Yeni Bir Dunya

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Oğut alıp duşunmesini bilen bir topluluk icin ayetleri boyle birer birer acıkladık. (En'am Suresi, 126)

Ki onlar, sozu işitirler ve en guzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir. (Zumer Suresi, 18)

Bu kitabı okuyan kişiden beklenen, hayatının en onemli konusunu -ki bu onemsiz bir konu olarak goruluyor olabilir- yeniden gozden gecirmesidir. Ancak bunu yaparken, şimdiye kadar mutlak doğru olarak kabul ettiği kuralları, kapıldığı bazı onyargıları bir kenara bırakması gerekmektedir. Cunku bir insan, ne olursa olsun bir konuya onyargıları ile yaklaşırsa doğru karar veremez. Cirkin gormek istediği şeyi cirkin gorur. Kotu olduğuna onceden karar verdiği şeyi kotu olarak algılar.

Şu da bir gercektir ki, bu onyargılar, peşin hukumler coğu zaman kişinin kendisinden kaynaklanır. İnsan doğduğu gunden itibaren icinde bulunduğu toplum tarafından sayısız onyargıya bağlanmaya mahkum edilir. Ailesi, yakın cevresi, arkadaşları onun değer yargılarını belirler. Ozellikle gunumuz toplumlarında medya insanları belli konularda şartlandırma yonunde buyuk bir etkiye sahiptir. Gazete ve televizyonlar, onları izleyenlere pek cok iyi şeyi kotu, kotu şeyi de iyi gibi gosterme etkisine sahiptirler.

Toplumun kendisine aşıladığı onyargıları tumuyle kabul etmiş olan insan ise şahsiyetinden cok şey yitirmiştir. Kendi aklı ile değil, dışarının telkinleri ile hareket etmektedir. Soz konusu insan bu şekilde ancak kendisine doğru olarak gosterilen değerleri doğru kabul eder. Her cağda her toplumun farklı doğrulara inandığını duşunursek, topluma kayıtsız şartsız uymanın hicbir anlam taşımadığını gorebiliriz. Bazı toplumlar icin yamyamlık doğal karşılanır, ya da faşist bir toplumda (Nazi Almanyası gibi) yarı deli bir lidere kayıtsız şartsız itaat etmek doğru olarak kabul edilir. Ornekleri coğaltabiliriz, ama ozetle soylemek istediğimiz, toplumun telkinlerinden bağımsız olarak duşunebilmenin akıl sahibi bir insana yaraşır bir tavır olduğudur.

Toplumun, hakkında sayısız onyargı oluşturduğu konuların başında din gelir. Bugun icinde bulunduğumuz toplumda da, din hakkında ceşitli yanlış inanclar ve fikri saplantılar vardır. Ozellikle medyanın bazı kesimlerinin yaptığı telkin, din hakkında aşılması zor peşin hukumler meydana getirmiştir. Bu telkinlerin bir sonucu olarak, din, pek cok insanın fazla onemsemediği, uzerinde duşunme gereği hissetmediği ve mumkun olduğunca uzak durmaya calıştığı bir kavramdır. Bu duşunce yapısına sahip kişilerin, genelde pek bilincli bir şekilde boyle bir tutum izledikleri soylenemez. Bu kişilere sorulsa muhtemelen dindar olduklarını belirteceklerdir, ama gercekte din onlar icin, hayatlarında en az onem verdikleri konulardan biridir.

Aslında bu kişi hayatında bir kez bile oturup, ciddi bir şekilde, din ve kendisinin din hakkındaki duşunce ve davranışları hakkında da duşunmemiştir. Dinin neden var olduğu gibi bir soru uzerinde hic kafa yormamıştır. Ona gore din; genellikle yaşlı insanları ilgilendirir, bazı doğru ahlaki değerleri savunur, fakat bununla birlikte pek cok "can sıkıcı" yasak ve kısıtlama getirir. Dine dair uygulamaların bazılarını doğru ve yerinde, bazılarını ise eski ve "cağdışı" bulur. Yine de genellikle acıkca dini inkar etmez. Ama başta soylediğimiz gibi, dinden mumkun olduğunca uzak durur. Dindar olduğunu duşunduğu kişilerle asla goruşmek, konuşmak, hatta aynı ortamda bulunmak istemez. Bu onyargılı bakış acısına gore onlar korkunc ve karanlık insanlardır!

Dine yonelik bu yanlış bakış acısı, vurguladığımız gibi, toplumun bazı kesimlerinin verdiği telkinleri doğrudan kabul etmekten, kısacası bağımsız olarak duşunmemekten kaynaklanır. Duşunmenin onemi ise, İslam'ın temel kaynağı olan Kuran ayetleriyle haber verilmiştir:

De ki: "Eğer biliyorsanız (soyleyin Yeryuzu ve onun icinde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine de oğut alıp-duşunmeyecek misiniz?" (Mu'minun Suresi, 84-85)

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr icin kolaylaştırdık. Fakat oğut alıp-duşunen var mı? (Kamer Suresi, 17)

... İşte Rabbiniz olan Allah budur, oyleyse O'na kulluk edin. Yine de oğut alıp duşunmeyecek misiniz? (Yunus Suresi, 3)

Yaratan, hic yaratmayan gibi midir? Artık oğut alıp-duşunmez misiniz? (Nahl Suresi, 17)

Din hakkında toplumun telkinlerinden bağımsız olarak duşunmeyen kişi, iki buyuk yanlışın icine duşecektir. Bunlardan birincisi, dinden uzak durmaya calışan kişinin, dinin varlık sebebini yani Allah'ı duşunmemesi, tanımaması, daha doğru bir deyişle, Allah'ın sonsuz kudretini takdir edememesidir. İkinci yanlış ise, dinin, insanı, sıkıntı ve baskı dolu, tutucu bir ortama surukleyeceğini ve ona, yaratılışına ters yaptırımlar yukleyeceğini sanmasıdır. Din adına ortaya cıkan bazı kimselerin, soz konusu itici tabloyu, dinin kendisiymiş gibi one surmeleri de, kişideki "dini yaşarsam istediklerimi yapamam" korkusunun surmesinin onemli bir sebebidir.

Ama insan, birinci yanlıştan kurtulduğu zaman, yani kendisini yaratan ve ona en yakın varlık olan Allah'ı tanıdığında, dinden uzak durmak gerektiği şeklindeki batıl inanctan da kurtulur. Bu yanlışın cozulmesinin getireceği zihin acıklığı ve duyarlılık, ikinci yanlışın da cozulmesini sağlar. Din goruntusu altındaki başka yapılar ve gercek din arasındaki bariz farklılıkları ayırt eder.

Ozetlemek gerekirse, icinde bulunduğumuz toplum din hakkında sayısız onyargı oluşturmuş durumdadır. Fakat, dine yaklaşırken, temel kıstas, insanların din hakkında ne dedikleri değil, insanın kendi vicdanı olmalıdır. "İnsanların coğunluğuna" uymanın insanı doğruya goturmeyeceği Kuran'da acık bir şekilde ifade edilmiştir:

Yeryuzunde olanların coğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak "zan ve tahminle" yalan soylerler. (Enam Suresi, 116)

"Topluluk" ya da diğer adıyla "suru psikolojisi"nden kurtulup, kendi vicdanı ile duşunmeye başlayan insan, az once okuduğunuz Kuran ayetinde vurgulanan gerceği bizzat kendisi gorur. O artık, "insanların buyuk coğunluğundan" farklı olarak yeni bir dunyaya adım atmıştır. Bu adımı kendisini eski dunyanın tum karanlığından, sıkıntısından, darlığından uzaklaştırıp, dinin taşıdığı sonsuz guzelliklere ve derin hikmetlere goturecektir...

Bu arada hemen hatırlatmakta yarar vardır; din derken yalnızca İslam'ı kastediyoruz. Cunku Kuran'da bildirildiği gibi, "... Din, Allah katında şuphesiz İslam'dır..." (Al-i İmran Suresi, 19)



Yeni Bir Dunya
Temel Sorular
Kuran Uzerinde Duşunmek
Kuran'da ki Din ve Ataların
Dini
Gercek Dindarlar ve Sahte
Dindarlar
Kuran'da Tarif Edilen Mumin
Kendi Kendimizi Sorgulamak
Dinden Uzak İnsan Modelinin Zararları
Dinden Uzak Toplumdan
Kuran Ahlakına Geciş
__________________