Melekler Nasıl Varlıklardır?

Melekler Allah'ın nurdan yarattığı, gozumuzle goremediğimiz ruhanî varlıklardır. Melekler, sırf hayır işlemek ve Allah'a ibÂdette bulunmak icin yaratılmışlardır. Kotuluk yapmaya kabiliyetleri yoktur. Cunku Allah onlara, şehvet ve gazap gibi kotuluğe itici duygular vermemiştir. Meleklerin bizim gibi yemeleri icmeleri, yatıp uyumaları, evlenip coğalmaları da yoktur. Onlar icin erkeklik - dişilik soz konusu değildir. Gokte, yerde, her tarafta bulunurlar; kısa zamanda en uzak mesafeleri aşıp gitmeye, diledikleri şekil ve surette gorunmeye gucleri yeter. Allah, onlara bu kuvveti vermiştir. Melekler, gece gunduz Allah'a ibÂdetle, zikir, tesbih ve takdîs ile meşgul olurlar. Bu, onların gıdası hukmundedir. Allah'a asla isyan etmez, onun emirlerinden zerre kadar dışarı cıkmazlar. MÂsum ve itÂatlidirler.

Melekleri Neden Goremiyoruz?

Melekler nurdan yaratılmış lÂtif cevherler, ruhanî varlıklar oldukları icin, aslî huviyetleri ve gercek mÂhiyetleri ile insan gozune gozukmezler. Gorme kabiliyetimiz, melekleri gorebilecek şekilde yaratılmamıştır. Ancak CenÂb-ı Hak Peygamberlerine, melekleri gorme kabiliyetini verdiğinden, onlar melekleri hakikî şekilleri ile gorebilmişlerdir. Melekleri hakikî mÂhiyetleri ile goremememiz ve 5 duyumuzla hissedemeyişimiz, onların yok oldukları iddiasını gerektirmez. Duyu organlarımızın maddî Âlemde kendi dahi hissedemedikleri pek cok şey vardır. Kulağımız cok tiz ve cok pes sesleri işitmez. Bugun varlığı Âletlerle tesbit edilen ışık dalgalarının hepsini, hele rontgen ve ultraviyole ışınlarını gozle gorebilseydik, dunyayı şimdikinden cok başka şekilde tanıyacaktık. Biz daha kendi Âlemimizdeki tezahurlerin hakikatına vÂkıf değilken, CenÂb-ı Hakk'ın yarattığı nÂmutenÂhî Âlemlerdeki nÂmutenÂhî hÂdiselerin varlığını nasıl inkÂr edebiliriz? Demek ki bir şey'i gozle gorememek, o şey'in yok olduğuna delil olmaz. Gozle goremediğimiz pek cok şey var ki, o şey'in vucudunu aklımızla, ilim ve tecrube ile, deneylerle kabûl ediyoruz. İşte, melekler de gozle goremediğimiz halde, varlığını kabûl ettiğimiz nesnelerdendir.

Meleklerin VÂr Olduğuna Neye İstinÂden İnanıyoruz?

Meleklerin varlığını, başta İslÂm, butun semavî dinler haber vermiş, Peygamberler onları hakikî huviyetleriyle gorup kendilerinden vahiy almışlardır. Kur'an ve diğer mukaddes kitablar da meleklerin varlığından bahsetmişlerdir. Butun bunlar, meleklerin varlığına, gozle gormek gibi kesin bir delil teşkil ederler. Butun Hak dinlerin ve Peygamberlerin varlığında ittifak ettiği; Peygamberimizin ve Kur'an'ın varlığını haber verdiği meleklere "gozumle goremiyorum" diye inanmamak, buyuk bir cehalet ve inkÂrdır. Allah'a inanan bir kimse icin, Meleklere inanmamak soz konusu olamaz.

Meleklere İmanın, İman Esasları İcindeki Yeri Nedir?

Meleklere îman, îman esasları icinde muhim bir yer işgal eder. Cunku melekler, Allah'tan aldıkları İlÂhî vahyi peygamberlere ulaştıran birer elci durumundadırlar. Bu bakımdan vahye ve peygamberlere inanmak, once onlara vahyi ve peygamberliği getiren meleklerin varlığına inanmayı gerektirmektedir. Meleklere inanmamak, peygamberlere de inanmamayı netice verecektir. Meleklere îmanın Allah'a îmandan hemen sonra zikredilmesinin sebebi de budur.

Melekler Kac Gruba Ayrılır, Vazifeleri Nelerdir?

Melekler başlıca 3 grupta toplanabilir:

1. İlliyyûn - Mukarrebûn melekleri,

2. MudebbirÂt melekleri,

3. İnsanla alÂkalı melekler...

İlliyyûn - Mukarrebûn Melekleri:

Bunlar her an CenÂb-ı Hakk'ı zikirle, O'nu noksan sıfatlardan tenzihle ve her turlu kemÂl vasıflarıyla takdîsle meşguldurler. Allah'ın mÂrifeti ve muhabbeti icinde kendilerinden gecmiş haldedirler.

MudebbirÂt Melekleri:

Bunlar kÂinatı idare eden, duzenini, nizam ve intizamını te'min eden İlÂhî Kanunları tatbik ile vazifeli meleklerdir. ålemde, Allah'ın irÂde ve kudretinin tecellilerine nezaretci ve seyirci durumundadırlar.

İnsanla İlgili Melekler:

Bu meleklerin başında CebrÂil (as) gelir. Vazifesi, İlÂhî vahyi peygamberlere ulaştırmaktır. Bu sebeble, ona Vahiy meleği de denir. İnsanla alÂkalı meleklerin diğer bir gorevi de, Allah'ın Peygamberlerine ve salih kullarına kuvvet vermek, sıkıntılı ve uzuntulu zamanlarında onları teselli etmek, mÂneviyatlarını yukseltmek, gerekirse fiilen yardım yapmaktır. Asr-ı SaÂdette cereyan eden Bedir, Uhud ve Huneyn harblerinde meleklerin mu'minlere fiilen yardım ettiklerini Kur'an bize haber vermektedir. İnsanla alÂkalı meleklerin bir başka gorevi de, insanlara iyi ve hayırlı şeyleri telkin etmek, boylece onların doğru yola girmelerini, ruhen yukselmelerini sağlamaktır. Bu kısma giren meleklerden bÂzılarının ozel vazifeleri vardır:

Hafaza Melekleri:

Her insanda hafaza adlı iki melek vardır. Bunlar insanların iyi-kotu her turlu hareketlerini, soz ve davranışlarını yazarlar. Kur'an'da bu meleklere KirÂmen KÂtibîn ismi verilir.

Munker - Nekir Melekleri:

Oldukten sonra insanı kabirde sorguya ceken, "Rabbin kim, dînin ne, peygamberin kim?" gibi sualleri soran meleklerdir.

AzrÂil (as):

İnsanların ruhlarını kabzetmek, bedenlerden cekip almak ile vazifelidir. Meleku'l-Mevt, yani, olum meleği adı da verilir.

MîkÂil (as):

Rızıkları sahiplerine ulaştırmak ve yağmur, ruzgÂr gibi tabiat hÂdiselerini Allah'ın irÂdesine gore duzenlemekle meşgul melektir.

İsrÂfil (as):

Sûr adı verilen boruyu otturup kıyÂmetin kopuş zamanını ilÂn ile vazifeli melektir. İsrÂfil (as) kıyÂmetin kopup kÂinatın yıkılmasından ve butun canlıların olumunden sonra, Sûr'a ikinci bir defa daha ufleyecek, bu ufleyişle insanlar dirilerek kabirlerinden kalkacak, Mahşer meydanında toplanacaklardır.

En Buyuk Melekler Nelerdir?

En buyuk melekler 4 tanedir. Bunlar da CebrÂil, MîkÂil, İsrÂfil ve AzrÂil AleyhimusselÂm'dır. Bunların vazifelerinin ne olduğunu yukarıda zikrettik.

Meleklere İmanın İnsan Hayatına Verdiği Faydalar Nelerdir?

Meleklere îmanın insan psikolojisi uzerinde musbet te'sirleri vardır. Bunlardan birkacını şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Her insan, kıymetli bir sozunun veya işinin veya bir kabiliyetinin unutulup gitmesini onlemek, takdir edilmesini sağlamak icin, şiir yazarak, kitab hazırlayarak, yahut başka san'at dallarına kendini vererek o soz, fiil ve kabiliyetini ebedîleştirmeye calışır. Bu duygu, insanda fıtrî olarak vardır. Bu fıtratta bulunan bir insanın, yaptığı butun iş ve fiillerini, butun soz ve meyillerini "KirÂmen KÂtibîn" adlı meleklerin yazdığını, ebedî Âlemde kendine ve başkalarına gostermek uzere kaydettiğini îmanla bilmesi; ona ne derece sevinc ve huzur vereceği, ruhunu genişletip kalbini ferahlatacağı acık bir hakikattır. 2. İnsanın en kıymetli varlığı ruhudur. Olum esnasında bu kıymetli varlığın mahvolup yok olması, hicliğe gitmesi, hic şuphesiz insan icin azabların en buyuğu, acıların en dehşetlisidir. İşte insan, bu buyuk acıdan ve dehşetli endişeden meleklere îman şuûru ile kurtulabilir. Cunku îman, ona, vefatı esnasında en kıymetli varlığı olan ruhunun AzrÂil (as) gibi vazifeli bir memurun eline emanet edildiğini, asla kaybolup yok olmadığını bildirir. 3. Herkesin istisnasız gireceği kabir ve mezardaki yalnızlık, karanlık, darlık, soğukluk, hapislik vahşetinden ve umidsizliğinden insanı Munker - Nekir meleklerinin arkadaşlığı kurtarır. Onlarla sohbet eder. Kalb ve kabir, bu sayede genişler, ısınır, nurlanır, ruhlar Âlemine pencereler acılır. 4. İnsan, zaman zaman gurbetlere duşer, sevdiklerinden, tanıdıklarından ayrı, kimsesiz, yapayalnız kalır. Bu gurbet, maddî olabileceği gibi mÂnevî de olabilir. Kişinin inanc ve fikirlerini kendinden başka paylaşacağı hic kimse bulamaması, herkesin kendisine zıd ve duşman olduğu bir muhitte yaşaması mÂnevî bir gurbet hÂlidir. Bu sıkıntı ve yalnızlıklar icinde dunya o kişinin başına yıkılacak gibi olur. Bu durumda da yine meleklere îman şuûru imdada yetişir. KÂinatı ve o şahsın karanlık dunyasını aydınlatır, şenlendirir, melekler ve ruhanîlerle doldurur. ålemini sevinclerle guldurur. Onu yalnızlık ve vahşetten, kimsesizlik ve dehşetten, cemiyette kimse tarafından dinlenilmemek ıstırabından kurtarır. "Cemiyette kimse senin musbet fikir ve inanclarını dinlemez ve kabul etmezse sen sakın uzulme! Melekler dinler, ruhanîler kulak verir. Sana yine sevab meyvelerini kazandırır" der, teselli eder.

Cin ve Şeytanlar

Cin ve şeytanlar , saf ateşten, yani, dumansız ateş alevinden yaratılmış ruhanî varlıklardır. Cinler de melekler gibi gorunmeyen gizli varlıklar olup ceşitli suret ve şekle girmeye ve zor işler başarmaya muktedir, fakat cins ve mahiyet bakımından meleklerden ayrı yaratıklardır. Cinler arasında da insanlar gibi evlenme vardır. Onlar da Allah'a îman ve ibÂdetle mukelleftirler. BÂzıları isyankÂr olup kÂfir, bÂzıları da itÂatli mu'mindirler. Ancak şeytanların hepsi isyankÂr ve kÂfirdirler. Sırf şer işleyen, insanları yoldan cıkarmakla meşgul olan varlıklardır. Şeytanların mu'mini ve itÂatlisi yoktur. Cinler, Allah'ın izni ve hukmu olmadan hic kimseye ne iyilik, ne de kotuluk yapabilirler. Cinler gaybı bilmez, Allah'ın Peygamberlerine bildirdiği İlÂhî vahye muttali olamazlar. Cinler insandan evvel yeryuzunun idare ve tedbirini gormekle vazifelendirilmişlerdir, ancak yeryuzunde cok kotuluk yaptıkları, fesad cıkardıkları icin, sonunda bu gorevden azledilmişlerdir. Yerlerine, insanoğlu tayin edilmiş, yeryuzunun sÂhipliği makamına getirilmiştir. Peygamberimiz, insanlara olduğu gibi cinlere de elci olarak gonderilmiş, tebliğ vazifesini cinler arasında da yerine getirmiştir. Kur'Ân-ı Kerîm'de Cin sûresinde bu husus, acık bir şekilde beyan buyurulmuştur.

Meleklerin ve Şeytanların İnsan Davranışlarına Te'sirleri Var mıdır?

İnsan, yaratılış bakımından, madde ve ruhtan teşekkul eder. Maddî cephesini, fizikî gorunuşu olan bedeni ve onun tabiî ihtiyacları; mÂnevî cephesini de, mÂhiyeti bilinmeyen ruhu ve aklı teşkil eder. Bu yaratılışının neticesi olarak, yuce Allah, insana iki turlu duygu vermiştir.

CİBRÎL HADÎSİ



Hz. Omer (ra) anlatıyor: "Bir gun biz, Hazret-i Peygamber'in (asm) yanında bulunurken huzur-u Nebevîye, uzerinde yolculuk eseri gorunmeyen, hicbirimizin tanımadığı bir adam geliverdi, Peygamberimizin ta yanına oturdu. Diz kapaklarını O'nun diz kapaklarına dayadı. Ellerini dizlerine koydu ve: - Ey Muhammed, bana İslÂm'dan haber ver? dedi. Allah'ın Resûlu buyurdu ki: - İslÂm, Allah'tan başka ilÂh olmadığına ve Muhammed'in (asm) Allah'ın Resûlu olduğuna şehadet etmen (Kelime-i Şehadet), namaz kılman, zekÂt vermen, Ramazan ayında oruc tutman, (yol bakımından gucun yeterse) hac etmenden ibarettir. - Doğru soyluyorsun, dedi. [Omer diyor ki: "Biz buna hayret ettik. Hem soruyor, hem de Peygamberi tasdik ediyordu."]. Adam devam ederek: -Bana îmandan haber ver, dedi. Allah'ın Resûlu buyurdu ki: -İman, Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, Âhiret gunune ve bir de hayır ile şer (her şey)'in Allah'ın takdîri ile olduğuna inanmandan ibarettir. Adam: - Doğru soyluyorsun, dedi ve devam ederek ilÂve etti: - Bana ihsandan haber ver? Allah'ın Resûlu bu suÂle de: - İhsan, Allah'a, gorur gibi ibÂdet etmendir. Her ne kadar sen onu gormesen de O seni gorur, buyurdu.

MELEKLER KİŞİNİN İYİLİK VE KOTULUĞUNU NASIL YAZARLAR?

Hz. Sufyan bin Uyeyne'ye: "Bir insan, bir işi yapmaya niyet eder, sonra yapmazsa, o kimse o ameli işlemediği halde, KirÂmen KÂtibîn melekleri nasıl yazarlar?" diye sordular. Cevaben buyurdu ki: "İnsanın iyiliğini ve kotuluğunu yazan melekler gaybı bilmezler. LÂkin guzel ve hayırlı bir amel yapmayı kalbinden gecirince, kişiden misk gibi guzel kokular yayılır. Melekler bu kokuyu aldıkları zaman o kimsenin iyilik yapmaya niyet ettiğini anlarlar. Kotuluk yapmağa niyet ettiğinde de, kişiden rahatsız edici bir koku yayılır. Bu kotu kokudan melekler o kimsenin kotuluk yapmaya niyet ettiğini anlarlar. Guzel amel işlemeğe niyet edince, kul yapmasa da melekler o niyeti yazarlar. Kotuluğe niyet edince ise, o kotuluğu yapmadıkca yazmazlar. Bu, Allah TeÂlÂ'nın kuluna fazl ve ihsanındandır."
__________________