek mecburiyetindesiniz. Yok, yok demek neyi halleder?
İzah ve ispat edenlerin ciltler dolusu bilgiler verip şupheleri defettikleri bir davanın, guneş gibi acık bir hakikatin karşısında inkar ile gozlerini kapayanlar ancak kendilerine gunduzu gece yaparlar.
__________________
Ahirete giden gelen var mı?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Ahirete giden gelen var mı?