Fakih anlatıyor:
-Rahmetlik babam (senedi saydıktan sonra) Hz. Ali b. Ebî Talib (r.a.) şoyle dediğini anlattı:
-Resûlullah (s.a.v), muslumanlar arasında kardeşlik bağı kurdu. Bu ceşitten olmak uzere , Said b. Abdullah ile Sa'lebe Ensarî arasında bir kardeşlik bağı kurdu.
Bu sırada , Resûlullah(s.a.v.) , Tebuk gazasına cıkmıştı.
Said b. Abdullah gaza niyeti ile yola cıktı. Yerine kardeşi Sa'lebe'yi coluk cocuğunun işi icin vekîl bıraktı. Sa'lebe odun taşıyor; su getiriyor. Butun bunları yaparken , sevabını Allahu Tealadan diliyordu. Bir gun donuşunde eve girdi. İceri girince ona iblis geldi:
- Şu perdenin arkasına bak, deyince , Sa'lebe, perdeyi kaldırdı ve kardeşinin guzel hanımını gordu. Dayanamadı; yanına girdi onu okşadı.
Kadın şoyle dedi:
- Ey Sa'lebe! Allah yolundaki kardeşinin bizim icin sana bıraktığı hakkı koruyamadın.
Bunun uzerine Sa'lebe :
- Eyvah, mahvoldum! Diye bağırıp yola duştu. Bir dağa cıktı.
Yuksek sesle şoyle yalvarıyordu:
- İlahi Sen Sen'sin: ben de benim. Sen mağfiretle karşılayansın. Ben ise, gunahlarla, hatalarla huzuruna geldim...
Resûlullah (s.a.v.) gazadan dondukleri zaman, herkes kardeşini karşılamaya geldi. Ama, Said'in kardeşliği gelmedi.
Said evine gitti; hanımına sordu:
- Allah yolunda kardeş olduğumuz Sa'lebe nerede?
Kadın şoyle anlattı:
-O kendini hatalar denizine attı; dağa doğru cıkıp gitti. Said kardeşini aramak uzere yola cıktı; gidip buldu.
Sa'lebe yuzustu duşmuştu. Başını iki eli arasına almıştı. Yuksek sesle şoyle diyordu:
- Zillet makamım ne kadar duşuk! Rabbine Âsi olan kimsenin makamı nasılsa oyle...
Said ona şoyle dedi:
- Kalk ey kardeşim, bu gorduğum hÂl nedir?
Sa'lebe şoyle dedi:
- Seninle gelemem. Ancak, şu şekilde gelebilirim: Elimi boynuma bağlamalısın. Zelil bir kul, efendisinin kapısına nasıl goturulurse oyle goturmelisin.
Said onun dediğini yaptı. Sa'lebe'nin Hamsane adında bir kızı vardı. Gelip babasını aldı; Hz. Omer (r.a)'in kapısına goturdu. Evden iceri girdiler. Sa'lebe , Hz. Omer(r.a.)'e şoyle dedi:
- Allah yolunda gazaya cıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim icin tevbe yolu varmı?
Hz. Omer (r.a.) şoyle dedi:
- Git yanımdan, saclarından tutup seni ezmek istiyorum. Buradan cık, git; benim yanımda sana yer yok.
Buradan cıkınca , Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yanına gitti; şoyle dedi:
- Allah yolunda gazaya cıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim icin tevbe yolu varmı?
Hz. Ebû Bekir (r.a.) şoyle dedi:
-Git buradan ; benide kendi ateşini yakma; Bana gore , senin icin hicbir tevbe yoktur.
Oradan cıktı; Hz. Ali (r.a.)'nin kapısına gitti.
Şoyle dedi:
- Allah yolunda gazaya cıkan kardeşimin hanımına dokundum. Benim icin tevbe yolu varmı?
Hz. Ali (r.a.) şoyle dedi:
- Cık git buradan. Bence, senin icin bir tevbe yoktur.
Buradan cıkınca, şoyle dedi:
- Ey kardeşim! Ey kızım! bu uc kişi beni umitsiz bıraktı. Umidim o ki, Resûlullah (s.a.v.) beni umitsiz bırakmaz.
Bunun uzerine kızı, onu Resûlullah (s.a.v.)'ın yanına goturdu.
Resûlullah (s.a.v.) onu gorur gormez şoyle dedi:
- " Cehennemin zicirlerini ve bukağılarını, bana hatırlattın."
Resûlullah (s.a.v.)'a şoyle dedi:
- YÂ Nebiyyallah! Allah yolunda gazi kardeşimin karısına dokundum. Benim icin tevbe yolu varmı?
Resûlullah (s.a.v.) şoyle buyurdu:
- "Cık buradan ; bana gore hicbir şekilde senin tevben yoktur."
Oradan boyle cıktıktan sonra kızı ona şoyle dedi:
- Ey baba, Muhammed (s.a.v.) ve ashabı senden razı oluncaya kadar; sen benim babam değilsin; ben de senin kızın değilim.
Bunun uzerine Sa'lebe yuksek sesle:
- YÂ Rabbi! Omer'in kapısına gittim; beni dovmek istedi. Hz. Ebû Bekir'e gittim; beni azarladı, tahkir etti. Hz. Ali'nin yanına gittim; beni kovdu. Peygambere gittim; beni umitsiz bıraktı.
Ey Mevlam! Benim icin sen ne yapmayı istiyorsun. Bu duÂma "evet" diyecekmisin? yoksa cevabın "hayır" şeklinde mi olacaktır?
Bunun uzerine semadan bir melek geldi; Resûlullah (s.a.v.)'a şoyle dedi:
-Allahu Teala soruyor: Halkı sen mi yarattın, yoksa ben mi?
Resûlullah (s.a.v.), Allahu Teala'yı murad edip, şu cevabı verdi:
-"Sen, ey efendim!"
Bunun uzerine melek şoyle dedi:
-Allahu Teal şoyle buyuruyor:
-Kuluma mujdele; onu bağışladım.
Bunun uzerine Resûlullah (s.a.v.) ashabına sordu:
- "Sa'lebe'yi kim bana getirecek?"
Hz. Ebû Bekir (r.a.) ve Omer (r.a.) kalktılar:
- Biz getiririz, YÂ Resûlallah! Dediler.
Hz. Ali (r.a.) ve Selman (r.a.) da kalktılar:
- Ya Resûlallah! Biz getiririz, dediler.
Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ali (r.a.) ve Selman (r.a.)'a izin verdi.
Sa'lebe'nin yolunu tutup gittiler. Yolda Medine cobanlarından birine rastladılar.
Hz. Ali (r.a.) ona sordu:
- Resûlullah'ın ashabından birini gordunmu?
Coban şoyle dedi:
- Galiba siz cehennemden kacan birini arıyorsunuz?
- Evet,i onu arıyoruz. Bizi onun yanına gotur, deyince coban şoyle dedi:
- Gece basınca, şu dereye gelir gider, şu ağacın altına oturur. Sonra Yuksek sesle şoyle der:
- Rabbine Âsi olanın makamı ne kadar duşuktur!
Orada beklediler. Gece olunca Sa'lebe geldi; o ağacın altına gidip oturdu. Sonra ağlayarak secdeye kapandı.
Selman onun ağlamasını duyunca, ona doğru yurudu ve şoyle dedi:
- YÂ Sa'lebe kalk. Âlemlerin Rabbi seni bağışladı.
Bu sesi duyunca sordu:
-Habîbim Muhammed nasıldır?
Allah'ı ve seni seviyor, dediler. BilÂl namaza kalktığı zaman, Sa'lebe'yi mescide getirdiler. Safın son kısmında durdular.
Resûlullah (s.a.v.) namazda :
- "Coklukla ovunmek sizi oyaladı" (TekÂsur sûresi, Âyet:1) Âyetini okuduğu zaman, bir bağırırş bağırdı.
- "O kadar ki; kabirleri ziyaret ettiniz" (TekÂsur sûresi, Âyet:2) Âyetini okuyunca bir daha bağırdı;dunyadan ayrıldı.
Resûlullah (s.a.v.) namazı bitirince Sa'lebe'nin yanına geldi.
-" Ey Selman, onun uzerine su serp."
Selman:
- YÂ Resûllallah, o dunyadan ayrıldı.
Sonra kızı geldi; Resûlullah'a şoyle dedi:
- YÂ Resûlallah, babam nerede? Ona hasret kaldım.
Resûlullah (s.a.v.) ona:
- " Mescide gir " dedi. Mescide girince, babasını olmuş buldu. Elini başına goturdu.
- Ah perişan halim, ah babacığım, senden sonra bana kim bakacak?
Demeye başladı.
Onun bu haini goren Resûlullah (s.a.v.) şoyle buyurdu:
-" Ey Hamsane! İstermisin: Ben, senin baban olayım; Fatımada kardeşin?"
Buna karşılık şoyle dedi:
- Olur YÂ Resûlallah!
Resûlullah (s.a.v.) Sa'lebe'nin cenazesine gitti. Kabrin kenarına geldiği zaman, parmak uclarına basarak yuruduğu goruldu.
Dondukleri zaman, Hz. Omer (r.a.) şoyle sordu:
- YÂ Resûlallah! Kabrin başında parmak uclarına basarak yuruyordun; nedendir?
Resûlullah (s.a.v.) şoyle buyurdu:
- "YÂ Omer! Meleklerin cokluğundan, ayağımın tabanını basacak yer bulamadım ."
FAKİH der ki:
- Yukarıdaki hikÂye ceşitli lafızlarla anlatılmıştır.
Soylendiğine gore şu Âyet-i kerime o sahabe hakkında nÂzil olmuştur.
- " O kimselerki: Bir kotuluk işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı anarlar; gunahlarının bağışlanmasını isterler. Gunahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir?
Bir de onlar, gunaÂh uzerinde bile bile ısrar etmezler. Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedî kalırlar. Boyle yapanların mukÂfatı, ne kadar guzeldir. " (Âl-i İmrÂn sûresi, Âyet: 135-136)
__________________
sa'labe ra (ibretlik)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●40 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- sa'labe ra (ibretlik)