TASAVVUF VE VELÎYE DAİR
MEHMET ILDIRAR
Tasavvuf yolu, manevi guzellikleri kazanmak icin insanlara ilactır. Velî de kendisi ile oturup kalkana Allah’ı anmayı, İslÂm’ı yaşamayı, butun mevcudata Allah’ın azameti nazarıyla bakmayı kazandırır. Yalan yerine doğruluğu, şehvet yerine iffeti, gazap yerine şecaati telkin eder.
Velî o insandır ki, asırların icindeki fitne devirlerinde insanları fitnelerden uzaklaştırır. Her haliyle islÂmî ahlÂkı taşır. Musibet ve hadiseler karşısında duası makbuldur. Yakîni o kadar fazladır ki, olmeden ahireti gormuş, yaşarken kabre girmiş gibidir. Velî o kimsedir ki, Allah TealÂ’nın yarattığı şeylere tefekkurle bakar. Gerek kainatın yaratılışında, gerek insanların fıtratında cirkin, abes ve kotu bir şey gormez. Her yaratılan şeyin bir hikmeti, her canlının guzel bir tarafı olduğunu duşunur.
Birinden dinledim: “Dunyayı hastane, insanları hasta kabul ediyorum.” dedi. Yalan soyleyen, kul hakkı yiyen, karısına ve cocuklarına hakaret eden de hasta. Guvenilir bir insan değilse, o da hasta. Nefsin hastası. Şifası Kur’an’da, yolu Peygamber’de, işi nefsi terbiye etmekte. Dunya hastane, insanlar hasta olunca ayıplanacak kimse kalmaz ki... İnsanlara merhamet gozu ile bakan, onların hasta olduğunu anlarsa, horlamaktan ve hakaretten vazgecer.
Tasavvuftaki hizmetin gayesi, insanları insanlığa, muslumanlara kazandırmaktır. Vahdete, dine, imana, muhabbete cevirmektir. Onun icin dikkat edin: Tanıştığınız insanların coğu sizi seviyorsa ehl-i saadetsiniz. Sizin icin, “Bıktık, usandık!” diyorlarsa ehl-i şekavetsiniz.
Mumin o kimsedir ki, tebessumle guler, kalbi mahzundur. Akibetinden, tanıştığı insanları memnun edemeyişinden, ana-babasını razı edemeyişinden, helali-haramı secemeyişinden mahzundur, uzuntuludur. Merhameti ve affı cok, gazabı yoktur. Mumin kardeşinin ayıbını orter. Muminin bir ayıbını ortenin Allah Teal mahşerde bin ayıbını orter.
Velilerde kemalÂt hak olduğu gibi keramet de haktır. Velilerin kemalÂtına şu ayet-i celileler şahittir:
“Bilesiniz ki Allah’ın velilerine korku yoktur; onlar uzulmezler. Onlar Allah’a inanmış, O’na karşı gelmekten sakınmışlardır. Dunya hayatında da ahirette de onlara mujde vardır. Allah’ın sozlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, buyuk kurtuluşun kendisidir.” (Yunus, 62-64)
“... Zekeriya mabede onun yanına her gidişinde onunde bir yiyecek bulurdu. ‘Ey Meryem, bu sana nereden geldi?’ diye sorardı. (Meryem de) ‘Bu Allah tarafındandır.’ cevabını verirdi. Doğrusu Allah dilediği kimseyi hesaba sığmaz bir şekilde rızıklandırır.” (Âl-i İmran, 37)
Ayrıca Kehf Suresi’nde Ashab-ı Kehf ile ilgili ayetler de Allah dostlarının kemalÂtına delildir.
“Velî” kelimesinin Arapca dilbilgisi kaidesine gore iki manası vardır. Birincisi ‘alîm’, ‘kadîr’ gibi mubalağalı ism-i faildir. Bu takdirde velî, gunah işlemeden ibadet ve taatı devamlı olan kimse demektir.
İkinci mana da, ‘katîl’ ve ‘cerîh’ kelimeleri gibi meful, yani edilgen manadadır. Bu durumda ise Cenab-ı Hakk’ın butun gunah ceşitlerinden devamlı surette koruduğu; ibadet ve taatlerine devamlı olma muvaffakiyetini verdiği kimsedir. Yani velîyi Allah secer ve onu gunahlardan muhafaza eder. Velî ismi şu ayetlerden cıkmıştır:
“Allah iman edenlerin velîsidir...” (Bakara, 257)
“Allah salihleri kendisine velî edinir...” (Araf, 196)
“Sizin veliniz ancak Allah, Onun Rasulu ve iman edenlerdir.” (Maide, 55)
Buradaki velî dost anlamındadır. Lugat manası itibariyle ise velî yakın olan demektir. Kime? Allah’a ve İslÂm’a...
__________________
Tasavvuf Ve Velİye Daİr Onemlİ Bİr Konu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Tasavvuf Ve Velİye Daİr Onemlİ Bİr Konu