Ey Dost... Gonlunun derinliklerinden bir haykırış, yırtarak boğazını da, duğumleniverirse dilinin ucunda, bîcare ağlarsın değil mi?
Ve ey dost... Soruların cevaplara, insanınsa olene kadar yaşamaya mahkum olduğu bu fÂnî mekanda, her cırpınışta biraz daha batağa saplandığını farkettikce, cağlar gozlerin şelale misali, akar otelere doğru değil mi?
Hayatı bir matematik problemi bilip, cozme gayretindeki kifayetsizliğin verdiği ızdırabla, sînen paramparca bir halde kapanıp seccadenin şefkatli yumuşaklığına " Medet.. Himmet.. İmdat " der ve icli icli haykırırsın o nurlu huzura doğru değil mi?
Ey benim dertli kardeşim, bîcare dostum.. Bil ki, seni yaratan, seni, senden bile bilemeyeceğin kadar iyi bilir ve Hazreti Kur'an'da da sana seni bildirir.
" Dost arar isen, Hazreti Allah yeter. " lafzının ince ve derin idrakında, terket dunyevî telaşlarını, buhranlarını, arzularını.. O'nu tanı.. O'nunla ol... O'nun bildirdiğini yaşa; O sana kÂfîdir.
O Ehad ki, mekanı yoktur, lÂkin mu'min kulunun kalbinde ulvî ve muazzam sırlı bir tecelligah kurmuştur Kendi'ne...
Fikir, sozle nasıl arkadaş ise, sen de kalbine arkadaş et dimağını... Melûl ve zelîl duygularından tiksinti ile yuz cevirip, o tecelligÂhın ahenkli ve tatlı sesine kulak ver... İcinle dinle, iclice dinle... can kuşunu dinle... Aldanmazsın, anlarsın... Bil ki, en kadîm dostun, seni, gercek sana sağırandır senin....
Ey avlanmaya tÂlib, keklik misali, Hakk yolunun hakkan aşığı... Haysiyet ve şerefin mikyasının sahte mihenklerle değiştirilmeye calışıldığı şu anımızda bize, bizden daha yakının şiddet ve şefkatle, tavsiye ve hatta emr buyurduğu muazzez ve muazzam bir olcu anlayışına kucak ac... Şeref bul, saf bul...
Bil ki, bu yuce mananın kalplere hakimiyetinin yegane yolu " tum huzuru engelleyen beşerî sıfat ve gayretlerden sıyrılmaktan " gecer....
Bu iş tek başına, yapayalnız zordur, olmaz. Ara bul erbabını... Gonul tabibini... Aşk otağının mihmandÂrını... ruh kafesinin anahtarını kaybeden sen, cilingire muhtacsın. En edn bir bilgisayarı dahi alırken seksen kişiye danışmadan almazken, ukbÂnın sırlarına talib olduğunu soylerken, nasıl olurda bu yolun yolcularının refikliğinden kendini mustağnî kılarsın.... İki kıyıyı birbirine bağlayan kopruye rağmen, suya atlayanlar ya boğulurlar ya da sırılsıklam bir halde kıyıya vardıklarında, yorgunluktan bîtab duşerek otelere varmaya mecal bulamazlar... Gel kopruye, bin dalgaların ancak kavî ayaklarına ulaştığı, hic bir zarar veremediği kurtuluş bineğine, havalan zeminden otelere, taa otelere, daha otelere... Buraların kokusu senin burnunu yakmış, otenin kokusunu hissetmez olmuşsun, ciğerini sarmış, dimağını halkalamış, gormuyorsun gormemeni, bilmiyorsun bilmediğini... vayyy benim dertli dostum vayyy....
Ustun şuur ve ihlas sahiblerinin - ki onlar eren sıfatını layıkıyla hazmedebilmiş, edeb ve lutûftan alabildiğine nasiblenmiş, İlÂhî gaye icin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve AshÂbının yoluyla yol gosterenlerdir- tasarrufÂtında, onların bildirdiklerince amel et ve aman ha, sabit kal orada... zira istikametin samimiyetincedir; bu sunnetullahtır bu alemde.... Samimiyetinse muhabbetinin eseridir....
Ey hayÂlî gozumun nûru kardeşim, merhab sana... " Dert ne keder bana, bilmem daha nimet." deyicilerin sırlarına taliblik iddiasındaki sen, bil ki yol başlangıcı zahmetlidir, narîn ve cılız bunyen o taşlı patikada yıpranır, harab olduğunu zannedersin kendince... ama ayağına batan her bir diken bir gunahına kefarettir itikadıyla yılma, daima istikamet uzere rehberinin nezaretinde, ondan guc alarak ve hatta yolun dar ve karanlıklarında, onun kucağında, istikamet uzere takip et yolu ve otelerin otesini şiddetli bir arzuyla temenni et.. Sebatın ve sabrın, sabahının doğmasına vesile olacaktır inşaAllah...
Kederin neş'en olsun, ferahlatsın icini, artırsın sevgini... Zira bil ki; Mu'mine uğrayan her bel onu ancak olgunlaştırır ve imanını kavî kılar; haricinde bir şey değildir ki bel ondan sitem edesin... "Kadere inanan kederden emin olur." Kaderin dert pervanesinden cıkan yakıcı elem, icindeki alevle akl-ı selîm bir halde birleşirse sana Âb olur, ferahlık verir, serinlersin; aksi halde birleşme olmazsa icin de dışında yanar, harab olursun....
Ey sabır ve metanet ehli olmaya azimli, ferÂset iştiyaklı kardeşim... Bırak bırak ki, menfaatperestlerin dunyasını, Hakkperest aşıkların tevhid eğlencesine ortak olasın. Yık ki tabularını, tabutundan cıkasın ve seyreylesin arz-ı endamıyla o koskoca kainatı... İşte o zaman gorursun bir ucuncu gozle O'nu, O'ndan bir hediye ile sırrın sırrında ve hatta fevkinde fenÂdan da fen ve daha fen bir hal ile...
Bunca lafın hulasası... Ey Mevlana'ca ağlayan, Yunus'ca soyleyen, GazÂlî'ce arayan, Rabbanî'ce zikreden, Akşemseddîn'ce goren, Yavuz'ca kukreyen, Bedîuzzaman'ca cırpınan, Necib FÂzıl'ca duşunen neslin perişan gonullu dertli evladı... Bil ki, en buyuk saadet bilfiil namazıyla, orucuyla, zekatıyla, haccıyla ve hepsini sarıveren İ'lÂu Kelimetillahi Hiyel'uly davası ile bu dîn-i mubîni fiilen yaşamaktır. Sana mujdemiz olsun, buyuklerimizin ağzından: " Kim bu devirde beş vakit namazını tadîl-i erkana riayet etmek suretiyle kılar ve haramlardan sakınırsa, işte o kimse Veliyyullah'tır. "
Gel dostun bahcesine, gonul hoşluğu ile, can ızdırabının nihayeti icin, nebÂtat ve hayvÂnatın yaptığını sen sana hediye idrakınla şuurla, yurekle, azimle, candan yap... Zikret... O zikirde de fikret... İnşaAllah bu varacağın hal uzere seni sen yapmağa ve hatta seni aşmağa yetecek bir sırr-ı latîf'e kavuşacaksın. Amma Teslimiyet, Muhabbet ve İhlas şartı ile...
Saf istiyoruz ey Gonul Avcısı, SafÂna talibiz Gonul Işığı, SafÂna geldik Efendimiz....
Sizi umdum, actım kalbimi derinliğinize,
Size geldim, daldım alevden serinliğinize,
Muhîb oldum, cÂnım bildim, icten gordum efendim;
Sevedurdum, saf buldum, aşkı ordum, ser verdim...
__________________
Dertlİ GOnUllere Arzdır
Dini Bilgiler0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Dertlİ GOnUllere Arzdır