Cehennemin varlığı guzel ahlakın yaşanmasını nasıl teşvik eder?
Cehennemden haberdar olan bir insan hangi ozellikleri kazanır?
Allah korkusu aklın, sevginin, guzelliğin en onemli vesilelerinden biridir. Bu korkunun temeli Allah’ı gucendirmekten O’nun rızasını kaybetmekten cekinmeye dayanır. Allah’ın azabının en şiddetli tecellisi olan cehennem; insanların korkusunu daha da artıran, Allah’a olan sevgilerinin onundeki engelleri tamamen ortadan kaldıran, Allah’ın ozel olarak yarattığı bir mekandır.
Allah korkusu ve cehenneme gitme korkusu olmadığı zaman, insan şeytanın vesveselerine acık hale gelir. Buna en guzel ornek Hz. Adem (a.s.)’dır.
Hz. Adem (a.s.)’ı Allah cennete yerleştirmişti ve cennette yoğun bir Allah sevgisi hakimdi. Cennette; dunyada var olan uzuntu ve hastalık gibi kusur ve eksikliklerden hicbiri yoktu. Hz. Adem (a.s.) cennette hicbir zorluk ve imtihan yaşamamıştı. Dolayısıyla cennette, sabredeceği hicbir eksiklik var olmadığından sevgisini tam olarak gosterememiş ve burada bir peygamber zellesi oluşmuştur. (Zelle, peygamberlerin yanılmaları, unutmaları veya yanlışlık eseri yaptıkları davranışlarına verilen isimdir. Bu zellelerin her biri cok buyuk hayırlarla ve hikmetlerle, elcilerin kaderlerinde yaratılmaktadır. Kaderde her bir zellenin oluşacağı an ve yer bellidir.) Hz. Adem (as) cennette sonsuz yaşama nimetine sahipken şeytanın cağrısına uyarak Allah’a verdiği sozu zelle sonucunda unutmuştur. Ancak Allah tarafından dunyaya gonderildiği ve doğal ihtiyaclarını gorduğunde, cehennemin varlığı kendisine bildirildiğinde tevbe etmiş ve hemen Rabbimiz’e sığınmıştır. “Derken Adem, Rabbinden kelimeler aldı. Bunun uzerine tevbesini kabul etti. Şuphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.” (Bakara Suresi, 57) ayetiyle bildirildiği uzere bu tevbesi Rabbimiz tarafından kabul edilmiştir. Şeytan ona aynı tekliflerle tekrar geldiğinde ise Allah korkusu ve cehennem korkusu sebebiyle artık şeytanın sozlerinden Allah’ın izniyle etkilenmemiştir.
Cehennemin Varlığı Nefsin Temizlenmesine ve Guzel Ahlak Gosterilmesine Vesile Olur
Allah, imtihan ortamının bir gereği olarak, nefse fucurunu (kotu huylarını) ve ondan sakınmayı ilham ettiğini Kuran’da bildirmiştir. (Şems Suresi, 8) Kıskanclık, haset, cimrilik gibi negatif ahlak ozellikleri de bu “fucurlar” arasında yer alır ve Kuran’da bildirildiği uzere butun insanların nefislerinde vardır:
“... Nefisler ise ‘kıskanclığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şuphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 128)
Kıskanclık ve Haset Duygularına Cehennemin Varlığı Engel Olur
Kıskanclık, kibir ve enaniyet, nefse cahilce ilahlık vermenin (Allah’ı tenzih ederiz) bir sonucudur. Bu yuzden bunlar şeytanın en karakteristik ozellikleridir. İblis’in, (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’a isyan edip inkarcılardan olmasının altında yatan sebep de, enaniyeti yuzunden Allah’ın Hz. Adem (a.s.)’a verdiği ustunluğu kıskanmasıdır.
Şeytanın bu vasfı, onun izinden giden bazı insanlar uzerinde de cok yoğun bir şekilde tecelli eder. Kıskanclık bazı insanlarda gunden gune artarak daha ileri bir safha olan hasete donuşur. Kişinin utun hareket ve davranışlarına nufuz eder. Bu kişi adeta şeytanın insanlar arasındaki temsilcisi haline gelir.
Allah’tan korkan ve cehenneme girmekten cekinen bir insan ise nefsine imtihan maksadıyla ilham olunan bu tur kotu huylardan sakınmak icin surekli mucadele eder, nefsini arındırıp temizler. Kıskanclık hissine sebep olacak her turlu olay karşısında Kuran ahlakına uygun bir tutum ve davranış sergiler. Yani, herşeyin Allah’a ait olduğunu, herşeyin Allah’ın dilemesi ile gercekleştiğini, Allah’ın dilediğini sectiğini, dilediğine dilediği nimeti verdiğini, secimin ve kararın yalnızca O’na ait olduğunu bilir. Rabbimiz’in herşeyi en guzel ve en hayırlı şekilde yarattığını, dunyada verilen her turlu nimetin insanlar icin bir deneme vesilesi olduğunu, varılacak gercek yurdun ahiret olduğunu, Allah Katında değer olcusunun takva ile olduğunu kalbine yerleştirmiş bir bicimde hareket eder.
Hayat, gercekte Allah’ın bizleri sınamak ve eğitmek icin yarattığı gecici bir suredir. İnsan bu sure boyunca duşunmek, boylece Allah’ı tanımak, O’nun hukumlerine uymak ve Allah’ın rızasını aramakla sorumludur. Cehennem insanı din ahlakından uzaklaştıran engelleri ortadan kaldıran, derin duşunmeye yonelten, hataya duşmekten koruyan, “Nasıl var oldum, beni yaratan kim, nereye doğru gidiyorum” gibi temel sorulara kesin ve net cevaplar vermesine vesile olan Allah’ın ozel olarak yarattığı bir ortamdır.
Cehennemin Varlığı Cimriliği Ortadan Kaldırır
Kuran ahlakından uzak toplumlarda yaygın olan yanlış bir infak anlayışı vardır. Bu anlayışa gore vicdan rahatlatmak icin kişi malından az bir miktar verir. Boylece de buyuk bir dini vecibeyi yerine getirmenin huzuru icinde malının geri kalan buyuk bolumunu elinde tutar. Halbuki, Kuran’da bu tavrın yanlışlığı acıkca bildirilmektedir. Ayetlerde şoyle buyrulur:
“Şimdi, o yuz cevireni gordun mu? Azıcık verdi ve gerisini kaya gibi sımsıkı elinde tuttu.” (Necm Suresi, 33-34)
Allah’ın Kuran’da bildirdiği infak ibadeti ise tamamen farklıdır. Kuran’a gore infak etmedeki olcu, “... ihtiyactan arta kalan”dır. (Bakara Suresi, 219) Bu, Allah’ın herkese farz kıldığı bir hukumdur. Ayet şoyledir:
“... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “İhtiyactan artakalanı.” Boylece Allah, size ayetlerini acıklar; umulur ki duşunursunuz.” (Bakara Suresi, 219)
Bu hukme riayet etmeyen kişi Allah’ın beğenmediği bir davranışı yapmakla ahireti acısından buyuk bir sorumluluk altına girmektedir. Zira ihtiyactan fazlasını elinde tutan bir kimse Allah’ın kesin bir hukmunu ısrarla yerine getirmemektedir. Cimrilik yapmakta ve gercekte tumu Allah’a ait olan ve Allah’ın kendisini denemek icin verdiği ve infak etmesini bildirdiği mala haksız olarak sahip cıkıp kendisine saklamaktadır. Allah gercekte inkarcılara ozgu olan bu davranışı gosteren insanlar hakkında Kuran’da şoyle buyurmaktadır:
“Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (onerir)ler. Allah’ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır.” (Nisa Suresi, 37)
Kendisinden birşey istenir korkusuyla Allah’ın verdiği malı ve nimetleri gizleyen kimselerin ahirette alacakları karşılık ise Kuran ayetlerinde şoyle haber verilmiştir:
“Ey iman edenler, gercek şu ki, (Yahudi) bilginlerinden ve (Hristiyan) rahiplerinden coğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gumuşu biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı mujdele. Bunların uzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gun, onların alınları, boğurleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve

“Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkca sayandır. Gercekten malının kendisini ebedi kılacağını mı sanıyor. Hayır; andolsun o, ‘hutame’ye atılacaktır. “Hutame”nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.” (Humeze Suresi, 2-6)
Cehennemin varlığına inanan bir kişinin ayetlerde tarif edilen olcude bir cimrilik yapması ya da mal yığıp biriktirmesi soz konusu bile olamaz. Kişinin kucuk cıkarlara tamah etmeden dunyada ve ahirette buyuk bir kayba uğramaktan cekinip korkarak, Allah’ın bu hukmunu titizlikle yerine getirmesi gerekmektedir.
Cehennemin Varlığı Kin ve Nefret Duygularının Onundeki En Buyuk Engeldir
Dunyada surekli kavga, zulum ve savaştan soz edenler, ahirette aynı karşılığı alabileceklerini duşunmelidirler. Bu kişiler cehennemde de aynı şekilde kendilerini sonsuza dek azap icerisinde tartışırken bulabileceklerini, guvensiz bir ortamda yaşayabileceklerini unutmamalıdırlar. Oysa cehennemin varlığına iman eden insanlar, dunyada sevgi dolu, merhametli, yardımsever olurlar. Bu ahlaktaki insanlar dost canlısı, fedakar, tum nimetlerden zevk alan kişilerdir. Bu nedenle de Allah’ın vaad ettiği sonsuz kurtuluş yurdu olan cennetin guzelliklerini dunya hayatında yaşamaya başlarlar.
Şeytan, Nefis ve Cehennemin Varlığı İnsana İmani Derinlik Kazandırır
Allah insanı bir amac uzere yaratmıştır. İnsanın yaratılış amacını ve kısa suren dunya hayatı boyunca nasıl bir omur gecirmesi gerektiğini oğrenebileceği kaynak ise, Allah’ın kullarına bir rehber olarak indirdiği Kuran ve Peygamberimiz (sav)’in sunnetidir. Allah Kuran’da insanın yaratılış amacını, “...insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat Suresi, 56) ayetiyle haber verir. Rabbimiz şuurlu varlıkların yani insanların var olmasını, bu şuurlu varlıkların Zatı’na ibadet etmesini, Kendisini ve yarattıklarını takdir eden, guzel olan her şeyi bilen, onlardan hoşnut olan, onlardan sevinc duyan varlıklar olmasını ister. İnsan doğrudan cennette yaratıldığında, Allah’ın istediği heyecan, derinlik ve teslimiyete sahip olamaz. Nitekim Hz. Adem (a.s.), Ulu’l Azm bir peygamber olduğu halde Allah’ın isteklerini tam olarak yerine getirememiştir. Fakat şeytan, nefs ve cehennem var olduğunda, insan muthiş bir imani derinlik kazanır. Her şeyin bir anlamı olur. Cunku insan cennetin guzelliklerini, guzel ahlakı ancak kıyas yaparak anlayabilir.
Her insan, olaylar karşısında gosterdiği tavırlar, sahip olduğu ahlak ve icinde taşıdığı niyetiyle denenir. İnsanın “iman ettim” demesi kesinlikle yeterli değildir. İmanını tavırlarıyla da gostermelidir. Kıyamet gununde, insanın dunya hayatına dair gizli ya da acık yaptığı tum davranışları ortaya cıkacak ve cok hassas bir hesap yapılacaktır. Bu hesapta “... bir hurma cekirdeğindeki iplikcik kadar” (Nisa Suresi, 49) bile haksızlık yapılmayacaktır.
Allah’tan korkan dolayısıyla da cehenneme girmekten cekinenler iyilik ve guzel ahlak gostererek sonsuz guzelliklerle bezenmiş cennet yurdunda ağırlanırken, kotuluğu zulmu ve sevgisizliği kendilerine yol edinenler ise cehennem azabıyla cezalandırılacaklardır. Allah, bu kısa hayatı, insanları denemeden gecirerek, iyi ve doğru olanları diğerlerinden ayırt etmek icin yarattığını Kuran’da şoyle bildirir:
“O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve guzel) olacağını denemek icin olumu ve hayatı yarattı...” (Mulk Suresi, 2)
Cehennem Allah’ın Beğendiği Guzel Ahlak Ozelliklerinin Kazanılmasına Vesile Olur
Cehennem, Allah’ın “Kahhar” (Kahredici), “Cebbar” (istediğini zorla yaptıran), “Muntakim” (intikam alıcı) gibi isimlerinin sonsuza dek tecelli edeceği yerdir. Cehennem Allah’ı inkar edenlere, her yonden acı vermek icin ozel bir yaratılışla yaratılmıştır. Kuran ayetlerinde cehennem, yaşayan bir canlı gibi tasvir edilir. Bu canlı, inkarcılara karşı ofke, nefret, hınc ve istekle doludur. Yaratıldığı gunden beri, (Allah’ı tenzih ederiz) Yaratıcımızı inkar edenlerden intikam almayı beklemektedir. Cehennem, ayetlerde bildirildiğine gore, “insana delicesine susamıştır”. (Muddessir Suresi, 29) Dini yalanlayanları gorduğunde ofkesinin şiddetinden parcalanacak gibi olur. Bu ateşin yaratılışının bir amacı vardır; kahredici bir azap vermek. O da gorevini yapacak, hak edenlere acıların en buyuğunu verecektir. İşte cehennemin bu caydırıcı ozellikleri vicdan sahibi insanların kalbinde imanın derin coşkusunun oluşmasına, Allah’ın rızasını kazanmak icin sevgi, şefkat ve merhamet hislerinin gelişmesine ve Allah’ın beğendiği tum guzel ahlak ozelliklerinin kazanılmasına vesile olur.
(Makale Harun Yahya)
__________________