Salonlar hava atma yeri değil ter atma yeridir. Cunku biz demire hukmedenleriz ve bundan dolayıdır ki demir kardeşliğimizle gurur duyarız bizler salonlarda hava yerine ter atanlardanız. Bu benim hayatımdır diyen vucut geliştirme sporunda efsane olmuş bir pro sporcusunun kaleminden alınmıştır. Bu benim hayatım herkesin gunu aynı başlar. Uyan, duş al, giyin iki ayağın bi pabuca girer. Ben herkes gibi değilim. Herkes gibi yaşamam herkesin yediğini yemem. Yemek secme şansım yok. Kremalı ve 2 şekerli kahve yok. Sabahları gazete yok saat sabahın 6.50 si. Ben ikinci yemeğimdeyim. Herkes saatinin alarmını kapatırken, ben uzun adımlarla yoluma devam ediyorum. Kahve molası yok, Hafta sonları yok, Hasta olma luksum yok. Ben ne yapıyorum? Ben bir vucut geliştiriciyim. Evet, bu bir iş bir gun sadece saat dokuzda başlayıp beşte bitmez. Benim icin gun gozlerimi actığım an başlar ve kapattığım an biter. Bu beş iş gunu olan bir hafta değildir. Ben 7 gun 24 saat yaşarım. Bu bir iştir bu benim hayatım. Sabah işlerin zihninde akıp durur. Bu rota hic değişmez işin en zor kısmı, bu yola sıkı sıkıya yapışmak bu ezici rutine tahammul edebilmektir. Benim rutinim değişmeyecek her gun beni amacıma dahada yaklaştırıyor. Dinlenmek yok gidecek kilometrelerim var daha. Bu benim alarmım dolabıma bantlanmış şu bir parca kÂğıt? Bu hareketlere cağrıdır. Savaş ilanıdır onu oraya her lanet gunu tarihini bana hatırlatsın diye koydum. Bu benim kişisel alarmlı saatim. Her sabah, yumurtaları haşlarken, protein alırken yemeğimi hazırlarken beynime cekic gibi vuruyor. Benim saatimin şekerleme duğmesi yok. Asla gevşemek yok, Tembellik yok. Bazı gunler bu kÂğıdı goruyorum ve bu beni hırslandırıyor. Evet, bunu yapacağım. Bu benim kaderim ama bazı gunlerde duşunuyorum, lanet olsun ben ne yapıyorum? Cok kotu gorunuyorum. Bundan kacamıyorum bu bir parca kÂğıdı her gorduğumde bana sabit bir şekilde bakıyor, beni cağırıyor ve bana meydan okuyor. Bu yuzden surekli bu calışma programı yazılı kÂğıt beni azimlendiriyor. Dinle, işler bu şekilde ilerliyor. Eğer bir işi yapmak istiyorsan bunu kendine amac edinmelisin. Sonra bunu bir kÂğıda yaz ve surekli goreceğin bir yere as. Ona her baktığında kendine sor dunden daha ilerde miyim? İlerleyebiliyor muyum? Cunku eğer değilsen neden bunu kendine hedef sertinki? Benim hedefim işte yukarıda kırmızı kalemle daire icine aldığım yerde. Her seferinde bana selam veriyor benim lanet olası alarmlı saatim.Onu yakından dinlediğimde yemin ederim onun tiktaklarını duyabiliyorum. Tik...Tak..Tik... 126 dan geriye doğru sayıyor. Duyabiliyor musun? Lanet olası gurluyor sıfıra doğru ruzgÂr gibi gidiyor. Burası benim yerim. Benim yerim? Kucuk, karanlık lanet bir delik hala 3 odam ve başımı soktuğum bir catım var. Cok fazla değil ama burası işin yapıldığı yer. Burada, bu odada, bir tabure geniş bir ayna ve ortaokuldan beri bende olan bir stereo sistemim var. Buranın oturma odası olması gerekir fakat ben buraya poz odası diyorum. İlham vermesi icin gecmişin vucut geliştirme ustalarının posterlerinden iki tane var. Kendimi dikkatlice incelediğim ve kendimi parcaladığım geniş bir aynam da var. Evet, evim guzel evim. Goruşmeye başladığım kızın buraya ilk geldiğinde yuzunde bir şok ifadesi vardı. Neden daha guzel bir yerin yok diye sordu. Bir kahve masası oturabileceği bir koltuk bir kahve masası mı? Bir koltuk mu? Sırada ne var, cicekler mi? Zaten ona soyluyorum mutfakta her zaman iki sandalye var ya da benim kulubem. Bak kural 1 – bunu her zaman başta soylerim eğer benimle goruşmek istiyorsan beni her şeyimle kabul etmelisin. Coğumla, azımla ben kıpırdamandan durmak ve omuzlarıma toz kondurmak icin burada değilim. Mal mulk biriktirdiğin şeyler seni bağlayan şeyler. Bu dunyada benim cok fazla bir şeyim yok. Sırtımdaki kıyafetler ve kalbimde yana bu arzu fakat benim icin sorun değil cunku ben sadece bu yolda ilerliyorum. Bu benim zihnim dışarı buz gibi son zamanlarda iceride ev dediğim bu uc odada cok fazla vakit geciriyorum. Mutfak, yatak odası ve oturma odası. Bu odalar sanki benim beynimin sınırları. Mutfak benim aclığım, yatak odası benim arzum, oturma odası yalnızlığım. Her kahrolası gun ilgilendiğim 3 şey kafamda ve bu 3 yerde cok fazla zaman tuketiyorum. Dışarıda, gercek dunyada her zaman mola verebilirsin. Ama kafamda kacış yok. Asla. İnsanlarla karşılaştığımda, bana, aptal, iri vucutlu bir koca kafaymışım gibi bakıyorlar. Kafasında hic fikri olmayan biriymişim gibi. HÂlbuki tam tersi benim sorunum. Ben cok fazla duşunuyorum. Bircok şeyi duşunuyorum. Beynim surekli sayıklıyor. Bazen kapana kısıldığımı hissediyorum duvarla uzerime geliyormuş gibi beni boğuyor acaba bu 12 haftayı bitirebilecek miyim. Şuphe surekli kol geziyor. Sorular dışarıda inliyor pencerelerimi tıngırdatıyor. Fakat bu 3 odada kalmalıyım surekli aclığımla, arzumla ve yalnızlığımla baş başa. İlerlemeye devam etmeliyim. Burada bir gece otururken kendime bu lanet yerden ayrılmayacağım diyorum. Yatağa uzandığımda uyanık kalmayacağım. Kaynak Proteindeposu Sporcu Gıdaları
__________________