Hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh Âlimi. İsmi Muhammed bin Muhammed bin Tayyib TaflÂtî'dir. Fas taraflarında doğdu. Doğum tÂrihi belli değildir. 1777 (H.1191) senesi Zilka'de ayında Kudus'de vefÂt etti.
Muhammed TaflÂtî, sekiz yaşında iken kırÂate uygun olarak Kur'Ân-ı kerîmi, ayrıca babasının yanında muhtelif ilimlere dÂir metinleri ezberledi ve Ecrûmiyye adlı kırÂat kitabını okudu. Şeyh Muhammed Sa'dî CezÂirî'den Sunûsiyye kitabını okudu. Buluğ cağına girmeden talebelere Sunûsiyye kitabını ders olarak okuttu. İlim tahsîl etmek icin Batı Trablus'a gitti. Trablus'tan deniz yoluyla Mısır'a giden Muhammed TaflÂtî, burada iki sene dokuz ay ilimle meşgûl oldu. Mısır'ın ileri gelen Âlimlerinden ders aldı. Annesini ziyÂrete giderken Fransızlar tarafından esir edildi.
Fransızlar, Muhammed TaflÂtî'yi Malta adasına goturduler. Malta, o zaman İslÂmiyetin ve muslumanların duşmanlığını yapanların bulunduğu muhim bir merkezdi. Muhammed TaflÂtî, orada bulunduğu zaman hıristiyan papazlarla uzun munÂzaralarda bulundu. Papazların bir tÂnesi Arabcayı ve mantık ilmini cok iyi biliyordu. O ve diğer papazlar, Muhammed TaflÂtî ile yaptıkları munÂzara sonunda susmak zorunda kaldılar. Yapılan munÂzaralar, hazret-i ÎsÂ'nın ilÂh olup olmadığı hakkında idi. Muhammed TaflÂtî, hazret-i ÎsÂ'nın ilÂh olmadığını, onun sÂdece Allahu teÂlÂnın kulu ve peygamberi olduğunu, papazlar ise hazret-i ÎsÂ'nın ilÂh olduğunu soyluyorlardı. Papazların ileri gelenlerinden biri, Muhammed TaflÂtî'ye şoyle dedi: "Ey Muhammedî! Hazret-i ÎsÂ'nın hakîkati, ilÂhın hakîkati ile birleşip tek bir hakîkat olmuştur." Bunun uzerine Muhammed TaflÂtî; "Eğer mesele dediğin gibi olsaydı. İlÂh ve hazret-i ÎsÂ'nın hakîkatlarının birleşmelerinden once, şu uc ihtimalden birisinden başkası tasavvur edilemezdi. Ya ikisi de kadîm, yÂhut ikisi de hÂdis (sonradan var olan) veya birisi kadîm diğeri hÂdis olurdu. HÂlbuki butun bu ihtimaller bÂtıldır. O zaman bu ihtimallere gore duşunulen birleşme de hukumsuz olur. Mesel birinci ihtimÂle; yÂni hakîkatların birleşmesinden once ikisinin de kadîm olmalarına gelince, boyle duşunmek katî olarak her ikisinin de hÂdis olduklarına goturur. Cunku birkac şeyden meydana gelmek, sonradan var olanların temel husûsiyetlerindendir. HÂdis yÂni sonradan var olan şey ilÂh olamaz. İkinci ihtimÂlin, yÂni her ikisinin hÂdis olması da bÂtıldır. Cunku ilÂhın hÂdis olması muhal olup mumkun değildir. Ucuncu ihtimÂle gelince, bu da bÂtıldır. Boyle duşunmek de imkansızdır. Cunku bu ihtimÂlde, kadîm olan ilÂhın terkîbden sonra hÂdis olması, hÂdis olanın da kadîm olması lÂzım gelir. Boyle bir durum ise hakîkatlerin değiştiklerini soylemek demek olur ki, boyle bir şey bÂtıldır. Hem sonra bu ucuncu ihtimÂlden iki zıd şeyin, ilÂh ile ilÂh olmayanın, ilÂhın yarattığı bir şeyin birleşmesi hÂli ortaya cıkar ki, boyle iki zıddın birleşmesini hicbir akıl sÂhibi soylememiştir" dedi. Papazlar bu sozler karşısında verecek cevap bulamayıp, şaşırıp kalınca, ileri gelenlerinden ve en bilgili olanı; "Bu pek ince ve derin bir mesele olup, bizim akıllarımız bunu anlıyamaz" dedi. Bunun uzerine Muhammed TaflÂtî; "Bunlar bizde sonda değil başlangıcta oğrenilen bilgilerdir." dedikten sonra papazların ileri gelenine; "Doğru soyle! Îs aleyhisselÂm puta (hÂşÃ‚) tapınır mıydı?" diye sorunca, papaz; "Hayır, hazret-i Îs haca tapmazdı. Ancak hac, hazret-i ÎsÂ'dan sonra ortaya cıkmıştır. Fakat biz ilÂhın benzerine tapıyoruz." dedi.
Muhammed TaflÂtî; "Doğru soyle! Allahu teÂl başkasına benzer mi?" diye sorunca, papaz; "Hayır benzemez" dedi. Bunun uzerine Muhammed TaflÂtî; "Oyleyse şu hacı, katran ve ziftle yakmak gerekir." dedi.
Muhammed TaflÂtî ile o papaz arasında daha başka munÂzaralar oldu. Papazın, İslÂmiyet, Kur'Ân-ı kerîm ve muhtelif mevzûlardaki yanlış fikirlerine sağlam ve delîlli cevaplar verdi.
Muhammed TaflÂtî'nin yaşı o sırada 19 idi. Papaz ona; "Sen bu kadar bilgiyi nereden oğrendin" diye sordu. Muhammed TaflÂtî ona; "Senin bana sorduğun butun suÂller, bizim başlangıcta oğrendiğimiz bilgilerdir. Eğer sana derin, ince ve yuksek bilgilerden bahsetmiş olsaydım, hayretler icinde kalırdın" dedi. Papaz, onunla munÂzarayı bırakmak zorunda kaldı. Ondan sonra Muhammed TaflÂtî'nin şohreti papazlar ve Malta'nın ileri gelenleri arasında yayıldı. Nereye gitse ona hurmet ve ikrÂmda bulunuyorlardı. Muhammed TaflÂtî, bir gece esirlikten kurtulacağına dÂir bir ruy gordu. Ertesi gun bir gemi ile İskenderiyye'ye gitme imkÂnı buldu. Oradan Mısır'a gecti. Mısır'da kaldığı surece birkac kere Hicaz'a gitti. İlim oğrenmek icin; Yemen, Amman, Basra- Haleb ve Dımeşk'a gitti. En sonunda Kudus'e yerleşti. Kudus'de Hanefî mezhebi kÂdılığı yaptı. İlmî seferleri sırasında ve Mısır'da, Şemsuddîn Muhammed bin SÂlim Hafnî, Yûsuf Hafnî, Şeyh Ahmed Mevlevî, Şeyh Muhammed Belîdî, Şeyh Ahmed Cevherî, Şeyh Ahmed İşbilî, Şeyh Ahmed Dimenhûrî ve daha bircok Âlimden ders aldı. Muhammed TaflÂtî'nin manzum, nesir ve muhtelif ilimlere dÂir seksene yakın kitap ve risÂlesi vardır.
__________________
Taflati
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme