Mart 2005 Semerkand Dergisi
Misafirlik tuhaf şey. Oradasın, ama oralı değilsin. Onune sofralar kuruluyor, izzet-ikram goruyorsun ama hicbir şey sana ait değil. Rahatın yerinde de olsa kalkıp gideceksin bir gun, gitmek zorundasın. Misafirlik dunya hayatına ne cok benziyor ve dunya hayatı misafirliğe…
Dunya bir misafirhane. İnsan orada bir misafir. Bu misafirhanenin sahibi ise her şeyin mulkiyetini kudret elinde bulunduran Yuce MevlÂ.
Cenab-ı MevlÂ, ozenenerek yarattığı bu koskoca kainatın ozu, ozeti olma ozelliğini taşıyacak bir halef yaratmayı diliyor. Hatta bunu meleklerine de haber veriyor: Yeryuzunde bir halef yaratacağım. Onu yeryuzunun şeref misafiri yapacağım. Ne dersiniz?
Kendilerine bildirilenden başka hicbir şeyi bilmeyen melekler once anlayamıyorlar bunun hikmetini. Anlayamadıkları şeye de itiraz ediyorlar tabi.
Ama her hukmunde ayrı bir hikmet sahibi olan o Yuce Mevl hukmunu vermiş coktan. Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim buyuruyor. Yeryuzunun şeref misafirini yaratmaya karar veriyor.
Gercek nimet bilinsin diye
Once cennette yaratıyor onu. Cok onem verdiği, şerefli payelerle donattığı insanın ilk atasına ilk peygamber olma ozelliğini de veriyor, onu ve eşini cennetinde tutuyor bir sure.
Cunku cennetin tadını bir almalı. Dunya ile farkını idrak etmeli. O Yuce Rabbin gecici misafirhanesi ile ebedi vatan cennetin bir olmadığını bilmeli. Ki insanoğlu gonlunu dunyaya kaptırmasın. Hep anavatanını duşunsun, atayurdunu ozlesin. Gecici misafirhanenin gecici nimetlerine aldanmasın.
Zaten genlerimizde saklı bu cennet tadından olsa gerek, dunyanın tamamına sahip olsa da insanoğlu, hep birşeyler eksik kalır. Eksik, yarım… Yurdu gul bahcesi olana bir damlacık gul esansı neylesin!
İşte, ebediyetler icin yaradılmış olan o insan, ebed yurdunu hep arzu etsin istenmiş. Amacı bu olsun.
Yuce Mevl son Peygamberinin diliyle de bildiriyor bu gerceği: “Bu dunyada bir garip gibi ya da bir yolcu gibi ol.” ( Buharî )
O Peygamberin sahabileri biraz daha acıyor onun meramını: “Akşama vardığın zaman sabahı gozleme. Sabaha cıktığın zaman akşamı bekleme.” (Sahabeden Abdullah b. Omer r.a.)
Cunku her an cağrılabilirsin bu misafirhaneden. Sabah veya akşam, her an, her bir zaman, hazır olmalı insan. Hazır beklemeli. Her an cıkabilir tayin emri.
Bu gecici misafirhaneye aldanılmaması gerektiği defalarca kez hatırlatılır ilÂhi vahyin dilinden:
“İyi bilin ki, dunya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir sus, aranızda bir ovunme ve daha cok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı yağmurun bitirdiği, ciftcilerin hoşuna giden bir bitki gibi; once yeşerir, sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu gorursun. Sonra da cer-cop olur. Ahirette ise cetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızası vardır. Dunya hayatı aldatıcı bir gecinmeden başka bir şey değildir.” ( Hadid , 20)
Dunya ve ahiret hayatının mukayesesinin yapıldığı bu ayet ile aslında dunya kotulenmemiş, dunyalık ile yetinmenin kotu taraflarına dikkat cekilmiştir. Cunku dunya ve dunyadakiler de boş yere yaradılmış değillerdir. Dunya hayatı da kotu değil; kotu olan, onu Allah’a ve Peygamber’e itaatsizliğe yoneltmek ve ahireti yokmuş gibi sayıp dunyaya yakayı kaptırmak:
“Dunya malı ve coluk cocuğunuz, bu gecici dunya hayatının susleridir. Kalıcı olan ise salih amellerdir ve onlar Allah katında sevap bakımından daha hayırlıdır. Umit bakımından da daha ustundur.” (Kehf, 49)
“Rabbinizden bir mağfirete, yani Allah’a ve Rasulu’ne inananlar icin hazırlanmış, genişliği goklerle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah’ın bir lutfudur ki onu dilediğine verir. Allah buyuk lutuf sahibidir.” (Hadid, 21)
__________________
Yeryuzunun Misafirleri
Dini Bilgiler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Yeryuzunun Misafirleri