B i s m i l l  h i r r a h m a n i r r a h i m
EsselÂmu aleykum.

Konu : Kişi Sevdiği İle Beraberdir…

“ Kişi (Dunyada ve ahirette) sevdiği ile beraberdir.” ( Faydul kadir hadis no 9191 )

Yukarıdaki 9191 nolu Peygamber s.a.v.’in sahih hadisi şerifinde buyurduğu gibi: Kişi dunyada iken Yuce Allah’ın dostlarını Allah icin severse, Allah duşmanlarını da Allah icin sevmez ise Âhirette de sevdikleri ile beraber olacaktır. Buyruğunda mutlaka bir hikmet vardır.

Cunku mumin kişi dunyadaki yaşam bicimini hal ve hareketlerini Yuce Allah’ın ve Hazreti Peygamberin emir ve buyruklarına gore tanzim etmektedir. İmanın esası olan, (Hubbu fillÂh, buğzu fillÂh) Turkce anlamı ise ‘Allah TeÂl icin sevmek, Allah TeÂl icin buğuz etmektir.

Hadisi şerifler şoyle buyurmaktadır : “Hubbu fillah buğzu fillahtır.” (Ebu Davud).

Diğer hadisi şerifte;
“İmanın temeli Muminleri sevmek İslÂmiyet’i yerenleri (din duşmanlarını) sevmemektir.”(İmamı Ahmed).

Allah’u TeÂlÂ, Hz. Musa’ya sordu: “Ya Musa, benim icin ne yaptın?” Dedi ki: “Ya Rabbi, senin icin namaz kıldım, oruc tuttum, zekÂt verdim, zikrettim.”

Dedi ki: Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Orucların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekÂtlar, kıyamette sana golgelik olur. Zikirlerin de, sana kıyamette ışık olacaktır. Bunların hepsinin faydası sanadır senin icindir. Benim icin ne yaptın?”. Dedi ki: “Ya Rabbi, senin icin ne yapmam gerekir bana bildir.”

Allah’u Teal dedi ki: “Dostlarımı benim icin sevdin mi, duşmanlarıma benim icin duşmanlık ettin mi?” Boylece Musa aleyhisselÂm, Yuce Allah’a sevgili kul olmak icin en kıymetli amelin, (Hubbu fillÂh, buğzu fillÂh) olduğunu anladı. (İmamı Gazali)

Peki neden Hubbu fillah? Aslında Hubbu lillah olması gerekir. Bu konuyu şoyle izah edebiliriz:

Yukarıdaki mubarek buyruğun Turkce mealinin esas anlamını tam olarak bulamıyoruz, cunku bazı Arapca kelimelerin karşılığı ancak tarif ile anlaşılabilir. Kuran’ı kerim dili olan Arapca’nın belÂğati ve ozlu ifade uslubunda bazen bir tek harf kelimede farklı anlam ifade edebiliyor. Yukarıdaki buyruk lillah olsaydı, Hz. Musa’nın yukarıdaki yanıtı gibi, Ya Rabbi, senin icin namaz kıldım, oruc tuttum, zekÂt verdim, zikrettim. Dediği gibi olurdu. Yani muminlerin yaptıkları genel ibadetler kapsamına girer ve herkesin goruşune ve bilgisine acık olan ibadetlerden olurdu.

Peki Arapca aslında fillah oluşu nedendir?
Fillah ozel anlamına gelir yani Allah icin yapılan ozel herkesin goruşune acık olmayan ibadetler demektir. Arapca’da fi, İcinde demektin yani herkesin goruşune kapalı saklı manasına gelir. Aynen İngilizce’de olduğu gibi İngilizce’de on uzerinde goruşe acık in ise icinde goruşe kapalı demektir.

Peki cenabı Allah icin ozel fillah ibadetleri nelerdir?
Yuce Allah’ın farz kıldığı buyrukların dışında, Dunya yaşamındaki her adımını ve inisiyatifini Allah rızası icin kullanmaktır.

Ornek verecek olursak, Ben filanca marketin sahibini cok seviyorum, neden? Cunku Allah’ın rızasın gozettiği icin marketinde Allah’ın rızasına ters duşen urunleri satmıyor. Peki bu market sahibi benim cebime her gun acıktan paramı koyuyor hayır. Ben onu fillah icin seviyorum. Bana yakın olan şu iş yeri Allah rızasına aykırı davrandığı icin onu kınıyorum (buğz ediyorum), Alış veriş icin daha uzaklara gidiyorum. Bunu da fillah icin yapıyorum. Evimdeki sofra artıklarını buzlukta saklıyorum. Pazar gunu veya munasip bir zamanda yolumun uzerinde veya gittiğim yerde onlarla ac hayvanları doyuruyorum. Ekmek dahil bunları cope atanlara da buğz ediyorum.

Allah’u teal gece namazını farz kılmamıştır. Fakat bu namaz cok değerlidir kılarsan Allah icin ozel fillah olur. Ay icinde bazı orucları faz kılmamıştır. Bu oruclar tutulursa Allah icin yine ozel fillah olur. Bu konularda bir cok ornek verilebilir.

Demek oluyor ki, kişi dunyada iken Allah icin sevdiği kişi ile ahirette de beraber olacaktır. Ya bu kişi dunyada iken Yuce Allah’ın buyruklarını sevmeyen inkÂr eden veya hafife alan kişileri sevdi ve onların yanında yer aldıysa, o takdirde ahiretteki beraberlikleri ne kotu bir beraberlik olacaktır.

“O gun zalim kimse ellerini ısıracak: “Eyvah!” diyecek, “keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım. Eyvah!” diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim.”(Furkan suresi 27. 28. Âyetler)

Peygamber s.a.v.’e gelen bir sahabe dedi ki: Ya resul Allah ben seni cok seviyorum. Evime gidince seni ozluyorum tekrar gormek istiyorum, geliyorum ve seni goruyorum. Fakat Cennette senin makamın ayrı olacaktır, bende eğer Cennete girersem benim yerim de ayrı olacaktır. Seni cok ozleyeceğim. Seni nasıl gorebilirim?

Resul Allah s.a.v bu soruya yanıt vermemiş bir sure sessizce beklemiştir. Peygamber s.a.v.’e vahiy geleceği zaman yuzunun rengi değişirmiş ciddi ve heybetli olurmuş bulundukları ortamda bir takım değişiklikler meydana gelirmiş. Ağırlık coker ve bazı sesler oluşurmuş. Yine aynı ortam oluşmuş ve Cebrail a.s. Şu Mubarek Âyeti kerimeyi Peygamber s.a.v.’e bildirmiştir.

“Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, (Cennette) Allah'ın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve Salih kişilerle beraberdir (Olacaklardır). Bunlar ne guzel arkadaştır.”(Nisa sûresi 69. Âyet)

Hazreti Musa a.s. Cenabı Allah ile Vahi veya perde arkası yolu ile en cok konuşan peygamberdir. Yaklaşık Kuran’ı kerimdeki 18 adet ayeti kerimede direk olarak yuce Allah ile konuşması yer almaktadır.

“Bir kısım peygamberleri sana daha once anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gercekten konuştu.” (Nisa sûresi 164.Âyet)

“Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elci gonderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yucedir, hakimdir.” (Şura sûresi 51.Âyet)

Yuce Rabbim hepimizi Kuran ve peygamber yolundan ayırmasın. Hepimize dunya ve ahiret guzellikleri nasip etsin. Hepimizi peygamberimiz s.a.v. me Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar. Hoşca kalın… Mekkavi…
__________________