Gıybetle Savaş 2


Gıybet Dinleyen Ne Yapmalı ?..
Engel olmazsak, bizimle konuşurken gıybet yapanla suc ortağıyız. Cunku gıybetin devam edebilmesi, bizim en azından dinliyor goruntusu verebilmemize bağlıdır. Başkalarının gıybetine bilincli kulak misafiri olan da gıybetin suc ortağıdır.

İlk yapmamız gereken, “Kim ki yanında Musluman kardeşinin gıybeti yapıldığı halde, gucu yeterken ona yardım etmezse, Allah onu dunya ve ahirette zelil kılar”2 hadis-i şerifini hatırlamak olmalıdır. Bu soz sadece bizimle konuşanın yaptığı gıybeti değil; cevremizde, radyoda veya televizyonda yapılırken dinlediğimiz gıybetleri de kapsamaktadır. O anda kendimizi gıybeti yapılan kişinin yerine koymalı, bizden gıyabımızda bu şekilde soz edildiğinde rahatsız olup olmayacağımızı sormalıyız. Onuru zedelenen kişinin uzulmesi gerekiyorsa uzulmeli, hakkını savunması gerekiyorsa savunmalıyız.

Hatta kendi hakkımızı feda edebiliriz, ama başkasının hakkını korumak namus borcumuzdur. Once kalbimizde derin bir rahatsızlık oluşmalı, gıybeti dinlemeye tahammul edemez hÂle gelmeliyiz. Gıybeti yapılan kişi kişisel dostumuzsa, mutlaka sozel olarak mudahale etmeli, onurunu savunmalı3 ve gıybeti suclamalıyız. Susturmanın bize zararı buyuk olacaksa, ‘rahatsızlığımızı hissettirmek şartıyla’ oradan hemen uzaklaşmalıyız. Radyo veya televizyonda yapılıyorsa, hemen kapatmalıyız. Bunları yapamıyorsak, dinlememeye calışmalıyız. Dahası, gıybeti dinlediğimiz icin Allah’tan af dilemeli,4 gıybeti yapılan kişiye dua etmeli, ve duyduklarımızın etkisinde kalarak suizan etmemeye ozen gostermeliyiz. Dahası, uyarıp duzeltemediğimiz gıybetciden, elimizden geldiğince uzaklaşmalıyız.

GIYBETEDENNEYAPMALI?

Yaşayan veya olen bir insanın veya insanlar topluluğunun gıyaplarında onları uzecek doğruları soylemiş olabiliriz. Eğer yaşıyor(lar)sa, helalleşmenin bir yolunu aramalıyız. Biliyoruz ki, şehit bile olsak, kul hakkını odemek zorundayız. Eğer vefat edenin gıybeti yapılmışsa, helallik dilemek ne yazık ki imkÂnsız. O zaman onun icin omur boyu dua etmekten, onun adına iyilik yapmaktan başka care kalamaz. Zalimleri aşağılamak dışında, tarihteki insanları eleştirirken, haksızlık yapmamaya dikkat etmeli; herkesin hakkının ve onurunun Allah tarafından sonsuza dek korunacağını unutmamalıyız.

Bugunden başlayarak, gıybetlerini bilmeden yapabileceğimiz ihtimaliyle, tum tanıdığımız insanlarla ilk karşılaşmamızda mutlaka helalleşmeli, hatta helalleşmeyi periyodik bir alışkanlık hÂline getirmeliyiz. Aksi halde burada birkac gunde tamamlayabileceğimiz helalleşme faslını ihmal etmemiz, haşir meydanında binlerce yıl beklememize mal olabilir.

Gıybetini yaptığımız kişilere ismen dua etmeli, onların affı ve tum hayatlarının rahmetle ve ihsanla kuşatılması icin, ısrarlı ve vazgecmeden gizli dualarda bulunmalıyız. Tum bunları yaparken, —bilhassa vefat edenlerin ve toplulukların—bir daha gıybetlerini yapmamak icin de ilÂhî yardım dileğimizi ihmal etmemeliyiz. Cunku, bu tur gıybetlerde helalleşmek pratik olarak neredeyse imkÂnsız gibidir.

GIYBETEDİLENNEYAPMALI?

Hakkımızda yapılan gıybetler bir şekilde bize ulaşır. Ya başkaları bize aktarır, ya soz dolaştırılırken kulak misafiri oluruz, ya da kalbimizde gıybetimizi yapana karşı bir soğukluk ve sevgisizlik ilhamı alarak ondan uzaklaşma eğilimine gireriz. Toplumsal bolunmelerin ve kitleler arasında bağlılığın azalmasının ardında, kitlesel gıybetlerin ne denli etkili olduğunu hatırlamalıyız.

Şayet ‘size’ gıybet yapana kufur, hakaret ve aşağılama savurarak kendinizi savunursanız, gıybetlerinin bedelini buyuk olcude dunyada almış olursunuz. Ancak, bunun yerine şahsınızı savunmaya girmeyip, gıybetle mucadele eder de gıybetcinin bu hasletten kurtulmasına uğraşırsanız, buyuk mukafatları hak edersiniz. Hasan-ı Basrî, kendisine gıybet edene bir tabak taze hurma gondermiş ve “Duydum ki sen ibadetini bana hediye gondermişsin. Ben de buna bir karşılık vermek istedim. Kusura bakma, tam karşılığını veremedim”5 diye de bir not eklemiştir.

Gıybetinizi yapanlarla savaşmadığınızda, karşılarına ilÂhî adalet cıkıyor ki, tevbe etmeyenleri kuşatan ilÂhî ceza kimsenin intikamına benzemez. Hatalarını duzeltmedikleri surece, ayıpladıkları şey başlarına gelinceye ve ustelik ebedî hayatta bedelini odeyinceye kadar kurtulamazlar. Ancak kul kişisel hakkını affedip, muhatabı icin hidayet dilerse, elde edeceği mukafat, aksi halde kazanacağından cok daha değerli olacaktır.

İnsan, kendine yapılan gıybete ne oranda affedici olması gerekiyorsa, başkasına yapılan gıybete o oranda acımasız ve zemmedici olmalıdır. Ayrıca, şayet bir insanın ismi ve eserleri bir topluluğa mal olmuşsa, o insana veya eserine yapılan gıybet, aynı zamanda taraftarlarına yapılmıştır. Orneğin peygamberlerin gıybetini yapan, inananlarının da gıybetlerini yapmış olur. Bir babayı haksız yere aşağılayan, cocuğunu da aşağılamış sayılır. Bu durumda, bize yapılan gıybetin yakın dostlarımıza duşen hissesini affedemeyiz. Kader başkasına ait hisselerin bedelini tahsil edecektir.

GIYBETTENNASILKORUNURUZ?

Başlıktaki soru uc yonludur: Gıybet etmekten nasıl kurtuluruz? Başkalarının gıybetimizi yapma sebeplerini nasıl yok ederiz? İnsanlar nicin gıybet yapıyorlar? İşte cozumler:

• Gıybet yapmamak: Gıybet edenin gıybeti yapılacaktır. Dilimizi gıybete karşı dişlerimizin ardına hapsedersek, başkalarının gıybetlerini dahi onleyebiliriz. Dilini tutanla alay etmeye kalkanın kalbine, gizli bir elem ve hatta korku ilham edilecektir. En guvenlisi susmaktır; ovmeyeceğimiz kimsenin gıyabında konuşmamaktır.

• Ovunmemek ve başkalarını kucumsememek: İnsanlar başkalarının ovunmelerini veya huzurlarında kuculmeyi kabullenemezler. Aramızdaki eşitliği bozduğumuzda, izzetlerini korumak icin bizi aşağılama ihtiyacı duyacaklardır. Başarılarımızı, hizmetlerimizi gizleyemeyiz, gizlememeliyiz; tecrubelerimiz dostlarımıza model olacak ve onları heyecanlandıracaktır. Ama anlatırken kendimizi onlardan buyuk goruyorsak, icimizde onlara yonelik bir kucumseme varsa, bu duygu algılanacak; bu durum vucut dilimize ve konuşmamıza da yansıyacaktır.6 Âlimin ilmine saygı gostermeli; ama cocukla da cocuklaşabilmeliyiz.

• Kıskanmamak/kıskandırmamak: Kıskandığımız insanın guzel vasıflarını reddederiz; goreceği zarardan mutluluk duyarız. Kıskandırmanın inceliklerini burada sıralamak zor; en basit formulu şudur: Kimseyle rekabet etmeyen, başarıyı sonuclar olarak değil, niyetler ve gayretler olarak goren insan kıskanamaz ve haklı şekilde kıskandıramaz. “Kıskandırmayayım” diye hizmetlerini gizlemek ve hicbir şey yapmıyormuş gibi bir izlenim vermeye cabalamak, ihsana nankorluktur; insanları başarılı modellerden mahrum etmektir, insanlara pısırık bir ornek sunmaktır. Kıskanclığın olmadığı yerde sadece takdir, sevgi, saygı ve muhtemelen gıpta vardır. Temiz bir ruh, kardeşine dua edip destek olduğunda, iyiliğine ortak olacağını bilir ve kıskanmaz.

• İkiyuzlu olmamak: İnsanlar cıkarlarının veya korkularının etkisi altında ikiyuzlu davranmaya kalkışabilirler. İkiyuzlu olmayanın gıybetini yapmaktan korkarsınız; ikiyuzlunun gıybeti ise cok kolay ve pervasızdır. Dahası, ikiyuzlu olmayanın kendisi de kolaylıkla gıybet yapamaz. Cıkarlarını duşunerek iki yuzlu davrananlar, cıkarlarından mahrum olmakla cezalandırılacaklar. Basit korkuları nedeniyle ikiyuzluluğe teslim olanlar, dayanılmaz korkularla yuzleşecekler.

İki yuzluluk, hic bir başarının, hic bir kazanımın, hic bir mutluluğun yolu olmamıştır. İkiyuzluluk insanda ne şeref bırakır, ne irade ve ne de cesaret... Bir insanın yuzune gulup onu takdir eden, gıyabında sozu gectiğinde aynı şeyi yapmıyorsa ikiyuzludur. İnsanlara ikiyuzluluk yapan şuphe etmesin ki, ruhu Yaratıcısına da ikiyuzluluk yapıyordur.

• Kendini temize cıkarmamak: Kişisel kusurlarını reddeden insan, kusur işlediğinde sucu başkasına atacak; en azından, “Onun yuzunden yaptım” diyecektir. Boyle insanlar, başkalarını ofkelendirecek, uzecek ve haklarında gıybet yapılmasına yol acacaklardır. Kusurumuz varsa derhal kabul etmeli; başkasının sucu varsa bile, başkalarını suclamakla vakit gecirmemelidir. Cunku, hakkın dağıtılmadığı yerde, suclunun kim olduğunun bilinmesinin hicbir pratik faydası yoktur.

• Eğlence icin aşağılamamak: Kimi insanlar Firavun gururuna sahiptirler. Ben merkezlidirler ve kişisel cıkarlarından başka odakları yoktur. Onların tek zevkleri başkalarını eğlence icin aşağılayıp durmaktır ve bu onların hastalığıdır. Bu tur insanları insan yerine koyup muhatap olanlar, aynı geleceği paylaşacaklardır.

• Uzuntu veya ofkeye teslim olmamak: Kimi zaman da kişinin işlediği kusura uzulduğumuz icin, iyilik zannıyla gıybetini yaparız. Bazen de bu kusur nedeniyle ofkeleniriz ve kalbimiz bu duyguların etkisi altında onu manen cezalandırmak icin aşağılamak ister; dilimizi tutamayız. Uzuntu, ofke veya infialin dostlarımızı Ânında harcamamıza yol acmaması gerekir. Zira gun gelir, haksızlık yaptığımızı algılar, pişman oluruz.

• Alışkanlığa direnmek: Hayatımız boyunca yaşadığımız aşağılanmalar, gıybeti ruhumuza sindirmiş ve bizim icin guclu bir alışkanlığa donuşturmuş olabilir. Ailede, mahallede, okulda, askerde, işte ve her yerde surekli kucumsenmişsek, insan onurunu korumanın değerini idrak etmemiz zordur. Bu tur alışkanlıkları teşhis etmeli ve karşımıza almalıyız.

• Gıybet salgınına karşı korunmak: Onemli bir nokta da gıybetin icinde yaşadığımız toplumun hemen tum bireylerine veba gibi bulaşmasıdır. TV ve gazeteler her gun gıybetle siftah yaparsa, her sabah işler gıybet seanslarıyla başlarsa, en icten dostlarımız gıybetin icerisine olumune saplanmışlarsa, virusu kapmadan gunun akşamına ulaşmak son derece zordur. Gıybetten ancak konuşma ozurlunun kurtulabileceğini bilmeli ve gıybet karşısında cok katı ve dikkatli olmalıyız.

• Failleri gizlemek: Gıybetten korunmanın susmaktan sonra gelen en kestirme yoludur. Kotuluğu sahibinden soyutlayarak zemmedersek gıybet yapmış olmayız. “Adamın birisi surekli yalan soyluyordu, bir tanıdığım surekli burnunu karıştırıyordu...” Bunlar şukur ki gıybete bir şartla girmezler: Sizi dinleyenler o kişinin kim olduğunu tahmin edemiyorlarsa gıybet değildir; ama vasıflarından tanımaları hÂlinde ismini soylemeseniz de gıybete girer. Kişinin kendisi kendini tahmin etse sorun değil, birisi burnunu karıştırıyorsa, bunu herkes de yapabilir. Ancak isimler mechul olduğunda bile, iftira, aşağılama gibi şeyler her hÂlukÂrda yasaktır.

SONUC

İnanılmaz incelikleri olan bir alan uzerinde kendimizi eğitmeye calıştık. Dil emanetini korumanın sanıldığı kadar kolay olmayacağını anlıyoruz. Hayatımızı bir universiteye donuşturmeli, gıybetin inanılmaz inceliklerini kavrayabilecek akıl ve vicdan keskinliğine kavuşabilmek icin, oğrendiklerimizi tum iletişimlerimize uyarlamalıyız. Birisinden gıyabında soz edeceğimizde, aklımızdan gecen cumle ağzımızdan cıkmadan once kendimizi onun yerine koymalı, onu hissetmeli ve rencide olacağını hissettiğimiz anda susmayı tercih etmeliyiz. En iyisi, cok az konuşmalıyız.

KAYNAKLARVEDİPNOTLAR

1-Gıybetin istisnalarının neler olduğu konusu ise, bu yazı kapsamına sığamadığı icin bir ucuncu yazının konusu olarak hazırlanmıştır ve dergimizin Mayıs sayısında yayınlanacaktır.

2-Camiu’s-Sağîr, hadis no: 8489.

3-Dostumuzu savunmak icin “Hayır, bu soylediğiniz doğru değil” dememiz yetmiyor. “Sozleriniz gıybettir, haramdır, yasaktır, arkadaşımızın şerefine zarar veriyorsunuz. Onun şerefi bizim şerefimiz kadar azizdir” diyebilmeliyiz.

4-Cunku gıybet aynı zamanda Allah’ın sanat eserini aşağılamak anlamına da gelir. Dahası, insanların onurlarını kolaylıkla rencide edenlerin Allah’ın izzetinde hassas olamayacağı da acıktır. Kendisi icin uydurulan bir fıkrada, Nasreddin Hoca, golgesinde uzandığı ağacın dallarındaki elmalara bakmış; neden kabak kadar buyuk yaratılmadıklarını duşunmuş. Sonra başına bir elma duşunce, elmaların kabak kadar buyuk olması ihtimalinden urkerek, “Allah’ım, senin işine karışılmaz” demiş. Ardından kahkahalar. Boyle fıkraları dinlediğinizde, ilÂhî izzetin hafife alınışı karşısında, hassas ruhunuzdan hancer yemiş gibi hissedersiniz. “Allah’ın colu” derken, colle birlikte Allah’ı kucumsediğimizin farkında mıyız? İnsanların onurunun onemini kavramayan, buradaki inceliklerin ne yazık ki farkında olamıyor.

5-İmam Gazalî, Kimya-yı Saadet, Merve Yayınları, s. 393.

6-Bu arada, kendilerini ihlaslı sanan kimi bencil insanlar, tum icsel tevazunuza rağmen kıskanclık krizine yakalanacak, başarınızı cekemeyecek ve gıybetinizi yapacaktır. Bedeli odenecek bu tur kişilik sapmalarına ise engel olamazsınız.
__________________