Benlik, insanın kendi varlığından ve sıfatlarından haberdar olması, nefsini ve malını kendine nispet edebilmesidir.
Bilirsiniz, insan, guttuğu koyunlar icin ‘benim koyunlarım’ diyebildiği halde o koyunlar, meselÂ, kendi ayakları icin ‘benim ayaklarım’ diyemiyorlar.
Guneş de gezegenlerine sahip cıkamıyor.”
İnsana bu imtiyaz niye tanınmış? “Benim aklım, benim elim, benim cocuğum, benim bahcem, benim koyunlarım.” diyebilmesi nicin? Bu sorunun cevabı şu olacaktır: Arzın halifesi olduğu icin.
Halife, sultanın mulkunde, Onun namına tasarruf eder. ‘Benim malım, benim mulkum’ derken, mulkun gercek sahibini hatırından cıkarmaz. Onun boyle deyişi, bir askerin ‘benim tufeğim’ yahut ‘benim koğuşum’ demesi gibidir.
Benlik, gercekte buyuk bir nimet, buyuk bir sermaye. Ama onu yerinde kullanmak şartıyla. Arzın halifesi olduğunu unutmayıp KÂinat Sultanı’nın namına hareket etmek, Onun emanetlerini, yine Onun rızası yolunda kullanmak şartıyla. Hicbir icraatına şahsî reyini, hevesini ve nefsini karıştırmamak şartıyla. ‘Nefsini bilen Rabbini bilir.’ sırrına ermek, ‘ben’ diyebilmeyi bir anahtar yapıp ‘O’ diyebilmek şartıyla. Tarlasına tohum serperken, ruzgÂrdan pek farklı bir iş yapmadığını, keza bahcesini sularken de yağmurun vazifesini taklide calıştığını bilmek, tıpkı onlar gibi kendisinin de Allah’ın mulkunde bir hizmetci olduğunu unutmamak şartıyla. Kendi varlığını duşunurken, ‘Bana bu varlığı kim lûtfetti ise, şu butun Âlemi de yoktan var eden ancak Odur.’ diyebilmek ve mutlak varlığın ancak Ona mahsus olduğunu bilmek şartıyla. İlmini ve kuvvetini duşunurken de, ‘Bana ilmi tattıran elbette Âlim, bana kuvvet bahşeden elbette KÂdirdir.’ diyebilmek şartıyla. Kendisine takılan diğer sıfatları, kabiliyetleri ve halleri de bu mÂnÂda değerlendirebilmek şartıyla.
KÂinat, bir yonuyle, ‘benlikten’ uzak tutulanlar ordusu!.. Sem yuksekliğine guvenmez, toprak ciğnenir aldırmaz. Ay, dunyaya bağlı olmayı mesele yapmaz, bulbul sesiyle ovunmez, arı balıyla gururlanmaz... Nicin? Cevap tektir: Hicbirinde benlik olmadığı icin.
Benlikten uzak tutulan her mahlûk, bir yonuyle mahrumdur, ama diğer yonuyle korunmuştur. MeselÂ, şu guneşimiz, “ben” diyebilseydi, belki Allah’ı bilme ve sevmede hayli yol kat edebilirdi. Ama bilemiyoruz, belki de buyukluk iddiasında bulunur, kuvvetine guvenir, gezegenleriyle gururlanır, ziyasıyla ovunurdu... Bu ise onun icin feci bir hÂl olurdu... Şimdi bu gafletten korunmuş ve bu sapıklıktan uzak, surduruyor gorevini...
Bir de melekler Âlemi var. Onlar benlik dÂvÂsı gutmekten cok uzaktırlar. Gurur nedir bilmez, kıskanclıktan anlamaz, hasedi tanımazlar. Bu isyansız varlıklar, Rablerine kim daha iyi ibadet ederse onu daha cok severler. İnsanda da bu kabiliyet var, ama onu coğu zaman yanlış kullanıyor. Kendisini, yahut babasını, dedesini kim daha cok methederse ona daha gonulden bağlanıyor. Halbuki, Rabbimizin hatırı, hicbir hatırla kıyaslanamayacak kadar yuksek. O halde, Ona bizden daha iyi kulluk eden, Onun yoluna bizden daha cok koşanları nicin alkışlamıyoruz?
Bu sorunun cevabı da benliktir. Daha doğrusu, benliğin yanlış kullanılmasıdır.
__________________
“Benlik” duygusu insana nicin verilmiştir?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●16 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- “Benlik” duygusu insana nicin verilmiştir?