Steroidler
Testosteronun, bundan yıllarca once izole edilmesine, sentezlenmesine ve aktif olarak denenmesine karşın bugun hala steroidlerin kas kutlesini tam olarak nasıl etkilediği tartışılmaktadır. Zamanın bu noktasında, tum anabolik/androjenik steroidlerin oluşturduğu anabolik etkinin başlıca gorevinin, hucresel androjen alıcısının direkt faaliyeti ve protein sentezindeki artış olduğu anlaşılmıştır. Aşağıda gosterildiği gibi, eğer biz, testosteron yada benzer bir anabolik steroid desteğiyle dıştan gelen androjen seviyemizi arttırabilirsek, kaslar tarafından hangi protein tutuluyorsa onu cokca arttırabiliriz. Bu, anabolik/androjenik steroidlerle kas gelişiminin net olarak başlıca sebebidir. Hormon seviyemizin artması gibi, androjen alıcı faaliyeti ve bunun sonucunda protein sentezinin oranı da artar. Fakat diğer dolaylı mekanizmalar belki de protein sentezi uzerindeki dışardan gelen androjen faaliyetin sağladığı kas gelişimini etkileyebilecektir. Dolaylı bir mekanizma, androjen alıcısı etkisinin beraberinde gelmez fakat androjenler diğer hormonlar uzerinde etki sahibi olabilir yada hatta, hucreler icindeki gelişim destekleyicileri yada bolgesel davranan hormonları salıverebilir (belki de diğer zarların alıcıları engellemesiyle aracı olur). Ayrıca unutmamalıyız ki kas kutlesi oluşumu sadece protein sentezini icermez, doku beslenmesi icin yapılan nakil ve protein bozulması gibi diğer faktorleri de icerir. Bir yarışma tablosu elde etmek icin ek olarak bu faktorlerdeki androjenik etkileşime de bakmaya ihtiyacımız vardır. Testosteronun dokulardaki amino asit ulaşımını arttırmadığını unutmamalıyız. Bu gercek, muhtemelen, kas hucrelerindeki besin ulaşımını kuvvetli bir şekilde arttıran insulin hormonunun vucut geliştirme sporcularıyla son yıllarda gercekleşen engin birlikteliğini acıklayacaktır. Fakat protein bozulması hususunda, androjenlerin kas gelişimini etkileyebildiği ikinci bir onemli yol goruyoruz. Testosteronun Anti-Glukokortikoid Etkisi Testosteron (ve sentetik anabolik/androjenik steroidler), kas hucreleri uzerinde antikatabolik bir etki sağlayarak kutle ve kuvvet artışına yardım edebilirler. Androjen etkinin en onemli dolaylı mekanizmalarından biri duşunulduğunde, bu hormonlar glukokortikoidler (kortizol bu grubun başlıca temsilcisidir) denen vucuttaki ayrı tipteki steroid hormonlarının hareketlerini etkilemek icin meydana gelirler. Glukokortikoid hormonları aslında kas hucresi uzerinde androjenlerinkinden tam olarak kesin bir karşı etkiye sahiptir yani kas hucresine protein deposunu bırakması icin emir gonderir. Bu işlem katabolizma olarak bilinir ve kas hucresinin kırılmasını temsil eder. Testosteronun anabolik etkileri genel olarak kortizolun yozlaştırıcı etkisinden fazla olduğunda, kas gelişimi oluşur. Şiddetli idman ve duzgun bir diyetle, vucut harcadığından daha cok proteini depolar fakat bu oncelik savaşı her zaman devam eder. Anabolik steroidleri kullanırken, her nasılsa, cok daha yuksek olan androjen seviyesi, onemli bir dezavantaj olarak glukokortikoidleri yerleştirebilir. Etkilerini duşurmekle beraber, az sayıda hucre, proteinin salıverilmesi icin mesaj alacak ve daha fazlası bu uzun yolda birikecektir. Oncelikli mekanizmanın, androjen girişinde glukokortikoidlere kendi alıcılarına ulaşmasında engel olduğuna inanılır. Aslında, laboratuar calışmaları, bu goruşu testosteronun bu alıcıya yakınlığını gostererek ve hem de bazı anabolik faaliyetlerinin bu etkiye doğrudan sebep olduğunu one surerek destekler. Ayrıca androjenlerin DNA bağıyla glukokortikoidin ileti unsuruna dolaylı olarak zarar verdiği one surulmuştur. Kesin olarak oncelikli olan mekanizmanın hala tartışılmasına rağmen, kesin olanın, steroid kullanımının protein kırılmasını engellediği ve hatta acıkca antikatabolik etki yaptığı bilinmektedir. Testosteron ve Kreatin Protein sentezine ek olarak, androjen seviyelerindeki bir yukseliş, ayrıca iskelete ait kas dokularındaki kreatin sentezini yukseltir. Creatine phosphate (CP) olan kreatin, hucreler icin ana enerji deposu olan ATP (adenozin trifosfat) uretiminde onemli bir rol oynar. Hucreler kuculmek icin uyarıldığı zaman, ATP molekulleri enerjiyi salan ADP (adenozin difosfat) olarak ayrışırlar. Hucreler, CP kullanımı sonucu ATP topluluklarını tekrar doldurmak amacı ile ADP’yi hızlıca eski yapısına cevirmek icin bir işleme maruz kalırlar. Şiddetli faaliyetler sırasında, bu işlem yeterince hızlı gercekleşmeyecek ve ATP seviyeleri daha da duşecektir. Bu, kasların yorulmasına ve ağır kasılmalar karşısında daha az efor sarfedebilmelerine neden olacaktır. Artan CP seviyesiyle, ATP donuşumu daha yuksek bir oranda gercekleşecek ve kaslar hem daha guclu hem de daha dayanıklı olacaktır. Bu etki, steroid tedavisi sırasında erken kuvvet kazanımı konusunda biraz pay sahibi olmuştur. Doku hipertrofisinin direkt sonuc olmadığı gibi teknik olarak anabolik bir etki olarak duşunulmese de, kreatin sentezinin androjen desteği, kesinlikle vucut geliştirme sporcularının zihninde gelişimi destekleyici ve pozitif bir sonuc olarak gorulmektedir. Testosteron ve IGF-1 Ayrıca one surulen başka bir şey daha var ki o da; insulinin gelişim faktoru gibi, kas kutlesi uzerinde testosteronun etkisinin direkt mekanizmasına vasıta olmasıdır. Orneğin, yaşlı erkeklere testosteron verildiğinde, iskelete ait kastaki IGF-1 topluluklarının artışı gozlemlenmiştir. Aslında, testosteron sayesinde hucreler IGF-1’in etkilerine karşı hazır hale gelirler. Genc erkeklerde androjen eksikliği sebebiyle IGF-1 alıcılarındaki protein seviyelerinde goze carpan bir duşuş goruruz. IGF-1’in iskelete ait kas hucrelerindeki bolgesel uretim ve işlevi, ve buyume hormonu ve IGF-1 seviyesinin dolaşımının serbestce olması icin androjenlerin gerekli olduğu aşikardır. Kesin olarak, IGF-1’in kas hucresinde kucuk de olsa en azından anabolik bir hormon olduğunu oğrendiğimizden beri, steroid tedavisiyle kas gelişiminde en azından bazı seviyelerde kullanılmasının makul olduğunu tespit ettik. __________________