Olum, ruhun bedenden ayrılmasıdır. Şehadet aleminden "berzah alemi"ne bir hicrettir. Ruh, Azrail Aleyhisselam vasıtasıyla "berzah alemi"ne goturulur. Goreceğimiz ilk melek Azraildir. En kıymetli cevherimiz olan ruhumuzu gonul rahatlığıyla teslim edebileceğimiz guvenilir bir emanetcidir o.
Olum anında, ruh, beden hapsinden kurtulur; fakat butun butun cıplak kalmaz. Cunku, "misali bir cesetle" başka bir tabirle "latif bir gılaf" ile kuşatılmıştır.
Dunyada kaldığı surece bedene bağlı olan ruh, olum sebebiyle bir derece serbest kalır. Bedendeyken gormek icin goze, işitmek icin kulağa, duşunmek icin beyne muhtacken, artık bu aletlerin varlığına gerek duymadan gorur, işitir, duşunur ve bilir. Ruyada olduğu gibi…..
Berzah, "gecit" demektir ve berzah alemi, dunya ile ahiret arasında bulunan bir "bekleme salonu"dur. Ruhlar, orada kıyameti ve dirilişi beklerler. "munker ve nekir taifesinden" olan sorgu melekleriyle karşılaşma, ilk mahkeme, ilk ceza ve ilk mukafat burada gercekleşir.
Berzah, başka bir tabirle kabir hayatı, hadisin ifadesiyle, "ya cennet bahcelerinden bir bahce" veya "cehennem cukurlarından bir cukurdur."
Ancak, burada azabın veya lezzetin muhatabı, cisimden mahrum kalan ruhtur. Kabir hayatından sonra, "mahşer"de, yeniden yaratılan bedenine doner, dunyada yaptıkları icin o "buyuk mahkeme"de hesap verir. Sonrası, ebedi cennet veya cehennem..!
Haşir... Butun bedenlerin yeniden yapılanması ve canlanması... Ruhların bir anda bedenlere donuşu... Buyuk olay! Dar akıl kabulde zorlanıyor. Kabirde kemikleri curuyen ve etleri toprak olan bir insanın yeniden, dirilebileceğine akıl erdiremeyenler var. Bunlar, yanlış bir kıyasın kurbanı oluyorlar.
Nasıl mı?
Bedeni yaratma ve insanı diriltme fiillerini kendileri ustlenerek... Hayalen, bildikleri butun yolları deniyor, bir insan yaratmaya calışıyorlar. Mumkun olmuyor. Golgeden farkı olmayan azıcık ilim, irade ve kudretleriyle meseleyi halledemeyince, "ben yapamıyorum, şu halde başkası da yapamaz" hukmunu veriyorlar. Muhakeme ederken kendilerini olcu kabul ediyorlar. Şuphesiz, bu bir vehimdir ve insanı aldatır.
Nitekim, asırlar once bazı munkirler, peygamber efendimizin yanına gelmiş, "olmuş, curumuş kemikleri kim diriltecek?" diye sormuşlardı. Bu meydan okumaya karşı ayet indi: "onları onceden kim yarattıysa o diriltecek. O, her turlu yaratmayı bilendir." bu kesin cevaptan sonra, soyleyecek soz bulamamışlardı.
Bunların hali, kendileri beceremediği icin aya gitme haberini inkar eden cahillerin haline benziyor. Bir zamanlar, ilim ve teknikten mahrum bazı kimselerin, "ben yapamıyorum, başkası da yapamaz" mantığıyla ay seyahatini reddettiklerini gormuştuk. Onlar da, hayallerinde, bildikleri butun usulleri deniyor, yine de bir yol bulamadıkları icin, acık bir gerceği kabule yanaşmıyorlardı.
Akıl, malumatının mahkumudur ve zamanın esiridir. Boyle olmasa, dun soylenince yalanlanan bir olay, bugun sıradan bir hakikat haline gelir miydi? Acaba, uc asır onceki insanlara, "bir kutu icinde butun dunyayı seyredeceksin" deseydik, ne der, ne duşunurlerdi? Herhalde inkar edenler olacak ve zaman da onları haksız cıkaracaktı. Yanlış anlaşılmasın, biz, her soylenene hemen inanalım demiyoruz, ancak, sınırlı aklın yeterli olcu olamayacağını hatırlatmaya calışıyoruz. Vahiy nurudur ki, akla ışık verir ve yol gosterir, o da hakikatı anlar.
Bakmayı bilen goz, gorur. Duşunmenin yollarını bulan akıl, anlar. Evet, insaflı bir akıl, yeryuzundeki harika sanat eserlerine bakar ve anlar ki: Allah, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibidir.
İşte bahar! Zamanı geldi mi kış, soğuğunu, karını, fırtınasını toplar, gider. Toprak, tatlı bir esneyişle uyanır, gevşer, cozulur. Kupkuru ağaclara su ile birlikte hayat da yurur. Tohumlar acılır, yumurtalar catlar, dış dunyaya canlılar doğar. Her canlı, kendine has "suret libasını" giyer.
Bahar! Sumbullerin tebessumu, menekşelerin neşesi, ruya gibi kelebeklerin ucuşu, ciceklenmiş badem ağaclarında kuşların cıvıldayışı. Kışın soğuk nefesiyle olen, silinen, kuruyan canlıların "oldukten sonra diriliş" sırrını yaşayışı. "olduren ve dirilten" bir gorunmez kudretin, gorunen mucizeleri.
Sonbaharda kıyameti kopan bir alemin, kış kabristanında bekledikten sonra bahar sabahında yeniden dirilişi. Olumden sonraki hayatın ve mahşerin goze gorunen misali.
Allah, bize her baharda sonsuz ilim, irade ve kudretini bir kere daha gosteriyor. Oluleri dirilteceğini, ahireti getireceğini ispat ediyor. Ve her akıl sahibine şu kanaati veriyor: Alemi yoktan var eden ve insanı modelsiz yaratan Allah, elbette oluleri diriltebilir, yeni bir dunya yaratabilir.
Bir defa yaratan, bir daha nicin yaratamasın!
__________________
Nereye gidiyoruz veya olum sonrası ne olacağız?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Nereye gidiyoruz veya olum sonrası ne olacağız?