arkadaşlar kime ait olduğunu bilmiyorum hatamı bağışlayın bir arkadaşım maille gonderdi sizlere sunmak istedim

· Mu’minler Allah’ı severler ayeti hayret edilecek bir şey değildir. Asıl hayret edilecek şey “Allah da onları sever” ayetidir.



· Fakir ve miskin birisinin kendisine karşı ihsan eden bir zengini sevmesi şaşılacak bir şey değildir. Asıl şaşılacak şey, comert bir zenginin, fakir ve miskin birisini sevmesidir.



· İhlÂs; meleğin bilmediği icin yazmadığı, duşmanın bilmediği icin ifsat etmediği ve sahibinin de gosteriş yapmadığı icin amelini iptal etmediği şeydir.



· Nefsini sat. Kuşkusuz Pazar acıktır ve karşılığı da mevcuttur.



· Tehlikeli şeyleri terk et. Aksi takdirte sende fikir hÂlini alır. Fikir hÂlindeyken de onu terk et. Yoksa bu, şehvet haline donuşur. Oyleyse bununla savaş. Eğer bunu yapmazsan o zaman da bu, yer edinir. Şayet onu terk etmezsen bu sefer de amele donuşur. Şayet bunun zıddı olan şeyi tedarik etmezsen, bu sefer de bu Âdet halini alır. Vaziyet artık bu duruma gelirse; bu adeti bırakman oldukca zorlaşır.



· Kalbini şu uc şeyde bulundur: Kur’an dinlerken, zikir meclisinde ve tek başına kaldığın vakitlerde. Bu yerleri eğer bulamazsan, o takdirde Allah’a dua et ki, sana kalp versin. Cunku kalbin yok demektir!



· İlim ehli, hidayet ışığı, mutevazı, gecenin kandili, kalplerin canlılığı ve eski elbiseli olunuz! Boyle olmakla gokyuzunde tanınırsınız ve yeryuzundeki insanlara da gizli olursunuz.



· Sizler kÂfiri, insanların beden olarak en sağlıklısı ve kalben de en hastalıklısı olarak ve mu’mini; insanlar arasında kalben en sağlıklısı ve bedenen en hastalıklı olarak gormektesiniz. Allah’a yemin olsun ki, şayet kalpleriniz hasta olur ve bedeniniz sağlıklı olursa, Allah’a karşı bokboceğinden daha değersiz olursunuz.



· Her kim gosteriş yapıp, buyuklenecek olursa, Allahu TeÂl onu zillete duşurur, kim huşulu olarak mutevazı olursa, onu yuceltir. Meleğin dostu, hayrı anlatıp, hakkı tasdik etmektir. Dolayısıyla bunu gorduğunuzde hemen Allah’a hamd edin. Şeytanın dostu ise; şerri anlatıp, hakkı yalanlamaktır. Bunu gorduğunuz zaman da Allah’a sığının.



· Bir kimsenin merhameti olmayan bir eşi, ozur dilemesini bilmeyen bir evladı, guveni olmayan komşusu, nasihat etmeyen bir arkadaşı, adaletli olmayan bir ortağı bulunursa, bu kimseye nasıl guvenilir ki? Buna ek olarak kendisini yok etmeye calışan bir duşmanı da bulunursa ona nasıl guvenilir ki? Nefsi kendisine hep kotulukleri emrediyorsa, dunyayı suslu gosteriyorsa, cokca şehvet ve hevaya uymayı aşılıyorsa, kahreden bir kini besliyorsa, suslu bir şeytan meydana getiriyorsa, kendisinde zayıflık peyda ediyorsa... o zaman bu kimseye nasıl guvenilir ki? Eğer Allahu TeÂlÂ’ya dost olursa bu sayılanların hepsi kahrolup gider. Şayet yuz cevirecek olursa, o zaman bu kimsenin nefsinde yine bunlar toplanıverecektir. Bu takdirde de helÂka gidecektir.



· Ey azmi gevşek olan kimse! Neredesin?! Bu yolda dem cok yoruldu. Nuh bu sebeple ağladı. Halil ateşe atıldı. İsmail kurban edilmek icin yatırıldı. Yusuf oldukca duşuk bir pahaya satıldı ve senelerce hapiste kaldı. Zekeriya ise testereyle ikiye bicildi. Yahya da ablukaya alınıp kesildi. Eyub’e sıkıntı ve hastalık isabet etti. Davud’un ağlamaları ise oldukca coğaldı. İsa ise, silahsız olarak kacmak zorunda kaldı ve Hz.Muhammed’(sav) her turlu eziyet ve fakirlik dokundu. Oyleyse oyun ve eğlenceye hÂl devam mı edeceksin?!



· Mahlukattan korktuğun zaman ondan alabildiğine kacarsın. Ancak Allahu TeÂlÂ’dan korktuğun zaman O’na yakınlaşır ve dost olursun.



· Sana emredilenlerle, kalbini tasa ve kederlerden temizleyp arındır! Sana gelecek olanların meşguliyeti ile tasalanma! Cunku rızık ve ecel verilecek iki dosttur. Şu var ki; omur devam ettikce rızık da gelir. Rabbim hikmeti gereği rızık yollarından bir yolu kapatacak olursa, rahmeti gereği ondan daha yararlı başka bir yol acar.



· Kalp tıpkı bedenin hasta olması gibi hasta olur. Şifası ise tevbe etmek ve O’nun(c.c) himayesine girmektir. Kalp tıpkı aynanın paslanması gibi paslanır, onun cilası ise zikirdir. Kalp tıpkı cismin cıplak olması gibi cıplak olur. Onun giyinip suslenmesi ise takvadır. Kalp tıpkı bedenin susuz kalması gibi susuz kalır doyması ve icmesi de marifettir, sevgidir, tevekkuldur. Allah’a yakınlıktır ve O’na hizmet etmektir.



· Kuşkusuz sen, iki vakit arası bir vakitte bulunmaktasın, bu da gercekte senin omrundur. Nitekim bu, gecmiş ve gelecek arasıyla hÂlihazırdaki vaktindir. Gecenlere gelirsek; tevbe, pişmanlık ve istiğfar etmenle bunları duzeltirsin. Bu husus, seni gercekten yormayan bir husustur, seni hasta etmez ve seni bedensel bir amelle de yormaz. Bu ancak kalbin amel etmesiyle ÂlÂkalıdır.



· Gelecekteki gunahlar ise, onları işlememek, onlardan uzak durmakla duzelir. Onlardan uzak kalman ve rahat etmen organların amel etmesiyle ÂlÂkalı değil ki, onlara karşı cıkman sana bedensel olarak ağır gelsin. Bu da ancak azmetmen ve kararlılıkla olur. Boyle yaptığında bedenin, kalbin ve duşuncelerin rahatlar. Gecmişte olan gunahlar tevbeyle duzelir. Gelecekte olanlar ise kacınmak, azim ve niyetle duzelir.



· İnsanlar dunya ile zengin olmak istediklerinde, sen de Allah ile zengin olmayı dile. Onlar dunyayla sevindiklerinde, sen de Allah ile sevin. Onlar sevdikleriyle dost olunca, sen de Allah ile dost olmayı unutma! Onlar kendilerine izzet ve şeref versin diye buyuklerine ve efendilerine hÂllerini itiraf ederler ve onlara yakınlaşmaya calışırlar. Sen de Allah’a hÂlini itiraf et ve O’na karşı sevgili ol. Kuşkusuz boylece izzet ve şerefin en yucesine ulaşırsın.



* El Fevaid / İbnu’l Kayyim El Cevziyye / Karınca Kitap



Neşe Kutlutaş / 03 Haziran Gercek Hayat Dergisi
__________________