Yağ yakımı
Vücut Geliştirme0 Mesaj
●31 Görüntüleme
-
07-10-2019, 13:17:38Yağ yakımı metabolik olarak esasen katabolik, yani yıkıcı bir eylemdir. Pek cok yabancı kaynakta ve magazin dergilerinin kapaklarında gorduğumuz –yağ yakın ve kas yapın, dort haftada muhteşem mide, yağlarınızı kasa donuşturmenin yolları- başlıkları aslında metabolizmanın doğal calışma biyokimyasına tamamen ters başlıklardır ve genelde işe yaramazlar. Cunku, insan vucudu doğal yollardan bu iki eylemi aynı anda gercekleştiremez. Doğal yollardan dedik cunku, bu eylemin gercekleşebilmesi icin birbirine ters olan pek cok metabolik olayın aynı anda olması soz konusudur. Kolayca anlaşılabilmesi acısından sebep sonuc şekline indirgeyerek bu olayları sayarsak: Yağ yakımı esnasında diyetten elimine edilen birincil beslenme elementi karbonhidratlardır. Bunun sebebi insulin salgısını minimize ederek vucudu yağ stoklarını enerji olarak kullanmaya ve boylece keton cisimleri devreye sokmaktır.Fakat, Karbonhidrat kaynakları indirgendiğinde kasların ana yakıtı olan glikojen yeterli seviyede olmaz. Antrenman şiddeti duşer ve buna bağlı olarak kasların gelişim icin uyarı alma eşiği azalır. Yağ yakımı esnasında duşen karbonhidrat seviyelerinin hızlı bir şekilde yeniden yerine konulabilmesi icin hızlı karbonhidrat turlerinin kullanılması gerekmektedir. İnsulinik etkilerinden dolayı yuksek glisemik indeksli bu karbonhidratlar kullanılamaz. Fakat, antrenmanın kas icinde meydana getirdiği mikro travmatik durumu hem karbonhidrat, hem de proteinler duzeltmektedir. Karbonhidratın olmadığı yerde proteinlerin tam etkinlik gostermesi beklenemez. Cunku insulin butun dokulara element taşıyan ana nakliye aracıdır. Yukarıdaki olguya bağlı olarak pek cok kişi yağ yakımı amaclı diyetlerde karbonhidrat seviyelerini duşurduklerinde protein alımını cok yukarı cekerler. Fakat, yuksek protein oranları ancak yeterli oranda karbonhidrat etkinliği ile kullanışlı olabildiğinden, alınan bu yuksek proteinin kas liflerine ancak kısıtlı bir oranı ulaşabilmektedir. Dolayısıyla bu cok yuksek protein alımı teknik acıdan anlamsızlaşır. Yuksek protein oranlarıyla kas kitlesinin korunması sağlanabilir diye duşunerek kilo başına 6-8 gram gibi mantıksız protein oranları oneren antrenor ve magazin dergileri var, ve bunu araştırma sonuclarıyla destekliyorlar. Fakat, insan metabolizması naturel olarak ancak belirli oranda proteini sindirebilir. Ayrıca protein yuksekliği değil, protein kaynağının kalitesi ana belirleyici olmalıdır. İnsan vucudu bu oranda proteini ancak belirli aclık donemlerinden sonra sindirebilir. Normal ve modern şartlar altında bu oranları kullanmak kesinlikle mantıklı değildir. Metabolizmada ozellikle antrenmandan sonra biriken asidik amonyak kimyasallarının hızla uzaklaştırılması icin karbonhidrat dongusu onemli bir devir daim sistemidir. ATP sentezinden meydana gelen laktik asidoz birikimi bir sure sonra sistemde dokulara zarar verici duruma gelebilir. Bir diğer olgu yuksek protein alımına rağmen yağ kitlesi kaybı olmaması ve bazı durumlarda bu yağ kitlesinin artışının gozlenmesidir. Kas kitlesi kaybı duşuk karbonhidrat seviyelerine bağlı olarak enerji rezervlerinde azalmaya ve vucudun bu eksik enerjiyi kas icinde bulunan amino asitlerden elde etmeye başladığına dair en onemli gostergedir. Bu durumda aktif doku olan kas yoğunluğu duşeceğinden bazal metabolizma hızı’da duşecektir ve yağ kitlesinde artışta tamamen buna bağlıdır. Uzman bir diyetisyen veya beslenme kocluğu eğitimi almış uzman bir antrenor bu semptomu onceden onleyebilir. Bir diğer cok onemli nokta ise; duşuk karbonhidrat diyetinde endokrin sistemde hormon duzenleme ve sentez mekanizmasının yavaşlamasıdır. Ostrojen, Testosteron ve tiroid hormonları etkinliği duşmeye başlar. Buna bağlı olarak pek cok negatif zincirleme reaksiyon olasılığı meydana gelebilir. Testosteron seviyelerinde azalma, tiroid hormonlarında dengesizlik, ve ostrojen yetersizliği gibi onemli tanılar yağ kitlesi artışına ve diğer pek cok probleme neden olabilecek riskler icerirler. __________________