— Ey kavmim! Allah"a ibadet edin!. O Allah ki, sizin icin O"ndan başka kendisine ibadet edecek, kullukta bulunacak hic bir ilÂh yoktur. Emin olunuz ki, Allah"ı tanımadığınız takdirde uzerinize buyuk bir gunun azabının gelmesinden korkuyorum, dedi. Allah"ın Resulunun bu dÂvetine karşılık, kavmin ileri gelenlerinden bir guruh: — Ey Nuh, her halde biz, seni cok acık bir sapıklık icinde goruyoruz, dediler. Hazreti Nuh da kendilerine: — Ey kavmim! Bende bir sapıldık yoktur. Ancak ben Âlemlerin Rabbi tarafından gonderilmiş bir peygamberim. Size Rabbimin haberlerini, emirlerini tebliğ ediyorum. Size oğut veririm ve sizin bilmediğiniz şeyleri Allah"dan ilham olunduğu gibi bildiriyorum. — Ey kavmim! Beni nicin yalanlarsınız? Yoksa icinizden sizi korkunc bir Âkibetten korumak, sizin de korunup rahmete erişmeniz icin Rabbiniz tarafından bir kimseye vahiy, peygamberlik gelmesine şaşar ve inanmaz mısınız?. Bu sozleri uzerine Nuh aleyhisselÂmı yine yalanlamaya devam ettiler ve dediler ki: — Ey Nuh! Biz seni, ancak bizim gibi bir beşer goruyoruz. Sana uyanları da ilk bakışta en rezillerimiz olan kimselerden ibaret goruyoruz. Sizin bize fazla bir meziyet ve ustunluğunuzu de gormuyoruz. Belki biz sizi yalancı sayıyoruz. Nuh aleyhisselÂm irşadına devam ederek: — Ey kavmim! Acıkca soyleyin, eğer ben Rabbim tarafından verilmiş bir delili hÂiz isem ve bana, Rabbim kendisinden bir rahmet vermişti, size onu gorecek goz vermeyip kor olarak bırakmış ise, biz size onu gormek istemediğiniz halde zorla kabul mu ettireceğiz zannediyorsunuz?. Hem ey kavmim, ben bu irşadıma karşılık sizden bir mal da istemiyorum. Benim ucretim ancak Allahu TeÂlÂ"ya aiddir. Ve ben, o iman edenleri kovucu da değilim. Elbette onlar Rablerine kavuşacaklar. Fakat sizi de ben, cahillik eden bir topluluk olarak goruyorum. Hem ey kavmim, ben bunları kovarsam, bana kim yardım edip Allah"tan beni kurtarabilir? Bunu bir defa duşunmez misiniz?. Ben size, ne Allah"ın hazineleri yanımdadır, ne de gaybî bilirim demiyorum. Ben muhakkak meleğim de diyemem. Yine ben, gozlerinizin hor gorduğu o kimseler hakkında «Allah onlara hic bir hayır vermez» de diyemem. Zira onların vicdanlarındaki îmanı en iyi bilen Allahu TeÂlÂ"dır. Boyle halde bulunmuş olsam ben, şuphesiz haddini aşanlardan olurum!, dedi. Buna karşılık Nuh aleyhisselÂmın kavmi: — Ey Nuh! Sen bize karşı hakikaten husûmette bulundun. Bize husûmetini fazlalaştırdın. Eğer sozunde doğru isen, bizi tehdid ededurduğun azabı hemen bize getir, dediler. Hazreti Nuh: — Onu size, ben değil, dilerse Allahu TeÂl getirecektir. Siz onu Âciz bırakacak değilsiniz. Ben size ne kadar oğut vermek istedimse de, Allahu TeÂl sizi helak etmeyi murad etmişse benim nasihatim size hic fayda vermez, iyi biliniz ki, Allah Rabbinizdir, en sonunda caresiz ona doneceksiniz!, dedi. KÂfirler: — Ey Nuh! Yoksa o azabı sen mi uydurdun? diyorlardı. Hazreti Nuh da: — Eğer ben uydurdumsa gunahı bana aittir. Halbuki ben, sizin yuklemek istediğiniz suctan her halde uzak bulunuyorum, dedi. Bunıın uzerine Nuh aleyhisselÂma Hazreti Allah tarafından vahyolundu ki: —- Kavminden şimdiye kadar îman edenlerden başka hic birisi îman etmeyecektir. Binaenaleyh işlemekte oldukları fenalıklardan dolayi sen endişelenme de, bizim nezaretimiz altında ve vahyettîğimiz talimat dairesinde gemi yap!. O zulmedenler hakkında şefaatci de olma! Cunku o zalimler muhakkak batırılacaklardır. Bu ilÂhî emir uzerine Nuh aleyhisselÂm gemiyi yapmaya başlamıştı. O bu işle meşgul olurken kavminden her hangi bir imansızlar guruhu yanından gectikce, kendisiyle alay ederler, «Hani peygamberim diyordun, işi marangozluğa bozdun» diye eğlenirlerdi. Hazreti Nuh da kendilerine: — Siz benimle eğleniyorsunuz; sizin şimdi eğlendiğiniz gibi biz de ilerde sizinle eğleneceğiz!. Kime perişan eden bir azÂb gelecek ve daimî bir azÂb kimin başına inecektir, ilerde, gorursunuz! diye cevap verirdi. Nihayet Allahu TeÂlÂ"nın emri geldi ve gemi hareket edip yer yuzunden su kaynayıp fışkırmaya başladığı zaman Allahu TeÂl Nuh aleyhisselÂma: — Şimdi geminin icine her cift erkek ve dişiden iki tane, bir de aleyhinde hukum gecmiş bulunan oğlundan başka aileni ve îman edenleri yukle! buyurdu. Bununla beraber Hazreti Nuh"a insanların pek azından başka kısmı îman etmemişti. O zaman Nuh aleyhisselÂm gemiye binecek olanlara: — Haydi mecrasında da, mersÂsında da, Allah"ın ismini anarak gemiye bininiz! Rabbim muhakkak Gafûr"dur, Rahîm"dir, dedi., Artık gemi, icindekilerle beraber dağlar gibi dalgalar icinde akıp gidiyordu. O sırada Hazreti Nuh, ayrı bir yere cekilmiş olan oğluna da: — Ey oğulcağızım, gel benimle bin! KÂfirlerle beraber olma! diye seslendi. Oğlu: — Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım! diye cevap verdi. Hazreti Nuh: — Bugun Allah"ın emrinden koruyacak bir şey, rahmetinden baş-"ka yoktur! dedi ve derhal Âsî oğul dalga aralarına giriverdi. Boylece o da boğulanlardan oldu. Tufan tamam olunca Allahu TeÂl tarafından: — (Yere

__________________