İlmihal Bilgileri
İcindekiler:
1-Fıkıh İlmi ve İlmihal Kitapları
2-Din Nedir?
3-İman Nedir ve İmanın Şartları
4-Ehl-i Sunnet Vel CemÂ'at
5-İbadet Etmek
6-Abdest Almak
7-Mest Uzerine Mesh
8-Gusûl Abdesti
9-Teyemmum Etmek
10-Necasetten Temizlik
11-Sular
12-Setr-i Avret (Ortulmesi Gereken Yerler)
13-Kıbleye Donmek
14-Namaz Vakitleri
15-Ezan ve İkamet
16-Namaz Nasıl Kılınır?
17-Yolculukta Namaz
18-Namazın Vacibleri
19-Vitir Namazı, Teravih Namazı ve Bayram Namazı
20-Secde-i Tilavet
21-Namazın Sunnetleri
22-Namazı Bozan Şeyler ve Mekruhları
23-Camilere Hurmet
24-CemĂ‚'at İle Namaz
25-Cum'a Namazı
26-Kaza Namazları
27-Zekat Vermek
28-Ramazan Orucu
29-Sadaka-i Fıtr
30-Akika Kesmek
31-Kurban Kesmek
32-Adak
33-Yemin ve Yemin Keffareti
34-Selamlaşmak
35-Alış-Veriş Bilgileri
36-Bir Kimse Şunları Yapmadan Uyumamalıdır
37-Odunc Almak
Eger bu konuyu okumaya firsatim yok diyorsaniz assagidaki Linkten kompLe indirebiLirsiniz. Word (*.doc ) beLgesi oLarak hazirLanmistir.
Link : http://rapidshare.de/files/18974165/..._ResH.doc.html
1-FIKIH İLMİ ve İLMİHÂL KİTAPLARI
İnsanların yapması ve yapmaması lĂ‚zım olan işleri bildiren ilme "Fıkıh ilmi" denir. Dînin hukumlerini bilen muctehid Ă‚limlere de "Fakîh" denir. Fıkıh bilgilerini derin Ă‚limler, Kur'Ă‚n-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden cıkarmışlardır.
Din bilgileri ancak fıkıh kitaplarından oğrenilir. Bunun icin bir kimse Kur'Ă‚n-ı kerîmi, ihtiyac miktarı ezberledikten sonra, fıkıhla meşgûl olmalıdır! Cunku, Kur'Ă‚n-ı kerîmi ezberlemek farz-ı kifaye, fıkhın kendine lĂ‚zım olan miktarını oğrenmek ise farz-ı aynıdır.
Dinimiz fıkıh ilmine cok onem vermiştir. Nitekim, hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(İbĂ‚detlerin en kıymetlisi fıkhı oğrenmek ve oğretmektir.)
(Herşeyin dayandığı direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh ilmidir.)
ÎmĂ‚n, i'tikĂ‚d bilgilerini anlatan geniş ve derin ilme ise "İlm-i kelĂ‚m" denir. KelĂ‚m ilmi Ă‚limleri, cok buyuk insanlardır ve kelĂ‚m kitĂ‚bları pek coktur. Bu kitĂ‚blara, "AkĂ‚id kitĂ‚bı" da denir.
Amel edilecek, ya'nî kalb ile ve beden ile yapılacak ve sakınılacak şeylere, "AhkĂ‚m-ı Şer'iyye" denir. Beden ile yapılacak ahkĂ‚m-ı şer'iyyeyi bildiren ilme "İlm-i fıkıh" denir.
Halk icin yazılmış olan ve herkesin bilmesi ve yapması gereken kelĂ‚m, ahlĂ‚k ve fıkıh bilgilerini kısaca ve acıkca anlatan kitĂ‚blara "ilmihĂ‚l" kitĂ‚bları denir. Her muslumanın, evinde mutlaka ilmihĂ‚l kitabı bulundurması, dinini ilmihĂ‚l kitĂ‚bından oğrenmesi lĂ‚zımdır.
İlmihĂ‚l kitabını alırken de rastgele almayıp, dînini bilen, seven ve kayıran mubĂ‚rek insanların ilmihĂ‚l kitĂ‚blarını alıp, coluğuna ve cocuğuna oğretmek her muslumanın birinci vazîfesidir. Kendilerine din adamı ismi ve susunu veren cĂ‚hil ve sapık kimselerin sozlerinden ve yazılarından din oğrenmeye kalkışmak, kendini Cehenneme atmaktır.
Allahu teĂ‚lĂ‚, kendisine tĂ‚bi' olunması icin Resûlune ve Ă‚limlere tĂ‚bi' olunmasını istiyor. Âyet-i kerîmelerde meĂ‚len buyuruldu ki:
(Ey Resûlum! De ki; "Bana tĂ‚bi' olun!") [A. İmrĂ‚n 31]
(Verdiğimiz bu misĂ‚lleri ancak Ă‚limler anlar.) [Ankebût 43]
(Bilmiyorsanız Ă‚limlere sorun!) [Nahl 43]
Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki:
(Bilmediklerinizi sÂlih [Âlim]lerden sorun!)
(CĂ‚hillikten kurtulmanın yolu, bilenlerden sorup oğrenmektir.)
(Âlimlere tĂ‚bi' olun!)
(Âlimler rehberdir.)
Bu vesîkalardan anlaşıldığı gibi, din bilgileri ancak, bu Ă‚limlerin kelĂ‚m, fıkıh ve ahlĂ‚k kitĂ‚blarından ve bu ilimlerin biraraya getirildiği, toplandığı "ilmihĂ‚l" kitĂ‚blarından oğrenilir.
Muctehid olmayanların tefsîr ve hadîs kitaplarından fıkıh bilgisi oğrenmesi imkĂ‚nsızdır. Cehenneme gidecekleri hadîs-i şerîfte bildirilen "Yetmiş iki sapık fırkĂ‚" Ă‚limleri, Kur'Ă‚n-ı kerîmden yanlış ma'nĂ‚ cıkardıkları icin sapıttılar. Âlimler sapıtınca, Ă‚lim olmayanların tefsîr okuması felĂ‚ket olur. Kur'Ă‚n-ı kerîmin hakîkî ma'nĂ‚sını oğrenmek isteyen, Ehl-i sunnet Ă‚limlerinin kelĂ‚m, fıkıh ve ahlĂ‚k kitaplarını okuması lĂ‚zımdır.
**************************************************
Soru:Din nedir?
Cevap: Din, insanları saĂ‚det-i ebediyyeye ya'nî sonsuz saĂ‚dete, huzura goturmek icin Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından peygamberleri vĂ‚sıtasıyla gosterilen yol demektir.
Soru:Resûl ile nebi arasında ne fark vardır?
Cevap: Allahu teĂ‚lĂ‚, Âdem aleyhisselĂ‚mdan beri, her bin senede, bir Peygamber vĂ‚sıtası ile, insanlara bir din gondermiştir. Bu Peygamberlere Resûl denir.
Her asırda, en temiz bir veya birkac insanı Peygamber yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirmiştir. Resûllere tĂ‚bi' olan, kendilerine yeni bir dîn gonderilmiyen bu Peygamberlere de Nebî denir.
Soru:Butun peygamberler neleri bildirmiştir?
Cevap: Butun Peygamberler, Allaha, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Âhiret gunune, KazĂ‚-kaderin Allahtan olduğuna imĂ‚n etmeyi bildirmişler, ya'nî hep aynı îmĂ‚nı soylemiş, hepsi ummetlerinden aynı şeylere inanmalarını istemişlerdir. Fakat, kalb ile, beden ile yapılması ve sakınılması lĂ‚zım olan şeyleri başka başka olduğundan, İslĂ‚mlıkları, muslumanlıkları da ayrıdır.
Soru:Gunumuzde kac ceşit din vardır?
Cevap: Bugun yeryuzundeki dinler ilĂ‚hî ve bĂ‚tıl [ilkel] dinler olmak uzere ikiye ayrılır.
Soru: İlkel din nedir?
Cevap: İlkel din, insanlar tarafından uydurulan inanc sistemidir. Zerduştluk, Taoizm, Konficyustluk, Budizm gibi.
Soru: İlĂ‚hî din nedir, kaca ayrılır?
Cevap: Asılları Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından bildirilen dinlerdir. SemĂ‚vî dinler de denilen ilĂ‚hî dinler, muharref ya'nî tahrif edilmiş, bozulmuş dinler ve hak din olmak uzere ikiye ayrılır.
Soru: Bozulmuş dinler nelerdir?
Cevap: Bozulmuş dinlerin asıllarını, Allahu teĂ‚lĂ‚ peygamberleri vĂ‚sıtasıyla bildirmiş, sonraları insanlar tarafından değiştirilmiştir. Hıristiyanlık ve Yahûdîlik boyledir.
Soru: Hak din nedir?
Cevap: Hak din ise, Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından gonderildiği şekilde bozulmadan kalan dindir.
Soru: Bugun yeryuzunde hak din var mıdır?
Cevap: Bugun yeryuzunde hak din olarak sĂ‚dece İslĂ‚m dîni vardır. İlk vahyolunduğu, bildirildiği gibi değişmeden gunumuze kadar gelmiştir ve kıyĂ‚mete kadar da devĂ‚m edecektir.
Soru: Âhirette kimler ni'mete kavuşacak?
Cevap: Hak dînin bildirdiği farzları yapanlara ve harĂ‚mlardan kacınanlara Allahu teĂ‚lĂ‚, Ă‚hirette ni'metler, iyilikler verecektir. Farzları yapmayanlara ve harĂ‚mlardan kacınmıyanlara, Ă‚hirette cezĂ‚lar, acılar tattıracaktır.
Soru: Bugun hak dinden başkasına uyulabilir mi?
Cevap: İslĂ‚miyet geldikten sonra, onceki dinlerin hukumleri yururlukten kalkmıştır. Buna gore Yahûdîler ve HıristiyĂ‚nlar da dĂ‚hil butun insanların İslĂ‚miyeti din olarak secmeleri gerekmektedir. Nitekim Allahu teĂ‚lĂ‚, İslĂ‚miyetten başkasını din olarak kabûl etmiyeceğini bildirmekte, Kur'Ă‚n-ı kerimde meĂ‚len, (İslĂ‚m dîninden başka din istiyenlerin dinlerini Allahu teĂ‚lĂ‚ sevmez, kabûl etmez. İslĂ‚m dînine sırt ceviren, Ă‚hirette ziyĂ‚n edecek, Cehenneme gidecektir) buyurmaktadır. (Âl-i İmrĂ‚n 85)
ÎMÂN NEDİR?
Soru: ÎmĂ‚n nedir?
Cevap: ÎmĂ‚n, Muhammed aleyhisselĂ‚mın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, akla, deneye ve felsefeye dayanmaksızın, kalb ile tasdîk ve i'tikĂ‚d etmek, inanmak, dil ile ikrĂ‚r etmek, soylemektir.
ÎmĂ‚n gormeden olur. Cunku, gorerek, duşunerek anlamaya kalkışarak inanmak, îmĂ‚n olmaz, o şeyi bilmek, anlamak olur. Bu şey de, Allahu teĂ‚lĂ‚nın yarattığıdır. Bunu, O'na ortak yapmış oluruz. Belki de, O'ndan başkasına îmĂ‚n etmiş oluruz. Akla uygun olduğu icin inanırsa, akla îmĂ‚n etmiş olur. Peygambere îmĂ‚n etmiş olmaz. Veya, Peygambere ve akla birlikte îmĂ‚n etmiş olur ki, o zaman Peygambere guven tam olmaz. Guven tam olmayınca, îmĂ‚n olmaz. Cunku, îmĂ‚n parcalanamaz.
Soru: ÎmĂ‚nı korumak icin ne yapmak lĂ‚zımdır?
Cevap: ÎmĂ‚nı korumak icin îmĂ‚nı ve îmĂ‚nı gideren şeyleri, farzları ve harĂ‚mları ya'nî dînin emir ve yasaklarını oğrenmek ve bunlara uymak şarttır.
Soru: Musluman kimdir?
Cevap: Muhammed aleyhisselĂ‚mın bildirdiği şeylere tereddutsuz îmĂ‚n edene, musluman denir. İnandığı hĂ‚lde, dînin emir ve yasaklarını yerine getirmiyen mu'min olsa da muslumanlığı tam değildir.
Soru: ÎmĂ‚nla amelin birbiri ile ilişkisi nedir?
Cevap: ÎmĂ‚n, muma benzer; dînin emir ve yasakları, koruyan fener gibidir. Mum ile birlikte fener de, "İslĂ‚miyet" tir, İslĂ‚m dînidir. Fenersiz, muhĂ‚fazasız mum cabuk soner. ÎmĂ‚nsız, İslĂ‚m olamaz. İslĂ‚m olmayınca, îmĂ‚n da yok olur. Amelsiz, ibĂ‚adetsiz îmĂ‚n sĂ‚hibinin, Ă‚hirete îmĂ‚nla gitmesi guc olur.
ÎmĂ‚nın şartları
Soru: ÎmĂ‚nın şartı kactır?
Cevap: ÎmĂ‚nın şartı altıdır. Bunlar Allaha, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Âhiret gunune, KazĂ‚-kaderin Allahtan olduğuna inanmaktır. Buna kısaca Âmentu denir.
Soru: İnanılacak işlerde oncelik var mıdır?
Cevap: Her muslumanın once îmĂ‚nın altı şartını bilmesi ve inanması gerekir. Cunku bir kimsenin duzgun bir îmĂ‚nı, i'tikĂ‚dı yoksa, bu kimsenin yaptığı butun ibĂ‚detlerin, iyiliklerin hicbir faydası olmaz. Doğru, duzgun bir i'tikĂ‚da sahip olduktan sonra, dînin yasak ettiği şeylerden kacınıp, dînin emrettiği şeyleri yapmak gerekir. Bu sıraya dikkat edilmezse daha sonra yapılanlar faydasız olur, bir işe yaramaz.
Allahu teĂ‚lĂ‚ya îmĂ‚n
Soru: Âmentu billĂ‚hi ne demektir?
Cevap: Âmentu billĂ‚hi ifĂ‚desi, Allahu teĂ‚lĂ‚nın varlığına ve birliğine inandım, îmĂ‚n ettim, demektir. Allahu teĂ‚lĂ‚ vardır ve birdir. Ortağı ve benzeri yoktur. MekĂ‚ndan munezzehtir, ya'nî bir yerde değildir. Ayrıca Allahu teĂ‚lĂ‚nın sıfatlarını da bilmek şarttır.
Allahu teĂ‚lĂ‚nın sıfatları ikiye ayrılır: SıfĂ‚t-i zĂ‚tiyye, sıfĂ‚t-i subûtiyye.
Allahu teĂ‚lĂ‚nın sıfĂ‚t-i zĂ‚tiyyesi altıdır. Bunlar:
1- Kıdem, evveli yoktur.
2- BekÂ, sonu yoktur.
3- KıyĂ‚m bi-nefsihi, hic kimseye muhtac değildir.
4- MuhÂlefetun lil-havÂdis, hic kimseye benzemez.
5- VahdĂ‚niyyet, birdir ortağı, benzeri yoktur.
6- Vucûd, var olmasıdır.
Allahu teĂ‚lĂ‚nın sıfat-i subûtiyyesi ise sekizdir. Bunlar:
1- HayÂt, diridir.
2- İlm, herşeyi bilir.
3- Semi, işitir.
4- Basar, gorur.
5- İrĂ‚de, dileyicidir. Yalnız O'nun dilediği olur.
6- Kudret, herşeye gucu yeter.
7- KelÂm, soyleyicidir.
8- Tekvîn, hĂ‚lıktır, yaratıcıdır. Her şeyi yaratan, yoktan var eden O'dur. O'ndan başka yaratıcı yoktur.
Allahu teĂ‚lĂ‚nın gormesi, işitmesi, insanların gormelerine, işitmelerine benzemez.
Meleklere îmĂ‚n
Soru: ÎmĂ‚nın ikinci şartı nedir?
Cevap: ÎmĂ‚nın ikinci şartı, meleklere îmĂ‚ndır. "Ve melĂ‚iketihi", ben Allahu teĂ‚lĂ‚nın meleklerine inandım, îmĂ‚n ettim, demektir.
Soru: Meleklerin ozellikleri nelerdir?
Cevap: Melekler yiyip icmezler. GunĂ‚h işlemezler. Meleklerde, erkeklik, dişilik olmaz. Piyasada bircok yerde kanatlı kadına benzer resimler var. Boyle resimler, Hıristiyan hurĂ‚feleridir. Bize Hıristiyanlardan gecmiştir. Hıristiyanlar, melekleri hĂ‚lĂ‚ Allahın kızları olarak bilirler, boyle inanırlar.
Bu şekilde inanmak, boyle resimlere hurmet edip, yukarı asmak cok tehlikelidir.
Meleklerin en ustunleri ve peygamberleri CebrĂ‚il, MikĂ‚îl, İsrĂ‚fîl, AzrĂ‚îl aleyhimusselĂ‚mdır.
Kitaplara îmĂ‚n
Soru: ÎmĂ‚nın ucuncu şartı nedir?
Cevap: ÎmĂ‚nın ucuncu şartı kitaplara îmĂ‚ndır. Âmentudeki, "Ve kutubihi" ifĂ‚desi, Allahu teĂ‚lĂ‚nın kitaplarına inandım, îmĂ‚n ettim, demektir.
Soru: Kac kitap gelmiştir?
Cevap: Kur'Ă‚n-ı kerîmde bildirilen, yuzdort kitaptır. Yuzu kucuk kitaptır. Bunlara (suhuf) denir. Ve dordu buyuk kitaptır. Bunlardan TevrĂ‚t, MûsĂ‚ aleyhisselĂ‚ma; Zebûr, DĂ‚vud aleyhisselĂ‚ma; İncîl, ÎsĂ‚ aleyhisselĂ‚ma; Kur'Ă‚n-ı kerîm, Muhammed aleyhisselĂ‚ma nĂ‚zil olmuş ya'nî gonderilmiştir. Kitapların hepsini, CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m getirmiştir. En son, Kur'Ă‚n-ı azîm-uş-şĂ‚n nĂ‚zil olmuştur.
Soru: Kur'Ă‚n-ı kerîmin ozellikleri nelerdir?
Cevap: Kur'Ă‚n-ı kerîm gonderilince, diğer kitaplar neshedilmiş, ya'nî yururlukten kaldırılmıştır. Kur'Ă‚n-ı kerîm, kıyĂ‚mete kadar gecerlidir. Nesholmaktan, ya'nî gecersiz olmaktan ve tebdîl ile tahrîften ya'nî insanların değiştirmelerinden korunmuştur.
Kur'Ă‚n-ı kerîmde eksiklik veya fazlalık olduğuna inanan dinden cıkar. HattĂ‚ Kur'Ă‚n-ı kerîmi Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından gonderilen kitap kabûl ettiği hĂ‚lde, diğer semĂ‚vî kitapların da hĂ‚len yururlukte olduğunu zannedip, bunlara gore amel edenlerin de, Cennete gireceğine inananlar da İslĂ‚m dînine îmĂ‚n etmiş olmaz.
Peygamberlere îmĂ‚n
Soru: ÎmĂ‚nın dorduncu şartı nedir?
Cevap: ÎmĂ‚nın dorduncu şartı, Peygamberlere îmĂ‚ndır. Âmentudeki "Ve rusulihi" kelimesi, "Allahu teĂ‚lĂ‚nın Peygamberlerine îmĂ‚n ettim" demektir.
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselĂ‚m ve sonuncusu, bizim Peygamberimiz Muhammed MustafĂ‚ "sallallahu aleyhi ve sellem"dir. Bu ikisinin arasında, cok peygamber gelmiş ve gecmiştir. Peygamberlerin sayısı kesin belli değildir. Kitaplarda, 124 binden ziyĂ‚de peygamber geldiği bildiriliyor. Bunlardan 313 veya 315 adedi Resûldur.
Peygamberlerden meşhûr olanlar: Âdem, İdrîs, Şît, Nûh, Hûd, SĂ‚lih, İbrĂ‚hîm, Lût, İsmĂ‚îl, İshak, Ya'kûb, Yûsuf, Eyyûb, Şu'ayb, MûsĂ‚, HĂ‚run, Hıdır, Yûşa' bin Nûn, İlyĂ‚s, Elyesa', Zulkifl, Şem'un, İşmoil, Yûnus bin MetĂ‚, DĂ‚vud, SuleymĂ‚n, LokmĂ‚n, ZekeriyyĂ‚, YahyĂ‚, Uzeyr, İsĂ‚ bin Meryem, Zulkarneyn ve Muhammed aleyhi ve aleyhimussalĂ‚tu vesselĂ‚mdır.
Bunlardan, yalnız 28'nin isimleri Kur'Ă‚n-ı kerîmde bildirilmiştir. Şît, Hıdır, Yûşa', Şem'un ve İşmoil bildirilmemiştir. Bu 28'den Zulkarneın ve LokmĂ‚n ve Uzeyr'in Peygamber olup olmadıkları kesin belli değildir.
Peygamberlerin sıfatları
Soru: Peygamberlerin sıfatları nelerdir ve bunların ma'nĂ‚ları nedir?
Cevap: Peygamberler de diğer insanlar gibi yer, icer, hasta olur, vefĂ‚t eder. Hicbiri aslĂ‚ dunyaya muhabbet etmez. Ya'nî dunyayı sevmez. Ancak onları diğer insanlardan ayıran sadece onlara mahsûs ba'zı sıfatlar, ozellikler vardır. Peygamberler hakkında bilmemiz lĂ‚zım olan sıfatlar ya'nî peygamberlere mahsûs olan ozellikler yedidir: Sıdk, EmĂ‚net, Tebliğ, İsmet, FetĂ‚net, AdĂ‚let, Emn-ul azl
Bunların kısaca ma'nĂ‚ları da şoyledir:
1- Sıdk: Butun peygamberler, sozlerinde sĂ‚dıktır, ya'nî doğrudur.
2- EmĂ‚net: Peygamberler emĂ‚nete aslĂ‚ hıyĂ‚net etmezler.
3- Tebliğ: Peygamberler, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emir ve yasaklarını ummetlerine bildirirler.
4- İsmet: Peygamberlerin hepsi, buyuk ve kucuk, butun gunĂ‚hlardan uzaktırlar.
5- FetĂ‚net: Butun Peygamberler, diğer insanlardan daha akılıIdır.
6- AdĂ‚let: Peygamberler Ă‚dildir, kimseye zulmetmezler, doğru hukum verirler.
7- Emn-ul azl: Peygamberlerden, peygamberlik vazîfesi geri alınmaz.
Âhiret gunune îmĂ‚n
Soru: ÎmĂ‚nın beşinci şartı nedir?
Cevap: Âmentunun beşinci şartı, Ă‚hyret gunune inanmaktır. Âmentudeki, "Vel-yevmil Ă‚hyri" ifĂ‚desi, "Ben, Ă‚hiret gunune inandım, îmĂ‚n ettim" demektir.
Herkes olup dirilecektir. Cennet ve Cehennem ve mîzĂ‚n ya'nî sevĂ‚bların ve gunĂ‚hların tartıldığı terĂ‚zî ve SırĂ‚t koprusu, haşr ya'nî toplanmak ve neşr ya'nî Cennete ve Cehenneme dağılmak, hep kıyĂ‚met gununde olacaktır.
Soru: KıyĂ‚metin buyuk alĂ‚metleri nelerdir?
Cevap: ÎsĂ‚ aleyhisselĂ‚m yeryuzune inecek, Hz.Mehdî' cıkacak, DeccĂ‚l, Ye'cûc ve Me'cûc gelecek. Guneş batıdan doğacak. Dabbe-tul-erd denilen buyuk bir hayvan cıkacak. Buyuk bir duman her tarafı kaplayacak. Medine-i Munevvere harap olacak ve Ka'be-i Şerîf yıkıIacak. Biri Arabistan'da diğerleri doğuda ve batıda olan uc yer batacak. Yemen'de buyuk bir ateş cıkacak. Ve nihĂ‚yet Sûrun uflenmesi ile dunya hayatı son bulacaktır.
Kabirdeki sorular
Soru: Kabirde ne sorulacaktır?
Cevap: Kabirde sorulacak şeyleri herkesin bilmesi, cocuklarına da oğretmesi lĂ‚zımdır. Kabirde şu sorular sorulacaktır:
Rabbin kim? Dînin nedir? Kimin ummetindensin? KitĂ‚bın nedir? Kıblen neresidir? İ'tikĂ‚dda ve amelde mezhebin nedir?
Muslumanlar bu sorulara şoyle cevap verirler:
Rabbim Allah, Dînim, İslĂ‚m dînidir. Muhammed aleyhisselĂ‚mın ummetindenim. KitĂ‚bım, Kur'Ă‚n-ı kerîmdir. Kıblem, Ka'be-i Şerîftir. İ'tikĂ‚dda mezhebim Ehl-i sunnet vel-cemĂ‚'attir. Amelde ise Hanefî, ŞĂ‚fi'î, MĂ‚likî, Hanbelî mezheplerinden hangisinde ise onu soyler.
Soru: Kimler kabir sorularına cevap verecek, kimler veremiyecek?
Cevap: ÎmĂ‚n ile olen cevap verecek, îmĂ‚nsız olen cevap veremiyecektir.
Doğru cevap verenlerin kabri genişliyecek, buraya Cennetten bir pencere acılacaktır. Sabah ve akşam, Cennetteki yerlerini gorup, melekler tarafından iyilikler yapılacak, mujdeler verilecektir.
Bu suĂ‚llere cevap veremiyenler, kabirde azĂ‚b gorecektir. Cehennemden bir pencere acılacak, sabah akşam Cehennemdeki yerini gorup, mezarda, mahşere kadar, acı azĂ‚bları cekecektir.
Soru: ÎmĂ‚nın altıncı şartı nedir?
Cevap: ÎmĂ‚nın altıncı şartı, hayır ve şerrin Allahtan olduğuna inanmaktır. Âmentudeki, "Ve bil-kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teĂ‚lĂ‚" demek, "Hayır ve şer, iyilik ve kotuluk, olmuş ve olacak şeylerin cumlesi, Allahu teĂ‚lĂ‚nyn takdîriyle, ya'nî ezelde bilmesi ve dilemesi ve vakitleri gelince yaratması ile ve levh-i mahfûza yazmasıyla olduğuna inandım, îmĂ‚n ettim. Kalbimde, aslĂ‚ şuphe yoktur" demektir.
Bu, kazĂ‚ kadere inanmak demektir. Kader, bir insanın doğumundan, olumune kadar, başına gelecek, işlerdir. KazĂ‚ da, bu işlerin başa gelmesidir.
Soru: Âmentudeki, Kelime-i şehĂ‚detin ma'nĂ‚sı nedir?
Cevap: Kelime-i şehĂ‚detin kısaca ma'nĂ‚sı da şoyle:
Ben şehĂ‚det ederim ki, Allahu teĂ‚lĂ‚dan başka ilĂ‚h yoktur ve yine şehĂ‚det ederim ki, Muhammed aleyhisselĂ‚m O'nun kulu ve resûludur.
Soru: ÎmĂ‚nın gecerli olması icin ne gibi şartlar lĂ‚zımdır?
Cevap: ÎmĂ‚nın sahîh, makbûl ve gecerli olması icin gerekli şartlardan ba'zıları:
1- ÎmĂ‚nda sĂ‚bit olmak: MeselĂ‚ uc yıl sonra dînimi bırakacağım diyen, hemen kĂ‚fir olur.
2- Havf ve recĂ‚ arasında olmak: Ya'nî Allahu teĂ‚lĂ‚nın azĂ‚bından korkup rahmetinden umit kesmemek. Her zaman korku ile umit arasında olmak.
3- Can boğaza gelmeden îmĂ‚n etmek: Olurken, Ă‚hiret hĂ‚llerini gordukten sonra kĂ‚firin îmĂ‚nı kabûl olmaz. Fakat o Ă‚nda da, muslumanın tevbesi kabûl olur.
4- Guneş batıdan doğmadan once îmĂ‚n etmek: Artık o zaman tevbe kapısı kapanır.
5- Gaybı yalnız Allahu teĂ‚lĂ‚ bilir: Gaybı Allahtan başkası bilemez. Bir de Allahın bildirdiği peygamber, evliyĂ‚ veya başka bir kimse de bilebilir.
6- ÎmĂ‚ndan bir hukmu reddetmemek: Kufru gerektiren şeylerden kacmak.
7- Dînî bir hukumde şuphe etmemek: MeselĂ‚ acaba namaz farz mı, icki harĂ‚m mı diye şuphe etmemek.
8- İ'tikĂ‚dını, inancını İslĂ‚m dîninden almak: TĂ‚rihcilerin, felsefecilerin değil, Muhammed aleyhisselĂ‚mın bildirdiği şekilde îmĂ‚n etmek lĂ‚zımdır.
9- Hubb-i fillĂ‚h, buğd-i fillĂ‚h uzere olmak: Allah icin sevmek Allah icin duşmanlık etmek. Allah duşmanlarını sevmek, onları dost edinmek, Allah dostlarına duşman olmak kufru gerektirir.
10- Ehl-i sunnet vel cemÂ'ate uygun i'tikÂd etmek.
EHL-İ SUNNET VEL CEMÂ'AT
Soru: Ehl-i sunnet vel cemÂ'at ne demektir?
CevĂ‚b: Hadîs-i Şerîfte, (Ummetim 73 fırkaya ayrılır, 72'si Cehenneme gider, yalnız bir fırkası kurtulur. Bu fırka, benim ve EshĂ‚bımın yolunda gidenlerdir) buyuruldu. Bu fırkaya, Ehl-i sunnet vel cemĂ‚'at, kısaca (Ehl-i sunnet) denir. Ben ehl-i sunnet i'tikĂ‚dındayım demek, Peygamber efendimiz ve EshĂ‚bı nasıl îmĂ‚n etmiş ise, nasıl inanmış ise ben de oyle inandım demektir.
O hĂ‚lde, Cehennemden kurtulmak icin her muslumanın ilk once Ehl-i sunnet i'tikĂ‚dını oğrenmesi, daha sonra da dînimizin emir ve yasaklarına riĂ‚yet etmesi lĂ‚zımdır.
Soru: Ehl-i sunnet olmak icin lĂ‚zım olan i'tikĂ‚d bilgileri nelerdir?
Cevap: Ehl-i sunnet olmak icin lĂ‚zım olan i'tikĂ‚dlardan ba'zıları şunlardır:
Kur'Ă‚n-ı kerîmin Allahu teĂ‚lĂ‚nın kelĂ‚mı olup, mahlûk [yaratık] olmadığına inanmak. EshĂ‚b-ı kirĂ‚mın tamamını sevmek, hicbirini kotulememek.
Cennetten Allahu teĂ‚lĂ‚nın goruleceğine inanmak. Ehl-i kıble'yi tekfîr etmemek, ya'nî namaz kılan muslumana işlediği gunĂ‚hlardan dolayı kĂ‚fir dememek. İbĂ‚det îmĂ‚ndan parca değildir. GunĂ‚h işliyen mu'mine kĂ‚fir denmez. ÎmĂ‚n artıp eksilmez.
Mi'rĂ‚c rûh ve bedenle birlikte olmuştur. Tasavvufu inkĂ‚r etmemek.
Peygamberlerin mu'cîze ve evliyĂ‚nın kerĂ‚met gostermeleri haktır. Bugun icin dort hak mezhebden birine uymak, mezhepsiz olmamak.
Dort buyuk halifenin, halîfe olduğuna ve ustunluklerinin halîfelik sırasına gore olduğuna inanmak. Kabir ziyĂ‚reti, peygamber ve evliyĂ‚dan yardım istemek cĂ‚izdir.
Okunan Kur'Ă‚n-ı kerîmin ve verilen sadakanın sevĂ‚bını olulere gondermenin cĂ‚iz olduğuna, bu sevĂ‚bların ve duĂ‚ların olulere ulaştığına, azĂ‚blarının azalmasına sebep olacağına inanmak.
Kabir suĂ‚li haktır. Kabir azĂ‚bı rûh ve bedene olacaktır. SırĂ‚t koprusu vardır. ŞefĂ‚'ate, hesĂ‚ba ve mîzĂ‚na inanmak.
Ba'zı bid'atler
Soru: Bid'at ne demektir?
Cevap: Dinde yapılan her değişiklik ve reform bid'attır. Bid'at, sonradan yapılan şey demektir. Peygamber efendimizin ve dort halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, onlardan sonra, dinde meydana cıkarılan, ibĂ‚det olarak yapılmağa başlanan şeylerdir. MeselĂ‚ muezzinin sadece kĂ‚met getirmesi gerekirken bunun dışında uc ihlĂ‚s okuması, tesbih cektirmesi bid'attir.
Peygamberimiz buyurdu ki: (Bid'at sĂ‚hibi olanlara, hurmet eden, dirilerini ve olulerini oven, bunları buyuk bilen, islĂ‚mı yıkmaya, dunyadan kaldırmaya yardım etmiş olur.)
Soru: Gunumuzde yaygın olarak yapılan bid'atler nelerdir?
Cevap: Gunumuzdeki bid'atlerden ba'zıları şunlardır:
1. Namazlardan sonra hemen Ă‚yet-el-kursî okumak lĂ‚zım iken, once SalĂ‚ten tuncinĂ‚ ve başka duĂ‚ okumak bid'attır.
2. CenĂ‚ze olduğunu bildirmek icin, minĂ‚relerde salĂ‚t okunması bid'attır.
3. Eli goğse koyarak, selĂ‚mlaşmak bid'attir.
4. (ZekeriyyĂ‚ sofrası) denilen adak bid'attır.
5. CĂ‚mide her namazdan sonra musĂ‚feha etmek bid'attır. Bayramlarda, cĂ‚milerde musĂ‚feha ederek bayramlaşmak ve namazlardan sonra, Ă‚det etmeden, ara sıra musĂ‚feha cĂ‚izdir.
6. İbĂ‚detleri teyp, radyo ve hoparlorle yapmak bid'attır. Televizyondaki imĂ‚ma uymak cĂ‚iz olmadığı gibi, bu seslerle ibĂ‚det yapmak da sahîh, gecerli olmaz.
7. Kur'Ă‚n-ı kerîmi şarkı soyler gibi okumak bid'attır. Mûsikîye uyarak tecvîdi bozmak bid'at ve dinlemesi de buyuk gunĂ‚htır. Kur'Ă‚n-ı kerîmi, tekbîrleri ve ilĂ‚hîleri calgı ile, ney calarak okumak, bunun icin tehlikeli bid'attır. Kur'Ă‚n-ı kerîmi guzel ses ile, tecvîd ile okumalıdır. Tegannî ile, kelimeleri değiştirip nağmeye, mûsikîye uydurarak okumak harĂ‚mdır.
8. Dînî turk mûsikîsi veya tasavvuf muziği bid'attir.
9. Kur'Ă‚n-ı kerîmi ucret ile, para ile okumak, bĂ‚tıl ve bid'attır.
10. CenĂ‚zede yuksek sesle tekbîr, tehlîl, ilĂ‚hîler okumak bid'attır.
11. MezĂ‚r taşına Ă‚yet-i kerîme, mubĂ‚rek isimler, şiir, FĂ‚tiha kelimesini yazmak bid'attır.
12. Olu evinden yemek, helva dağıtılması bid'attır. Birinci, ucuncu, yedinci, kırkıncı, elliikinci ve elliucuncu gibi gunlerde helva, corek gibi şeyler yapmak ve kabir başında yemek dağıtmak bid'attır.
13. EvliyĂ‚ kabirlerinde mum yakmak, cabut başlamak bid'attır.
Kufur nedir?
Soru: Kufur nedir?
Cevap: Dinde bilinmesi ve inanılması zarûrî olan şeyleri ve dînin kesin hukumlerinden birini inkĂ‚r etmek, kabûl etmemektir.
Soru: İnsanı kufre, îmĂ‚nsızlığa duşuren şeyler nelerdir?
Cevap: Dînimizde hurmet edilmesi, saygı gosterilmesi gereken şeylere hurmetsizlik eden, saygısızlık yapan; kotulenmesi, beğenilmemesi gereken şeylere hurmet eden, beğenen dinden cıkar. İnsan bir sozle [kelime-i şehĂ‚det ile] musluman olur. Bir musluman da, kufre duşuren bir soz soyleyince kĂ‚fir olur.
Her muslumanın dinde bilinmesi zarûrî olan şeyleri bilmesi lĂ‚zımdır. Kufur olan şeyin cok kimse tarafından kullanılması bunu kufur alĂ‚meti olmaktan cıkarmaz. Cunku bu bilinmesi zarûrî olan bilgilerden olduğu icin bilmemek ozur değildir. Bu sebeple her muslumanın kufre duşurucu soz ve hareketleri cok iyi bilmesi gerekir. İnanmamayı gosteren her soz ve her iş, şaka olarak da soylense kufur olur. Birkac misĂ‚l:
İnsanlara mahsûs sıfatları Allah icin kullanmak kufur olur. Allahu teĂ‚lĂ‚ya, san'atcı demek; Allah unuttu; kaderime kustum; Allah bizi duğunduğu icin goz, kulak vermiş; Allah kuşlara kanat vermeyi ihmĂ‚l etmemiş; İlĂ‚hi şuur, ilĂ‚hî duşunce demek; Allah bana kulum demesin; anladıysam arab olayım; bugunku Kur'Ă‚n noksan demek. Bu işte ilĂ‚hi şuuru goruyoruz demek kufurdur. Bunun gibi, Allahu teĂ‚lĂ‚ icin, duşunerek yarattı demek kufurdur. İslĂ‚m duşuncesi demek de boyledir. Cunku, duşunmek insanlara mahsûs şeydir. Dinsizlere şerefli kĂ‚fir demek; calgı Ă‚leti ile ibĂ‚det etmek veya ilĂ‚hi soylemek; O, cimrilerin Allahı demek. Ağza def-i hĂ‚cet lafzı ile sovmek...
Peygamberleri kucultucu şey soylemek, meselĂ‚ ilk insan vahşî idi demek. Cunku ilk insan Hz. Âdem peygamberdi.
Melekleri kucultucu şey soylemek. MeselĂ‚, senin bakışın bana AzrĂ‚il gibi geliyor veya cocuk iyi yetişmezse zebĂ‚ni olur yĂ‚hut bu ibĂ‚detin sevĂ‚bını melek yazamaz demek.
Âhırette olacak şeylerle alay etmek. MeselĂ‚ ben Cenneti istemem, Cehenneme gitmek isterim demek. Allahu teĂ‚lĂ‚nın emir ve yasaklarına ya'nî Kur'Ă‚n-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde acık bildirilmiş ve islĂ‚m Ă‚limlerinin kitapları ile her tarafa yayılmış, inanılması zarûrî olan din bilgilerinden birine inanmamak veya onem vermemek. MeselĂ‚ ben cinleri goremediğim icin inanmam demek veya kesin harĂ‚m olduğu bilinen birşeyi yiyip icerken besmele cekmek.
Kufur sozler
Ozurlu kimseler icin, îmĂ‚lĂ‚t hatĂ‚sı demek; birisini kotulemek gĂ‚yesiyle Allahlık Ali Bey demek; namaz kılmam ama, kalbim temiz demek; kendisine Hans, Corc gibi gayrı muslim ismi ile cağırılmasını istemek; mumin icin Nuh der, peygamber demez demek; harĂ‚m kazanc ile sevĂ‚b icin kurban kesmek; ecelin hoyrat eli demek.
HarĂ‚m iş yapana, ne guzel yaptın demek. Şarap icene, ne guzel iciyor demek.
Bir kimse falcıya gitse, falcı; senin başına şu işler gelecek dese, o da buna inansa, kĂ‚fir olur. Cunku gaybı, ileride olacak şeyleri ancak ve ancak, CenĂ‚b-ı Hak bilir. Bir de sevgili kulları kendilerine bildirildiği kadar bilir.
Muslumana kĂ‚fir demek, kĂ‚firlerin Ă‚yinlerini beğenmek, Allah baba demek, Allah gokte demek hep kufurdur.
Hocayı kotulemek icin hocayla etme pazar, sonunda fetvĂ‚ya bozar gibi sozlerin coğu kufurdur, îmĂ‚nının gitmesine, dinden cıkmasına sebep olur. Bunun icin ağzımızdan cıkan soze dikkat etmemiz lĂ‚zımdır. Rastgele soz soylememelidir.
Yaratmak kelimesi
Soru: Allahtan başkası icin yarattı denir mi?
Cevap: Gunumuzde oldukca yaygın bir şekilde kullanılan bir kelime var. Yaratmak.
Bu kelimeyi Allahu teĂ‚lĂ‚dan başkası icin kullanmak da kufurdur. Cunku yaratmak, yoktan var etmek demektir. Bu da sĂ‚dece CenĂ‚b-ı Hakka mahsûstur. Bu kelimeyi mecĂ‚zî anlamda kullanmak da cĂ‚iz değildir.
Gayrı muslime benzemek
Soru: Gayrı muslimlerin yaptıklarını beğenmek kufur mudur?
Cevap: Gayrı muslimlerin ibĂ‚det olarak yaptıklarını, beğenmek, değer vermek de insanı dinden cıkartır.
Gayrı muslimlerin yaptıkları şeyler iki ceşittir:
Birincisi dinleri ile ilgisi olmayıp Ă‚det olarak yaptıkları şeyler. MeselĂ‚, ceket, pantalon giymeleri gibi Ă‚det olarak yaptıkları şeylerdir.
İkincisi, dinlerinin gereği olarak yaptıkları şeyler. MeselĂ‚ boyunlarına hac takmaları, bellerine zunnar başlamaları, bu kısma girer.
Kufur olan, dinden cıkmaya sebep olan şeyler zamanla Ă‚det haline gelse, bir kimse, bunun kufur olduğunu bilmeden kullansa yine dinden cıkar.
DİNDE İBÂDETİN YERİ
İbĂ‚detlerin onemi
Soru: İbĂ‚det nedir?
Cevap: İslĂ‚miyete uymaya, ibĂ‚det etmek denir. Musluman, Allahu teĂ‚lĂ‚ emrettiği icin, vazîfeleri olduğu icin ibĂ‚det eder. İslĂ‚miyetin emirlerinde ve yasaklarında, kulların dunyaları ve Ă‚hyretleri icin nice faydalar bulunmakla berĂ‚ber, ibĂ‚det ederken, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emri olduğunu, kulluk vazîfesi olduğunu duşunmek, niyet etmek lĂ‚zımdır.
Boyle duşunmeden yapılan iş, ibĂ‚det olmaz. Din ile ilişiki olmıyan bayağı bir iş olur.
MeselĂ‚, namaz kılan kimse, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrini yerine getirmeyi ve kulluk vazîfesini yapmayı niyet etmeyip, namazın bir spor olduğunu duşunurse, ibĂ‚det etmiş olmaz, spor yapmış olur.
Oruc tutanyn da, yalnız mideyi dinlendirmeyi, perhîz yapmayı duşunmesi, orucun sahîh ve kabûl olmamasına sebep olur.
Soru: ÎmĂ‚ndan sonra ilk lĂ‚zım olan nedir?
Cevap: Her muslumanın, doğru, duzgun bir îmĂ‚na sahip olduktan sonra, muslumanlığı ya'nî dînin emir ve yasaklarını iyice oğrenmesi lĂ‚zımdır. Cunku dînini bilmeyen kimse, her an yanlış birşey yapıp dinden cıkabilir. Peygamber efendimiz, (İlim bulunan yerde muslumanlık vardır. İlim bulunmayan yerde muslumanlık kalmaz) buyurmuştur.
Din, en guzel, en doğru şekilde ancak ilmihĂ‚l kitaplarından oğrenilir.
İlmihĂ‚l kitabı, bir musluman icin oğrenilmesi zarûrî olan îmĂ‚n ve ibĂ‚det bilgilerini anlatan kitaptır. Bunun icin her muslumanın elinin altında, gerektiğinde bakabileceği guvenilir bir ilmihĂ‚l kitabı bulundurması lĂ‚zImdır.
Soru: Tefsîr ve hadîs kitaplarından din oğrenilir mi?
Cevap: Tefsîr ve hadîs kitaplarından din oğrenilmez. Birinin onune tefsîr kitabı koyup bunu oku, dîni oğren demek, ilk okul cocuğunun onune yuksek matematik kitabını koyup buradan matematik oğren, demek gibidir.
Soru: ÎmĂ‚n edip, ilim oğrendikten sonra ne yapmak lĂ‚zımdır?
Cevap: ÎmĂ‚n edip gerekli ilimleri oğrendikten sonra, ibĂ‚det yapmak lĂ‚zımdır. Boyle yapılmazsa bu da tehlikelidir. Bunun icin îmĂ‚na kavuştuktan sonra, farzları yapıp harĂ‚mlardan kacınmak lĂ‚zımdır. Her mu'min, farzları ya'nî cenĂ‚b-ı Hakkın emirlerini yapmaya ve harĂ‚mlardan ya'nî yasak ettiği şeylerden kacınmaya mecburdur. Bir muslumana îmĂ‚ndan sonra farzları ve harĂ‚mları oğrenmek, bilmek de farzdır.
Soru: Dînin emirlerini yapmakta bir sıra var mıdır?
Cevap: Dînin emir ve yasaklarını yapmakta da sıra vardır. ÎmĂ‚n ettikten sonra, once harĂ‚mları, sonra da farzları oğrenmek ve yapmak lĂ‚zımdır. Farzları yapmayan mu'minlerin, sunnetleri, nĂ‚file ibĂ‚detleri kabûl olmaz. Ya'nî bunlara sevĂ‚b verilmez.
Bir kimse, bir farzı ozursuz terk ederse, bu farz borcunu odemedikce, bu cinsten olan hic bir nĂ‚file ibĂ‚detine ve sunnetine sevĂ‚b verilmez.
MeselĂ‚, zengin bir kimsenin zekĂ‚t borcu var. ZekĂ‚t borcu olduğu hĂ‚lde, hayır hasenat yapıyor, sadaka veriyor. HĂ‚liyle zekĂ‚tını odemediği icin bunlardan hic sevĂ‚b alamaz. Cunku, cenĂ‚b-ı Hak bundan once zekĂ‚t vermesini istiyor.
İbĂ‚detlerde niyetin onemi
Soru: İbĂ‚detlerdeki niyetin onemi nedir?
Cevap: Musluman her işinde, "Ben bunu ne icin ve kimin icin yapıyorum" diye duşunmesi lĂ‚zımdır. MubĂ‚hları yaparken de niyeti duzeltmek lĂ‚zımdır. MubĂ‚h, dînimizce emir veya yasak edilmiyen şeylerdir. Bunlar iyi niyetle yapılırsa sevĂ‚b, kotu niyetle yapılırsa gunĂ‚h olur.
MeselĂ‚ bir kimse, ovunmek, hava atmak, gosteriş yapmak icin veya kadınları, kızları avlamak icin şık giyinirse, gunĂ‚h işlemiş olur. Ancak, bu kimse, sunnet olduğu icin koku surunur, şık giyinirken de maksadı, cĂ‚miye saygı, cĂ‚mide yanında oturan muslumanları incitmemek, temiz, sıhhatli olmak, islĂ‚mın haysiyetini, şerefini korumak ise, her niyeti icin ayrı sevĂ‚b kazanır.
İnsan, mubĂ‚h bir işe başlarken, niyetine dikkat etmelidir. Niyeti iyi ise, o işi yapmalıdır.
Niyeti, yalnız Allahu tealĂ‚ icin olmazsa, yapmamalıdır. Hadîs-i Şerîfte, (Allahu teĂ‚lĂ‚, sizin sûretlerinize, mallarınıza, bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar) buyuruldu. Ya'nî, Allahu teĂ‚lĂ‚, insanın yeni, temiz elbisesine, yaptığı hayırlara, ibĂ‚detlere, malına, rutbesine bakarak sevĂ‚b vermez.
Niyet ve Amel
Bunları ne duşunce ile, ne niyet ile yaptığına bakarak, sevĂ‚b veya azĂ‚b verir.
GunĂ‚hlar, niyetsiz veya iyi niyet ederek işlenirse, gunĂ‚h olmaktan cıkmaz. (Ameller, niyete gore iyi veya kotu olur) hadîs-i şerîfi, ibĂ‚detlere ve mubĂ‚hlara niyete gore sevĂ‚b verileceğini bildirmektedir.
İyi niyetle harĂ‚m işlenir mi?
Soru: HarĂ‚mlar iyi niyet ile işlenebir mi?
Cevap: HarĂ‚mlar iyi niyet ile yapılsa da, asla mubĂ‚h olamaz. Ya'nî harĂ‚mlara hicbir zaman sevĂ‚b verilemiyeceği gibi, ozursuz harĂ‚m işleyen, muhakkak gunĂ‚ha girer. İyi niyeti, onu gunĂ‚htan kurtarmaz. Bir kaide vardır dînimizde: "HarĂ‚m işliyerek ibĂ‚det yapılmaz!"
MeselĂ‚, birisine farz olan emr-i ma'rûfu yapmak, ya'nî islĂ‚miyeti anlatmak icin, ona yakınlaşmak maksadıyla, onunla beraber icki icemez. Burada iyi niyetin yeri yoktur.
İbĂ‚detleri harĂ‚m işliyerek yapmak cĂ‚iz değildir. HarĂ‚m işliyenlerin ibĂ‚detleri sahîh, ya'nî gecerli olur. Ya'nî borclarını odemiş olurlar ise de, sevĂ‚b kazanmazlar.
HarĂ‚m, iyi niyet ile işlenirse, yine gunĂ‚h olur. Boyle işleri yapmamak sevĂ‚bdır. Bilerek yaparsa, buyuk gunĂ‚h olur.
HarÂmdan kacmak
Soru: HarÂmdan kacmaya sevÂb verilir mi?
Cevap: Allahu teĂ‚lĂ‚dan korkarak, harĂ‚mdan, O yasak ettiği icin sakınan, vazgecen sevĂ‚b kazanır. Başka bir sebep ile harĂ‚m işlemezse gunĂ‚hından kurtulur, sevĂ‚b kazanmaz.
HarĂ‚m olan birşeyi, meselĂ‚ ickiyi, din yasak ettiği icin değil de midesine dokunduğu icin icmese, bu kimse sevĂ‚b alamaz.
HarĂ‚ma helĂ‚le dikkat etmiyen ba'zı kimseler, (Sen kalbime bak, kalbim temizdir. Allah kalbe bakar) diyorlar. Bu soz dîne aykırıdır. Bir kişinin kalbinin doğru ve temiz olduğuna alĂ‚met, dînin emir ve yasaklarına uymasıdır. Boyle soyliyenlerin maksadı, muslumanları aldatmaktır. Bunların bu sozlerine değer verilmez. GunĂ‚hlar icinde yuzen kimsenin, benim kalbim temiz demesi, lağım cukurundan cıkartılan kimsenin, "Benim uzerimde birşey yoktur. Elbiselerim tertemizdir" demesine benzer.
Niyet Kotu Olursa!
İbĂ‚detleri yaparken kotu niyet karıştırmamalıdır. Farzlar yapılırken, kotu niyetler de karışırsa, borc odenmiş, cezĂ‚dan kurtulmuş olursa da, bildirilen o buyuk sevĂ‚ba kavuşamaz.
MeselĂ‚ kişi başkalarının da gormesi icin namazını herkesin gozu onunde kılarsa veya yalnızken cabuk cabuk kıldığı hĂ‚lde, başkalarının yanında uzun ve ta'dili erkĂ‚n uzere kılarsa, ibĂ‚detine kotu niyet karıştırmış olur.
Niyeti duzeltmek icin
Soru: Niyeti duzeltmek icin ne yapmalıdır?
Cevap: Duzgun niyet edilmedikce, hicbir farz kabûl olmaz. Bunları yapabilmek icin de ilim lĂ‚zımdır. Hadîs-i Şerifte, (Bir saat ilim oğrenmek veya
ABDEST ALMAK
Soru: Namazın ve abdestin farzları nelerdir?
Cevap: Namazın farzı 12 olup, yedisi namaza başlamadan oncedir. Bunlara namazın şartları da denir: Hadesten tahĂ‚ret, necĂ‚setten tahĂ‚ret, setr-i avret, istikbĂ‚l-i kıble, vakit, niyet, tahrîme tekbîri.
Beşi namazın icinden olup, bunlara namazın rukunleri denilir. Bunlar, kıyĂ‚m, kırĂ‚at, ruku', secde ve ka'de-i Ă‚hirede teşehhud okuyacak kadar beklemektir.
Hadesten tahĂ‚ret abdestsizin abdest alması, cunubun gusletmesidir. Abdestin farzları dorttur:
1- Yuzu, bir defa yıkamak.
2- İki kolu, dirsekleri ile birlikte, bir defa yıkamak.
3- BaşIn dortte birini mesh etmek ya'nî ıslak eli başa surmek.
4- İki ayağı bir defa topuklarla birlikte yıkamak. Bu farzlardan birini yapmayanın abdesti sahîh ya'nî gecerli olmaz.
Abdestin sunnetleri
1- HelĂ‚ya girerken ve abdeste başlarken, Besmele cekmek.
2- Elleri, bilekleri ile beraber, uc defa yıkamak.
3- Ağzı, ayrı ayrı su ile, uc defa yıkamak. Buna mazmaza denir.
4- Burnu, ayrı ayrı su ile, uc defa yıkamak. Buna istinşak denir.
5- Kaşların, sakalın, bıyığın altındaki gorunmeyen deriyi ıslatmak. Bunların uzerini yıkamak farzdır. Kıllar seyrek olup alttaki deri gorunuyorsa, deriyi yıkamak, ya'nî ıslatmak farz olur.
6- Sakalı hilĂ‚llemek ve sarkan kısmını mesh etmek.
7- Dişleri oğmak, temizlemek.
8- Başın her tarafını bir defa mesh etmek.
9- İki kulağı, bir defa mesh etmek. Kulakla yanak arasını yıkamak farzdır.
10- Enseyi, ucer bitişik parmaklarla, bir defa mesh etmek.
11- El ve ayak parmaklarının arasını tahlîl etmektir.
12- Yıkanacak yerleri, uc defa yıkamak. Her birinde, uzvun her yeri ıslanmalıdır. Uc defa su dokmek değil, uc defa yıkamak sunnettir.
13- Yuzu yıkayacağı zaman, kalb ile niyet etmek.
14- Tertîp, ya'nî uzuvları sıra ile yıkamak.
15- Delk, ya'nî yıkanan yerleri oğmak.
16- MuvĂ‚lĂ‚t, ya'nî her uzvu, birbiri arkasından yıkayıp ara vermemek.
Bu sunnetleri yapmak sevĂ‚b olur. Yapmamak, tenzihen mekrûh olur.
Abdestin edepleri
Soru: Edeb ne demektir?
Cevap: Yapılması sevĂ‚b olup, yapılmazsa gunĂ‚h olmıyan şey demektir.
Soru: Abdestin edebleri nelerdir?
Cevap: Abdestin edebleri şunlardır:
1- Abdesti, namaz vakti girmeden once almak. Ozur sĂ‚hibi, vakit girdikten sonra alır.
2- HelĂ‚da tahĂ‚retlenirken, kıbleyi sağ veya sol tarafa almaktır.
Abdest bozarken, kıbleye onunu ve arkasını donmek ise tahrîmen mekrûhtur. Oturmalı, ayakta idrar yapmamalıdır!
3- TahÂretlendikten sonra, bez ile kurulanmak.
4- TahÂretten sonra, avret yerini hemen ortmek.
5- Abdestte başkasından yardım istememek. İstemeden su doken olursa, cĂ‚izdir.
6- Kıbleye karşı, abdest almak.
7- Abdest alırken ihtiyĂ‚c olmadan konuşmamak.
8- Her uzvu yıkarken, biliyorsa abdest duĂ‚larını, bilmiyorsa kelime-i şehĂ‚det okumak.
9- Ağzına ve burnuna sağ el ile su vermek. Burnunu sol eli ile temizlemek.
10- Ağzı yıkarken, dişleri misvĂ‚k ile temizlemek.
11- Ağzı yıkarken, oruclu değilse, ağzı calkalamak.
12- Suyu burunda ulaştırabildiği yere kadar cekmek.
13- Kulağı mesh ederken birer parmağı, kulak deliğine sokmak.
14- Ayak parmaklarının aralarını tahlîl ederken, sol elin kucuk parmağı ile ve alt taraflarından tahlîl etmek.
15- Elleri yıkarken, geniş yuzuğu oynatmak. Dar, sıkı yuzuğu oynatmak farzdır.
16- Su bol olsa da, isrĂ‚f etmemeli, pek az da kullanmamalı.
17- Abdestten sonra iki rek'at SubhĂ‚ namazı kılmak.
18- Namaz kıldıktan sonra, abdestli iken, yeni namaz icin, bir daha abdest almak.
19- Abdest alırken, kullanılan sudan, elbiseye, uste, başa sıcratmamak.
20- Kendi mezhebinde mekrûh olmıyan birşey, başka mezhebde farz ise, bunu yapmak mustehabdır. MeselĂ‚ yabancı kadına dokununca ŞĂ‚fi'îde abdest bozulduğu icin, Hanefînin tekrar abdest alması mustehabdır.
21- HelĂ‚ya, başı ortulu ve sol ayakla girip, sağ ayakla cıkmak.
Abdest nasıl alınır?
Soru: Sunnet uzere abdest nasıl alınır?
Cevap: Sunnet uzere abdest şoyle alınır:
Once eller bileklere kadar uc defa yıkanır. Sonra sağ el ile ağza uc defa su verilir. Sağ el ile buruna uc defa su verip, sol el ile sumkurulur.
Buruna su verdikten sonra, avuclara su alıp, alından cene altına, şakaklara kadar yuz uc defa yıkanır.
Yuzu yıkamaya başlarken abdest almaya niyet edilir.
Yuzu yıkadıktan sonra sol el ile, sağ kol dirsekle beraber uc defa yıkanır. Sağ el ile sol kol uc defa dirsekle beraber yıkanır.
Eller tekrar ıslatılıp baş meshedilir, ya'nî ıslak el başa surulur.
Sonra iki kulak ve ense, mesh edilir. Başın tamamını meshetmek sunnettir. Buna kaplama mesh de denir.
Kaplama mesh
Kaplama mesh şoyle yapılır: İki el ıslatılıp, uc bitişik ince parmak birbirine yapıştırılıp, ic tarafları, başın onunde, sacların başlangıcına konmak uzere başa konur.
İki elin bu uc parmağının ucları, birbirine dokunmalıdır. Baş ve şehĂ‚det parmakları ve avuc icleri havada olup, başa dokunmaz.
Eller, arkadaki sac kenarına gidince, ucer parmak, baştan ayrılıp, iki elin avuc icleri, başın yan tarafındaki saclar uzerine yapıştırılıp, arkadan one cekilerek, başın yan tarafları mesh edilir. Sonra şehĂ‚det parmakları kulakların ic tarafına ve baş parmakların ic yuzu, kulak arkasına konup, kulaklar yukarıdan aşağı mesh edilir.
Sonra, diğer uc parmakların dış yuzleri enseye konup, ensenin ortasından, iki tarafına doğru cekilerek mesh edilir.
Sonra, sol elin kucuk parmağı ile, sağ ayağın kucuk parmağından başlıyarak, ayak parmaklarının arasını hilĂ‚llemek sûretiyle, topuklarla birlikte sağ ayak uc defa yıkanır.
Sol ayak, ayak parmaklarının arasını kucuk parmağı ile baş parmaktan başlıyarak ayak parmaklarının arasını hilĂ‚llemek sûretiyle uc defa yıkanır.
Yasak olanlar
Abdest alırken yapılması yasak olan şeylerden ba'zıları şunlardır:
Abdest uzuvlarını ucten az veya cok yıkamak, suyu yuze carpmak, ağzı ve gozleri sıkı kapamak, sağ el ile sumkurmek, baş, kulaklar veya enseden birini, her defasında eli ayrı ayrı ıslatarak, birden fazla mesh etmek.
Abdest bozarken kıble one, arkaya getirilmez, sağ el ile tahĂ‚retlenilmez.
Abdesti bozan şeyler
Soru: Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Cevap: Abdesti bozan şeyler şunlardır:
1- Onden ve arkadan cıkan, yellenmek, idrar vb. şeyler.
2- Ağızdan cıkanlar ağız dolusu olunca, necis olur ve abdesti bozar. Ağızdan dışarı cıkmıyan kan bozmaz. Ağızdan dışarı cıkınca, tukrukten coksa bozar.
3- Deriden cıkan kan, sarı su, ağrılı cıkan renksiz su bozar.
4- Uyumak.
5- Bayılmak ve sar'a tutmak.
6- Namazda kahkaha ile gulmek, abdesti de bozar.
7- MubĂ‚şeret-i fĂ‚hişe.
DEVAMI YORUMLARINIZA GORE...
__________________
İlmihal Bilgileri - Aklınıza Takılan Tum Dini Bilgiler...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaţam & Danýţman
- Eđitim Öđretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İlmihal Bilgileri - Aklınıza Takılan Tum Dini Bilgiler...