Hristiyanlar asırlardan beri İslam’dan rahatsız olmuş, kin duymuş, intikam hissi beslemiş,(1) ozellikle muslumanların Hz. İsa’nın doğduğu toprakları elde etmesi, hasseten Avrupalı hristiyanları oldukca rahatsız etmiştir. Muslumanların zayıf anını gozetleyen hristiyan dunyası Kudus ve havalisini kanlı bir şekilde geri aldı.
Haclılar, muslumanların bu zayıf durumunu fırsat bilerek, yani muslumanların gucsuzluğunu dikkate alarak Mekke ve Medine’ye hucum etmeye karar verdi. Peygamberimizin kabri hakkında kustahca plan bile yapmışlardı.(2)
Kabul etmek gerekir ki, hicri 6. asrın başı, İslam dunyasının muthiş bir cozulme icinde bulunduğu donemden geciyordu.
İslam aleminde bozulan duzeni yeniden kurup duzenleyecek, guclu bir idare tesis edecek yetenekli bir lidere ihtiyac vardı.(3)
Tarihci İbni Esir: “Hulafa-i Raşidin ve Omer b. Abdulaziz’den sonra gelen en adil ve salih hukumdar Nureddin Zengi’dir.”(4) tesbitinde bulunarak İslam dunyasının beklediği lider ve komutana işaret etmektedir.
Şam, Hama, Halep, Humus ve Mısır gibi yerlerin idaresini elinde bulunduran hukumdar, yaptığı fetihlerden elde ettiği paralarla hem şehirleri imar ettirmiş, hem de medreseler kurdurarak ilme ve ilim adamına yatırım yapmıştır.
Nureddin Zengi, artık Suriye sultanı idi. Muslumanlar tarafından haclıları topraklarımızdan cıkarıp Kudus’u tekrar geri almak icin Allah tarafından gorevlendirildiği kabul ediliyordu. Kendisi de bunun en buyuk ibadet olduğunu biliyordu. Akınları ile butun hristiyan eyaletlere dehşet sacıyordu.(5)
Nurettin Zengi icin soylenenler
Sultanın cağdaşı olan İbn Cevzî: “Nureddin... Kafirlerin elinde olan elliden fazla şehri geri aldı. Onun hayatı pek cok sultanın ve idarecinin hayatından daha temiz ve iyiydi. Onun doneminde yollar guvenli ve emniyetli idi. Onun ovulecek tarafları pek coktur. O, kendini Bağdat’taki halifeliğe bağlı ve onun emrinde gorurdu... Karakteri yumuşak huylu, şatafatsız ve alcak gonullu idi. Alimleri ve dindaşlarını severdi.”
İbn-i Hallikan: “O adaletli, insaflı, ibadetine duşkun, zahid, muttakî, şeriata bağlı bir sultandı...”
İbnu’l-Esir Cezerî: “Ben onceki sultanların hayatını inceledim. Raşid Halifeler ve Omer b. Abdulaziz haric, Nureddin’den daha temiz hayat yaşayan, ondan daha ahlaklı hayat suren adaletli bir sultana rastlamadım.”
O, geceleri ibadet ederdi. Belirli evrad ve ezkarı vardı. Hanefi mezhebinin bir alimi idi. Hadis dersi aldı. Zulme uğrayan Yahudi de olsa onun hakkını korurdu.(6)
1118 yılında doğan Nureddin Zengi, İslam topraklarını Haclılardan temizledi. Onun en buyuk arzusu Kudus’u geri almaktı. Fakat bu mutlu zafer ve mesud olay ona değil, O’nun komutanı Selahaddin Eyyubi’ye nasip oldu. 1174 yılında 56 yaşında iken gırtlak hastalığından vefat etti.(7)
O donemde Muvahhidler Devleti dışında İslam topraklarının hukukî sahibi Abbasî halifesiydi.(8) Bu durum, Sultan Selim’in mukaddes emanetleri getirdiği ana kadar devam etmiştir.
Değerlendirme
Nureddin Zengi, hristiyanların İslam’a ve muslumanlara yaptıklarını gorerek cok uzuluyor, bu durumu duzeltmek icin fevrî hareketten ziyade ulkenin idarelerine, bolgede yaşayan abid, zahid, acık, salih ve dervişlerine tesirli, dokunaklı mektuplar yazıyordu. Hristiyanların yaptığı zulmu, vicdansızlığı anlatıyor, onlardan dua etmelerini, muslumanları cihada teşvik etmelerini istiyordu.
Bu yaklaşımından dolayı halkından ciddi yardım goren Nureddin Zengi, boylece İslam topraklarını hristiyanlardan buyuk olcude temizledi. Hatta Moğol istilalarından dahi...
Varlığını İslam’ın yucelmesine vakfeden Nureddin Zengi, Allah’a olan bağlılığı sebebiyle ciddi işler başardı. Yapacağı işleri istişare ile yapan Nureddin Zengi’nin hayatını belirleyen yegane unsur İslam olculeri idi. Osmanlı’dan sonra en uzun suren bir devletin başkanı olan Nureddin Zengi, yemeyen, yedirmeyen tavrıyla halkın beğenisini kazanmış bir liderdi.
Bu anlayıştır ki, İslam dunyasının en kritik anlarında, haclıların kıskacındaki muslumanların umit ışığı olmuştur.
Goruluyor ki, musluman asla umitsiz olmamalı. Halk arasında bir soz var: “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.” İşte durum bu. Her taraftan İslam toplumu kıskaca alındığında bir Allah dostu cıkıp durumu duzeltebiliyor.
Nureddin Zengi’de de bu hali goruyoruz. Enaniyetten, kibir ve ucubtan uzak, Allah’a teslimiyeti tam, halkının itimadını kazanmış, cesareti yerinde, halkın icinde Hak’la beraber olan istisna insan olarak tarihin şeref levhasında yerini almıştır.
Ne kadar da muhtacız boylesine...
Kaynaklar:
1- İslam Onderleri Tarihi, Ebu’l-Hasan En-Nedvî Kayhan Yayınları, c. 1, s. 329.
2- a.g.e., s. 331.
3- a.g.e., s. 332.
4- Doğuştan Gunumuze Buyuk İslam Tarihi, Heyet, Cağ Yayınları, c. 14, s. 240.
5- İslam Onderleri Tarihi, Ebu’l-Hasan En-Nedvî, Kayhan Yayınları, c. 1, s. 335.
6- a.g.e., s. 336-338.
7- a.g.e., s. 336.
8- Selahaddin Eyyubî ve Devlet, Cağ Yayınları, s. 207.
Hz. Peygamber’imizin cesedine suikast
Nureddin Zengi, ruyasında Peygamber’imizi gorur.
- “Ya Nureddin! Benim cesedimi şunlar calıyor.” diye uc kişiyi gosterir. Biraz mahzun olan Peygamberimizin bu durumu Zengi’yi telaşlandırır. Hemen Medine-i Munevvere’ye gelerek, buyuk bir davet verir. Herkesin bizzat gelerek yemek almasını ister.
Kazanın başında oturan Nureddin Zengi’nin ruyasında gorduğu uc kişiyi goremeyince sorar:
- “Ey muslumanlar! Medine’de bulunup da buraya gelmeyen var mı?” Birisi, “Bizim mahallede uc yabancı vardı. Onları burada goremedik.” deyince, hemen oraya varırlar. O uc kişi, Peygamberimizin gosterdiği uc kişidir. Baktıklarında gozlerine inanamadılar. Kazdıkları tunelle Peygamberimizin kabrine yaklaşmışlardır.
Zengi, hemen turbenin etrafını kazdırarak muhtelif metal madenlerle sağlamlaştırır.
__________________
Nureddİn Zengİ
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme