Dunya hayatına hırsla bağlanan tum insanların cok iyi bildikleri, ama surekli olarak kacmaya calıştıkları onemli bir gercek vardır: Her insanın bir gun mutlaka yuzleşmek zorunda olduğu olum kesin bir gercektir ve inkar edenler icin Allah'ın dilemesi dışında sonsuz bir azabın kesin bir başlangıcıdır. Ancak kimi insanlar yaşamları suresince olumu mumkun olduğunca az hatırlamaya, az zikretmeye ve hatta unutmaya calışırlar. Ta ki, olum onlara da gelene kadar...

Olum, her insanın dunyada bir sure yaşadıktan sonra karşılaşacağı kacınılmaz bir gercektir. Olum ile birlikte, tum yaşamını dunya hayatı uzerine kurmuş bir insanın bu dunyaya verdiği tum emeği bir anda silinip yok olacak, tamamen anlamsız hale gelecektir. On yıllar boyu harcanan caba, yığılıp biriktirilen mallar, insanlar arasında ovgu konusu edilen tum değerler, olum ile birlikte tum gucunu yitirecektir.

İnsan dunyanın en zengin, en guzel, en saygın ya da en tanınmış kişisi de olsa, bir anda tum maddi değerlerini kaybedecektir. Bedeni kısa surede yanına yaklaşılamayacak kadar kotu bir hal alacak, ardından da curuyup yok olmak uzere toprağın altına bırakılacaktır. Ahirete inanmayan bir insan icin dunya hayatına yonelik olarak on yıllar boyunca verilen tum mucadele, sadece bu son icindir. Hayatı hırsla yaşamaya calışmak, tum zevkleri doyasıya tadıp tuketmeye cabalamak, insanın karşılaşacağı sondan yana hicbir şeyi değiştirmeyecektir. Olum tum bu zevkleri kesin bir şekilde yok edecektir.

En onemlisi de olum, inkar eden insanlar icin hırs ve tutkuyla bağlanılan her değerin sona erdiği, bunun yerine cok buyuk pişmanlığın ve zor bir yaşamın başladığı bir an olacaktır. Allah, bu kimselerin sonsuza dek surecek bu acıdan once, olum anlarında da buyuk bir azap yaşayacaklarını Kuran'da bildirmektedir:

“Oyleyse melekler, yuzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?” (Muhammed Suresi, 27)
__________________