İslam gelirse insanları kesecek mi ? İslam hırsızın kolunun kesilmesi cezasını neden vermiştir. İslam'da zina eden taşlanarak oldurulur mu (Recmedilirmi) ?
İslam huzur, barış dinidir. İnsanların dunya ve ahiret mutluluğunu amaclayan kurallar butununu vaz eder. Hedef, iyi kul olup Allah'ın rızasına ulaşmaktır. İslam değil kimseyi kesmeyi, kimsenin dedikodusunu yapmayı, malını calmayı, namu-suna goz ile bile olsa yan bakmayı ... yasaklamıştır. İslamın amacı toplum ahlakını temin etmektir, toplumu tehdit etmek değil.
İslam'da hırsızlığın cezası nedir ?
Bir olayın oncesi, olayın anı ve sonrası vardır. Şimdi batı tarzı yaşam duzeni ile İslami yaşam duzeninin hırsızlık olayına bakışını, olayın once, anı ve sonrası ile kıyaslayarak karşılaştıralım:
Hırsızlık bir hastalıktır. Buna alışanlar (tıpkı evleri, milyarları olduğu halde dilenmeye devam edenler gibi...). insanlar bir kac ay yatmakla duzelmez, aksine bu işin kıdemlilerinden cezaevlerinde ders alıp, daha bir bilenmiş olarak cezaevlerinden cıkarlar. Ozellikle gunumuzde cezaevlerini, kış yaklaştığında kucuk bir adi suc işleyerek, kışı gecirmek icin kullanan "mevsimcilerin" bulunduğunu duşunursek, hırsızlığa karşılık cezaevlerinin caydırıcı bir unsur olmadığı gorulmuş olur.
Hırsızlık cezası, hırsızlıktan caydırmalıdır. Bu nedenle kimseye torpil, adam kayırma yapmadan tum seviye-mekandaki insanlara bu ceza uygulanmalıdır. Hz. Resul, zengin bir arabın kızı hırsızlık yapıp ta cezanın kıza uygulanmamasını isteyip, " O ileri gelen birinin kızıdır, cezayı azaltalım" talepleri ile karşılaşınca "Vallahi hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa yine aynı cezayı veririm" buyururlar.
İslam hırsızlık cezasının uygulanabilmesi icin, once hırsızlığa neden olan olayları (aclık, kıtlık, işsizlik...) ortadan kaldırmayı amaclar. Bir ulkede aclık, kıtlık, işsizlik varsa, o ulkede hırsızlığın cezası uygulanmaz. Hz. Omer, kıtlık vakti hırsızlık cezasını yasaklamış, kendilerini ac bırakıp, hırsızlık yapmak zorunda bırakılan hizmetcilere değil, onları o hale duşuren kişiye ceza vermiştir... Halbuki batıyı esas almış duzenlerde, kişi aclık, zaruret, işsizlikten ... dolayı hırsızlık yapsa, cezasını mutlaka gorur. O kişiyi o hale duşuren ortam, şartlar goz onunde bulundurulmaz. İslam ise, kişilerin asgari ihtiyac maddelerini karşılayacak ortamı oluşturup, ac, işsiz...kimse ortada kalmadıktan sonra; toplum, genel itibarıyla derinlemesine ve geniş bir acıdan bilinclendirilip, eğitildikten sonra, hırsızlık cezasını uygulamaya başlar.
Kısaca, hırsızlık olmadan once, İslam gerek şartlar, gerek eğitim olarak, hırsızlığa neden olacak durumları ortadan kaldırır.
Hırsızlık olduğunda bakılır ;
Eğer hırsız, akıllı, ergen ise (cocuk, deli değilse)
Mal belli bir değerin ustunde olursa (sikkeli, halis 10 dirhemin uzerinde olursa...)
Mal gizlenmiş iken, evde, iş yerinde... korunan, kapalı bir yerde iken calınmış ise,
Hırsızın, caldığı malda mulkiyet hakkı yok ise,
Mal, kamu malı değilse,
Cabuk bozulan et, sut, yaş meyve,... değilse,
Eşi, cocuğu, babasının... malı değilse,
Mahkemeye başvurmadan once, mal geri verilip tevbe edilmemiş, uslanılmamış işe,
İki şahit var ise veya hırsızın itirafı ile suc kesinleşmiş ise,
Tum bu şartlar var ise ... hırsızlığın cezası uygulanır.
Batı tarzı adalet sistemine baktığımızda, hırsız cocukta olsa, mal acıkta da olsa, calınan mal yakın akrabanın da olsa, kamunun veya belli bir değerle sınırlan-dırmadan, az bir değere ( Bir simit, ekmek,... dahil) sahipte olsa, aclık, işsizlik... o kişiyi bu duruma duşuren şartlar gozonune alınmaksızın, o kişiye ceza verilir.
Peki verilen cezaları kıyasladığımızda İslam'ın mı cezası yoksa batı duzeni bir ceza mı caydırıcılık ozelliğine sahiptir?
Hapis cezasının caydırıcı olmadığı, bir otel gibi, kış mevsimlerinin gecirildiği, hırsızlığın ihtisasının yapıldığı mekanlar olduğu ... uzmanlarca itiraf edilen bir durumdur. Hic bir hırsız bu ortamda aldığı cezadan dolayı pişman olmaz, hırsızlığa niyet edenlerde, bu cezalardan cekinip, hırsızlıktan vazgecmez. İslam ise verdiği ceza ile hırsızlıktan insanları caydırır. Hele hele, o insan ac, işsiz... değil ise, boyle bir cezayı goze alıp hırsızlığa niyet etmez.
Bir insan duşunelim. Bir emeklinin yeni aldığı 20-30 senelik calışmasının karşılığı olan parayı, emekli ikramiyesini; ac, işsiz olmadığı halde, kısa yoldan koşeyi donmek icin calmak amacıyla planlar yapıyor olsun. Bu duşunceler icinde yururken bir kalabalık dikkatini cekse, yaklaşsa o kalabalığa ve sorsa " ne oluyor?". " Bir hırsıza had cezası uygulanıyor" cevabını alsa ve şu manzarayı seyretse: Bir hırsızın eli kesilmek uzeridir... ve kesilir... Acaba bu hırsız adayı, yaptığı planları mı yoksa niyetini mi yeniden gozden gecirir. Sağ koluna bakıp, ac olmadığı, işsiz gez-mediği hayatını, aldığı İslami eğitimi, şartları... duşunup, hırsızlık niyetinden vazgecmez mi acaba ?...
Ozetle, İslam gerek eğitim, gerek emirler ( dayanışma, yardımlaşma, zekat, komşu hakları, kul hakkı...), gerekse aclık, kıtlık, işsizlik ... şartlarını goz onune alıp, hırsızlığın olmayacağı bir ortamı hazırlamaya calışır. Yine hırsızlık olursa, belli şartları arar ( gizlenmiş, belli bir değerin ustunde, şahit...), tum bunlar varsa, o adi hastalığın yayılmasına engel olacak, en katı ve caydırıcı cezayı verir ki, insanlar niyetleri bazında bile olsa, boyle bir şeye tenezzul etmesin.
Batı tarzı cezalandırmada ise, kişiyi hırsızlığa surukleyen şartlara, olayın nedenlerine ve hırsızlığın olduğu andaki şartlara bakılmaksızın, asıl suclular aranmadan, hırsıza bir ceza verilir ve bu cezada genellikle caydırıcı olmaktan uzaktır.
Namuslu, iffetli, helal kazanc, temiz bir ahlak, tatmin olmuş bir kalp ve mureffeh, huzur dolu bir ruh hali, birbirini seven koruyan, dayanışma icinde yaşayan bir toplum... ve huzurun olmadığı, harama bulaşmış, kan, ruşvet, hırsızlık, intihar ve bunalım icinde, cinnet olma noktasına gelmiş, ahlaksız, homo-lezbiyen bir toplum... Aza kanaat, coğa helal ile ulaşmaya calışanlar topluluğu ve elindeki ile yetinmeyip daima daha fazlasına, gayri ahlaki, her turlu yol ile ulaşmaya calışan, dunyasını hırs burumuş, ahireti bedbaht olmuş insanlar topluluğu...
Biri İslam, diğeri gayri İslam yaşam tarzı... Biri cennete, diğeri cehenneme goturuyor. Secim ise bizim...
Recm; zina eden evli kişilerin taşlanması cezası, İslam'da var mı ? Dinimizin yuce kitabı K.Kerim'de boyle bir ceza yoktur. Kur'an zina edenlerin toplum icinde utandırılıp, rezil edilip, 100 sopa ile cezalandırılmalarını emretmektedir.
Hadis-i Şeriflerde recm cezasından bahsedilmekte ise de, bu ceza her zaman bir tartışma konusu olmuştur alimler arasında...Hatta Osmanlılar doneminde yani 600 yıl icinde tek bir tane recm olayı olmuştur o da şeyhulislamın " bu konuda fetva veremem" deyip gorevini terketmesi ile sonuclanır.
İslam kısas ile de insanlar arasındaki kin ve kan davası gibi zararlı şeyleri ortadan kaldırmayı amaclar . Bir insanı olduren bir kişi icin toplam uc hukum vardır İslam’a gore:
1-Oldurulen tarafın ailesi adamı bağışlar:Adam serbest bırakılır .
2-Oldurulenin ailesi “ kan bedeli “ alır. İstedikleri meblağ karşılığı adamı af ederler. Adam yine serbest kalır.
3-Oldurulenin ailesi kısas ister ; “ kana kan . “ bunun uzerine “ İslam devleti “ adamı idam eder. Kan davası da olmaz cunku idamı yapan devlettir . katilin ailesi itiraz edemez , Oldurulenin ailesi de ceza verildiği icin intikama kalkışmaz .
Gunumuzde ise ailesi hicbir taraftan zarar gormeyen meclis uyeleri madur ailelere danışmadan “ af “ cıkarabilmektedirler. Madur olmayan , olayla ilgileri olmayanlar af cıkarabilmektedir. ( Af’a karşı değiliz ,sistemin kurbanları icin tabii ki af lazım ama kimseyi madur etmeden , danışarak...! )sonunda af edilen aynı sucu işleyebilirken , madur ailede intikam hisleri ile dolmaktadır...
__________________
islamda ki cezaların sebepleri ve acıklamaları (Recmin sebepleri)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- islamda ki cezaların sebepleri ve acıklamaları (Recmin sebepleri)