not: Ahmet Belada'nın İlkadım Dergisi'nin bu ayki sayısındaki yazısıdır, kısaltılmıştır!

DEĞİŞİK ACIDAN KADIN

Kadın bir ansiklopedi de şoyle tarif edilmiş: “İnsanın dişisi. Erkeğin eşi. Dişinin erişkin olanı. Erkek ve kadın bir butunun parcalarıdır. Biri diğeri icin vazgecilmez hayat arkadaşlarıdır.” (1)

Butunun parcası olan kadın, merakı biraz fazla olandır. Bunu bir kadın yazarımız Havva validemizi anlatırken şoyle ifade ediyor:

“İnsanoğlu bir kadının merakı yuzunden yeryuzundedir. Yaygın inanca gore ilk yasak meyveyi tadan Havva’dır. Kur’an bu konuda haber vermiyor dahi olsa “bu ağactan yemeyeceksek neden burada duruyor?” gibi sorular soran ve meyveyi yediği zaman ne olacağını merak eden bir Havva anlayışı mevcuttur kolektif şuurda... Havva (kadın) butun işletim sistemlerimizi cokertebilecek bir virus. Kadın, masum bir dosya sanıp download(2) etmekte sakınca gormediğiniz, ama bir anda butun dunyanızı cehenneme ceviren; sizi işten attıran, muşteri portfoyunuzu kaybettiren, sizi bir anda “hic” yapan gizli tehlike...”(3)

Nihal Bengisu Karaca, kadınla ilgili bu nitelemede bulunurken; yaşananlardan hareketle -ne yalan soyleyeyim- ne kadar da doğru ifade etmiş dedim.

Ben de bazı kaynaklardan alıntılar yaparak farklı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

KADINLA ERKEK ELMANIN YARISI MI?

“Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin(4) uc ay hali boyunca bekleyeceklerdir. Cunku Allah’a ve ahiret gunune inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir. (5) Ve bu sure zarfında barışmak isterlerse, kocalarının onları kabul etmeye oncelikle hakları vardır. Kadınların (kocaları uzerindeki) hakları, (kocaların) onlar uzerindeki haklarına eşittir. Ancak erkekler (bu konuda) onlar uzerinde oncelik sahibidirler.(6) Ve Allah kudret ve hikmet sahibidir.” (2/Bakara 228; ayrıca bkz: 65/1; 4/34)

Yukarıdaki mealleri, kadın-erkek boşanmasını anlatmak icin değil, kadın ve erkeğin farkını belirtmek icin aldım. Oncelikle şunu belirteyim ki, insanlık tarihi kadar eski bu olay oyle cok dile getirildi ki, haliyle bu denli işlenen bir konuda ifrat ve tefritin olmaması mumkun değil.

Guya hÂdiselere eşitlik ilkesinden bakıyorlar ve kadın ile erkeğin mutlak eşitliği gibi bir duşunceyle garip yorumlar yapıyorlar. Oysa meseleye yaratıcının koyduğu olculerle bakılıp, ilÂhî taksimata razı olmak gerekir. Nasıl bazı erkeklerin (!) kadını erkeğin hizmetcisi veya kendisinin sadist duygularını tatmin edecek birisi olarak gormesi yanlışsa, kadınların da yaratılışlarına aykırı olarak ‘erkeğin yaptığını ben de yaparım, giydiğini giyerim, gittiği yere giderim’ diyerek erkekleşmeye calışmaları da o kadar yanlıştır.

“HUDUDULLAH”

Allah’ın koyduğu sınırlar olarak tercume edilen bu ıstılah son derece onemli. Yukarıdaki ayetin izahına bakalım:

“İslam, insan ve kul olmaya bağlı haklar ve odevlerde kadınları ve erkekleri eşit kılmıştır. Kadınların insanlık ve kullukta erkeklerden aşağı derecede veya geri olduklarını ifade eden butun soylemler ya dînî kaynakları bakımından sahih değildir ya da yanlış anlaşılmış ve yorumlanmıştır.”(7)

Bir şeyin onemini anlamak icin, onun onceki durumunu iyi bilmek gerekir. Kadın meselesi de bu yonuyle ele alınacak olursa İslam’ın kadına verdiği değer daha iyi anlaşılacaktır.

Hz. Omer radıyallahu anh anlatıyor:

“Biz Kureyşliler kadınlarımıza hÂkim bir topluluk idik. Medine’ye gelince orada kadınların erkeklerine egemen olduğu bir toplum yapısı bulduk, bizim kadınlarımız da onlarınkilerinden bunu oğrenmeye koyuldular... Bir gun eşime kızdım. Baktım bana karşılık verip itiraz ediyor, ben buna tepki gosterince eşim: ‘Sana karşı cıkmamı nicin yadırgıyorsun? Vallahi Hz. Peygamberin eşleri de ona itiraz ediyorlar. Hatta bazıları sabahtan akşama kadar ona kus bile oluyorlar” dedi.

Derhal durumu, gidip kızım Hafsa’ya(8) sordum, o da bunu doğruladı... Hz. Omer konuyu bir de Ummu Seleme’ye (9) sormuş; o da “Omer, sana şaşıyorum! Her şeye karışıyorsun. Şimdi de Rasulullah ile eşlerinin arasına mı giriyorsun?” diyerek ona sitemde bulunmuştur.(10)

Bu ve buna benzer bircok ornek bulmak mumkun fakat bu durum bize epeyce bir acıklık sağlamakta.

İslam’dan onceki toplumlarda kadının hic ama hic esamisi okunmazken; İslam’la beraber yaratılışlarına uygun statulerini elde etmişlerdir.

Cok mÂnidar bir ornek daha vermek istiyorum: “Bir defasında umumi acık bir toplantıda, duğunlerde yapılan masrafları dikkate alan bir konuşma yaparken Hz. Omer ozellikle mehirler(11) konusunda azaltmaya gidilmesini soylediğinde, orada bulunan Kureyşli bir kadın:

“Ya Omer! Sana ne oluyor; Allah Kur’an’ında (12) yığınlarla eşyanın verilmesinden bahsederken bunu hangi hakla kısıtlıyorsun” diye itirazda bulunmuş bunun uzerine Hz. Omer:

“Kureyşli kadın doğru soyluyor” diye onu tasdik etmiştir.

Goruluyor ki, hakkını hukukunu bilen bir toplum olur; insanlar usulune uygun bir şekilde haklarını mudafaa ederlerse işler gayet guzel olur. İslam toplumunda bu durum en guzel şekliyle uygulanmıştır. Eğer, gecmişte ve gunumuzde İslam toplumlarında bazı yanlışlıklar goze carpıyorsa bu hal İslam’dan değil, muslumanlardan kaynaklanmaktadır.

Kadın ve erkek bazı noktalarda aynı olsa da pek cok noktada farklıdırlar. Oyle ki, irade gucu dÂhil olmak uzere kadın ve erkeğin psikolojilerinde farkların bulunduğu inkar edilmemektedir. İki cinsin fizyolojik ve biyolojik yapıları da birbirinden farklıdır. İstisnaları bulunmakla beraber genellikle evin gecimini sağlamada ağır yuk ve temel rol de erkeğe aittir. İşte bu temel ve değişmez farklılıklara dayalı olarak erkeklere bir derece fazla hak verilmiştir. (4/34)

Peygamberimizin oğlu İbrahim’in bakıcısı Sellame Peygamber Efendimize:

“Sen butun iyilikleri erkeklere getirdin” dedi. Peygamberimiz:

“Sizden biriniz kocasından hamile kalınca, Allah rızası icin oruc tutan ve ibadet edenin sevabını alacak olmaktan memnun olmaz mı? Doğum sancısı geldiğinde yerde ve gokte hic kimse, karnında onu memnun edecek neyin gizli olduğunu bilir mi? Ve doğum yaptığında ve bir ağız dolusu sut ve her emzirişi icin bir iyi amelin sevabını alacağını bilir mi? Ve cocuk tarafından geceleri uykusuz kalınca Allah rızası icin yetmiş koleyi hur bırakmanın sevabını alacaktır.”(13)

SONUC OLARAK DERİZ Kİ

Bir din, bir nizam ancak getirdiği ahkÂma (hukumlere) bakılarak tenkit edilebilir. Yoksa kendisine intisap eden (bağlanan) kişilerin ve kavimlerin itibarlarına, bidatlerine bakarak dini tenkide kalkışmak hicbir zaman doğru ve mantıkî bir yaklaşım olmaz.(16)

İslam, kadın ve erkeği insan olmak haysiyetiyle birbirinden ayırmamıştır. Allah indinde her iki cins de aynı kıymettedir. İslam, kadın ve erkeğin fıtratına gore rollerini belirlemiş, her cinsin kendi rolunu ifa etmesini istemiştir. İslam’ın getirdiği hukumler nasıl zamanının en ileri ve guzel hukumleri ise zamanımızda da oyledir. Hicbir beşeri nizam buna ulaşamamıştır. Kendince kadına ceşitli roller bicen Batı medeniyetinin kadını ve toplumu ne hale getirdiği apacık ortadadır.


1- Şamil İslam Ansiklopedisi, C. 3.
2- download: yukleme işlemi.
3- Karaca, Nihal Bengisu, Kadın Oradaydı-Vahiy Surecinde Kadın: Elest Yay. İstanbul 2004 s. 19
4- Kendi başlarına, yalnız
5- Bu bekleme suresinin asıl amacı, muhtemel hamileliğin ve bu surette henuz doğmamış cocuğun ebeveyninin belirlemesidir. Ayrıca, bu yolla karı-koca kararını yeniden gozden gecirme fırsatı ve boylece evliliği devam ettirebilme imkanı verilmiş olmaktadır.
6- Bekleme suresinin (iddet) bitiminden once, koca, bu gecici boşanmadan vazgecme arzusunu beyan etse, boşanmış kadın, evlilik ilişkisini yeniden kurulmasını reddetme hakkına sahip değildir.
7- Kur’an Yolu Turkce meal ve Tefsir C. 1. s. 249
8- Hz. Peygamberin Hanımı (Ummul–Mu’minin)
9- Hz. Peygamberin Hanımı (Ummul–Mu’minin)
10- Age, s. 249–250
11-Mehir: Evlenme esnasında erkeğin kadına verdiği-vermeyi taahhut ettiği aynî ve nakdî (para ve mala) denir
12- Nisa (4/20), Şamil İslam Ansiklopedisi
13- Kavvam: Bir şeyin uzerinde duran, hÂkim olan, ozen gosteren. Onunla yakından ilgilenen; reislik, yoneticilik, eğitim, koruma, savunma, ıslah, kazanma, uretme manasına gelir; gunumuz itibariyle “aile reisliği”dir. (Kur’an Yolu: 2/44)
14- Karaca, age, s.131
15- Mustafa İslamoğlu: Ayetlerin Işığında: s–47, Denge Yay. İstanbul 2004
16- İlahiyat Fakultesi Dergisi: Turk Tarih Kurumu Basımevi: Ankara: 1961

AYRICA YARARLANIAN KAYNAKLAR

1- İslam Ansiklopedisi, Turkiye Diyanet Vakfı C. 24
2- Bir başka Acıdan Kadın, Abdurrahman Dilipak, Risale, İstanbul 1988
3- Kadının Değeri Olcusu Ortusu, Nejdet Kutsal, İstanbul 1987
__________________