Zamanın değerini arada bir hatırlamakta fayda var şuphesiz. Zamanı coğunlukla saatimize bakarak takip ederiz: “Ne cabuk gecti zaman!” ya da “zaman da hic gecmiyor!” diye yakınırız. Zamanın uzunluğu ve kısalığının ona verilen değerle değiştiği kesin. Eskilerden bir filozof şoyle demiş: “Bir insan icin zamanın uzunluğu omru kadar, eni ise zamana verdiği değer kadardır.”

Zamanın değerini anlatan bir Portekiz oykusu;

Bankada hesap sahibi olduğunu duşun. Hesabına her sabah 86.400 dolar para yatırılıyor. Fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın. Ertesi gune aktaramazsın. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabii ki hepsini harcamaya calışırsın.

Hepimiz zaman adlı bu bankanın muşterileriyiz. Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz. Ertesi gune aktarılması mumkun değil. Her sabah hesabımız dolar, akşam ise boşalır. Geri donuşu yok. Saniyelerini şu anını yaşayarak harca. En iyisi bunlarla iyi bir yatırım yap. Mutluluk, sağlık ve başarı icin…

Bir senenin değerini anlamak icin bir oğrenciye sor. Bir ayın değerini anlamak icin, 8 aylık bebek doğuran bir anneye sor. Bir haftanın değerini anlamak icin, haftalık dergi cıkaran bir editore sor. Bir saatin değerini anlamak icin, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor. Bir dakikanın değerin anlamak icin, treni kacıran yolcuya sor. Bir saniyenin değerini anlamak icin, bir kazayı onleyemeyen surucuye sor. Bir saniyenin yuzde birinin değerini anlamak icin, olimpiyatlarda gumuş madalya kazanan koşucuya sor.

Bu oyku, zamanın dunya hayatımızdaki değerini ne kadar carpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Bir de zamanın uhrevi hayatımız icin değerini kavrayabilsek! Belki, sozu fazla uzamadan kendimize demeliyiz ki: Allah’a yaklaştıracak hic bir ameli ertelemeden zamanında yapmalıyız. Tevbe etmeyi, ibadet etmeyi, iyilik yapmayı…

__________________