Allah Korkusu Aklın, Durustluğun ve Sevginin Temel Nedenidir

Allah korkusu, bir insan icin hem imanının cok keskin bir gostergesi hem de onun ebedi hayatını belirleyecek cok onemli bir ozelliktir. İnsan, ancak ve ancak Allah’tan korkup sakınırsa ahiretteki sonsuz cennet hayatına kavuşmayı umabilir. Dunyada ise guzel bir ahlaka sahip olabilmek yine ancak Allah’tan korkmakla ve O’nun emirlerine kesin olarak uymakla mumkundur.

Allah’a kavuşacağını bilen ve her tavrının bir karşılığı olduğunun bilincinde olan bir insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını zanneden bir insanın davranışları arasında buyuk farklılıklar vardır. Allah korkusu olmayan bir insan her turlu kotuluğu işleyebilir, cıkarları icin her turlu ahlaksızlığa goz yumabilir. Orneğin cok sıradan bir sebepten veya dunyevi bir cıkar icin “gozunu bile kırpmadan” adam oldurebilen bir insan, bunu Allah’tan korkup sakınmadığı icin yapar. Oysa Allah’tan korkan bir insanın değil bir insanı oldurmesi, en kucuk bir kotuluğu bile yapması mumkun değildir. Allah’tan korkan kişi, sadakat, vefa, doğruluk, durustluk, samimiyet gibi erdemlere sahiptir. Kuran-ı Kerim’in bircok ayetinde bu ustun ahlak ozelliklerini sergileyen muminlerden bahsedilmektedir. Gercekte, tum insanların ozlemini duyduğu ahlak modeli de budur. Allah korkusu olmadığında bir insanda bu ozelliklerin gercek anlamda ve devamlı bulunması asla mumkun olmaz. Allah’tan korkan bir kişiyse, menfaatleriyle catışan bir durumda bile Allah’tan ve cehenneme girip azapla karşılık gormekten korktuğu icin Kuran ahlakını yaşar.



Muminler Sadece Allah’ı Hoşnut Etmeye Calışırlar

Mumin, Allah’ın herşeyin hakimi olduğunu, yegane guc ve kuvvet sahibi olduğunu, herşeyin Allah’ın dilemesi ile var olup, varlıklarını surdurduklerini bilir. Bu yuzden, gercekte hicbir guc ve kuvvete, etkiye sahip olmayan yaratılmışların rızasını gozetmenin faydası olmayacağının bilincindedir. Bu dunyada Allah’tan korkarak O’nun rızasını araması, kişiyi, ahiretteki korkunc azaptan kurtaracak bir ameldir:

“Allah’ın rızasına uyan kişi, Allah’tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kotu barınaktır o.” (Al-i İmran Suresi, 162)

Kucuk buyuk herşeyin ortaya dokuleceği, ellerin ve derilerin şahitlik edeceği bir vakit gelecektir. Bundan korkan mumin hayatını bu gerceğe gore yaşar ve Allah’ın rızasından kesinlikle hicbir şart ve koşulda taviz vermez. Hz. Yusuf (a.s.)’ın tavrı bu konuda cok guzel bir ornektir. Hz. Yusuf (a.s.) kendisiyle birlikte olmak isteyen kadının tum tehdit ve entrikalarına rağmen iffetini korumuş, Allah’ın rızasından asla taviz vermemiş ve O’nun sınırlarını ciğnemektense zindana girmeyi tercih etmiştir. Allah bu ustun ahlakı ayetlerinde şoyle bildirir:

“Kadın dedi ki: “Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette kucuk duşurulenlerden olacak.” (Yusuf) Dedi ki: “Rabbim, zindan, bunların beni kendisine cağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları duzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gosterir, (boylece) cahillerden olurum.”” (Yusuf Suresi, 32-33)

Her Zaman Vicdanıyla Hareket Eder

Allah’a kulluk eden kişi, nefsinin istek ve arzularına itaat etmez. Bile bile boyle davrandığı takdirde dunyada ve ahirette Allah’ın gazabına uğramaktan şiddetle cekinir. Aksi bir tavır gosterdiği takdirde aşağıdaki ayetlerin hukmune gireceğinden korkar. Allah ayetlerinde şoyle buyurmaktadır:

“Hayır, zulmedenler, hicbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah’ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hicbir yardımcıları yoktur. (Rum Suresi, 29)

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim uzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini muhurlediği ve gozu ustune bir perde cektiği kimseyi gordun mu? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de oğut alıp-duşunmuyor musunuz?” (Casiye Suresi, 23)

Şeytan ve nefsi, insanı en başta Allah korkusundan uzaklaştırmaya calışır. (Allah'ı tenzih ederiz) Allah'tan korkmanın gereksiz, hatta yanlış olduğu, asıl onemli olanın Allah sevgisi ve kalp temizliği olduğu gibi batıl telkinlerle onun Allah'tan korkup sakınmasını engellemek ister. Oysa Kuran'ı okuyan şuurlu bir insan, şeytanın bu tur telkinlerinin hicbir gercekliği olmadığını, tamamen saptırma ve aldatma amacı taşıdığını rahatlıkla gorur. Zira Allah, muminlere Kendisi'nden korkmalarını Kuran'da son derece acık bir bicimde emretmiştir.


Allah’tan Korkan Kimse Tum Guzel Ahlak Ozelliklerini Yaşar

Allah’tan korkan kişi; sadakat, vefa, doğruluk, durustluk, samimiyet gibi tum guzel ahlaka ait tavırları gosterir. Kuran’ın bircok yerinde bu ustun ahlak ozelliklerini sergileyen muminlerden bahsedilir. Gercekte, tum insanların ozlemini duyduğu insan modeli de budur. Fakat, Allah korkusu olmadığı takdirde bir insanda bu ozelliklerin gercek anlamda ve devamlı bulunması asla mumkun değildir. Cunku Allah’tan korkmayan bir kişi kendi menfaatleriyle catıştığı anda Kuran ahlakını değil, cıkarlarının gerektirdiği davranış bicimini benimseyecektir. Bu gibi kişiler Yuce Allah’tan, O’na hesap vermekten, cehenneme girip kotu davranışlarının karşılığını gormekten korkmadığı icin boyle davranmasını engelleyen bir endişesi yoktur.



Allah’tan Korkan Kişi Kimse Gormediğinde de Allah’ın Sınırlarını Korur

Allah’a karşı derin bir haşyet duyan kişi, insanların arasında bulunduğu zaman da, kimsenin gormediği ortamlarda da Allah’a karşı gelmekten aynı titizlikle sakınır. Cunku bir kotuluğu, ister herkesin icinde isterse yalnız başına yapsın, ister acığa vursun isterse saklasın, Allah’ın bunu bileceğini, Allah’ın acığı da gizliyi de, gizlinin gizlisini de bildiğini ve kendisini tumunden sorguya cekeceğini bilir. Bu konudaki samimiyetini Allah’ın deneyeceğini ve imtihan kastıyla kendisine ceşitli fırsatlar, uygun ortamlar yaratacağını da bilir. Allah bir ayetinde muminlere şoyle emretmiştir:

“Gunahın acıkta olanını da, gizlisini de terk edin. Cunku gunahı kazananlar, yuklenegeldikleri nedeniyle karşılık goreceklerdir.” (Enam Suresi, 120)

Allah’tan Korkan Kişi Her Durumda Allah’a Yonelip Doner

Allah’tan gereği gibi korkup sakınan muminler, Allah’tan karşılık gorme konusunda son derece hassastırlar. Oyle ki kendilerine isabet eden bir musibet karşısında veya işlerinde bir olumsuzluk hissettiklerinde ya da herhangi bir sıkıntıya uğradıklarında hemen bir vicdan muhasebesi yapar, Allah’ın hoşnut olmayacağı bir şey yapıp yapmadıklarını gozden gecirirler. Ve Allah’tan bağışlanma dileyip, O’na dua ederler.

Allah’ın rızasını kazanmaya olan duşkunlukleri ve aynı şekilde O’nun rızasını kaybetmekten duydukları korku, onları son derece duyarlı hale getirmiştir. Bu konuda da Hz. Davud (a.s.)’ın tavrı muminler icin guzel bir ornek teşkil eder. Kuran’da Hz. Davud (a.s.)’ın Allah’a gosterdiği derin saygı bu mubarek peygamberin yaşadığı bir olay anlatılarak şoyle haber verilir:

Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud’un bulunduğu yere girmek icin) yuksek duvardan tırmanmışlardı. Davud’a gittiklerinde, o, onlardan urkmuştu; dediler ki: “Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hukmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yoneltip-ilet.” “Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen “Onu da benim payıma (koyunlarıma) kat” dedi ve bana, konuşmada ustun geldi.” (Davud) Dedi ki: “Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali guclerini) birleştirip katan (ortak)lardan coğu, birbirlerine karşı tecavuz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır.” Davud, gercekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, boylece Rabbinden bağışlanma diledi ve ruku ederek yere kapandı ve (Bize gonulden) yonelip-dondu. Boylece onu bağışladık. Şuphesiz onun Bizim Katımız’da gercekten bir yakınlığı ve varılacak guzel bir yeri vardır. (Sad Suresi, 21-25)

Ayetlerde gorulduğu gibi, Hz. Davud (a.s.) son derece adaletli bir karar verdiği ve hukmunun doğruluğu acıkca belli olduğu halde Allah korkusu ile Rabbimiz’e yonelmiş ve yine de bağışlanma dilemiştir. Kuşkusuz icte yaşanan bu korkunun taklidi mumkun değildir. Bu, ancak Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edenlerin Allah’a olan sevgilerinden ve saygılarından dolayı, Rabbimiz’in rızasını kaybetme korkusudur.

Allah Korkusu ve Allah Sevgisi Birbirinden Ayrılmaz

İnsan, Allah’ın sevgisini kaybettirecek kotuluklerden Allah korkusu sayesinde sakınır. Orneğin bir ayette, “… Allah, her buyukluk taslayıp boburleneni sevmez.” (Nisa Suresi, 36) buyrulmaktadır. Allah korkusu olan insan, buyukluk taslayıp boburlenmekten şiddetle kacınarak Allah’ın sevgisini kazanacağını umduğu bir hareket yapmış olur. İşte bu nedenle, Allah korkusu ve Allah sevgisi birbirinden ayrılmaz.

Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifte Allah korkusunun onemini şoyle belirtir:

Muaz! Sana her taşın ağacın ve duvarın yanında nerede olursan ol Allah’tan korkmanı, işlediğin her gunahın ardından gizlisine gizli, aleni olanına da aleni tevbe etmeni tavsiye ederim.” (Ebu Nuyam el-Ilye, Beyhaki, ez-Zuhd’de acıklamışlardır; Huccetu’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.793)



Allah Korkusu Bir Anda Kazanılabilir

Allah korkusu elde edilmesi zor olan, birtakım aşamalardan gecerek kazanılacak bir his değildir. Aksine şuuru acık, duşunen her insanın kolaylıkla derinden hissedebileceği bir duygudur. Bir insanın gercek Allah korkusunu elde edebilmesi icin samimi tek bir tefekkuru bile yeterli olabilir. Yalnızca bir an olumu, olumden sonra karşılaşacaklarını duşunup, Allah’a karşı saygı dolu bir korku hissedebilir. İnsanın bu ustun ahlak ozelliğine sahip olması duasına, samimiyetine ve vicdanını kullanmasına bağlıdır. Bu ustun ahlakı gostererek Allah’ı gereği gibi takdir edebilen bir kişi, hem dunyada huzur icinde yaşayacak, hem de ahirette Allah’ın hoşnut olduğu samimi muminlerle birlikte kurtuluşa ermeyi umit edecektir. Yuce Rabbimiz’in iman eden ve Kendisi’nden samimiyetle korkan kullarına bildirdiği mujde şoyledir:

“Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar icin Allah Katında -bir şolen olarak- altlarından ırmaklar akan-icinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar icin, Allah’ın Katında olanlar daha hayırlıdır.” (Al-i İmran Suresi, 198)

Allah’tan gereği gibi korkabilmek Allah’ın buyukluğunu, şanını ve azametini, ustun makamını, sonsuz ilim ve kudretini, kulları uzerindeki kayıtsız şartsız guc ve hakimiyetini, dilediğini dilediği gibi gercekleştirebileceğini surekli akılda tutmak ve tefekkur etmekle, Allah’ın vaadine, tehdidine, hesap gunune, cezasının şiddetine, cehennem azabının sonsuzluğuna ve korkuncluğuna kesin olarak iman etmekle mumkundur. Bu iman, guclu bir Allah korkusuna vesile olur. Bu korku da insanın tum tavır ve davranışlarını, hareket ve konuşmalarını Allah’ın beğendiği, hoşnut olduğu ahlak doğrultusunda duzenlemesini sağlar. Allah’tan korkan kişi O’nun sınırlarını korumaya karşı derin bir hassasiyet icinde olur.



Sayın Adnan Oktar Allah korkusunun guzel ahlak kazandırdığını anlatıyor:

ADNAN OKTAR: Cok korkunc bir sistemdir Allah’a inanmamak, Allah’ı sevmemek. Diyorlar ki: “Sadece Allah’ı sevsek olmuyor mu?” Hristiyan rahipler Allah’ı sadece seviyorlar, Allah’tan korkmuyorlar ve muthiş bir cokuş oluyor. Mesela Yunanistan’da Papazlar toplandılar dua ediyorlar. Allah’tan korkmadan Allah sevgisiyle bir yere varamazsın. Allah korkusu akıl sağlar. Allah korkusu olmadığında aklın gider. Allah korkusu durustluğu sağlar.

Allah’ı seven kişi, cıkarı catıştığında da gerekeni yapar... ...Onun icin bazıları her turlu ahlaksızlığı yapabiliyorlar. Mesela, mağazanın icinde gelip kadını bıcaklıyorlar. Adam adı gibi emin kimsenin bir şey yapmayacağından. Seyrediyor millet. “Ne oluyor?” dersin iceriye girdiğinde. Buk kolunu al elinden bıcağı. Ustune yurudun mu hicbir şey yapamaz cunku sen onun hasmı değilsin ki. Senden cekinir o. O, ona sinirlenmiş. Araya girersin. “Allah’tan kork” dersin, nasihat edersin. “Kendine gel. Şeytandan Allah’a sığın” dersin. “Bu Allah’ın kulu, delirdin mi sen?” dersin, inşaAllah. (25 Temmuz 2012 A9 TV)

ADNAN OKTAR: Allah korkusunun olmamasını istiyorlar, Allah sevgisinin olmasını istiyorlar. Sırf Allah sevgisi olursa, Allah sevgisini yaşayacaklarını ortam olmaz. Allah korkusu olmadığında dinsizlik dunyaya hakim olur. Sevgi, şefkat, merhamet, iyilik, guzellik, aklın hep kokeninde Allah korkusu vardır. Allah korkusu olmadığında akıl almaz zulum yapabilir insanlar. “Ben Allah’ı seviyorum” der, anormal her şeyi yapabilir. Ama Allah korkusu guzel ahlakın, guzel davranışın temelidir. Eğer insan Allah’tan korkuyorsa yalan soylemez. Allah’tan korkuyorsa helale, harama dikkat eder. Allah’tan korkuyorsa vefalıdır, sadakat gosterir, neme lazımcı olmaz. Allah’tan korkmuyorsa vefa duygusunun bir anlamı kalmaz adam icin.“Allah’ı seviyorum” der, hicbir şey yapmaz. Surekli Allah’tan bir şeyler ister, Allah’a bir şeyler vermek istemez. Allah’ın ihtiyacı yoktur tabi… Ama Allah icin kendinden bir şey vermek istemez. Malını da vermek istemez, malını da harcamak istemez. Allah ona versin ister malı. Allah icin dağıtmaz. Allah korkusuyla insan malı dağıtır. Allah korkusu hikmetin, aklın da başıdır. Yani insanın aklı yok olur, aklı gider Allah korkusu olmadığında. Onun icin Allah korkusu cok buyuk bir nimettir. (22 Temmuz 2012, A9 TV)
(makale harun yahya)

__________________